SON DUYURULAR
EŞREF OSMANAĞAOĞLU'NUN MUNZAM VAKFA ÇEKTİĞİ İHTARNAME
30 Aralık 2021MUNZAM VAKFIN 25.11.2021 TARİHLİ GENEL KURUL İÇİN İLAN ETTİĞİ BİLANÇO
08 Kasım 2021MUNZAM VAKFIN 25.11.2021 TARİHLİ GENEL KURUL İLANI
08 Kasım 2021YARGITAYDAN EMEKLİLERE ÜZÜCÜ KARAR; Eksik zam yapıldığı iddiasıyla açılan dava usulden bozuldu!
06 Ekim 2021EMEKLİNİN, 2002 ve 2006 YILLARINA YÖNELİK ALACAKLARI İÇİN TÜRKİYE EMEKLİLER DERNEĞİNİN AÇTIĞI EMSAL DAVA, YARGITAYDA GÖRÜŞÜLÜYOR
06 Ekim 2021TÜRK MÄ°LLETÄ° ADINA YÜCE DÄ°VAN KARARI
Esas Sayısı : 2004/2 (Yüce Divan)
Karar Sayısı : 2006/3
Karar Günü : 23.6.2006
BaÅŸkan Tülay TUÄžCU
BaÅŸkan vekili HaÅŸim KILIÇ
Üye Sacit ADALI
Üye Fulya KANTARCIOÄžLU
Üye Ahmet AKYALÇIN
Üye Mehmet ERTEN
Üye A. Necmi ÖZLER
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye Åževket APALAK
Üye Serruh KALELÄ°
Üye Osman A. PAKSÜT
Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı : Nuri OK
Yargıtay Cumhuriyet
BaÅŸsavcı Vekili : Abdurrahman YALÇINKAYA
Yargıtay Cumhuriyet
Savcısı : Çetin ARSLAN
Anayasa Mahkemesi
Raportörleri : Alparslan ALTAN
AyÅŸegül ATALAY
Ömer ZENGÄ°N
Tutanak Yazmanları : Cengiz TANRIVERDİ
Alaattin AYTEN
Numan GÜNAY
Bedri TATLI
Kadir KARAGÜLMEZ
Davacı : Kamu Hukuku
Katılan : Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik
Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı
Katılan Vekili : Av. İsmail PİLAVCI
SANIKLAR : 1. AHMET MESUT YILMAZ: Hasan ve Güzide oÄŸlu, 6.11.1947 doÄŸumlu, Ä°stanbul BeyoÄŸlu GümüÅŸsuyu nüfusuna kayıtlı, Beykoz Konakları C/97 Ä°stanbul adresinde oturur, evli, sabıkasız, ehliyetli, Almanya Ruhr Üniversitesinde ÖÄŸretim Üyesi, eski BaÅŸbakan.
MÜDAFÄ°Ä°LERÄ° : Av. UÄŸur ALACAKAPTAN
Av. Aydın METİN
2. GÜNEÅž TANER: Süheyla ve Cengiz Tahir oÄŸlu, 14.11.1949 doÄŸumlu, Ä°stanbul Sarıyer Büyükdere nüfusuna kayıtlı, Büyükdere KocataÅŸbaÄŸ Mevkii, Faysal Korusu Evleri, No:68, Sarıyer- Ä°stanbul adresinde oturur, evli, sabıkasız, ehliyetli, emekli, eski Devlet Bakanı.
MÜDAFÄ°Ä° : Av. Ömer Lütfü AVÅžAR
SUÇ : Ä°haleye fesat karıştırmak
SUÇ TARÄ°HÄ° : 13.10.1998 ve öncesi
UYGULANMASI Ä°STENEN
KANUN MADDELERÄ° : 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 64. maddesinin birinci fıkrası delaletiyle aynı Kanun’un 205. maddesi, 219. maddesinin birinci, dördüncü fıkraları ve 33. maddesi.
GÄ°RÄ°Åž
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 148. maddesinin 3. fıkrasına göre; CumhurbaÅŸkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek Ä°dare Mahkemesi BaÅŸkan ve üyelerini, BaÅŸsavcılarını, Cumhuriyet BaÅŸsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay BaÅŸkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılama görevi Anayasa Mahkemesi’ne verilmiÅŸtir.
Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla bakacağı iÅŸlerde izlenecek yöntem ve yapılacak iÅŸlerle ilgili düzenlemeler, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin KuruluÅŸ ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’da düzenlenmiÅŸ olup, Anayasa’da ve 2949 sayılı Yasa’da hüküm bulunmayan durumlarda, ilgili kanunlar uygulanacaktır.
Anayasa Mahkemesi Yüce Divan olarak görev yaparken bir ceza yargılaması faaliyetinde bulunmaktadır. Ceza yargılamasının ise, Mahkemenin asli iÅŸlevi olan “Anayasa yargısı”ndan farklı özellikleri ve yönleri olduÄŸu açıktır. Bu yüzden yasa koyucu 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluÅŸ ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 35-40. maddelerinde Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan olarak çalışırken, hangi kurallara göre hareket edeceÄŸini düzenlemiÅŸtir. Buna göre, Yüce Divan olarak Anayasa Mahkemesi öncelikle yürürlükteki kanunlara göre duruÅŸma yapıp hüküm verecektir. 2949 sayılı Yasa ile diÄŸer usul yasalarının çatışması halinde ise, öncelikle adı geçen kanun hükümleri uygulanacaktır.
Dava dosyası, Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığı Genel SekreterliÄŸi tarafından 16.7.2004 günü Yüce Divan BaÅŸkanlığına gönderilmiÅŸtir. 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uyarınca görülen dava, 1412 sayılı Kanun’un 23.3.2005 günlü, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Åžekli Hakkında Kanun ile yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte, anılan Kanun’daki geçiÅŸ hükümleri ve Ceza Usul Hukukunda geçerli olan derhal uygulama ilkesi gereÄŸince, 1.6.2005 tarihinde yürürlüÄŸe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uyarınca yürütülmüÅŸtür.
l- DAVALARIN YÜCE DÄ°VAN’A GELÄ°Åž BÄ°ÇÄ°MÄ°
Davanın Yüce Divan’a geliÅŸi aÅŸağıdaki ÅŸekilde olmuÅŸtur:
TBMM’nin 9.12.2003 günlü, 790 sayılı kararı ile kurulan 9/5-6 Esas numaralı Meclis SoruÅŸturması Komisyonu’nun 25.6.2004 günlü, E:A.01.1.GEÇ.9/5,6-143, K:8 sayılı raporu, TBMM Genel Kurulu’nun 13.7.2004 günlü 114. birleÅŸiminde görüÅŸülerek, eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in; Türkbank ihalesi sürecinde, ihalenin yapımında ve fiyat oluÅŸumunda fesat karıştırmak suretiyle güdümlerinde bir medya düzeni kurmak için tüm organizasyonları gerçekleÅŸtirdikleri, böylece siyasi rant amaçladıkları, ayrıca, Türkbank ihalesi ile doÄŸrudan iliÅŸkisi bulunmayan üçüncü ÅŸahıs konumundaki Kamuran Çörtük’e, ihalede üstlendiÄŸi aracılık misyonunun karşılığı olarak, Genç TV’nin bedelsiz olarak verilmesini saÄŸladıkları ve bu eylemlerine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 64. maddesinin birinci fıkrası delaletiyle, aynı Kanun’un 205., 219/1-4. ve 33. maddelerine göre yargılanmak üzere Anayasa’nın 100. maddesi uyarınca Yüce Divan’a sevkine 3 çekimser ve 15 red oyuna karşı 429 kabul oyuyla karar verilmiÅŸtir
Bu karar, 9/5-6 Esas sayılı Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporu ile baÄŸlı dosyalar TBMM BaÅŸkanlığı Genel SekreterliÄŸi’nin 16.7.2004 günlü K. K. Md. A. 01.0.GNS. 0.10. 00.02-6780 sayılı yazısı ekinde Yüce Divan BaÅŸkanlığı’na (Anayasa Mahkemesi BaÅŸkanlığı’na hitaben) gönderilmiÅŸtir.
Yüce Divan’a gönderme yazısının ekinde, Meclis SoruÅŸturma Dosyası(1 dosya), Dizi Pusulasına BaÄŸlanan Ekler (31 Klasör) ve Komisyon Raporu (2 Dosya) gönderilmiÅŸtir.
BaÅŸvuru yazısı sevk kararı ve Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporu, soruÅŸturma dosyası örneÄŸi, 20.7.2004 günlü 909 sayılı yazı ekinde Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’na gönderilmiÅŸtir.
2004/2 Yüce Divan Esas sayısını alan bu iÅŸle ilgili olarak Yüce Divan’ın 23.7.2004 günlü oturumunda alınan karar aynen ÅŸöyledir:
“YÜCE DÄ°VAN KARARI
Esas Sayısı: 2004/2 (Yüce Divan)
Karar Günü: 23.7.2004
TBMM’nin 815 sayılı sevk kararı, (9/5,6) sayılı Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporu ve ekleri, raportörlerce hazırlanan rapor, ilgili Anayasa, Yasa ve Ä°çtüzük kuralları okundu, gereÄŸi görüÅŸülüp düÅŸünüldü:
TBMM’nin 9.12.2003 günlü ve 790 sayılı kararı ile kurulan (9/5,6) Esas numaralı Meclis SoruÅŸturma Komisyonu’nun 25.6.2004 tarihli ve Esas No: A.01.1.GEÇ.9/5,6-143, K:8 sayılı raporu, TBMM Genel Kurulu’nun 13.7.2004 tarihli 114. birleÅŸiminde görüÅŸülerek, birlikte yapılan oylama sonucu alınan 815 sayılı Kararla;
Eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in; Türkbank ihalesi sürecinde, ihalenin yapımında ve fiyat oluÅŸumunda fesat karıştırmak suretiyle güdümlerinde bir medya düzeni kurmak için tüm organizasyonları gerçekleÅŸtirdikleri, böylece siyasi rant amaçladıkları, ayrıca, Türkbank ihalesi ile doÄŸrudan iliÅŸkisi bulunmayan üçüncü ÅŸahıs konumundaki Kamuran Çörtük’e, ihalede üstlendiÄŸi aracılık misyonunun karşılığı olarak, Genç TV’nin bedelsiz olarak verilmesini saÄŸladıkları ve bu eylemlerine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 64. maddesinin birinci fıkrası delaletiyle, aynı Kanun’un 205., 219/1-4. ve 33. maddelerine göre muhakeme edilmek üzere Anayasa’nın 100. maddesi uyarınca Yüce Divan’a sevkine 3 çekimser ve 15 red oyuna karşı 429 kabul oyuyla karar verilmiÅŸtir.
Anayasa’nın 100. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Rapor BaÅŸkanlığa verildiÄŸi tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımdan itibaren on gün içinde görüÅŸülür ve gerek görüldüÄŸü takdirde ilgilinin Yüce Divan’a sevkine karar verilir. Yüce Divan’a sevk kararı ancak üye tamsayısının salt çoÄŸunluÄŸunun gizli oyuyla alınır.” denilmektedir. Buna göre, Meclis SoruÅŸturması Komisyonu Raporunda yer alan ilgililerin Yüce Divan’a sevklerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda ayrı ayrı oylanarak yapılması gerekmektedir.
Öte yandan, TBMM Ä°çtüzüÄŸü’nün 112. maddesinin üçüncü, dördüncü ve beÅŸinci fıkralarında;
“GörüÅŸmeler tamamlandıktan sonra komisyon raporu Genel Kurulca karara baÄŸlanır.
Komisyonun Yüce Divan’a sevk yönündeki raporları ile Genel Kurulun Yüce Divan’a sevk kararlarında hangi ceza hükmüne dayanıldığı belirtilir.
Komisyonun Yüce Divan’a sevk etmeme yönündeki raporların reddi, ancak, yüce Divan’a sevke dair verilen ve sevk kararının hangi ceza hükmüne dayanacağını gösteren bir önergenin kabulüyle mümkün olur” denilmektedir. Bu kural, Anayasa’nın 100. maddesi karşısında, Komisyon Raporunun ilgililer hakkında ayrı ayrı oylanmasını gerektirir.
Anayasa’nın 100. maddesindeki “…gerek görüldüÄŸü takdirde ilgilinin Yüce Divan’a sevkine karar verilir“ ibaresi uyarınca oylamanın ilgililer hakkında ayrı ayrı yapılacak olması ceza hukukunun genel ilkelerinden olan suç ve cezanın ÅŸahsiliÄŸi ilkesinin de gereÄŸidir.
Açıklanan nedenlerle, ilgililer için ayrı ayrı oylama yapılarak karar alınması gerektiÄŸinden dosyanın TBMM BaÅŸkanlığı’na gönderilmesine, 23.7.2004 gününde OYBÄ°RLİĞİYLE karar verildi”.
Yüce Divan’ın bu kararının 20.7.2004 günlü yazı ile TBMM’ne gönderilmesinden sonra, TBMM’ce sanıklar eski BaÅŸbakan A. Mesut YILMAZ ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ TANER’in Yüce Divan’a sevkine iliÅŸkin Komisyon Raporu Meclis Genel Kurulu’nda 27.10.2004 günü ayrı ayrı oylanmış ve aÅŸağıdaki kararlar alınmıştır:
“Eski BaÅŸbakan A. Mesut YILMAZ’ın Yüce Divan’a Sevkine Ä°liÅŸkin
Karar No: 824 Karar Tarihi: 27.10.2004
TBMM’nin 9.12.2003 tarihli ve 790 numaralı kararı ile kurulan 9/5-6 Esas numaralı Meclis SoruÅŸturması Komisyonu’nun 25.6.2004 günlü, Esas No: A.01.1.GEÇ.9/5,6-143, K:8 sayılı raporu ile Yüce Divan’a sevki istenen, eski BaÅŸbakan A. Mesut Yılmaz hakkındaki oylama, Yüce Divan’ın 23.7.2004 tarih ve E.2004/2 sayılı kararı gereÄŸince TBMM Genel Kurulu’nun 27.10.2004 tarihli 11. birleÅŸiminde yeniden yapılmış ve eski BaÅŸbakan A. Mesut Yılmaz’ın:
Türkbank ihalesi sürecinde, ihalenin yapımında ve fiyat oluÅŸumunda fesat karıştırmak suretiyle güdümünde bir medya düzeni kurmak için tüm organizasyonları gerçekleÅŸtirdiÄŸi, böylece siyasi rant amaçladığı, ayrıca, Türkbank ihalesi ile doÄŸrudan iliÅŸkisi bulunmayan üçüncü ÅŸahıs konumundaki Kamuran Çörtük’e, ihalede üstlendiÄŸi aracılık misyonunun karşılığı olarak, Genç TV’nin bedelsiz olarak verilmesini saÄŸladığı ve bu eylemlerine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 64. maddesinin birinci fıkrası delaletiyle, aynı Kanun’un 205., 219/1-4. ve 33. maddelerine göre muhakeme edilmek üzere Anayasa’nın 100. maddesi uyarınca Yüce Divan’a sevkine 5 çekimser, 4 boÅŸ, 2 geçersiz ve 14 red oyuna karşı 419 kabul oyuyla karar verilmiÅŸtir.
“Eski Devlet Bakanı GüneÅŸ TANER’in Yüce Divan’a Sevkine Ä°liÅŸkin
Karar No:825 Karar Tarihi: 27.10.2004
TBMM’nin 9.12.2003 tarihli ve 790 numaralı kararı ile kurulan 9/5-6 Esas numaralı Meclis SoruÅŸturması Komisyonu’nun 25.6.2004 günlü, Esas No: A.01.1.GEÇ.9/5,6-143, K:8 sayılı raporu ile Yüce Divan’a sevki istenen, eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner hakkındaki oylama, Yüce Divan’ın 23.7.2004 tarih ve E.2004/2 sayılı kararı gereÄŸince TBMM Genel Kurulu’nun 27.10.2004 tarihli 11. birleÅŸiminde yeniden yapılmış ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in:
Türkbank ihalesi sürecinde, ihalenin yapımında ve fiyat oluÅŸumunda fesat karıştırmak suretiyle güdümünde bir medya düzeni kurmak için tüm organizasyonları gerçekleÅŸtirdiÄŸi, böylece siyasi rant amaçladığı, ayrıca, Türkbank ihalesi ile doÄŸrudan iliÅŸkisi bulunmayan üçüncü ÅŸahıs konumundaki Kamuran Çörtük’e, ihalede üstlendiÄŸi aracılık misyonunun karşılığı olarak, Genç TV’nin bedelsiz olarak verilmesini saÄŸladığı ve bu eylemlerine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 64. maddesinin birinci fıkrası delaletiyle, aynı Kanun’un 205., 219/1-4. ve 33. maddelerine göre muhakeme edilmek üzere Anayasa’nın 100. maddesi uyarınca Yüce Divan’a sevkine 2 çekimser, 5 boÅŸ, 4 geçersiz ve 7 red oyuna karşı 403 kabul oyuyla karar verilmiÅŸtir.”
TBMM BaÅŸkanlığı Genel SekreterliÄŸi Kanunlar ve Kararlar Daire BaÅŸkanlığının 1.11.2004 günlü yazısı ile TBMM Genel Kurulunun 27.10.2004 günlü 11. birleÅŸiminde yapılan oylamalara iliÅŸkin kararlar Yüce Divan’a gönderilmiÅŸtir.
Her iki karar Resmi Gazete’nin 2.11.2004 günlü, 25631 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.
ll- SANIKLARA YÜKLENEN SUÇLAR
TBMM’nin 824-825 sayılı kararlarına esas alınan Meclis SoruÅŸturma Komisyonu’nun 25.6.2004 günlü ve E:9/5-6, K:8 sayılı raporunda sanıklar hakkındaki suçlamalar özetle ÅŸöyledir:
Eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in Türkbank ihalesi sürecinde, ihalenin yapımında ve fiyat oluÅŸumunda fesat karıştırmak suretiyle güdümlerinde bir medya düzeni kurmak için tüm organizasyonları gerçekleÅŸtirdikleri, böylece siyasi rant amaçladıkları, ayrıca, Türkbank ihalesi ile doÄŸrudan iliÅŸkisi bulunmayan üçüncü ÅŸahıs konumundaki Kamuran Çörtük’e, ihalede üstlendiÄŸi aracılık misyonunun karşılığı olarak, Genç TV’nin bedelsiz olarak verilmesini saÄŸladıkları anlaşıldığından; sanıkların eylemlerine uyan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 64. maddesinin birinci fıkrası delaletiyle, aynı Kanun’un 205. maddesi, 219. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ve 33. maddesi gereÄŸince cezalandırılmaları istenmiÅŸtir.
lll- SUÇLAMALARA Ä°LÄ°ÅžKÄ°N MADDÄ° OLGULAR
A. SORUÅžTURMA ÖNERGELERÄ°
Sanıklar hakkında benzer suçlamalar içeren iki farklı önerge verilmiÅŸtir.
Sanıklar hakkında Ä°stanbul Milletvekili Hüseyin Besli ve 58 Milletvekili tarafından verilen önerge aynen ÅŸöyledir:
“TÜRKÄ°YE BÜYÜK MÄ°LLET MECLÄ°SÄ° BAÅžKANLIÄžINA
Türkiye’nin yakın geçmiÅŸinde kamuoyuna mal olmuÅŸ skandallarla ülkemizi iki büyük ekonomik kriz batağına sürükleyen yolsuzlukların en önemli simgelerinden birisi, Türkbank ihalesidir. Siyasîlerin merkezinde olduÄŸu bu çok tartışılan skandalın siyasî boyutunun aydınlatılması ve varsa sorumlularının bağımsız yargı önünde hesap vermesi, Türk siyasetinin üzerine bu olayla düÅŸen ÅŸaibenin temizlenmesi için zorunludur.
Yüce Meclisin kararıyla görev yapan “yolsuzlukların sebeplerinin, sosyal ve ekonomik boyutlarının araÅŸtırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis AraÅŸtırma Komisyonu (10/9)”, raporunda, yeni belge ve delillerin ışığında bu olaya geniÅŸ biçimde yer vermiÅŸtir. Söz konusu raporda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
4.8.1998 tarihinde yapılan açık artırmada; ihale, 600 000 000 ABD dolarıyla en yüksek teklifi veren Korkmaz Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž. üzerinde kalmıştır.
TMSF, T.C. BaÅŸbakanlık Hazine MüsteÅŸarlığı Banka ve Kambiyo Genel MüdürlüÄŸüne yazdığı 4.8.1998 günlü, 84623 sayılı yazıyla devir iÅŸlemleri için izin istemiÅŸtir.
TMSF tarafından, açık artırma sonucunda ihaleyi kazandığı açıklanan Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž.’ne bir yazı yazılarak; 21.8.1998 tarihinde firmadan alınan taahhütnamenin metni belirtilmiÅŸ ve ihale bedelinin peÅŸinatını teÅŸkil eden en az 240 000 000 Amerikan Dolarının peÅŸin ödenmesi, vadeli ödenecek tutarlar, iÅŸin faizlerini de içerecek ÅŸekilde 414 000 000 Amerikan Doları tutarındaki teminat mektuplarının teslimi istenmiÅŸ ve hisse devrinin imzalanması için 8.12.1998 tarihine kadar süre verilmiÅŸtir.
Ä°hale sürecinde dikkati çeken hususlardan birisi de, teklif veren grupların Emniyet Genel MüdürlüÄŸü tarafından araÅŸtırılması sürecidir. TMSF, bu dönemde yazılı medya tarafından da sıkça gündeme taşınan ihaleye fesat karıştırma ve mafya haberleri nedeniyle 24.6.1998 tarihinde Emniyet Genel MüdürlüÄŸüne bir yazı yazarak, ihalenin spekülasyondan uzak ve ÅŸeffaf bir ÅŸekilde gerçekleÅŸtirilmesini teminen bu haberlerin doÄŸru olup olmadığı konusunda bilgi istemiÅŸtir. Emniyet Genel MüdürlüÄŸünün TMSF’ye yazdığı, ihale günü olan 4.8.1998 tarihini taşıyan yazı, ihalenin sonuçlanmasından yarım saat sonra TSMF’ye ulaÅŸmıştır. Ä°haleye katılan söz konusu diÄŸer grupların, halen yurt dışında bulunan ve aranan organize suç liderleri ve elemanları tarafından tehdit edildikleri, ihalenin Korkmaz YiÄŸit lehine sonuçlanması için diÄŸer firmaların baskıya maruz kaldıkları ve bazı firma sahiplerinin bu kiÅŸilerle yakın iliÅŸki içerisinde olduklarına iliÅŸkin bilgiler yer almıştır. Bütün bu olaylar sonrasında, Bakanlık makamının 13.10.1998 ve 98/1822 sayılı onayı ile, hisse devri iÅŸlemlerinin soruÅŸturma tamamlanıncaya kadar durdurulması uygun görülmüÅŸ ve bu karar 14.10.1998 günlü, 68627 sayılı yazı ile TMSF’ ye tebliÄŸ edilmiÅŸtir.
Devlet Bakanlığı ve BaÅŸbakan Yardımcılığı Makamının 19.2.1999 günlü, 12057 sayılı oluru uyarınca, TMSF’ye ait yüzde 84,52 oranındaki hissenin Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret AÅž’ne devrine iliÅŸkin olarak Devlet Bakanlığı makamının 8.9.1998 günlü, 5388 sayılı oluru ile verdiÄŸi izin iptal edilmiÅŸtir.
Eski BaÅŸbakan Mesut Yılmaz, komisyon önündeki beyanlarında, ihaleyi yapanların ve ihaleye katılanların kendisi tarafından yönlendirildiÄŸini kabul etmiÅŸtir.
Oysa, ihale komisyonunun görev ve yetkisindeki iÅŸleri bir baÅŸka organ, kiÅŸi ve yürütme organı üyelerinin üstlenmesi mümkün deÄŸildir. Dönemin baÅŸbakanı ve ilgili bakanın komisyonu aÅŸarak ihaleye katılacak olanlarla görüÅŸmeleri ve fiyat konuÅŸmaları, ihalenin amacı ve usulü ne olursa olsun hukuk dışıdır.
Ayrıca, bir üyenin sorusu üzerine, eski BaÅŸbakanlardan Tansu Çiller hakkında özellikle mal varlığı ve kendisi hakkında Türkbank konusuyla ilgili olarak kurulan komisyonların karşılıklı aklama kararları hakkında “...Ama, kendi aralarında, arkadaÅŸlarımız, komisyon üyeleri, grup baÅŸkan vekilleri istiÅŸare etmiÅŸler ve bu meselenin bir siyasî istismar konusu yapıldığını, siyasî polemik malzemesi olarak kullanılacağını, tam seçimler öncesinde buna mahal vermeme konusunda anlaÅŸmışlar ve dediÄŸiniz gibi, hakikaten, karşılıklı olarak oy kullanmak suretiyle bu komisyonların o ÅŸekilde karar almasını saÄŸlamışlar. Bunda benim ne bilgim oldu, ne dahlim oldu” ÅŸeklinde beyanlarda bulunmuÅŸ, dolayısıyla, soruÅŸturma komisyonu’nun kararının siyasî nitelikli bir karar olduÄŸunu zımnen kabul etmiÅŸtir.
TMSF yönetiminin, Emniyet Genel MüdürlüÄŸünden aldığı 4.8.1998 tarih ve 3399 sayılı ve ihaleye fesat karıştığı, Korkmaz YiÄŸit’in Alaattin Çakıcı’yla iliÅŸkisi olduÄŸu yönünde istihbarat notu ortada iken, ihaleyle ilgili olarak herhangi bir iÅŸlem yapmaması da ayrıca dikkat çekicidir. Aynı bilgi notunun BaÅŸbakanlığa da iletilmesine raÄŸmen kaybolması ve bu kozmik yazıyı yitiren memur hakkında disiplin soruÅŸturması dahi yapılmadığı gibi, sonradan, dönemin BaÅŸbakanı Mesut Yılmaz’ın Özel Kalem Müdürü olması da bilgi dahilindedir.
Bu itibarla, 4.8.1998 tarihinde ihalenin gerçekleÅŸtiÄŸi, bu ihaleden sonra hem Rekabet Kurulundan hem de Hazineden onay ve izin alındığı ve bu izne istinaden, 17.9.1998 tarihinde bu ihalenin onaylandığı ortaya çıkmıştır. Oysa, Alaattin Çakıcı ve Korkmaz YiÄŸit arasındaki konuÅŸmayı içeren kaset olayının gündeme gelmesi üzerine, sanki ihale onaylanmamış gibi, ihalenin iptal edilmesi düÅŸündürücüdür. Gerçekten, kasetler ortaya çıkmamış ya da kasetlerdeki ifadeler kamuoyuna yansımamış olsa, ihalenin iptali söz konusu olmayacaktı. Ancak, bu kasetler, BaÅŸbakanın konunun araÅŸtırılmasına yönelik talimatları sonucu ortaya çıkmamıştır.
Hazine MüsteÅŸarlığı Banka ve Kambiyo MüdürlüÄŸü çıkışlı ve Bakanlık Makamına muhatap 31.8.1998, 1.9.1998 ve yine 1.9.1998 günlü Banka ve Kambiyo Genel Müdürü tarafından imzalandıktan sonra tekemmül etmeyen 3 adet onay taslaklarında; Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat AÅž’nin aktif varlıklarının önemli bir bölümünün yabancı kaynaklarla finanse edildiÄŸi, Türkbank’ın ihale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin aynı süre içerisinde ÅŸirketin saÄŸlayacağı kredilerden veya kendi kaynaklarından karşılamasının mümkün görülmediÄŸi, ayrıca, bankanın satışında ihaleye fesat karıştırıldığı ve ihaleye giren kiÅŸilerin emniyet güçlerince aranan bazı kiÅŸilerin tehditlerine maruz kaldığı yönünde basında çeÅŸitli haberlerin yer aldığı, Bankalar Kanununun 5 inci maddesinde banka ortaklarının ihaleye fesat karıştırma suçunu iÅŸlememiÅŸ olmalarının amir olduÄŸu, her ne kadar basında yer alan iddialar mahkeme kararıyla sabit olmasa da, belirtilen hüküm dolayısıyla, bu aÅŸamada banka devir izni verilmesine ihtiyatla yaklaşılması gerektiÄŸinin belirtilmesi, Banka ve Kambiyo Genel MüdürlüÄŸünün, Korkmaz YiÄŸit’in satın aldığı hisselere devir izni verilmesi yönünde baÅŸlangıçta ciddî çekincelerinin bulunduÄŸu ortaya çıkmaktadır.
Ancak, akabinde, 4.9.1998 günlü hisse devirlerine izin verilen Bakan olurunda ise; Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat AÅž’nin ödeme gücüne ve ihaleye fesat karıştırıldığına iliÅŸkin hususlara deÄŸinilmeden ve alt birimlerce paraflanmadan (dosyada paraflı nüsha bulunmamıştır) doÄŸrudan Hazine MüsteÅŸarı ve Bakanı imzalı 4.9.1998 günlü olur hazırlandığı ve hisse devirlerine bazı taahhütler alınarak izin verildiÄŸi görülmektedir.
Bundan, alt kademe bürokratların bu ihaleyle ilgili olarak hisse devir onayına paraf koymayarak ihaleye fesat karıştığı inançlarını ortaya koydukları ve Hazine bürokratlarının ihaleye fesat karıştırıldığını onaya sundukları, Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’e bildirdikleri anlaşılmaktadır.
Türkbank ihalesiyle ilgili olarak; 20 nci Yasama Döneminde (9/43) esas numaralı SoruÅŸturma Komisyonu kurularak, soruÅŸturma sonucunda, 8/7 oy çokluÄŸuyla TCK 240 ıncı maddesi uyarınca görevin kötüye kullanılması suçundan Yüce Divana sevkine gerek olmadığına dair kararla sonuçlandırılmış ise de;
Ä°haleye iliÅŸkin Devlet Denetleme Kurulu raporunun Meclis SoruÅŸturma Komisyonu’nun kararından sonraki bir tarihe rastlaması, yine ihale sürecinde Mesut Yılmaz ve GüneÅŸ Taner’in söz ve eylemlerinin ihaleye müdahale anlamını taşıdığı açık olduÄŸundan ve sonradan elde edilen yeni deliller ve AraÅŸtırma Komisyonunca bilgisine baÅŸvurulan Mesut Yılmaz’ın kusurlu olduÄŸuna dair zımnî beyanlarıyla,
Korkmaz YiÄŸit ve Hayyam GariboÄŸlu ve GüneÅŸ Taner’in cevapları doÄŸrultusunda, AraÅŸtırma Komisyonu raporunda yer alan belge ve bilgilerden,
BaÅŸbakan ve ilgili bakanın “500 000 000 dolardan aÅŸağı verirseniz iptal ederim” diyerek ihaleye direkt müdahalede bulundukları, ihaleye katılanlardan biri hariç hepsiyle görüÅŸtükleri, birinden aldığı bilgiyi bir baÅŸkasına aktardıkları açıkça anlaşılmakta olup,
Bu haliyle, mülkiyeti TMSF’na ait olması sebebiyle devlet malı olduÄŸundan kuÅŸku bulunmayan Türkbank’ın ihalesinde (kapalı teklif usulü artırma) anlatılan ÅŸekildeki eylemlerde, ihale sürecinde, malın satımında ve deÄŸerinde fesat oluÅŸturacak iliÅŸki ve görüÅŸmelere girilmesi ÅŸeklinde gerçekleÅŸen fiilleri, Mesut Yılmaz ve GüneÅŸ Taner bakımından, ilk soruÅŸturma talebinde olduÄŸu gibi görevi kötüye kullanma olarak deÄŸil TCK’nun 205 inci maddesi kapsamında deÄŸerlendirmesi gerekmektedir.
Bu nedenlerle, dönemin BaÅŸbakanı Mesut Yılmaz ve Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner haklarında TCK 205 inci maddesinde tarif edilen devlet hesabına yapılan alım-satıma fesat karıştırma fiilinden Anayasanın 100, Ä°çtüzüÄŸün 107 nci maddeleri uyarınca Meclis SoruÅŸturması açılmasını arz ve teklif ederiz”.
Sanıklar hakkında Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55 Milletvekili tarafından verilen önerge aynen ÅŸöyledir:
“TÜRKÄ°YE BÜYÜK MÄ°LLET MECLÄ°SÄ° BAÅžKANLIÄžINA
Yolsuzlukların sebeplerinin, sosyal ve ekonomik boyutlarının araÅŸtırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis AraÅŸtırması Komisyonu (10/9) raporunda açıklandığı üzere;
Türkbank ihalesiyle ilgili olarak, 20 nci Yasama Döneminde (9/43) esas numaralı SoruÅŸturma Komisyonu kurularak, soruÅŸturma sonucunda 8/7 oy çokluÄŸuyla TCK 240 ıncı maddesi uyarınca görevin kötüye kullanılması suçundan Yüce Divana sevkine gerek olmadığına dair kararla sonuçlandırılmış ise de,
Devlet Denetleme Kurulu raporunun Meclis SoruÅŸturma Komisyonu’nun kararından sonraki bir tarihe rastlaması, yine, ihale süreciyle ilgili yapılanların ihaleye müdahale anlamını taşıdığı açık olduÄŸundan ve sonradan elde edilen yeni deliller ve komisyonumuzca bilgisine baÅŸvurulan Mesut Yılmaz'ın kusurlu olduÄŸunu kabul ettiÄŸine iliÅŸkin beyanlarından,
Korkmaz YiÄŸit ve Hayyam GariboÄŸlu ve GüneÅŸ Taner’in cevaplar doÄŸrultusundaki, raporda yer alan belge ve bilgiler,
Karara muhalefet eden üyelerin gerekçelerinin daha haklı mesnetlere dayandığı,
Suçun niteliÄŸinin, TCK 240 anlamında olmayıp BaÅŸbakan ve ilgili bakanın "500 000 000 dolardan aÅŸağı verirseniz iptal ederim" diyerek ihaleye direkt müdahalede bulundukları, ihaleye katılanlardan biri hariç hepsiyle görüÅŸtükleri, birinden aldığı bilgiyi bir baÅŸkasına aktardıkları, raporun bu doÄŸrultuda hazırlandığı halde kararın fiile uygun olmadığı,
Bu haliyle, mülkiyeti TMSF’na ait olması sebebiyle devlet malı olduÄŸunda kuÅŸku bulunmayan Türkbank’ın ihalesinde (kapalı teklif usulü artırma) anlatılan ÅŸekildeki eylemlerle ihale sürecinde malın satımında ve deÄŸerinde fesat oluÅŸturacak iliÅŸki ve görüÅŸmelere girilmesinin Mesut Yılmaz ve GüneÅŸ Taner bakımından, TCK’nun 205 inci maddesi kapsamında deÄŸerlendirilmesi gerektiÄŸi düÅŸüncesine ulaşılmıştır.
Dönemin BaÅŸbakanı Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in fiillerinin TCK 205 inci maddesinde tarif edilen devlet hesabına yapılan alım-satıma fesat karıştırma suçunu oluÅŸturacağı düÅŸüncesiyle haklarında, Anayasanın 100, Ä°çtüzüÄŸün 107 nci maddesi gereÄŸince Meclis soruÅŸturması açılmasını arz ve teklif ederiz.”
B. MECLÄ°S SORUÅžTURMA KOMÄ°SYONU RAPORU
Eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner haklarında, Ä°stanbul Milletvekili Hüseyin Besli ve 58 arkadaşı tarafından verilen 19.11.2003 günlü, Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55 arkadaşı tarafından verilen 3.12.2003 günlü, Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve deÄŸerinde fesat oluÅŸturacak iliÅŸki ve görüÅŸmelere girdikleri ve bu fiillerinin Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduÄŸu iddiasıyla Anayasa’nın 100. ve Ä°çtüzüÄŸün 107. maddeleri uyarınca bir Meclis soruÅŸturması açılmasına iliÅŸkin olarak hazırladıkları (9/5) ve (9/6) esas numaralı önergeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığı’na tevdi etmiÅŸlerdir.
TBMM Genel Kurulu’nda okunan Meclis soruÅŸturması önergeleri 9.12.2003 günlü 25. birleÅŸimde görüÅŸülmüÅŸ, yapılan gizli oylama sonucundaki 790 sayılı karara göre iddiaları soruÅŸturmak üzere bir Meclis soruÅŸturması açılmasına karar verilmiÅŸtir.
Genel Kurul kararında ayrıca, soruÅŸturmayı yapacak 15 kiÅŸilik komisyonun iki aylık çalışma süresinin BaÅŸkan, BaÅŸkanvekili, Sözcü ve katip üye seçiminden sonra baÅŸlaması da öngörülmüÅŸtür.
Bu karar üzerine Genel Kurul’un 21.1.2004 tarihli 45. birleÅŸiminde yapılan seçimin sonucunda; Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisine mensup milletvekilleri arasından Komisyon üyesi olarak görev yapacak olan milletvekilleri seçilmiÅŸlerdir. Buna iliÅŸkin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 21.1.2004 tarih ve 798 sayılı kararı 17 Åžubat 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Komisyon 10.2.2004 günlü ilk toplantısını, en yaÅŸlı üye sıfatıyla Ä°stanbul Milletvekili Ä°smet Atalay baÅŸkanlığında yapmış, 15 üyenin katıldığı bu toplantıda gerçekleÅŸtirilen gizli oylamada;
SoruÅŸturma Komisyon BaÅŸkanlığına Samsun Milletvekili Mustafa Demir, BaÅŸkan VekilliÄŸine Konya Milletvekili Kerim Özkul, SözcülüÄŸe Çorum Milletvekili Muzaffer Külcü, KâtipliÄŸe UÅŸak Milletvekili Ahmet ÇaÄŸlayan seçilmiÅŸlerdir.
Komisyon çalışmaları sırasında, Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun’un Komisyon üyeliÄŸinden çekildiÄŸine dair dilekçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nun 25.2.2004 tarihli 57. birleÅŸiminde okunmuÅŸ, Genel Kurul’un 6.4.2004 tarihli 69. birleÅŸiminde boÅŸ bulunan komisyon üyeliÄŸine, Van Milletvekili Cüneyt Karabıyık seçilmiÅŸtir.
Daha sonra Hatay Milletvekili Fuat Geçen’in Komisyon üyeliÄŸinden ayrıldığına dair dilekçesi TBMM Genel Kurulu’nun 13.04.2004 tarihli 72 nci birleÅŸiminde okunmuÅŸ ve Genel Kurulun 21.04.2004 tarihli 76 ncı birleÅŸiminde, Komisyon üyeliÄŸine MuÄŸla Milletvekili Orhan Seyfi TerzibaşıoÄŸlu seçilmiÅŸtir.
Adalet ve Ä°çiÅŸleri Bakanlıkları ile BaÅŸbakanlık Yüksek Denetleme ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu BaÅŸkanlıklarından, komisyon çalışmalarında teknik yardım saÄŸlamaları için uzman istenmiÅŸ, bu amaçla Bakanlıkları ve Kurullarınca Adalet BaÅŸmüfettiÅŸi Sadık DemircioÄŸlu, Mülkiye BaÅŸmüfettiÅŸi Murat Koca, Denetçi Sami Ä°skender ve Bankalar Yeminli Murakıbı Haluk Tözüm geçici olarak görevlendirilmiÅŸtir.
SoruÅŸturma Komisyonu 10.2.2004 günü çalışmalarına baÅŸlamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 4.3.2004 günlü 63. birleÅŸiminde aldığı 799 sayılı kararla, 9.3.2004 tarihinden itibaren faaliyetine 15 gün ara vermesi üzerine, ilk iki aylık çalışma süresini 25.4.2004 tarihinde tamamlamış, ancak kendisine verilen iki aylık süre içerisinde SoruÅŸturmayı tamamlayamadığından Ä°çtüzüÄŸün 110 uncu maddesi uyarınca, iki aylık ek süre verilmesi için, 14.4.2004 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığı’ndan talepte bulunmuÅŸtur.
Bu istem; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nun 20.4.2004 tarihli 75. birleÅŸiminde 804 sayılı kararla kabul edilerek, 25.4.2004 tarihinden baÅŸlamak üzere Komisyona iki aylık ek süre verilmiÅŸtir.
Komisyon çalışmaları sonrasında, “eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in eylemlerine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 205. maddesi gereÄŸince tecziyeleri için Yüce Divan’a sevklerine” dair 25.6.2004 tarihli raporu hazırlayarak çalışmalarını bitirmiÅŸtir.
Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve deÄŸerinde fesat oluÅŸturacak iliÅŸki ve görüÅŸmelere girdikleri ve bu fiillerinin Türk Ceza Kanunu’nun 205 inci maddesine uyduÄŸu iddiasıyla eski BaÅŸbakan A. Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner haklarında, Ä°stanbul Milletvekili Hüseyin Besli ve 58 arkadaşı ile Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55 arkadaşı tarafından Meclis soruÅŸturması açılmasına iliÅŸkin verilen önergelerde (9/5-6); “Yolsuzlukların Sebeplerinin, Sosyal ve Ekonomik Boyutlarının AraÅŸtırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis AraÅŸtırma Komisyonu (10/9)” nun raporunda da ayrıntılı olarak açıklandığı belirtilerek;
-Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na ait % 84,52 oranındaki hissesinin 4.8.1998 tarihinde gerçekleÅŸtirilen ihalede 600.000.000 USD teklif veren Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat-Taahhüt ve Ticaret A.Åž. üzerinde kaldığı,
-TMSF’nin, T.C. BaÅŸbakanlık Hazine MüsteÅŸarlığı’na gönderdiÄŸi 4.8.1998 gün ve 084623 sayılı yazı ile devir için gerekli iznin verilmesini istediÄŸi,
-Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat-Taahhüt ve Ticaret A.Åž.’ye, 21.8.1998 tarihinde alınan taahhütnamedeki koÅŸullardan peÅŸinat kısmı ile vadeli ödenecek tutarların faizlerini de içerecek ÅŸekilde teminat mektuplarının teslimi istenerek, hisse devrinin imzalanması için 8.12.1998 tarihine kadar süre verildiÄŸi,
-Türkbank Ä°halesi sürecinin dikkati çeken hususlarından birisinin de teklif veren grupların Emniyet Genel MüdürlüÄŸü’nce araÅŸtırma safhası olduÄŸuna deÄŸinilerek, bu dönemde yazılı medya tarafından da sıkça gündeme getirilen, ihaleye fesat karıştırma ve mafya haberleri üzerine, TMSF’nin, ihalenin spekülasyondan uzak ve ÅŸeffaf bir biçimde yapılmasını temin açısından, Emniyet Genel MüdürlüÄŸü’nden bilgi talebine iliÅŸkin, 24.6.1998 günlü yazıya verilen cevabın, ihalenin gerçekleÅŸtirildiÄŸi 4.8.1998 tarihinde ve açık arttırmanın sonuçlanmasından yarım saat sonra ulaÅŸtırıldığı, aynı tarihli bu yanıtta, halen yurt dışında bulunan ve aranan organize suç liderleri ve elemanlarının, ihaleye katılan diÄŸer grupları baskı ve tehdide maruz bırakarak, ihalenin Korkmaz YiÄŸit lehine sonuçlanması için bazı firma sahipleri ile yakın iliÅŸki içine girdiklerine dair bilgilerin yer aldığı,
-Tüm bu olaylar sonrasında Devlet Bakanlığı Makamı’nın 13.10.1998 gün ve 98/1822 sayılı onayı ile, hisse devri iÅŸlemlerinin durdurulduÄŸu, 19.2.1999 tarihli 12057 sayılı olur ile de, TMSF’ye ait % 84,52 oranındaki hissenin Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat ve Ticaret A.Åž.’ye devrine iliÅŸkin 8.9.1998 gün ve 5388 sayılı onayın iptal edildiÄŸi,
-Eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın; ihaleyi yapanları ve katılanları kendisinin yönlendirdiÄŸini, ayrıca; eski BaÅŸbakanlardan Tansu Çiller’in mal varlığı, kendisinin de Türkbank konusuyla ilgili olarak 20 inci yasama döneminde kurulan soruÅŸturma komisyonlarında, komisyon üyelerinin grup baÅŸkan vekilleri ile yaptıkları istiÅŸare neticesinde seçimler öncesinde istismar ve polemik malzemesi yapılmaması maksadıyla anlaÅŸarak, karşılıklı oy kullanmak suretiyle, Yüce Divan’a sevk edilmemeleri yönünde karar alınmasını saÄŸladıklarını kabul ettiÄŸi,
-Amacı ve usulü ne olursa olsun, ihale komisyonunun görev ve yetkisindeki iÅŸleri, ilgililerini aÅŸarak ihaleye teklif verecek olanlarla görüÅŸmesinin ve fiyat konusunda konuÅŸmasının hukuka aykırı bulunduÄŸu,
-Emniyet Genel MüdürlüÄŸü’nce gönderilen 4.8.1998 gün ve 3299 sayılı yazı ortada iken, TMSF yönetiminin herhangi bir iÅŸlem yapmamasının, keza aynı yazının BaÅŸbakanlık’ta kaybolmasının ve sonrada bu kozmik yazıyı yitiren memurun dönemin BaÅŸbakanı Ahmet Mesut Yılmaz’ın Özel Kalem Müdürü olmasının dikkat çektiÄŸi,
-4.8.1998 tarihinde ihalenin gerçekleÅŸmesinin ardından, Rekabet Kurulu’ndan ve Hazine MüsteÅŸarlığı’ndan izin ve onay alındığı, oysa ki Alaettin Çakıcı ile Korkmaz YiÄŸit arasındaki konuÅŸmayı içeren kasetler ortaya çıkmamış ve kamuoyuna yansımamış olsaydı iptalin söz konusu olmayacağı,
-Hazine MüsteÅŸarlığı Banka ve Kambiyo Genel MüdürlüÄŸü çıkışlı ve Bakanlık Makamı’nı muhatap 31.8.1998, 1.9.1998 ve yine 1.9.1998 günlü olup, Hazine Bürokratları tarafından imzalanan ancak sonrasında tekemmül etmeyen üç adet onay taslağında; Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat A.Åž.’nin aktif varlıklarının önemli bir bölümünün yabancı kaynaklar ile finanse edildiÄŸi, Türkbank’ın ihale bedeli ve taahhüt olunan sermayenin aynı süre içerisinde ÅŸirketin saÄŸlayacağı kredilerden veya öz kaynaklarından karşılamasının mümkün görülmediÄŸi, ayrıca bankanın satışında ihaleye fesat karıştırıldığı ve ihaleye giren kiÅŸilerin, emniyet güçlerince aranan bazı kimselerin tehditlerine maruz kaldığı doÄŸrultusunda basında çeÅŸitli haberlerin yer aldığı, Bankalar Kanunu’nun 5 inci maddesinin banka ortaklarının ihaleye fesat karıştırma suçunu iÅŸlememiÅŸ olmalarını öngördüÄŸünü, her ne kadar bu iddialar mahkeme kararı ile sabit olmasa da bu aÅŸamada banka devir izni verilmesine ihtiyatla yaklaşılması gerektiÄŸi belirtilerek, anılan Genel MüdürlüÄŸün ciddî çekinceler ortaya koyduÄŸu,
-Buna karşın, hisse devirlerine izin verilen 4.9.1998 günlü Bakan olurunda ise; yukarıdaki hususlara deÄŸinilmeden ve alt birimlerce paraflanmadan, doÄŸrudan Hazine MüsteÅŸarı ve Bakan imzasının yer aldığı, böylece; alt kademe bürokratlarının paraf atmayıp, bu hususu eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’e de intikal ettirerek, ihaleye fesat karıştırıldığı inançlarını ortaya koydukları,
vurgulanmıştır.
Söz konusu önergede ayrıca; Türkbank ihalesi ile ilgili olarak 20 nci yasama döneminde kurulan 9/43 Esas sayılı SoruÅŸturma Komisyonu’nun çalışmaları neticesinde, Eski BaÅŸbakan A.Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in, TCK’nın 240 ıncı maddesinde temas edilen görevi kötüye kullanma suçundan 8/7 oy çokluÄŸu ile Yüce Divan’a sevklerine mahal olmadığı yönünde karar ittihaz ettiÄŸi, ancak, Devlet Denetleme Kurulu raporunun, anılan SoruÅŸturma Komisyonu’nun kararından sonraki bir tarihe rastlaması, yine ihale sürecinde Dönemin BaÅŸbakanı Ahmet Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in, söz ve eylemlerinin ihaleye açıkça müdahale anlamı taşıdığı, karara muhalefet eden üyelerin gerekçelerinin daha haklı sebeplere dayandığı, elde edilen yeni delillerin yanında, AraÅŸtırma Komisyonunda bilgisine baÅŸvurulan Ahmet Mesut Yılmaz’ın, kusurlu olduÄŸuna dair zımnî beyanı ve bu rapordaki yer alan diÄŸer bilgi ve belgeler ile ilgili BaÅŸbakan ve Bakan’ın, “500 milyon Dolardan aÅŸağı verirseniz iptal ederim” demek suretiyle ihaleye direkt müdahalede bulundukları, ihaleye katılanlardan biri hariç hepsiyle görüÅŸtükleri, birinden aldıkları bilgileri diÄŸerlerine aktardıkları, dolayısıyla mülkiyeti TMSF’ye ait bulunması nedeniyle, Devlet malı olduÄŸuna kuÅŸku duyulmayan Türkbank’ın satışına ihale sürecinde malın satımında ve deÄŸerinde fesat oluÅŸturacak iliÅŸki ve görüÅŸmelere girmeleri ÅŸeklinde gerçekleÅŸen fiillerinin, görevi kötüye kullanma olarak vasıflandırılamayacağı, TCK’ nın 205 inci maddesi kapsamında deÄŸerlendirilmesi gerektiÄŸi, belirtilmiÅŸtir.
Bu açıklama ve gerekçelerle; dönemin BaÅŸbakanı Ahmet Mesut Yılmaz ile Hazineden sorumlu eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner haklarında TCK’nın 205 inci maddesinde tarif edilen eylemlerinden ötürü, Anayasa’nın 100. ve Ä°çtüzüÄŸün 107. maddeleri uyarınca Meclis SoruÅŸturulması açılması istenmiÅŸtir.
Meclis soruÅŸturma Komisyonu’nun 25.6.2004 günlü ve 9/5-6 Esas sayılı raporunun suçlamaya ve delillere ait deÄŸerlendirmelere iliÅŸkin bölümü özetle ÅŸöyledir:
“…1997-2001 dönemi içinde TMSF tarafından Banka’ya aktarılan kaynak toplamı, ilgili dönem döviz kurları dikkate alındığında 953.3 milyon USD seviyesine ulaÅŸmıştır. Buradan da anlaşılacağı üzere, önce eski Banka yönetiminin yanlış uygulamaları ve ekonomik konjonktür nedeniyle mali bünyesi zaafiyete uÄŸrayan ve TMSF yönetimine geçen Banka’nın ürettiÄŸi zarar, sonra da Banka’nın satılması amacıyla yapılan ihale sürecinde yaÅŸanan olumsuz geliÅŸmeler nedeniyle elden çıkarılamaması ve yönetim zaafiyetleri nedeniyle sürekli biriken zararlar Kamu Hazinesine 1 milyar USD’ye yakın bir yük getirmiÅŸtir. Denilebilir ki, ÅŸayet ihale piyasa koÅŸulları ve müdebbir bir devlet yönetiminin gerekleri doÄŸrultusunda gerçekleÅŸtirilseydi, makul bir fiyattan satılmış olacak ve en azından ihale tarihinden sonraki süreçte oluÅŸan zararların Kamuya yüklenmesi söz konusu olmayacaktı...
Ä°hale öncesinde Türkbank’ın kasasında 485.000.000 USD’ye tekabül eden Devlet tahvili bulunmaktadır. Her ne kadar bu rakam Banka’nın deÄŸerini göstermiyorsa da ihale sonucu Banka’yı alacak malikin banka içerisinde kullanabileceÄŸi bir meblaÄŸ olup, bu durum ihaleye süresince etkili bir faktör olmuÅŸtur.
Korkmaz YiÄŸit, kendi ifadesine göre; 1998 Ocak ayında Davos’a gitmekte olan Merkez Bankası BaÅŸkanı Gazi Erçel ile aynı uçakta yaptığı yolculuktan sonra , Türkbank’a ilgi duymaya baÅŸlamıştır. Ancak, daha evvel iki kez ihaleye çıkmakla birlikte Alaettin Çakıcı’nın Erol Evcil yanında ihaleye müdahil olmasından dolayı satışın gerçekleÅŸmediÄŸini, hatta bu ihalelerden birisinde Adil Öngen’in de vurulduÄŸunu bildiÄŸinden kafasında tereddütler oluÅŸmaktadır.
Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü’nün Ä°çiÅŸleri Bakanlığı’nı muhatap 03.02.1998 gün ve B.05.1.EGM.4.34.00.06.700/53-9 (1410-98) sayılı yazısı ekindeki dört sayfalık bilgi notunda, özetle, Alaettin Çakıcı ile Erol Evcil iliÅŸkisine yer verilmiÅŸ, bu ikilinin Türk Ticaret Bankası’nı satın almak için daha önceki ihalelerinde aldıkları aktif rol ve Adil Öngen’in bu yüzden Alaettin Çakıcı tarafından vurdurulmasına dair bilgiler bulunmakta olup yine telefon görüÅŸmesi çözümlerinde de Alaettin Çakıcı-Erol Evcil arasında geçen konuÅŸmalar yer almaktadır. BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’a, Alaettin Çakıcı’nın Türkbank ihalesi ile ilgilendiÄŸi hususunda dönemin Ä°stanbul Valisi Kutlu AktaÅŸ tarafından bu bilgi notu sunulmuÅŸ ve bu bilgi notundan daha sonra Ä°çiÅŸleri Bakanı Murat BaÅŸesgioÄŸlu, Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican ve Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanı Sabri Uzun haberdar olmuÅŸlardır.
Korkmaz YiÄŸit’in 10.11.1998 tarihinde Kanal 6’da yayınlanan kasetindeki kendi beyanında, 1998 Mart ayı içerisinde GüneÅŸ Taner’in evinde Türkbank konusunu görüÅŸtüÄŸünü, GüneÅŸ Taner’in aynen Gazi Erçel gibi, Türkbank ihalesi ile ilgilenmesinin uygun ve kendi yararına olacağını ifade ettiÄŸini belirtmiÅŸtir.
Korkmaz YiÄŸit, Alaettin Çakıcı engelini aÅŸmak için, Mayıs 1998 ayı içerisinde Kamuran Çörtük aracılığıyla Alaettin Çakıcı tarafından arandığını ve böylece aralarında irtibat saÄŸlandığını söylemiÅŸtir.
Aynı günlerde Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü’nün Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığı’nı muhatap 13.5.1998 gün ve 7956 sayılı yazısında, aralarındaki iliÅŸkinin eski dönemlere dayandığı bilinen Korkmaz YiÄŸit-Alaettin Çakıcı’nın Türkbank ihalesi için anlaÅŸtığı, ihalede Korkmaz YiÄŸit’in yalnız kalması ve nihayetinde Bankanın Korkmaz YiÄŸit tarafından alınmasını saÄŸlamak amacıyla çeÅŸitli giriÅŸimlerde bulunacağı hususları belirtilerek, bu amaçla Alaettin Çakıcı’nın Türkbank’ın Korkmaz YiÄŸit tarafından alınmasını saÄŸlamaya yönelik olarak banka ihalesine katılan diÄŸer kuruluÅŸların sahiplerine karşı, tehdit ve ÅŸantaj unsurunu kullanacağı, hatta korkutma maksadıyla silahlı eylemlere tevessül edebileceÄŸi bildirmiÅŸtir.
Bu esnada önce DGM kararı olmadan 3 adet dinleme, sonra da DGM kararı ile 21.5.1998 tarihinde yapılan bir adet dinlemede, Alaettin Çakıcı-Korkmaz YiÄŸit telefon görüÅŸmesi Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü tarafından kayda alınmış, böylece Çakıcı’nın Korkmaz YiÄŸit yanında Türkbank ihalesine katılmak için dosya alan ve sonra da ihaleye teklif veren firma sahiplerini tehdit ettiÄŸi açıkça ortaya çıkmış ve delillendirilmiÅŸtir.
Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü, istihbarat kaynakları ve teknik takip sonucu ulaÅŸtığı telefon görüÅŸmelerine iliÅŸkin bilgileri, 8.6.1998 gün ve 9721 sayılı yazısı ile Emniyet Genel MüdürlüÄŸü’ne tekrar iletmiÅŸtir. Bu yazıda, Türkbank ihalesinde Alaettin Çakıcı-Korkmaz YiÄŸit iliÅŸkisine iliÅŸkin bir önceki yazısını teyit etmiÅŸ, ayrıca; ihaleye katılmak için baÅŸvuruda bulunan iÅŸ adamlarına Alaettin Çakıcı tarafından baskı yapıldığı ve ihaleye girmelerinin engellendiÄŸi gibi, yönlendirildikleri ve anlaÅŸmalı olarak talimat doÄŸrultusunda ihaleye katıldıkları, böylece ihalenin Korkmaz YİĞİT tarafından alınmasını saÄŸlamak doÄŸrultusunda çaba harcandığı bildirilmiÅŸtir…
Ä°haleye katılmak üzere teklif veren 5 firma, 05.06.1998 tarihinde TMSF tarafından basına açıklanmış ve ihaleye girmelerinde sakınca bulunup bulunmadığı hususu Hazine MüsteÅŸarlığı’ndan istenilmiÅŸtir. Bunun üzerine Hazine MüsteÅŸarlığı 20.07.1998 tarihli yazısında, Bankalar Kanunu’nun 5 inci maddesine göre teklif sahiplerinin Banka ortağı olmalarında sakınca olmadığını, ancak satış sonrasında devir izni verilmesi esnasında, Banka’yı alacak olan firmanın, mali bünyesi takviyeye muhtaç bulunan Türkbank’ı rehabilite etme gücüne sahip olup olmadığının deÄŸerlendirileceÄŸi, ayrıca TMSF tarafından Banka’ya tahsis edilen kaynakların da satış sırasında göz önünde bulundurulması gerektiÄŸi hususlarını TMSF’ye bildirmiÅŸtir...
3182 sayılı Bankalar Kanunu’nda mali güç ve itibar kavramı bulunmamaktadır. Ancak, Kanun’da lafzen böyle bir hükmün bulunmaması, Kamu otoritesinin banka sahibi olacak, dolayısıyla halkın paralarını toplama imtiyazına sahip olacak kiÅŸilerde mali güç ve itibarı aramaması gerektiÄŸi anlamına gelmez. Tam tersine, gerek Banka’nın alımında gerekse daha sonraki süreçte ilave sermaye gereksiniminin karşılanması zorunluluÄŸu durumunda mali gücün en önemli koÅŸul olduÄŸu açıktır. Ayrıca, geçmiÅŸ uygulamalar ve ticaret ahlakı da yine en baÅŸta incelenmesi gereken özelliklerdir. Bu, müdebbir bir kamu yönetiminin lazımı olduÄŸu gibi, normal ticari faaliyetlerde bile aranan asgari koÅŸul olarak deÄŸerlendirilmektedir…
Ä°haleye teklif veren beÅŸ firmadan Zorlu grubu hariç, diÄŸerlerinin hakim sermayedar oldukları bankaların mali bünyeleri, 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 5 inci maddesi ve aynı Kanun’un 1 inci maddesi bir arada deÄŸerlendirildiÄŸinde, söz konusu grupların yeni bir banka sahibi olmalarının uygun olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Ancak bu gerçeklere raÄŸmen Hazine MüsteÅŸarlığı bu bankaların söz konusu ihaleye girmelerine ön izin vermiÅŸtir.
BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz 9/43 Esas sayılı SoruÅŸturma Komisyonu’na 25.05.2000 tarihinde verdiÄŸi ifadesinde;
‘...Daha ihale öncesinde, Emniyetten bize gelen bilgilerde, bu Alaettin Çakıcı denilen kiÅŸinin yaptığı telefon konuÅŸmalarında -ki bu telefon konuÅŸmaları mahkeme kanalıyla Emniyet tarafından izlenen konuÅŸmalardır- bu ihaleyle ilgili bazı telkinlerde bulunduÄŸuna iliÅŸkin bilgiler geldi. Bu bilgiler bazı kiÅŸileri ihaleye girmekten caydırmak ve kendisinin Korkmaz YiÄŸit’in bankayı almasını desteklediÄŸi ÅŸeklinde bilgilerdir.
Bu bilgiler bize ulaÅŸtıktan sonra, ben GüneÅŸ Taner’e bizde böyle bir bilgi olduÄŸunu, bu nedenle bu ÅŸahsın hiçbir ÅŸekilde ihaleyi almaması gerektiÄŸini söyledim...’ demiÅŸtir.
Bunun üzerine GüneÅŸ Taner, hisse devir izni için onaya gerek olduÄŸunu, her zaman bunu yapabileceklerini söylemiÅŸtir. Bu cevap, adı geçenin mafya baÄŸlantısına raÄŸmen ihaleye girmesi öncesinde kendisine müdahale edilmeyeceÄŸi ve ihaleye girebileceÄŸi anlamına gelmektedir. Nitekim geliÅŸmeler de bu yönde olmuÅŸtur…
GüneÅŸ Taner ile Korkmaz YiÄŸit arasında, 12.6.1998 tarihinde Bankalar BirliÄŸi’nin Ä°stanbul Akmerkez’deki bürosunda gerçekleÅŸen görüÅŸmede, GüneÅŸ Taner’in Korkmaz YiÄŸit’e karşı tavrı deÄŸiÅŸmiÅŸtir. Çakıcı vasıtasıyla bazılarını rahatsız ettiÄŸi iddiasını sert bir çıkışla dile getirerek, kırıcı davranmıştır. Tabii ki bu ÅŸekilde deÄŸiÅŸmesine Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü’nün 13.5.1998 ve 8.6.1998 tarihli yazıları ile BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın, Korkmaz YiÄŸit’in ihaleye sokulmaması yönündeki talimatı etkili olmuÅŸtur. Korkmaz YiÄŸit ifadelerinde, bu geliÅŸmeler üzerine ihaleye teklif vermeme kararı aldığını söylemektedir. Bu nedenle Korkmaz YiÄŸit, bir çıkış yolu arama sürecine girmiÅŸtir…
Alaettin Çakıcı’nın iki adamının Pamukbank’a eylem hazırlığı içindeyken yakalandığı ve tutuklandığı haberlerinin 19.6.1998 günü basında yer alması üzerine, TMSF’nin, Emniyet Genel MüdürlüÄŸü’ne gönderdiÄŸi 24.6.1998 tarihli yazısıyla, konunun araÅŸtırılarak kendilerine bildirilmesi istenmiÅŸtir…
Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire BaÅŸkanı Emin Arslan, Terörle Mücadele Daire BaÅŸkanlığı’nın 14.7.1998 gün ve 251 sayılı yazısı ekindeki TMSF’nin 24.6.1998 tarihli yazısına iliÅŸkin bilgi ve sanık ifadeleri kendisine gönderildiÄŸi, ardından Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığı’nın 23.7.1998 tarihli yazısı intikal ettiÄŸi halde, TMSF’ye cevap vermemiÅŸ, canlı olarak televizyonların naklen yayınladığı Türkbank ihalesi TMSF tarafından tamamlandıktan ve sonucu açıklandıktan sonra, aynı gün ihalenin bitiminden yaklaşık altı saat sonra bildirmiÅŸtir…
30.6.1998 tarihinde Korkmaz YiÄŸit, 55 inci Hükümetin ortağı olan DTP Genel BaÅŸkanı Hüsamettin Cindoruk’un tavassutuyla, bu partinin Ä°stanbul Milletvekili Cefi Kamhi ile birlikte BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ı TBMM’deki makamında ziyaret ederek, Alaettin Çakıcı ile iliÅŸkisi olmadığını, kendisine haksızlık yapıldığını, aslında ihaleden tasfiye edilmek istenen kiÅŸinin kendisi olduÄŸunu söylemiÅŸtir. Bu arada BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve Cefi Kamhi girdikleri TBMM Genel Kurulu’ndaki oylamadan çıkışta, BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz kendisinde mevcut bilgilere raÄŸmen, baÅŸkaca hiçbir araÅŸtırma yapmadan ilgilinin beyanını yeterli bularak, Türkbank ihalesine katılabileceÄŸini bildirmiÅŸtir. Ayrıca, GüneÅŸ Taner’i arayan BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz, Korkmaz YiÄŸit’in Türkbank ihalesine alınması talimatını vermiÅŸtir…
BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz 11.11.1998 tarihinde Arena Programı’nda; yukarıdaki konuya açıklık getirerek;
‘...DoÄŸrusunu isterseniz o görüÅŸme sonrasında kafam karıştı. Yani kendisi bana o kadar inandırıcı, o kadar kefil göstererek, yemin ederek o kadar ikna edici bir ÅŸekilde söyledi ki, ben adama karşı haksızlık yapabileceÄŸimiz düÅŸüncesine kapıldım.’demiÅŸtir.
BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın bu konuÅŸması, Türkbank ihalesine katılacak firmaların Merkez Bankası ve TMSF yetkililerinden oluÅŸan Ä°hale Komisyonunca deÄŸil, BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner tarafından belirlendiÄŸini ortaya koymaktadır. Bu durum aynı zamanda, BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in ihaleye katılacak firmaların Merkez Bankası tarafından belirlendiÄŸi ve teklif veren firmaların daha önce banka sahibi olmaları nedeniyle Merkez Bankası ve Hazine MüsteÅŸarlığı’nın izin vermek zorunda oldukları yolundaki savunmalarını da doÄŸrulamamaktadır.
Yukarıda açıklanan hadiselere derinlemesine bakıldığında ve altları açıldığında, sözü edilen görüÅŸmedeki kısa zaman zarfında baÅŸkaca hangi konuların görüÅŸüldüÄŸü net olarak bilinmemekle birlikte, sonraki geliÅŸmelerin seyri takip edildiÄŸinde, bu farklılığın neden kaynaklandığı açık seçik görülecektir. Bu süreç çerçevesinde 30.6.1998 tarihi, Türkbank ihalesi açısından mîlat olarak karşımıza çıkmaktadır.
BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ifadelerinde, Korkmaz YiÄŸit’in kendisiyle görüÅŸmesinde, A. Çakıcı ile iliÅŸkisi olmadığını söylemesi üzerine, Emniyet Genel Müdürü ve MÄ°T MüsteÅŸarına konu hakkında bilgi vermeleri talimatını verdiÄŸini, bu birimlerin ellerinde bilgi olmadığını söylemiÅŸtir. Halbuki Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanı Sabri Uzun tarafından Komisyonumuza gönderilen 6.3.2004 tarih ve 39329 sayılı yazılarında; ‘Münhasıran Türk Ticaret Bankası ile ilgili eski BaÅŸbakan A. Mesut Yılmaz’ın talimat vermesi sözkonusu deÄŸildir.’ diyerek Ahmet Mesut Yılmaz’ı doÄŸrulamamaktadır...
Tüm bu anlatımlar, bilgiler ve belgelerden BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın beyanlarında samimi olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Korkmaz YiÄŸit’in BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’dan ihaleye girebilme izini aldığını her nasılsa haber alan Kâmuran Çörtük, bu sırada yine devreye girmiÅŸ, ertesi gün Korkmaz YiÄŸit ile buluÅŸtuklarında, Kanal E’ye ortak olma teklifini gündeme getirmiÅŸtir.
Korkmaz YiÄŸit 9.7.1998 günü Hazine MüsteÅŸarı Gazi Erçel ile görüÅŸerek Türkbank’ın satımında düÅŸünülen rakamı öÄŸrenmek için giriÅŸimlerde bulunmaktadır. Erçel’in 400.000.000 USD’nin altına düÅŸülemeyeceÄŸini söylemesi üzerine kendisi de 415.000.000 USD’ye kadar çıkacağını ifade ederek, ihalede oluÅŸacak fiyatı önceden belirleme çabalarına girilmiÅŸtir. Bu davranışlar, ihalenin ÅŸeffaf ve saÄŸlıklı yapılmasına müdahale anlamı taşımaktadır…
Öte yandan TMSF, 28-29.7.1998 tarihlerinde bilgilendirme görüÅŸmelerinin yapılacağı ve ihaleye teklif verenlerden 1 inci revize teklifler alınacağını 21.7.1998 tarihli basın bildirisi ile kamuoyuna duyurmuÅŸ ve bu konu yazılı ve görsel basında yer almıştır. Dolayısıyla, Emniyet Genel MüdürlüÄŸü’nün bütün yetkilileri ve özellikle TMSF’nin yazısına cevap verme konumundaki Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaÅŸkanlığı, bu dönemdeki bütün geliÅŸmelerden haberdardır…
TMSF’nin yazdığı yazının akıbeti konusunda takipçi olması ve yazıya muhatap emniyet yetkililerinin de ihale gerçekleÅŸene kadar söz konusu yazıya cevap vermeleri gerekir ve beklenirdi. Ancak bu yapılmayarak her iki kurumun yetkilileri görev kusuru iÅŸlemiÅŸlerdir…
4.6.1998 tarihi itibariyle (5) firma ihaleye teklif vermiÅŸtir. BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın Gazi Erçel ile Türkbank’ın deÄŸerinin ne olduÄŸu hakkındaki görüÅŸmesi, daha sonra da ihale gecesi Ahmet Nazif Zorlu ve Kamuran Çörtük ile görüÅŸmesi, 5 firmanın Türkbank ihalesine iliÅŸkin teklif mektuplarının TMSF’nin kasasında olduÄŸu bir dönemde yapılan görüÅŸmelerdir.
Korkmaz YiÄŸit’in 14.7.1998 tarihinde 41.200.000 USD’ye satın aldığı Genç TV’nin, bu kez 17 gün sonra 31.7.1998 tarihinde yine aynı bedelle Kamuran Çörtük’e satışına iliÅŸkin sözleÅŸme düzenlenmiÅŸtir… Yapılan incelemelerdeki tespitler dikkate alındığında; Genç Tv’nin, ihalenin kendi lehine sonuçlanması için BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ile Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’i devreye sokma çabaları karşılığında, Korkmaz YiÄŸit tarafından iÅŸ adamı Kamuran Çörtük'e komisyon olarak bedelsiz verildiÄŸi iddialarının doÄŸru olduÄŸu kanaati oluÅŸmuÅŸtur…
Ä°hale süreci hızla devam etmekte iken 03.08.1998 tarihinde Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığınca “Bilgi Notu” hazırlanarak, BaÅŸbakan ve Ä°çiÅŸleri Bakanına gönderilmiÅŸtir. Bilgi notu içinde geçen ‘makamlarına arzedilen bilgi notlarında; Bank Ekspres’in sahibi ve inÅŸaat müteahhidi Korkmaz YiÄŸit’in, Türk Ticaret Bankası ihalesini alması için Alaettin Çakıcı’nın bir takım giriÅŸimlerde bulunduÄŸu bildirilmiÅŸti.’ sözleri, aynı konuya iliÅŸkin olarak daha önce BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın konudan haberdar olmadığına dair beyanları ile örtüÅŸmemektedir…
Aynı gece BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz BaÅŸbakanlık Konutunda, önce ihaleye katılacak firmalardan birinin sahibi olan Ahmet Nazif Zorlu ile akabinde de gece saat 01.00-02.00 sıralarında Kamuran Çörtük’ü Konuta çağırarak görüÅŸmüÅŸtür. Bu görüÅŸmeye iliÅŸkin olarak Kamuran Çörtük, Pakistan BaÅŸbakan’ının müteakip günlerde Türkiye’yi ziyaret edeceÄŸinden, bu ülkedeki otoyol ihalesi için BaÅŸbakan’la görüÅŸtüÄŸünü ifade etmiÅŸtir. Halbuki DışiÅŸleri Bakanlığı’nın konuya iliÅŸkin yazısına göre ne bu dönemde, ne de 1998 yılı içerisinde Pakistan BaÅŸbakan’ının Türkiye’yi resmi veya özel bir amaçla ziyareti söz konusu deÄŸildir.
Yine aynı görüÅŸmeye iliÅŸkin olarak BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz, Kamuran Çörtük’e ‘Türkbank’ı 500 milyon doların altında vermeyeceÄŸimizi söyledim’ dediÄŸini ifadelerinde belirtmiÅŸ; ayrıca, bundan önce görüÅŸtüÄŸü Ahmet Nazif Zorlu’nun ‘Korkmaz YiÄŸit’in Alaettin Çakıcı ile beraber olduÄŸunu bütün Ä°stanbul biliyor’ sözü ile baÄŸlantılı olarak da Kamuran Çörtük’e ‘Böyle bir iliÅŸki varsa vazgeçsin ihaleye girmesin’ demiÅŸtir.
Bu görüÅŸmeden sonra Kamuran Çörtük, gecenin 02.30’unda ihaleye katılacak olan Korkmaz YiÄŸit ile görüÅŸerek, BaÅŸbakan’la görüÅŸmesi konusunda bilgi aktarmıştır. Bu ifadeler ve Kamuran Çörtük’ün BaÅŸbakanlık Konutuna gidiÅŸi ile ilgili gerçek dışı açıklaması, gündemin Türkbank ihalesi olduÄŸunu göstermektedir.
Yürütmenin başındaki bir BaÅŸbakan, Türkbank’ın kaça satılabileceÄŸine dair fiyatı, ihaleye katılacak olan Ahmet Nazif Zorlu ve Korkmaz YiÄŸit’e iletmek üzere Kamuran Çörtük’e bildirmiÅŸ; ayrıca eÄŸer Korkmaz YiÄŸit’in A.Çakıcı ile iliÅŸkisi var ise ihaleye girmemesini, Kamuran Çörtük’ten istemiÅŸtir. Bir ülkenin BaÅŸbakanının, ihaleye saatler kala ihaleye katılacak olan kiÅŸiye doÄŸrudan ve ihaleyle hiçbir iliÅŸkisi bulunmayan Çörtük vasıtasıyla da Korkmaz YiÄŸit’e ihaleye iliÅŸkin rakamlar telaffuz etmesini; Emniyet Genel MüdürlüÄŸü’nden Korkmaz YiÄŸit’in Alaettin Çakıcı ile iliÅŸkisi olduÄŸuna dair kendisine daha önce iletilen bilginin teyidini hiçbir resmi görevi olmayan bir ÅŸahıstan istemesini, demokratik bir hukuk devletinde makul bir yönetim tarzı olarak kabul etmek mümkün deÄŸildir.
Korkmaz YiÄŸit ise, aynı gece yaÅŸanan olaylara iliÅŸkin olarak, akÅŸam saatlerinden itibaren Kamuran Çörtük ile birlikte saat 20.00’den gece 01.00’e kadar Kamuran Çörtük’e ait restoranda beklediklerini, bu esnada BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ile Ahmet Nazif Zorlu’nun görüÅŸtüÄŸünü, gece 01.00 sıralarında BaÅŸbakan’ın Kamuran Çörtük’ü telefonla arayarak Konuta çağırdığını, gece 02.30-03.00 sıralarında Kamuran Çörtük’ün kaldığı otele gelerek kendisine, BaÅŸbakanla görüÅŸtüÄŸünü, ‘Zorlu 505 milyon dolara kadar çıkma izni istedi. Korkmaz 510 milyon dolara çıksın. Aradaki farkın telafi edilebilmesi için kendisine yardımcı olacağız.’ dediÄŸini aktarmıştır. Ä°fadelerin bu kadar birbiri ile çakışması, Korkmaz YiÄŸit’in konuya iliÅŸkin beyanlarının gerçeÄŸi yansıttığını göstermektedir.
Ä°haleye katılanlardan Erol Aksoy, Komisyonumuza vermiÅŸ olduÄŸu 07.04.2004 tarihli ifadesinde, ihale öncesi gecesi Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner tarafından arandığını ve GüneÅŸ Taner’in Türkbank ihalesine girip girmeyeceÄŸini sorduÄŸunu, kendisi hakkında bir dosya olduÄŸundan bahsettiÄŸini belirtmektedir. GüneÅŸ Taner ise, böyle bir görüÅŸmeyi inkar etmemekte, dosyadan söz ettiÄŸini kabul etmekte, ancak, bu görüÅŸmenin daha önce olduÄŸunu söylemektedir. Aynı konuya iliÅŸkin olarak Korkmaz YiÄŸit ise ifadelerinde, Kamuran Çörtük’e atfen, ‘Zorlu grubu BaÅŸbakanın, Erol Aksoy’ da GüneÅŸ Taner’in sözünden çıkmaz.’ demektedir. Yine ifadesinde devamla, GüneÅŸ Taner’in Erol Aksoy’u arayarak, elinde bir dosya bulunduÄŸunu, bu itibarla Türkbank ihalesine fazla asılmamasını söylediÄŸini belirtmektedir. Bu ifadeler, GüneÅŸ Taner’in tevil yollu ikrarı olarak kabul edilmiÅŸtir. Hem BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’ın, hem de Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in, ihaleye katılacak firma sahipleri ile birebir görüÅŸmeleri, biriyle görüÅŸmesini diÄŸerine aktarmaları, ihale sonucunu etkileyecek oluÅŸumlar içine girdiklerini bir kez daha karşımıza çıkarmaktadır…
BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’ın 9/43 Esas sayılı SoruÅŸturma Komisyonunda öylediÄŸi; ‘O gün bana bu iddialar ortaya atılınca Ahmet Zorlu tarafından, tekrar aradım Kamuran Beyi, tesadüfen o sırada beraberlermiÅŸ ve bu televizyon pazarlığı için.’ ÅŸeklindeki sözleri de gerçekleri yansıtmamaktadır. Zira Genç TV’nin devri, 31.7.1998 tarihinde sözleÅŸmeye baÄŸlamış olup, bu tarih Korkmaz YiÄŸit ile Kamuran Çörtük’ün görüÅŸmelerin yapılmasından daha öncedir. Dolayısıyla 3.8.1998 tarihinde Genç TV’nin pazarlığı söz konusu deÄŸildir.
BaÅŸbakan Mesut Yılmaz, Türkbank ihalesine teklif veren beÅŸ kiÅŸiden biri hariç dördü ile görüÅŸtüÄŸünü beyan etmektedir. Nitekim, ihale gecesi ve öncesinde Korkmaz YİĞİT, Ahmet Nazif Zorlu, Erol Aksoy ve Hayyam GaripoÄŸlu ile görüÅŸmüÅŸtür. BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın görüÅŸmediÄŸi, Ali Avni Balkaner ise, Komisyonumuza verdiÄŸi ifadesinde bu duruma deÄŸinerek, BaÅŸbakanla konuÅŸmayan tek kiÅŸinin kendisi olması nedeniyle, ihalenin kendisinde kalmayacağının baÅŸtan belli olduÄŸunu söylemiÅŸtir. Ä°halenin sonucunu baÅŸtan gören Ali Avni Balkaner, bu durum üzerine ihaleye bizzat katılmamış, yetkilileri ihaleye iÅŸtirak etmiÅŸtir.
Ä°halenin yapılmasından sonra aynı gün Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaÅŸkanlığı, gereÄŸi için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na, bilgi için BaÅŸbakanlık’a gönderdiÄŸi MüsteÅŸar Yahya Gür imzalı 4.8.1998 gün ve B.05.1.EGM.0.09.06.01./ 375-3299 sayılı yazısında;
‘Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin satış ihalesiyle ilgili olarak; Ä°lgi yazınızda ismi geçen firmaların, halen yurtdışında bulunan ve aranır durumdaki organize suç liderleri ve elemanları tarafından tehdit edildikleri, ihalenin söz konusu firma sahiplerinden olan Korkmaz YiÄŸit lehine sonuçlanması için diÄŸer firmaların ihaleye katılmak ÅŸartıyla herhangi bir artırmada bulunmamaları yönünde baskıya maruz kaldıkları, bununla birlikte; ismi geçen firma sahiplerinin bazı organize suç liderleri ile de iliÅŸki içerisinde bulundukları yönünde istihbari bilgiler elde edilmiÅŸ olup, bu bilgiler ile Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığınca 3.8.1998 tarihinde ilgili bütün yetkililere bildirilmiÅŸtir.’ ÅŸeklinde cevap vermiÅŸtir.
BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ifadelerinde, bilgi için BaÅŸbakanlık’a gönderilen bu yazının eline geçmediÄŸini savunmuÅŸtur.
Emniyet Genel MüdürlüÄŸünün 4.8.1998 günlü yazısı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na 4.8.1998 günü Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin satış ihalesinden yaklaşık beÅŸ saat sonra saat 18:00’de intikal ettirilmiÅŸtir. Ä°hale Komisyonu BaÅŸkanı olan TMSF Genel Müdürü ve Fon Ä°cra Kurulu Üyesi olan Erdal Aslan tarafından teslim alınmış ve Fon’un baÄŸlı olduÄŸu Merkez Bankası BaÅŸkanı ve Fon Ä°cra Kurulu BaÅŸkanı Gazi Erçel’e bu yazı götürülmüÅŸtür. Gazi Erçel, Erdal Arslan’ın talebi üzerine, ‘Yazı 4 AÄŸustos 1998 Saat 18.00’de alınmıştır. 24.6.1998 tarihli yazımıza bu kadar geç ve ihale yapıldıktan sonra cevap verilmesi sonucu, bir iÅŸlem yapılması ÅŸu aÅŸamada mümkün deÄŸildir. Kaldı ki ilgi yazı BaÅŸbakanlığa da iletilmiÅŸtir.’ ÅŸeklinde not düÅŸmüÅŸ, görevliler de bu notu dosyasına koymuÅŸlardır.
Gazi Erçel’in, 28.8.1998 tarihinde BaÅŸbakanlık Yeni Binasında yapılan ve BaÅŸbakan Mesut Yılmaz, Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner, Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, Hazine MüsteÅŸarı Yener Dinçmen’in katıldığı toplantıda, yazıdan hiç bahsetmemesi ve daha önce de yazıyı hıfzetmesi, bilinçli olarak böyle davrandığını, aynen BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz gibi hisse devrinin Korkmaz YiÄŸit lehine sonuçlanması amacını güttüÄŸünü açıkça göstermektedir.
Bu toplantıda GüneÅŸ Taner’in ‘Türkbank’ı ne yapacağız, arkadaÅŸlar rahatsız’ sözlerine karşılık BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’ın ‘MÄ°T Raporundan bir ÅŸey çıkmadı’ ÅŸeklinde cevap vermesi, kendisine ulaÅŸtırılan bilgileri sakladığını, ihalenin istediÄŸi istikamette sonuçlanması amacına yönelik hareket ettiÄŸinin bir kanıtıdır.
Merkez Bankası ve TMSF yetkililerinden oluÅŸan ihale komisyonu, ihale ÅŸartnamesinin 15. maddesindeki “Ä°hale, Fon Ä°dare Meclisi Kararı ile kesinleÅŸir. Fon Ä°dare Meclisi ihaleyi dilediÄŸine verip vermemekte serbest olduÄŸu gibi, ihalenin herhangi bir aÅŸamasında gerekçe göstermeksizin ihaleyi iptal edebilir.” Hükmü gereÄŸince iÅŸlem tesis ederek ihaleyi iptal etme yetkisine sahipken, Merkez BaÅŸkanı Gazi Erçel’in Emniyet Genel MüdürlüÄŸü’nün yazısına iliÅŸtirdiÄŸi nota itibar ederek üzerine düÅŸen vazifeyi yapmaktan kaçınmıştır.
Bir baÅŸka dikkat çeken nokta da ihale esnasında açık artırma devam ederken, Korkmaz YiÄŸit’in fiyatın çok yükselmesi üzerine yapmış olduÄŸu telefon görüÅŸmeleridir. Korkmaz YiÄŸit ifadelerinde; iki kez görüÅŸme yaptığını, bunlardan birincisi Ali Balkaner’le olduÄŸunu belirtmiÅŸtir. Korkmaz YiÄŸit ifadelerinde görüÅŸtüÄŸü ikinci kiÅŸinin önemli bir Devlet adamı olduÄŸunu söylemekle yetinmiÅŸtir… Yukarıdaki hadisenin gidiÅŸatına göre, Korkmaz YiÄŸit’in ikinci telefon görüÅŸmesini BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ile yaptığı kanaati ağırlık kazanmaktadır.
Türkbank ihalesinin ertesi günü Korkmaz YiÄŸit, Ankara’da önce dönemin Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner, ardından da BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ile görüÅŸmüÅŸtür. Bu görüÅŸmeye iliÅŸkin olarak Korkmaz YiÄŸit, GüneÅŸ Taner’e atfen ‘Onunla iliÅŸkini kes diyenler, ÅŸimdi Korkmaz’a yardımcı oluyorlar’ Mesut Yılmaz’a atfen ise ‘Adamlar 505 milyon dolardan yukarı çıkmayacaklarına söz verdikleri halde çıktılar, güven olmuyor. Sorunlarını GüneÅŸ Taner çözecek.’ dediklerini belirtmiÅŸtir. Olayların izlediÄŸi yol, Korkmaz YiÄŸit’in bu iddiasını doÄŸrular niteliktedir...
TMSF’nin 4.8.1998 tarihli, banka hisselerinin Korkmaz YiÄŸit Grubuna devrine izin verilmesine iliÅŸkin yazısı üzerine, Hazine MüsteÅŸarlığı Banka Kambiyo Genel MüdürlüÄŸü bürokratlarınca hazırlanan Bakanlık Makamı’nı muhatap 31.8.1998, 1.9.1998 ve yine 1.9.1998 günlü üç adet onay taslağında özetle;
‘Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸ. Tic. A.Åž’nin aktif varlıklarının önemli bir bölümünün yabancı kaynaklarla finanse edildiÄŸi, ihale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin karşılanacağı temel kaynak olan ve toplam deÄŸeri 15 milyar ABD Doları olarak tahmin edilen gayrimenkul projelerinin yapılabilirliÄŸi ve finansmanının ne ÅŸekilde karşılanacağı hususunda herhangi bir bilgi ve belge sunulamadığı, grubun geçmiÅŸ yıllardaki iÅŸlem hacmi ve karlılığı da göz önüne alındığında ihale bedeli ve taahhüt edilen sermaye konusunda kesin bir kanaate ulaşılamadığı, diÄŸer taraftan aynı grubun bu ihaleden sonra Kanal 6, Kanal E, Yeni Yüzyıl ve AteÅŸ Gazetesi gibi görsel ve yazılı basın kuruluÅŸlarını 200 milyar ABD dolarını (Bu rakam 200 milyon ABD doları olacak) aÅŸan bir bedel ödeyerek aldığı anlaşıldığından Türkbank’ın ihale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin aynı süre içerisinde ÅŸirketin saÄŸlayacağı kredilerden veya kendi kaynaklarından karşılamasının mümkün görülmediÄŸi, ayrıca bankanın satışında ihaleye fesat karıştırıldığı ve ihaleye giren kiÅŸilerin emniyet güçlerince aranan bazı kiÅŸilerin tehditlerine maruz kaldığı yönünde basında çeÅŸitli haberlerin yer aldığı, Bankalar Kanununun 5. maddesinde banka ortaklarının ihaleye fesat karıştırma suçunun iÅŸlememiÅŸ olmalarının amir olduÄŸu, her ne kadar basında yer alan iddialar mahkeme kararı ile sabit olmasa da belirtilen hüküm dolayısıyla bu aÅŸamada banka devir izni verilmesine ihtiyatla yaklaşılması gerektiÄŸi, söz konusu hisse devrine izin verilmesine hukuken bir sakınca olmamakla birlikte yukarıda izah edilen hususlarda göz önünde bulundurularak yapılacak iÅŸlemin Makamları takdirine sunulması’
ÅŸeklinde Banka ve Kambiyo Genel MüdürlüÄŸü yetkilileri parafladıktan sonra tekemmül etmeyen onay taslaklarının bulunduÄŸu görülmektedir.
Hazine Bürokratlarının, Türkbank’ın Korkmaz YiÄŸit Grubu’na satışına teknik gerekçelerle karşı çıktıkları ve bu sorumluluÄŸu üzerlerine almamak amacıyla da yukarıda belirtilen taslakları hazırladıkları, ancak, Hazine’nin baÄŸlı olduÄŸu siyasi iradenin onay vermemesi nedeniyle bu taslaklar imzalanmamış, siyasi iradenin isteÄŸi doÄŸrultusunda bir onay metni hazırlanarak iÅŸleme konmuÅŸtur. Nitekim, onay metninde söz konusu bürokratların parafları bulunmamaktadır… 4.9.1998 günlü hisse devirlerine izin verilen ilgili görevlilerce paraflanmayan Bakan onayında, Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taah.Tic. A.Åž.’nin ödeme gücüne ve basında yer alan ihaleye fesat karıştırıldığına iliÅŸkin hususlara deÄŸinilmemiÅŸ, sahibi olduÄŸu, Bank Ekspres’in mali yapısı dikkate alınmamış ve doÄŸrudan Hazine MüsteÅŸarı Yener Dinçmen ve Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner tarafından imzalanmıştır.
Komisyonumuza ifade veren GüneÅŸ Taner, Bankaların mali yapısı ile ilgili bilgi istendiÄŸinde altı saat içerisinde alınabilir demektedir. Böyle düÅŸünceye sahip Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner, hisse devri onayında çok önemli faktör olan Bank Ekspres’in mali yapısını dikkate almadan onay taslağını imzalamıştır. GüneÅŸ Taner ve Hazine MüsteÅŸarlığı yetkililerinin dikkate almadığı Bank Ekspres’in mali yapısı ile Bankalar Yeminli Murakıp Raporlarını deÄŸerlendiren Yargıtay 11. Ceza Dairesi 24.3.2004 tarih ve Esas:2004/70, Karar:2004/2245 sayılı kararında, Bank Ekspres’in hakim sermayedarı Korkmaz YiÄŸit’in 20.3.1997-23.10.1998 tarihle arasında hukuken ve fiilen var olmayan kendi paravan ÅŸirketlerine aktararak nitelikli dolandırıcılık ve emniyeti suistimal suçunu iÅŸlediklerine karar vermiÅŸtir. Suç tarihleri, ihale tarihi olan 4.8.1998 tarihinin çok öncesinden 17 ay önce baÅŸlamıştır. Bankanın bu mali yapısının Hazine MüsteÅŸarlığınca önceden bilinmemesi mümkün deÄŸildir. Dolayısıyla, Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner ve Hazine MüsteÅŸarlığı yetkilileri, bankanın mali yapısını dikkate almadan onay vermiÅŸtir.
BaÅŸbakan Mesut Yılmaz 22.9.1998 tarihinde ABD’ye gitmiÅŸ, böylece Bülent Ecevit BaÅŸbakan Vekili olmuÅŸtur. Bülent Ecevit ertesi gün MÄ°T MüsteÅŸarı Åženkal Atasagun’u BaÅŸbakanlığa çağırmış ve bilgi almıştır...
Korkmaz YiÄŸit 30 Eylülde Ä°çiÅŸleri Bakanı Kutlu AktaÅŸ’ı ziyaret etmiÅŸ, A.Çakıcı ile iliÅŸkisini itiraf ettiÄŸi bu görüÅŸme, Bakan AktaÅŸ tarafından kayda alınmıştır.
Daha sonra bu bilgiler Kutlu AktaÅŸ tarafından BaÅŸbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’e iletilerek ve DSP’li bakanlarla birlikte deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Bu amaçla, Bülent Ecevit, Hüsamettin Özkan, Hikmet UluÄŸbay ve Zekeriya Temizel, BaÅŸbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in Makamı’nda, Ä°çiÅŸleri Bakanı Kutlu AktaÅŸ ile 2.10.1998 tarihinde bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda Türkbank ihalesinin iptal edilmesi gerektiÄŸi kanaatine varılmıştır. Bülent Ecevit, Hüsamettin Özkan’ı o anda yurt dışında bulunan ve Ä°stanbul’a gelecek olan Ahmet Mesut Yılmaz’la görüÅŸmesi konusunda görevlendirmiÅŸtir. Bu talimat üzerine Hüsamettin Özkan Ä°stanbul’a gelerek BaÅŸbakan Yılmaz ile Swıss Otel’de 4,5 saat baÅŸbaÅŸa görüÅŸmüÅŸler ve Özkan, Mesut Yılmaz’a Bülent Ecevit’in bu konudaki görüÅŸünü aktarmıştır. Hüsamettin Özkan daha sonra aynı gece Korkmaz YiÄŸit ile Suadiye’deki evinde görüÅŸerek, durumu aktarmış ve ona ‘Sana BaÅŸbakan ve BaÅŸbakan Yardımcısı adına yanıt veriyorum. Bu iÅŸte sana zarar var.’ demiÅŸtir.
Daha sonra 5.10.1998 tarihinde Bülent Ecevit, Hüsamettin Özkan, Kutlu AktaÅŸ, Mesut Yılmaz’la BaÅŸbakanlık Konutunda görüÅŸmüÅŸler, ilk kez ihaleyi iptal eÄŸilimi doÄŸmuÅŸ ve Mesut Yılmaz ABD’de olan GüneÅŸ Taner’i aramıştır. BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz konuya iliÅŸkin olarak GüneÅŸ Taner’e ‘hisse devrini durdurun’ dediÄŸini ifadelerinde belirtmektedir. BilindiÄŸi üzere Devlet idaresinde devamlılık esastır. Åžayet BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz sözlerinde samimi ise, bu talimatı, Amerika’da olan ve bir iÅŸlem tesis etmesi hukuken ve fiilen mümkün olmayan GüneÅŸ Taner’e deÄŸil, o sırada ona vekalet eden Cavit Kavak’a vermesi gerekirdi. Fakat Devlet Bakanı Cavit Kavak’a bu yönde herhangi bir talimat verilmemiÅŸtir…
Dönemin CHP Milletvekili Fikri SaÄŸlar, 8.10.1998 tarihinde Alaettin Çakıcı-Korkmaz YiÄŸit telefon görüÅŸmesinin kasetini Gazeteci Tuncay Özkan’a dinletmiÅŸ, o da aynı gece durumu BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’a iletmiÅŸtir. Ancak BaÅŸbakan Mesut Yılmaz, Ülkenin gündemine bomba gibi düÅŸen ve sonrasında Hükümetin düÅŸmesine neden olan süreci baÅŸlatan kaset konusunda Fikri SaÄŸlar’ı aramayarak, hadiseyi önemsememiÅŸ neredeyse görmezlikten gelmiÅŸtir.
BaÅŸbakan Mesut Yılmaz, ertesi gün Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire BaÅŸkanı Emin Arslan ile Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanı Sabri Uzun’dan Çakıcı-YiÄŸit bandını istemiÅŸ, bant çözümü 11.10.1998 tarihinde Antalya’da iken Emin Arslan tarafından kendisine verilmiÅŸ, ancak BaÅŸbakan Mesut Yılmaz Korkmaz YiÄŸit-Alaettin Çakıcı iliÅŸkisi Mahkeme kararı ile belgelenmiÅŸ, delillendirilmiÅŸ, tüm bunlarda elinde bulunmasına raÄŸmen, Türkbank ihalesinin durdurulması ve onayın iptali için hiçbir adım atmamıştır.
Nihayet, CHP Mersin Milletvekili Fikri SaÄŸlar’ın 13.10.1998 tarihinde basın toplantısı yaparak Alaettin Çakıcı-Korkmaz YiÄŸit telefon görüÅŸme bandını açıklamasından sonra, kamuoyu ve medya baskısına dayanamayacağını anlayıp, artık ardına sığınacak bir gerekçe de kalmayınca, Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner imzası ile Türkbank’ın Korkmaz YiÄŸit’e satışı sonucu adı geçene yapılacak hisse devir izni durdurulmuÅŸtur…
BaÅŸbakan Mesut Yılmaz, 11.11.1998 tarihinde Arena Programında UÄŸur Dündar’ın, ‘POAÅž konusunda, üçüncü olan firmayı birinci ilan ettiler, skandaldır diyor Sayın Baykal’ sözü üzerine yaptığı açıklamalarında;
‘POAÅž ihalesinden sonra, aynı Türkbank satışı ihalesinde olduÄŸu gibi, MÄ°T’e dedim ki, bana birinci olan ÅŸahısla ilgili dosyayı getirin. Korkmaz YiÄŸit’le ilgili bana hiçbir bilgi getirmeyen MÄ°T MüsteÅŸarlığı, bana kalın bir dosya getirdi....’ demiÅŸtir…
MÄ°T MüsteÅŸarlığı’nın konuya iliÅŸkin olarak hazırladığı 2.7.1998 tarihli 2,5 sayfalık CumhurbaÅŸkanlığına ve BaÅŸbakanlığa dağıtımlı bilgi notu, SoruÅŸturma Komisyonumuzun 1.3.2004 gün ve A.01.1.GEÇ.9/5,6-26 sayılı yazısına karşılık, MÄ°T MüsteÅŸarlığının 8.3.2004 gün ve 10.2.001.01.000.390.168-392/7845 sayılı cevabi yazısında gönderilmiÅŸ olup, bu bilgi notu raporun ilgili bölümünde aynen yeralmıştır.
Bilgi notunda konuya iliÅŸkin olarak sadece ‘Petrol Ofisinin özelleÅŸtirilmesinin arkasında, eski milletvekili Mehmet KocabaÅŸ’ın olduÄŸu ve M..KocabaÅŸ’ın bu gücünü A.Çakıcı’dan aldığı, muhtemelen A.Çakıcı ile H.GaripoÄŸlu’nu M.KocabaÅŸ’ın tanıştırdığı, M.KocabaÅŸ’ın A.Çakıcı’dan, H.GaripoÄŸlu’nun Türk Ticaret Bankası ihalesine girmesi için, ihaleye girecek olan ÅŸahsın ismini belirtmeden icazet aldığı ve H.GaripoÄŸlu’nun bu gücü kullanarak, Petrol Ofisi ihalesine girdiÄŸi’ ÅŸeklindeki bilgilerle, Alaettin Çakıcı ile Hayyam GaripoÄŸlu’nun iliÅŸkisi ortaya konulmuÅŸtur. DiÄŸer bir ifadeyle, POAÅž ihalesinin en yüksek teklifi veren Hayyam GaripoÄŸlu’na verilmemesinin sebebi olarak BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz bu bilgileri ileri sürmüÅŸtür. Ancak Alaettin Çakıcı ile iliÅŸkisi sebebiyle POAÅž ihalesini Hayyam GaripoÄŸlu’na vermeyen aynı zamanda ÖzelleÅŸtirme Yüksek Kurulu BaÅŸkanı BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ve üyesi Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner, bu kez 4.8.1998 tarihinde yapılan Hayyam GaripoÄŸlu’nun Türkbank ihalesine girmesini görmezlikten gelmiÅŸlerdir. Daha sonra da aynı BaÅŸbakan, kendisine bizzat müteaddit defalar bildirilen Alaettin Çakıcı-Korkmaz YiÄŸit telefon görüÅŸmelerini, Alaettin Çakıcı’nın adamlarının ifadelerini, Ä°çiÅŸleri Bakanı Kutlu AktaÅŸ’ın Korkmaz YiÄŸit ile görüÅŸmesine iliÅŸkin ifadesini ve bant ile yaptığı tespiti, Türkbank ihalesinin iptali için yeterli görmemiÅŸtir. Halbuki MÄ°T MüsteÅŸarlığının, Alaettin Çakıcı’nın POAÅž ihalesine müdahale ettiÄŸine dair bilgi notu, Türkbank ihalesindeki delillerin yanında çok zayıf kalmaktadır. POAÅž ihalesi için bu kadar bilgiyi yeterli gören ve ihaleyi iptal eden BaÅŸbakan Mesut Yılmaz, Türkbank ihalesinde aynı davranışı sergilememiÅŸtir…
Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner Türkbank ihalesinden sonraki dönemde ayrıca Korkmaz YiÄŸit’e ihale bedelinin %40 oranındaki peÅŸinatını tamamlamak üzere kredi için Yapı Kredi Bankası sahibi Mehmet Emin Karamehmet ile görüÅŸmesine aracılık etmiÅŸ ve bu konuda devreye girmiÅŸtir. Ayrıca peÅŸinattan geriye kalan % 60 için de kamu bankalarından teminat mektubu için Emlak Bankası Genel Müdür Erdin Arı’yı aradığına dair iddialar vardır. Korkmaz YiÄŸit’in bu iddiası hadisenin akışına da aykırı düÅŸmemektedir. Zira, daha önce Korkmaz YiÄŸit ile karşılıklı kredi iliÅŸkisi olan Hayyam GaripoÄŸlu, Komisyonumuza verdiÄŸi 4.3.2004 tarihli ifadesinde, Korkmaz YiÄŸit ile ihaleden sonra görüÅŸtüÄŸünde, krediye ihtiyacı olup olmadığını sorduÄŸunda, kredi ihtiyacı olmadığını, kredi ile ilgili tüm iÅŸlerini iktidarla hallettiÄŸini söylemiÅŸtir.
Nitekim, Korkmaz YiÄŸit’in kredi ve teminat mektubu temini için kendi inisiyatifi ile bir çaba ve arayış içerisinde olduÄŸuna dair dosyada herhangi bir bilgi mevcut deÄŸildir. Ä°haleye katılanlardan aynı zamanda Yurtbank’ın sahibi ve daha önce Korkmaz YiÄŸit ile yine karşılıklı kredi iliÅŸkisi olan Ali Avni Balkaner, Komisyonumuza verdiÄŸi 5.4.2004 tarihli ifadesinde, Korkmaz YiÄŸit’in hem ihale öncesi, hem de ihale devam ederken mola isteyip telefonla kendini arayarak fiyatların yükselmesi nedeniyle ortaklık teklif ettiÄŸini, ancak ihale sonrasında Korkmaz YiÄŸit’in kredi talebinde bulunmadığını, Korkmaz YiÄŸit’in kendisine ‘Vakıflar Bankası’ndan 100-200 milyon dolar alıyorum.’ dediÄŸini belirtmiÅŸtir. Korkmaz YiÄŸit’in, maddi gücünün zayıf olması nedeniyle kendisine yakın bulduÄŸu ve ortaklık teklif ettiÄŸi Ali Avni Balkaner’den dahi kredi talebinde bulunmaması, Korkmaz YiÄŸit’in kredi ve teminat mektubu ihtiyacının kamu bankalarından temin edileceÄŸi iddiasını teyit etmektedir…
Burada Türkbank ihale süreci ile paralel bir ÅŸekilde devam eden Korkmaz YiÄŸit’in medya sektörüne giriÅŸine, gazete ve televizyon kanallarının alımına, bu alımlardaki siyasilerin rolüne, bunların hedef ve amaçlarına da temas etmek gerekmektedir. Bu baÄŸlamda, Korkmaz YiÄŸit’in medya sektöründeki kaydettiÄŸi aÅŸamaları sırayla incelemekte yarar vardır.
Korkmaz YiÄŸit medya alanına 2.6.1998 tarihinde Kanal E’yi 27 milyon USD’ye satın alarak girdiÄŸi,
Akabinde 14.7.1998 tarihinde 41 milyon 200 bin USD’ye Genç TV’yi,
Daha sonra 14.8.1998 tarihinde, 110 milyon USD’ye Kanal 6’yı,
Bunun ardından 27.8.1998 tarihinde, 75 milyon USD’ye Yeni Yüzyıl ve AteÅŸ Gazetelerini,
Kısa bir süre sonra da, 6.10.1998 tarihinde, 273 milyon USD’ye Milliyet Gazetesini,
Aldığı tespit edilmiştir.
Böylece Korkmaz YiÄŸit’in, Türkbank ihalesi öncesinde baÅŸlayıp, sonrasında da artarak devam eden gazete ve televizyon kanallarının toplam deÄŸeri 526 milyon 200 bin USD’ye ulaÅŸmaktadır.
Korkmaz YiÄŸit 4.8.1998 tarihinde Türkbank’ı bilindiÄŸi gibi 600 milyon dolara satın almıştır. Aynı ihale sonucunda yine Korkmaz YiÄŸit’in 21.08.1998 tarihli taahhütname ile Türkbank içerisine koymayı taahhüt ettiÄŸi miktar 500 milyon dolardır, ki bunun 100 milyonu 1998, 200 milyonu da 1999 yılında banka içerisine koymak durumundadır.
Konuya iliÅŸkin olarak ifadesine baÅŸvurulanlar ittifakla, bu kadar bir meblağın Türkiye’de hiçbir iÅŸadamında toplu olarak bulunmadığını, Korkmaz YiÄŸit’in inÅŸaat sektöründe faaliyet gösterdiÄŸini, dolayısıyla ne Türk Ticaret Bankası ve ne de medyadaki bu alımlarını ödeyecek mali güce sahip olmadığını belirtmiÅŸlerdir…
Komisyonumuza ifade veren, Korkmaz YiÄŸit’in yazılı ve görsel medyaya giriÅŸine BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’ın ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in burada aldığı rollere iliÅŸkin olarak, meslekleri icabı konuyu yakından takip eden gazetecilerden Sedat Ergin, 30 Haziran 1998 tarihine kadar ihaleye sokulmasına ÅŸiddetle karşı çıkılan Korkmaz YiÄŸit’in, ihaleye katılmasına izin verilmesinin dikkat çekici bulunduÄŸunu…Gazeteci Ä°smet Berkan ise Korkmaz YiÄŸit’in aldığı gazete ve televizyonların bir milyar doları aÅŸan bir yekûne ulaÅŸtığını, böyle bir paranın Korkmaz YiÄŸit’te olamayacağını…gazeteci UÄŸur Dündar da, aslında Korkmaz YiÄŸit’in o güne kadar kirlenmemiÅŸ, baÅŸarılı bir müteahhit olarak isim yapmış, Ä°stanbul’un elit çevresi tarafından iyi bilinen kullanılabilecek seçilmiÅŸ bir piyon olduÄŸunu, böylece yüzde yüz o günkü iktidarın başına baÄŸlı olabilecek bir medya gücü yaratıldığını söylemiÅŸlerdir…
Kanal 6 Televizyonu eski Genel Müdürü Mehmet Turan Akköprülü; BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’ın tavsiyesi üzerine, kendisinin Kanal 6’da 1.5 ay süreyle Genel Yayın YönetmenliÄŸi yaptığını söylemiÅŸtir...
Bütün bu açıklamalar birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, tam da seçim kararının tartışıldığı ve karar alındığı bir dönemde BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ve onunla aynı doÄŸrultuda hareket eden eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in, kendi güdümlerine girecek ve yüzde yüz talimatları çerçevesinde hareket edecek bir basın gücüne ihtiyaçları bulunmaktadır. Henüz çok fazla tanınmayan, yıpranmamış, basınla ilgili tecrübesi bulunmayan, telkin ve teÅŸvike çok müsait olan Korkmaz YiÄŸit bu iÅŸ için özellikle seçilmiÅŸ bir kimsedir. Korkmaz YiÄŸit Kanal 6’daki ifadesinde bu durumu kabul ve teyit etmiÅŸtir...
Korkmaz YiÄŸit’in Türkbank ihalesi sonucu oluÅŸan 600 milyon USD’lik meblaÄŸ, Türkbank’ın iyileÅŸtirilmesi için bankaya konacak 500 milyon USD’lik meblaÄŸ ve aynı dönemde medya alımları sonucu ödemesi gereken 526 milyon 200 bin USD’lik alımının toplamı 1 milyar 626 milyon 200 bin USD’ye tekabül etmektedir. Korkmaz YiÄŸit’in Türkbank ihalesi sonucu TMSF’ye ödemesi gereken ihale bedelinin % 40’ı olan 240 milyon doları dahi temin etmekte güçlük çekmesi ve kredi bulmak için hemen ihalenin ertesi günü BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner ile temasa geçerek bu konuda onların yardımlarını istemesi, olayı bütün çıplaklığı ile ortaya koymaktadır. Bu durum BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner tarafından da bilinmesine raÄŸmen, hisse devir iznini vermeme yerine, Korkmaz YiÄŸit’e kredi ve teminat mektubu bulmak için çaba sarf etmiÅŸlerdir.
Yukarıda belirtilen 1 milyar 626 milyon 200 bin doların Korkmaz YiÄŸit tarafından ödenmesi mümkün olmadığına göre, Komisyona ifade veren bir kısım tanığın da belirttiÄŸi gibi, bu ödemelerin Türkbank’tan karşılanacağı anlaşılmaktadır...
Dosyada mevcut belgeler ve deÄŸerlendirme bölümündeki izahatların ışığında olayın birlikte deÄŸerlendirilmesinde;
TCK’ nun 205. maddesi; ‘Bir kimse Türkiye Devleti hesabına olarak almaya veya satmaya yahut yapmaya memur olduÄŸu her nevi eÅŸyanın alım veya satımında veya pahasında veya miktarında veya yapmasında fesat karıştırarak her ne suretle olursa olsun irtikap eylerse on seneden aÅŸağı olmamak üzere ağır hapis cezası ile cezalandırılır ve zarar kendisine ödettirilir.’ hükmünü amir bulunmaktadır.
Bu suçun unsurlarının olayımıza göre incelenmesinde;
Türk Ceza Kanununun 279/1. maddesine göre, ceza kanunu uygulaması açısından teÅŸrii, idare ya da amme hizmeti görenler memur sayılır. Dolayısıyla, haklarında soruÅŸturma yapılan Eski BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’i bu itibarla memur kabul etmek gerekmektedir.
Suçun maddi unsuru, Türkiye Devleti hesabına her tür eÅŸyanın alım, satım ve yapımı sırasında bunların fiyat, miktar ya da yapımına fesat karıştırarak haksız çıkar saÄŸlamaktır. SoruÅŸturma konusu olan hadisede, bu etkenlerin neler olduÄŸuna göz atmakta yarar bulunmaktadır.
Konuya iliÅŸkin olarak Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸünün Emniyet Genel MüdürlüÄŸüne muhatap 03.02.1998 günlü, 13.05.1998 günlü, 08.06.1998 günlü, 26.06.1998 günlü ve 19.08.1998-26.08.1998 tarihli yazılarına istinaden Emniyet Genel MüdürlüÄŸünce hazırlanan bilgi notları ile ihaleden bir gün önce 03.08.1998 tarihli bilgi notu ve 04.08.1998 gün ve 375-3299 sayılı ‘Çok Gizli’ ve ‘KiÅŸiye Özel’ yazılardaki, Türkbank ihalesinde Alaettin Çakıcı’nın Korkmaz YiÄŸit lehine devreye girdiÄŸi, bu amaçla ihaleye katılacak olanları tehdit ederek ihaleye katılmalarını engellediÄŸi, ihaleye girenleri yönlendirdiÄŸi, ihalenin Korkmaz YiÄŸit tarafından alınmasını saÄŸlamaya yönelik çabalar sarfettiÄŸi, iÅŸi bombalama eylemi giriÅŸimine kadar götürdüÄŸüne dair bilgiler, BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’a iletilmesine karşılık, Korkmaz YiÄŸit’in ihaleden engellenmesine ve hakkında kanuni iÅŸlem tesisine tevessül etmemiÅŸtir. Aksine tüm bu bilgileri göz ardı ederek ihalenin ve hisse devrinin Korkmaz YiÄŸit lehine sonuçlanması için çaba harcamıştır. BaÅŸbakan Mesut Yılmaz, Arena Programında, Alaettin Çakıcı’nın Türkbank ihalesindeki bu rolüne karşılık bu iÅŸ için ihaleyi kim kazanırsa kazansın % 5 pay almak üzere anlaÅŸtığını, Korkmaz YiÄŸit’ten de bunun bir kısmını peÅŸin aldığını da ayrıca belirtmiÅŸtir.
Eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve özellikle eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner ve Hazine MüsteÅŸarı Yener Dinçmen, bu bölümde de ayrıntılarıyla açıklandığı üzere, ihaleye teklif verenlerden Zorlu grubu hariç diÄŸer dört firmanın önceki sahip oldukları bankaları nedeniyle durumlarının Bankalar Kanununda aranan ÅŸartlara haiz olmadıkları halde, bunların ihaleye katılmalarına iliÅŸkin olarak ön izin vermek suretiyle bu firmaların ihaleye katılmalarına imkan vermiÅŸlerdir. Daha sonra ise, Hazine MüsteÅŸarlığı Banka ve Kambiyo Genel MüdürlüÄŸü bürokratlarının Korkmaz YiÄŸit’in mali gücünün yetersizliÄŸi ve mafya ile iliÅŸkisine dair ihtirazî kayıtlarını içeren üç ayrı onay taslağını imzalamaksızın iade ederek, bu kayıtların yer almadığı ve bürokratların muhtevasına katılmadıkları için paraflamadıkları onayı ise imzalayarak, Türk Ticaret Bankası hisselerinin Korkmaz YiÄŸit’e devrini saÄŸlamışlardır.
Eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner, ihalenin her aÅŸamasında, zaman ve mekân mefhumu gözetmeksizin müteaddit kez, baÅŸta Korkmaz YiÄŸit olmak üzere, ihaleyi yapan Merkez Bankası BaÅŸkanı Gazi Erçel, ihaleye teklif veren ve katılan firma sahipleri ve ihalede üçüncü ÅŸahıs konumundaki Kamuran Çörtük ile gerek telefonla, gerek yüz yüze, ihalede fiyat oluÅŸumunu görüÅŸmüÅŸler, pazarlık yapmışlar, bazılarının ihaleye girmemesi için gayret etmiÅŸler, böylece ihaleye fesat karıştırma eylemini gerçekleÅŸtirmiÅŸlerdir.
Ä°hale Åžartnamesinin 15. maddesinde belirtildiÄŸi gibi, ‘ihale, Fon Ä°dare Meclisi kararıyla kesinleÅŸir. Fon Ä°dare Meclisi ihaleyi dilediÄŸine verip vermemekte serbest olduÄŸu gibi, ihalenin herhangi bir aÅŸamasında gerekçe göstermeksizin ihaleyi iptal edebilir’. denilmektedir.
Emniyet Genel MüdürlüÄŸü’nden gelen yazı yetkililerin eline Saat 18.00’de geçmiÅŸtir. Bu yazı GüneÅŸ Taner’in de deyimiyle ihalenin iptali için yeterlidir. TMSF Ä°dare Meclisi BaÅŸkan ve üyeleri ÅŸartnameye göre ihaleyi iptal etmemekle; Merkez Bankası BaÅŸkanı Gazi Erçel de kendine gelen yazıyı Hazine MüsteÅŸarlığına ve ilgili bakan GüneÅŸ Taner’e iki ayı aÅŸkın bir süre bildirmemekle, yine BaÅŸbakan’a 400 milyon USD üzerindeki bir satışa onay veririm diyerek, eski BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’e isnat olunan suçun iÅŸlenmesi sırasında müzaharet ve muavenetle icrasını kolaylaÅŸtırmışlar, diÄŸer yandan; dönemin BaÅŸbakanı A. Mesut Yılmaz ile Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in bu fiillerini Gazi Erçel ve TMSF Ä°dare Meclisi BaÅŸkan ve üyelerinin iÅŸtiraki olmaksızın irtikabının mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Bankası hisselerinin Korkmaz YiÄŸit’e devri izninden sonraki günlerde hem Ä°çiÅŸleri Bakanı Kutlu AktaÅŸ’ın Korkmaz YiÄŸit ile görüÅŸmesi esnasında bizzat Alaettin Çakıcı ile iliÅŸkisini itiraf etmesine, aynı günlerde, Alaettin Çakıcı-Korkmaz YiÄŸit arasındaki 1998 Mayıs ayında Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü’nce kayda alınan ve Mersin Milletvekili Fikri SaÄŸlar’a gönderilen telefon görüÅŸmelerinde, yine bu iliÅŸki açıkça yer aldığı ve bu bilgiler BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’a mükerreren iletildiÄŸi halde, Hükümet ortağı DSP yetkililerinin de ısrarlı taleplerine raÄŸmen, hisse onayının iptali için hiçbir teÅŸebbüse geçmemiÅŸtir. Hisse onayının durdurulması, ancak CHP Milletvekili Fikri SaÄŸlar’ın 13.10.1998 tarihinde bu telefon görüÅŸmesine iliÅŸkin kaset çözümünü basın toplantısı ile açıklamasından ve kamuoyunun olaydan haberdar olmasından sonra yapılmıştır.
Olayın cereyan ettiÄŸi günler, gerek BaÅŸbakan, gerekse Bakanlar hakkında Meclis SoruÅŸturmaları açılmaya baÅŸlandığı, genel ve mahalli seçimlerin yapılmasının gündeme geldiÄŸi ve karar verildiÄŸi bir zamana tesadüf etmektedir. BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ve dolayısıyla Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner, kendilerinin ve partilerinin siyasi gelecekleri lehine, bir medya gücü oluÅŸturma organizasyonuna giriÅŸmiÅŸlerdir. Bu amaçlarına ulaÅŸmaya en uygun kiÅŸi olarak Türkbank’ı almak isteyen Korkmaz YiÄŸit’i bulmuÅŸlardır. Korkmaz YiÄŸit’in Türkbank’ı alma, kendilerinin de güdümlerindeki bir medya gücü oluÅŸturma hedefine hizmet etmek üzere, usulsüz olarak Türkbank’ın Korkmaz YiÄŸit’e devrini saÄŸlamışlardır. Bu ÅŸekilde Korkmaz YiÄŸit vasıtasıyla, bir yandan finans sektörüne, diÄŸer taraftan da basın alanına rahatlıkla nüfuz etme imkanına kavuÅŸmuÅŸlardır. Böylece, haksız çıkar saÄŸlamayı amaçlamışlardır.
Bu arada, Kâmuran Çörtük’ün, Türkbank ihalesine giren Korkmaz YiÄŸit ile BaÅŸbakan Mesut Yılmaz arasındaki iliÅŸkinin kurulup sürdürülmesini saÄŸladığı, ihalenin her aÅŸamasında BaÅŸbakan adına müdahil olup, zaman ve yer ayrımı gözetmeksizin birinin söylediÄŸini, diÄŸerine aktardığı, bu misyonu karşılığında, Korkmaz YiÄŸit’ten Genç TV’yi komisyon olarak bedel ödemeden alarak haksız çıkar saÄŸladığı; BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’ın da Türk Ticaret Bankasını, ihalenin açıklık ve serbest rekabet ortamının saÄŸlanmasını önleyecek müdahaleler sonucu Korkmaz YiÄŸit’in almasını temin ederek, bu kiÅŸi eliyle medya gücü oluÅŸturarak siyasi menfaat saÄŸladığı anlaşılmıştır.
BaÅŸbakan A. Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner, bu fiilleri, çıkar saÄŸlamaya yönelik olarak iÅŸlemiÅŸler ve böylece suçun manevi unsuru da tekemmül etmiÅŸtir.
TMSF tarafından Banka’ya aktarılan kaynak toplamı, ilgili dönem döviz kurları dikkate alındığında 953.3 milyon USD seviyesindedir. Åžayet ihale piyasa koÅŸulları ve müdebbir bir devlet yönetiminin gerekleri doÄŸrultusunda gerçekleÅŸtirilseydi, makul bir fiyattan satılmış olacak ve en azından ihale tarihinden sonraki süreçte oluÅŸan zararların Kamuya yüklenmesi söz konusu olmayacaktı. Dolayısıyla ihalenin objektif gerçekleÅŸmemesi nedeniyle Devlet 953.3 milyon USD zarara uÄŸratıldığı tespit edilmiÅŸtir.
Eski BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in, Türk Ticaret Bankası ihale süreci öncesinde ve sonrasında, usul ve yasalara aykırı hareket ederek, Devlet ciddiyeti ile de baÄŸdaÅŸmayacak ÅŸekilde, mafya ile iliÅŸkili iÅŸ adamlarıyla irtibat kurdukları, ihaleyi yönlendirdikleri, ihale öncesi fiyat oluÅŸturdukları, ihalenin Korkmaz YiÄŸit lehine sonuçlanmasını temin ettikleri; diÄŸer yandan, ilgili bürokratlara baskı yaparak ihalenin tekemmül etmesine aÅŸama aÅŸama olanak saÄŸladıkları; kamu ve özel bankalara baskı uyguladıkları; bu arada üçüncü kiÅŸi konumundaki Kâmuran Çörtük’e medya gücü ve maddi imkan saÄŸladıkları; Türkbank kaynaklarını kullanarak yerel ve genel seçim kararlarının alındığı bu dönemde, kendilerine bağımlı ve güdümlerinde medya yaratarak siyasi çıkar saÄŸlamayı amaçladıkları, ihalenin objektif ve serbest rekabet ortamında yapılmasını engelledikleri; yasalara aykırı bu fiillerinin neticesi olarak, Türkbank’ın usulüne uygun satışının gerçekleÅŸmemesine sebebiyet verdikleri, böylece kamuyu 953.3 milyon USD zarara uÄŸrattıkları kanaatine varılmış, olayların bu ÅŸekilde oluÅŸtuÄŸu kabul edilmiÅŸtir.
Türkbank ihalesi sürecinde ayrıntıları yukarıda açıklanan fiilleri iÅŸleyen Merkez Bankası Eski BaÅŸkanı Gazi Erçel, TMSF Ä°dare Meclis BaÅŸkan ve üyeleri, Hazine Eski MüsteÅŸarı Yener Dinçmen ile ihalede üçüncü ÅŸahıs konumundaki Kamuran Çörtük hakkında kanuni gereÄŸinin takdir ve ifası için suç duyurusunda bulunulması uygun bulunmuÅŸtur…
Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Eski BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in; Türkbank ihalesi sürecinde, ihalenin yapımında ve fiyat oluÅŸumunda fesat karıştırmak suretiyle güdümlerinde bir medya düzeni kurmak için tüm organizasyonları gerçekleÅŸtirdikleri, böylece siyasî rant amaçladıkları; ayrıca Türkbank ihalesi ile doÄŸrudan iliÅŸkisi bulunmayan üçüncü ÅŸahıs konumundaki Kamuran Çörtük’e ihalede üstlendiÄŸi aracılık misyonunun karşılığı olarak Genç TV’nin bedelsiz olarak verilmesini saÄŸladıkları anlaşıldığından,
1- Eski BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’ın eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 64/1. maddesi delaletiyle, aynı Kanunun 205, 219/1, 4 ve 33. maddeleri gereÄŸince tecziyesi için YÜCE DÄ°VANA SEVKÄ°NE ,
2- Eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 64/1. maddesi delaletiyle, aynı Kanunun 205, 219/1, 4 ve 33. maddeleri gereÄŸince tecziyesi için YÜCE DÄ°VANA SEVKÄ°NE ,
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 100. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ä°çtüzüÄŸü’nün 112. maddelerine istinaden oybirliÄŸi ile karar verilmiÅŸtir...”.
lV- YARGILAMANIN AÅžAMALARI
A- SANIKLARIN SORGULARI
1- Sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ın Sorgusu
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz, Yüce Divan’ın 16.2.2005 günlü oturumundaki sorgusunda;
Türk Ticaret Bankasının daha önce de 1990’lı yılların baÅŸlarında iki defa satışa konu olduÄŸunu, ancak, bir organize suç örgütünün suikast giriÅŸimi ve tehditleri nedeniyle bu satışın gerçekleÅŸemediÄŸini, nihayet, 1997 yılında Türkbank’ın %85 hissesinin TMSF’ye geçtiÄŸini ve TMSF’nin de 1998 yılı Mayıs ayında, bu hisselerin blok satış yoluyla satılması için ihale açtığını ve bu ihalenin 4.8.1998 tarihinde yapılarak televizyonlarda naklen yayınlanan açık arttırma ile sonuçlandığını,
Merkez Bankasının bağımsız bir denetim kuruluÅŸuna yaptırdığı incelemeye göre, piyasa deÄŸeri 250 milyon dolar olarak hesaplanan Türk Ticaret Bankasının %85 hissesinin ihalede 600 milyon dolarla en yüksek teklifi veren Korkmaz YiÄŸit inÅŸaat firması üzerinde kaldığını,
Ä°haleyi yapmakla yetkili kuruluÅŸun Merkez Bankası bünyesindeki TMSF icra kurulu olduÄŸunu, Yani ihaleyle görevli olan kuruluÅŸun Fon Ä°daresi ve bu kurumun teÅŸkil etmiÅŸ olduÄŸu ihale komisyonu olduÄŸunu, bir kamu tüzel kiÅŸiliÄŸi statüsüne sahip olan Merkez Bankası’nın ihaleyle ilgili iÅŸlemleri baÅŸtan sona kadar kendi bünyesinde ve kendi yetkisiyle yürüttüÄŸünü, kendisinin BaÅŸbakan olarak bu ihaleye fesat karıştırdığını ileri sürmenin akıl, vicdan ve hukuk ölçüleri dışında tamamen siyasi saiklerle mümkün olabilecek bir davranış olduÄŸunu,
BaÅŸbakanlığa baÄŸlı olan Hazine MüsteÅŸarlığının bu ihaleye iliÅŸkin iki türlü yetkisinin olduÄŸunu, bu yetkilerden birincisinin, ihaleye katılacak olanlara ön izin verilmesi, yani, TMSF’nin bu ihaleyi açtığı zaman, ihaleye katılma yeterliliÄŸine sahip olan kiÅŸi veya kuruluÅŸlar hakkında Hazine MüsteÅŸarlığının görüÅŸünü ve onayını almak durumunda olduÄŸunu, ikinci yetkinin ise, ihale sonuçlandıktan sonra banka hisselerinin devir iÅŸlemini onaylamak olduÄŸunu, ancak daha sonra mevzuat deÄŸiÅŸikliÄŸinin yapıldığını, Hazine MüsteÅŸarlığının bu yetkileri, özerk bir kuruluÅŸ olan yeni kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna devrettiÄŸini, eÄŸer aynı olay bu gün yaÅŸansa idi, Hükümetin bu olayla ilgisinin olmayacağını,
O zamanki bankacılık mevzuatına göre, Hazine MüsteÅŸarlığına gerekse bugün yürürlükte olan bankacılık mevzuatına göre, BDDK’ya verilen banka hisse devirlerini onaylama yetkisinin amacının, bankaların, yanlış ellere geçmesini önlemek olduÄŸunu, bu yanlış kiÅŸilerin suç iÅŸleyen kiÅŸiler olduÄŸunu, bu ihale sürecinin baÅŸlaması ile birlikte, BaÅŸbakan olarak kendisine, emniyetten bazı istihbarat notları geldiÄŸini, bu istihbarat notlarında, bir organize suç örgütünün o sırada yurt dışında bulunan liderinin, başının, Türkiye’deki bazı kiÅŸileri telefonla aradığı ve ihaleye katılanlardan, Korkmaz YiÄŸit lehine onlara baskıda bulunduÄŸu konusunda duyumlar olduÄŸunu bildirdiÄŸini, bu bilgiyi aldıktan sonra durumu Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’e aktardığını ve Korkmaz YiÄŸit’in ihaleye girebilmesi için ön izin verilmemesini istediÄŸini, ancak, daha sonra bu ÅŸahsın daha önce Bank Ekspres isimli bankayı devraldığı ve devir iÅŸleminin Hazine MüsteÅŸarlığı tarafından onaylandığını öÄŸrendiÄŸini, bu durumda sadece duyuma dayalı bilgiler ihtiva eden istihbarat notlarını delil olarak kullanamayacağını,
Bu süreç devam ederken, Korkmaz YiÄŸit’in kendisinden çeÅŸitli kanallarla randevu istediÄŸini, randevu vermediÄŸini, 30 Haziran 1998 günü, Demokrat Türkiye Partisi Genel BaÅŸkanı Hüsamettin Cindoruk’un kendisini telefonla aradığını ve Korkmaz YiÄŸit ile görüÅŸtüÄŸünü ve kendisinin de görüÅŸmesinin faydalı olacağını düÅŸündüÄŸünü ilettiÄŸini, aynı gün TBMM BaÅŸkanlık makamında Korkmaz YiÄŸit’i kabul ettiÄŸini, 10 dakikalık bir görüÅŸmesi olduÄŸunu, bu görüÅŸmede Cefi Kamhi’nin de orada olduÄŸunu, görüÅŸmede Korkmaz YiÄŸit’in üç konuyu dile getirdiÄŸini, bunlardan birincisinin; kendisinin, suç örgütü lideri olarak bilinen kiÅŸiyle bu ihale sürecine iliÅŸkin hiçbir temasının olmadığını, o ÅŸahsın kendisi lehine devreye girmesinin, emniyet tarafından konuÅŸmaları dinlendiÄŸi için, kendisini saf dışı etmeye yönelik bir tertip olduÄŸunu, suç örgütü liderinin devreye girmesiyle, kendisinin bu ihaleden uzaklaÅŸtırılmasının amaçlandığını ifade ettiÄŸini,
Ä°kinci olarak, bu tertibin diÄŸer bir parçasının da, ihalenin belli bir gruba verilmesi, katılan diÄŸer bir gruba verilmesi olduÄŸunu ve Ä°stanbul’daki iÅŸ çevrelerinde bu konuda yaygın bir söylentinin bulunduÄŸunu söylediÄŸini,
Üçüncü olarak ta; Korkmaz YiÄŸit’in bu bankayı satın almak için yeterli mali kaynaklara fazlasıyla sahip olduÄŸunu belirttiÄŸini,
Ancak, daha sonra yaÅŸanan geliÅŸmeler karşısında, Korkmaz YiÄŸit’in söylemiÅŸ olduÄŸu bu üç hususun da doÄŸru olmadığının ortaya çıktığını, bu görüÅŸmede Halit CıngıllıoÄŸlu ve Kamuran Çörtük isimli iki iÅŸ adamı ile Türkbank’a ortak olmak için teklif götürdüÄŸünü, ancak, kabul görmediÄŸini, kendisinin muteber bir iÅŸ adamı olduÄŸunu, her türlü incelemeye açık olduÄŸunu, o tarihte BaÅŸbakanlık baÅŸmüÅŸavirliÄŸi yapan Güven Erkaya’dan durumu tahkik edebileceÄŸini söylediÄŸini,
Daha sonra Meclis Genel Kurulundan çıkarken tekrar yanına geldiÄŸini ve ne yapması gerektiÄŸini sorduÄŸunu, kendisinin de teklifi vermesini söylediÄŸini, bunu söyledikten sonra hemen odasından GüneÅŸ Taner’i aradığını ve aralarında geçen görüÅŸmeyi aktardığını ve kendisiyle ilgili incelemeyi devam ettirmesini söylediÄŸini, GüneÅŸ Taner’in de, verilecek iznin bir ön izin olduÄŸunu, meselenin her zaman kendi kontrollerinde seyredeceÄŸini ifade ettiÄŸini,
Ä°zleyen günlerde, MÄ°T ve Emniyet’ten Korkmaz YiÄŸit ve Çakıcı iliÅŸkisi konusunda bilgi istediÄŸini, istihbarat notlarının hukuki anlamda delil ifade etmediÄŸini, delil olma özelliÄŸini taşımadığını, bunların maddi delillerle desteklenmesi gerektiÄŸini söylediÄŸini, ancak, ihaleden yaklaşık iki ay sonraya kadar, dönemin Ä°çiÅŸleri Bakanı Kutlu AktaÅŸ’ın Korkmaz YiÄŸit ile yaptığı ve banda kaydettirdiÄŸi görüÅŸme ki, bu görüÅŸmede, Korkmaz YiÄŸit ile Alaettin Çakıcı arasındaki iliÅŸkiyi ikrar ettiÄŸini öÄŸrenene kadar herhangi bir delil elde edemediÄŸini, Kutlu AktaÅŸ’ın bu görüÅŸmenin deÅŸifre metnini verdiÄŸini, Amerika dönüÅŸü 5.10.1998 günü BaÅŸbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ile BaÅŸbakanlık Konutunda bir toplantı yaptıklarını ve ihalenin durdurulması konusunda TMSF’ye yazı yazılmasını kararlaÅŸtırdıklarını, o sırada Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in Amerika’da bir toplantıda olduÄŸunu, kendisini o gün telefonla aradığını ve aldıkları karar doÄŸrultusunda hazırlık yapmasını istediÄŸini, üç gün sonra basın mensubu olan Tuncay Özkan’dan Korkmaz YiÄŸit ile Çakıcı arasındaki telefon konuÅŸmasını öÄŸrendiÄŸini, Emniyet yetkililerini bu konuda sıkıştırınca, 11.10.1998 günü bir toplantı için Antalya’da bulunduÄŸu sırada Korkmaz YiÄŸit ile Çakıcı arasında geçen telefon konuÅŸmalarının deÅŸifre metnini getirdiklerini, 13.10.1998 günü de, GüneÅŸ Taner’in Amerika’dan dönmesini müteakip hem ihalenin durdurulması, hem de Korkmaz YiÄŸit ile ilgili Devlet Güvenlik Mahkemesine suç duyurusu yapılmasına iliÅŸkin onay yazısının imzalandığını ve TMSF’ye gönderildiÄŸini,
Söz konusu ihale ile bir BaÅŸbakan olarak yakından ilgilenmesinin nedenlerini ise; 1998 yılının dünyada meydana gelen krizler nedeniyle Türk ekonomisinde hassasiyetin arttığı bir dönem olduÄŸunu ve 600 milyon dolara varan bir kamu varlığının satışının, ekonomik boyutu itibariyle Türkiye’de her zaman bir BaÅŸbakan’ın ilgi alanına giren bir konu olduÄŸunu, ikinci bir husus olarak da bankacılık sektöründe önemli bir yere sahip olan Türkbank’ın sürekli zarar ettiÄŸini ve acil bir tedbir alınmadığı takdirde, bu durumun tüm finans sektörüne sirayet etmesini engellemek olduÄŸunu,
Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü, 18.5.1998 tarihinde DGM Nöbetçi HakimliÄŸinden Korkmaz YiÄŸit’in telefonunun bir ay süreyle dinlenmesi için karar aldığını, 21.5.1998 tarihinde ise dinlenen telefon görüÅŸmelerinin deÅŸifre metninin tespit edildiÄŸi ve bu metinde Korkmaz YiÄŸit ile Alaettin Çakıcı’nın suç niteliÄŸindeki telefon görüÅŸmesinin tespit edildiÄŸini ve kasete alındığını, ancak, bu tespitin 8.10.1998 tarihine kadar kendisine ulaÅŸtırılmadığını, BaÅŸbakan’dan saklanan, Emniyet Genel Müdüründen saklanan bu delilin siyasi bir komploya malzeme yapıldığını,
Kendi güdümünde bir medya oluÅŸturmak için bu organizasyonu gerçekleÅŸtirdiÄŸi iddiasının ise, doÄŸru olmadığını, kendisinin böyle bir ihtiyacının olmadığını, böyle bir ihtiyacı olsa bile, bunu, o tarihte hiç tanımadığı, basında hiç tecrübesi olmayan üstelik de fevkalade ÅŸüpheyle baktığı bir ÅŸahıs olan Korkmaz YiÄŸit ile yapacağını düÅŸünmek için insanın mantığını kaybetmiÅŸ olması gerektiÄŸini, medyada bir numara olma hedefinin kendi hedefi deÄŸil, Korkmaz YiÄŸit’in kendi hedefi olduÄŸunu,
Ä°haleyi ancak iki konu tespit edilirse, iptal edebileceklerini, birisinin, suç örgütlerinin iltisakı olduÄŸunu, ikincisinin ise; tespit edilen deÄŸere ulaşılamaması olduÄŸunu, bunun ihaleyle ilgisinin olmadığını, ihaleye fiyat yönünden karışmak anlamına da gelmeyeceÄŸini, bunun kamu hakkının korunması anlamına geldiÄŸini, 250 milyon dolar deÄŸer biçilen bankanın %85 hissesinin satılacağını, bu hisse satılırken TMSF ‘dan konulan kaynağı da dikkate almak zorunda olduÄŸunu, bu nedenle, 500 milyon doların altında ihale sonuçlanırsa, Hazine olarak biz bu ihaleyi onaylamayacağız dediÄŸini,
Ahmet Nazif Zorlu’nun Türkbank ihalesine katılan 5 firmadan birisi olduÄŸunu, ihaleden bir gün önce kendisini ziyarete gelmesinin nedeninin; kendi ürettiÄŸi televizyonlara karşı Avrupa Komisyonu’nun damping uygulaması nedeniyle soruÅŸturma açmasından dolayı hükümet olarak kendilerinden yardım talep etmek olduÄŸunu, ziyareti sırasında ertesi gün ihaleye gireceÄŸini hatırlattığını, ve kendisine, “bu ihale ile ilgili çok laflar kulağıma geliyor, hakikaten bu ismini söylediÄŸim mafya liderinin bu iÅŸe müdahalesi var mı?” dediÄŸini, kendisinin de, “bunu Ä°stanbul’da bilmeyen yok” diye cevap verdiÄŸini, bu ifadeden çok rahatsız olduÄŸunu ve bu görüÅŸmeden sonra o gün kendisini 3-4 kez aramış olan Kamuran Çörtük’ü arayarak, “bak senin bana aktardığından baÅŸka bir bilgiyle karşı karşıyayım, gel konuÅŸalım” dediÄŸini, onun kendisinden randevu istemesinin nedeninin kendi iÅŸiyle ilgili olduÄŸunu, geldiÄŸinde Ahmet Nazif Zorlu’nun aktardığı bilgiyi söylediÄŸini ve “bu varitse, hiç boÅŸuna ihaleye girmesinler, çünkü, böyle bir iliÅŸkiyi tespit ettiÄŸimizde biz zaten bu iÅŸi iptal ederiz” dediÄŸini,
Bu süreç sırasında BaÅŸbakan olarak kendisi adına belli görüÅŸmeleri yapmak için hiç kimseyi yetkili kılmadığını, Genç TV’nin satışı olayıyla en ufak bir ilgi ve bilgisinin olmadığını, böyle bir TV satışına da aracılık etme iddiasını reddettiÄŸini,
söylemiÅŸtir.
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz, Kanal D’de 11.11.1998 tarihinde yayınlanan Arena Programında, 19 Kasım 1998 Günü Yapılan Gensoru GörüÅŸmelerinde TBMM Genel Kurulunda, 25.3.2004 tarihinde Ä°stanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/5 Esas Sayılı Dosyasında ve (10/9) Esas sayılı AraÅŸtırma Komisyonu’nun 13.6.2003 tarihli oturumunda konuyla ilgili açıklamalarda bulunmuÅŸ, (9/43) Esas sayılı SoruÅŸturma Komisyonun 25.5.2000 tarihli ve (9/5-6) Esas Sayılı SoruÅŸturma Komisyonu’nun 13.5.2004 tarihli oturumlarında savunmalarını bildirmiÅŸtir. Sanığın önceki beyan ve savunmaları ile Yüce Divandaki savunmalarının benzer nitelikte olduÄŸu anlaşılmıştır.
2- Sanık GüneÅŸ Taner’in Sorgusu
Sanık GüneÅŸ Taner, Yüce Divan’ın 16.2.2005 günlü oturumundaki sorgusunda;
Türkbank ihale sürecini dörde böldüÄŸünü, birinci kısmın, TMSF’nun özel sektör tarafından üzerine düÅŸen görev konumuyla almış olduÄŸu bankayı ayakta tutup canlandırması, yürütmesi ve bunu yaparken de Hazineyle yaptığı çalışma, iÅŸbirliÄŸi arasında olan bir hadise olduÄŸunu, ikinci kısmın ise; TMSF’nin bugünkü yapısından farklı olarak bir fon olduÄŸunu, bankalardan mevduatı sigorta fonu olarak alıp kenara koyduÄŸunu, ve bankalardan herhangi biri buna ihtiyaç duyduÄŸunda buraya verdiÄŸini, geçmiÅŸ dönemde, Türk Ticaret Bankası vermiÅŸ olduÄŸu krediler geri dönmeyip de kendisi çok büyük bir krize girince TMSF’nin buna el koyduÄŸunu, aldığı bankanın yeteri kadar idare edilmediÄŸini ve bu boyutta böyle gitmenin mümkün olmadığını görünce, ilave kaynak koymak istediÄŸini ve o günkü kanunlara göre Hazine’den izin alması gerektiÄŸini, Hazine’ye müracaat ettiÄŸini, 500 milyon doları verdikten sonra bu para ile Hazine Bonosu aldıklarını, kredi vermek yerine böyle yapmakla bir taÅŸla iki kuÅŸ vurmuÅŸ olduklarını, paranın nakit olarak devlette kalacağını, banka yönetimine üç aylık nemaları vereceklerini, bu ÅŸekilde gidebilecekleri yere kadar gideceklerini,
Daha sonra TMSF’nin bankayı kendi yöntemiyle ihaleye çıkarttığını ve satmak istediÄŸini, kendisinin ihale ile ilgili ÅŸartlar konusunda bir bilgiye sahip olmadığını, ancak, satışın 500 milyon doların altında olamayacağını, çünkü; bankanın içerisinde, satıldığı gün nakit olarak 500 milyon dolar’ın hazine bonosu olarak durduÄŸunu, uyanık, kendisini bir hafta fonlayan birisinin bir yerden kredi alsa, bir hafta sonra bankayı teslim alsa, bir hafta içerisinde buradaki 500 milyon doları alıp gidebileceÄŸini, bu tarafta aldığı parayı verdiÄŸi takdirde, bankanın kendisine bedava geleceÄŸini,
Hazine’yi yöneten bir bakan olarak, tedbir almanın zorunlu olduÄŸunu, Hazine’ye aranacak ÅŸartların sorulduÄŸunu, ancak, ihaleye katılanların hepsinin ön ÅŸartları daha evvel bu konularda bankacılık yaptıkları için verildiÄŸinden kağıt üzerinde ihaleye giriÅŸ ehliyetlerinin olduÄŸunu, ancak, bu bankaların çoÄŸunun hazine’nin yakın gözetim ve denetiminde olduÄŸunu, ancak, bu durum ilan edildiÄŸinde o bankaya hücum olacağını ve bankanın sistem içerisinde çökeceÄŸini ve domino gibi öbür bankalarında çökeceÄŸini, bu durumun kontrol edilmesi gerektiÄŸini,
Ä°hale sonuçlandığı gün Merkez Bankasına Emniyet Genel MüdürlüÄŸünden bir yazı geldiÄŸini, bu yazıdan haberdar olmadığını, bilmedikleri için de, ön izni verdiklerini,
Hazine olarak, yeni sahibinin zor durumda olan bu bankanın kaynaklarına elini uzatmaması, kendi bankasından para çekip o parayı çevirerek bu bankayı satın almak için imkan yaratmaması, kendi bankasından herhangi bir baÅŸka bankaya teminat mektubu verip oradan kredi alıp, sanki o para onda varmış gibi kendi bankasının mevduatını burada kullanmakta yanlış yapmaması gibi teminatları aldığını, ayrıca; bu bankanın sermayesinin olmadığını, ve sermayeyi arttırmasını, yatırım yapmasını, çalışanların güvenlik haklarını saÄŸlamasını istediklerini,
Normal ÅŸartlarda bu isteklerin mali portresinin onun ihale ÅŸartlarında aldığı fiyata eklendiÄŸi zaman, ilk sene için 1 milyar doların üzerinde bir rakama ulaÅŸtığını, çünkü, bankanın ayakta kalabilmesinin ÅŸartının bu olduÄŸunu, sadece ihaleyi kazanmanın yeterli olmadığını, ön izni 90 gün süreli olarak verdiklerini,
Ä°zin vermeden önce, ihale yapıldıktan bir süre sonra, bir ekonomik toplantı sonrası, BaÅŸbakan, Maliye Bakanı, Hazine MüsteÅŸarı, Merkez Bankası BaÅŸkanı ve kendisinin bulunduÄŸu toplantıda, BaÅŸbakan’a “Hazine’deki bürokratlar bu izni vermekte zorlanıyorlar, zorlanıyoruz, çünkü bu konuda bilgimiz yok. Lütfen siz bu konuda bilginizi bizimle paylaşır mısınız?” dediÄŸini, BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın sorun olmadığını söylemesi üzerine, MüsteÅŸara herkesin ortasında, “bu belgeler Hazine Bürokrasisinin bu izni istihsali için yeterli midir?” dediÄŸini, onun da yeterli dediÄŸini ,
Merkez Bankası BaÅŸkanı’nın da orada oturduÄŸunu, ancak, hiçbir ÅŸey söylemediÄŸini, 4 AÄŸustos 1998 günlü Emniyet Genel MüdürlüÄŸünden gönderilen yazıdan hiç bahsetmediÄŸini, Hazine bürokratlarının onay yazısını hazırlayıp getirdiklerini, ancak, bu onay yazısında çekincelerin olduÄŸunu, bu çekincelerin yer almasının kendilerini hukuki yönden zora sokacağını, bu nedenle çekincelerin çıkarılmasını istediklerini, bunun üzerine bürokratların paraflamadıkları ve çekincelerin yer almadığı onayı getirdiklerini, bu onay yazısında Korkmaz YiÄŸit’in Türkbank’a sahip olabilmesi için çeÅŸitli koÅŸullar belirlendiÄŸini ve koÅŸulları yerine getirmesi için 90 günlük süre verildiÄŸini,
Söz konusu kaset hakkında hiçbir bilgisi olmadığını, kaset açıklandıktan sonra, Meclis’teyken haberdar olduÄŸunu, kaset deÅŸifresini okur okumaz, Hazine’yi aradığını ve derhal iptal yazısı hazırlayın dediÄŸini, daha sonra durumu BaÅŸbakan’a bildirdiÄŸini,
Korkmaz YiÄŸit’in ihaleyi kazandıktan sonra Kanal 6’yı, Yeni Yüzyıl’ı, Milliyet’i aldığını, bir taraftan da bankaya para koyması gerektiÄŸini, kendisine bu parayı nereden alacağı sorulduÄŸunda, o zaman siz diÄŸer basına nasıl verdiyseniz bana da aynısını verirsiniz dediÄŸini, ancak, kendilerinin böyle bir durumun söz konusu olmadığını, bir taraftan devletten ihaleye çıkarıp, diÄŸer taraftan cepten para veremeyeceÄŸini söylediÄŸini, Korkmaz YiÄŸit’in bunu anlamak istemediÄŸini ve “biz büyük basın olduk, onlara nasıl yaptıysanız bize de yapacaksınız” diyerek tehdit ettiÄŸini,
Genç TV’nin satılması ile alakasının olmadığını, Kamuran Çörtük’ü hayatında bir kere 15 dakika gördüÄŸünü,
Türkbank ihalesi olana kadar da Korkmaz YiÄŸit’i, Hayyam GariboÄŸlu’nu tanımadığını, Erol Aksoy’u ise, tanıdığını, aralarında arkadaÅŸlık olduÄŸunu, Erol Aksoy’a ihaleye girip girmemesi konusunda baskı yapmadığını, kendisini aradığını, ihaleye gireceÄŸi için kaynaklarını araÅŸtırıp sormak zorunda olduÄŸunu, Erol Aksoy’a hakkında bir dosya olduÄŸunu ve bu konuyu görüÅŸtüÄŸünü,
Korkmaz YiÄŸit ile Alaettin Çakıcı arasındaki telefon görüÅŸmelerinin yer aldığı kasetin ortaya çıkması ile birlikte, Bank Ekspres’te çekilme baÅŸladığını, halkın korktuÄŸunu ve mevduatlarını çekmeye baÅŸladıklarını, belli çekilmeden sonra TMSF’nin geldiÄŸini ve bankayı ayakta tutabilmek için içine para koyacaklarına dair onay getirdiklerini, kendilerine Bank Ekspress’i tahkik edip etmediklerini sorduÄŸunu, araÅŸtırma yapılınca bankanın parasını Korkmaz YiÄŸit’in çektiÄŸini tespit ettiklerini, Korkmaz YiÄŸit’i çağırdıklarını ve görüÅŸmede bir milyar gibi bir rakam karşılığında bankayı devretmeye rıza gösterdiÄŸini, bu olaydan sonra bankaya parayı aktardıklarını, ancak, Korkmaz YiÄŸit’in ağız deÄŸiÅŸtirip, bu hususların kendini ilgilendirmediÄŸini söylemesi üzerine, savcılığa suç duyurusunda bulunulduÄŸunu, bunun üzerine korkmaz YiÄŸit’in Kanal 6’da yayınlanan kaseti yayınladığını,
Sonuç olarak, ellerinde henüz sonuçlanmamış iptal edilmiÅŸ bir ihale olduÄŸunu ve bu ihalenin Devlet Ä°hale Kanunu’na tabii olmadığını, bu ihalenin içeriÄŸini meydana getiren komisyon’un kendi atadığı komisyon olmadığını, kendilerine baÄŸlı olmadığını, Devletin bu iÅŸten hiç zararı olmadığını, bugün aynı mevkide otursa, bu süreç içinde yaptıklarını aynen yapacağını,
söylemiÅŸtir.
Sanık GüneÅŸ Taner, Kanal D’de 11.11.1998 tarihinde yayınlanan Arena Programında, 23 Kasım 1998 günü yapılan gensoru görüÅŸmelerinde TBMM Genel Kurulunda, 26.1.2004 tarihinde Ä°stanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/5 Esas Sayılı Dosyasında ve (10/9) Esas sayılı AraÅŸtırma Komisyonu’nun 10.6.2003 günlü oturumunda konuyla ilgili açıklamalarda bulunmuÅŸ, (9/43) Esas sayılı SoruÅŸturma Komisyonun 25.5.2000 günlü ve (9/5-6) Esas Sayılı SoruÅŸturma Komisyonu’nun 25.5.2004 günlü oturumlarında savunmalarını bildirmiÅŸtir. Sanığın önceki beyan ve savunmaları ile Yüce Divandaki savunmalarının çeliÅŸmediÄŸi, benzer nitelikte olduÄŸu anlaşılmıştır.
B- KANITLAR
1- Yazılı Kanıtlar
- Türk Ticaret Bankası Ä°halesi Kronolojisi.
- Alaettin Çakıcı- Korkmaz YiÄŸit arasındaki 21.5.1998 günü kayda alınan telefon görüÅŸme kayıtları.
- Ä°stanbul 5 Nolu DGM BaÅŸkanlığının 1998/179 Müteferrik No’lu, 18.5.1998 tarihli Korkmaz YiÄŸit’in 05322122251 numaralı telefonun bir ay süre ile teknik takibe alınmasına iliÅŸkin kararı ve ekleri .
- MÄ°T MüsteÅŸarlığının 2.7.1998, 31.3.2000 ve 8.4.2004 günlü Türkbank ihalesi ve Hayam GaripoÄŸlu ile ilgili yazıları ile bilgi notları.
- Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸünün 3.2.1998 günlü yazısı ve ekindeki Erol Evcil ile Alaettin Çakıcı arasındaki iliÅŸkilere iliÅŸkin ayrıntılı bilgi notu .
- Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸünün 13.5.1998 günlü Türkbank ihalesi ve Alaettin Çakıcı ile Korkmaz YiÄŸit arasındaki iliÅŸkiler konusunda Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığına yazdığı yazı.
- Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸünün 8.6.1998 günlü Türkbank ihalesi ve Alaettin Çakıcı ile Korkmaz YiÄŸit arasındaki iliÅŸkiler konusunda Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığına yazdığı yazı .
- Türkbank ihale ÅŸartnamesi belgesi.
- Türkbank Ä°hale Ä°lanı.
- Türkbank Ä°halesinde Uygulanacak Esaslar.
- Hazine MüsteÅŸarlığının 20.7.1998 tarihli ön izin yazısı ve ekleri.
- Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığınca hazırlanarak BaÅŸbakan ve Ä°çiÅŸleri Bakanına gönderilen 3.8.1998 günlü Alaettin Çakıcı’nın Hayam GaripoÄŸlu’na Türkbank ihalesine katılması, ancak fiyatı arttırmaması yönünde tehdit ve telkinde bulunduÄŸuna dair bilgi notu.
- TMSF‘nin Emniyet Genel MüdürlüÄŸüne yazdığı 24.6.1998 tarihli yazı üzerine, Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaÅŸkanlığı çıkışlı, Ä°çiÅŸleri Bakanlığı MüsteÅŸarı Yahya Gür imzası ve 4.8.1998 günlü KiÅŸiye Özel-Çok Gizli kaydıyla TMSF’ye gönderdiÄŸi cevabi yazısı.
- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun Türk Ticaret Bankası ihalesinin en yüksek teklifi veren firma olan Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat-Taahüt ve Ticaret A.Åž.‘ne devredilmesi için 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 5. maddesine göre gerekli iznin verilmesi hususunda yazılan 4.8.1998 tarihli yazı.
- TMSF‘nin Türk Ticaret Bankası A.Åž.‘ne 4.8.1998 ihale tarihi itibariyle aktarılan toplam kaynak miktarını bildiren 28.3.2005 günlü yazısı.
- Emniyet Genel MüdürlüÄŸünün 4.8.1998 tarihli yazısının TMSF’ye ve BaÅŸbakanlığa teslim edildiÄŸine dair zimmet defteri ve Gazi Erçel’in bu yazının üzerine koyduÄŸu ÅŸerh yazısı.
- Hazine MüsteÅŸarlığının resmiyet kazanmayan 31.8.1998 ve 1.9.1998 günlü hisse devri onay taslakları.
- Hazine MüsteÅŸarlığının Türk Ticaret Bankasının % 84.52 oranındaki hissesinin Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat-Taahüt ve Ticaret A.Åž.’ne devredilmesine dair TMSF’ye gönderdiÄŸi 8.9.1998 tarihli yazısı.
- Rekabet Kurumunun 20.8.1998 günlü hisse devri onay yazısı ve eki.
- Kutlu AktaÅŸ ile Korkmaz YiÄŸit arasında, Kutlu AktaÅŸ’ın makamında 30.8.1998 tarihinde gerçekleÅŸen görüÅŸmeye iliÅŸkin tutanak ve bant çözümü.
- Arena Programı bant çözümü.
- CumhurbaÅŸkanlığı Devlet Denetleme Kurulunun 6.12.2001 günlü “Yönetimi TMSF’ye devredilen Türk Ticaret Bankasına Ä°liÅŸkin AraÅŸtırma ve DeÄŸerlendirme Raporu”.
- Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Kriminal Polis Labaratuarları Daire BaÅŸkanlığının 02.06.2004 gün ve 8019 sayılı yazısı ekindeki 1.6.2004 gün ve BLG-2004-0451 sayılı Ekspertiz Raporu.
- DışiÅŸleri Bakanlığının 18.5.2004 günlü Pakistan BaÅŸbakanının Türkiye’yi ziyaretinin gerçekleÅŸmediÄŸine iliÅŸkin yazısı.
- GüneÅŸ Taner’in Korkmaz YiÄŸit aleyhine, Ahmet Mesut Yılmaz’ın Korkmaz YiÄŸit ve Kanal 6 Radyo ve Televizyon Yayıncılığı ticaret A.Åž. aleyhine açtığı manevi tazminat davalarına iliÅŸkin Yargıtay bozma ilamları.
- Ä°haleye teklif veren grupların sahip olduÄŸu bankaların mali bünyesi konusunda yapılan araÅŸtırmalar.
- Genç TV, Kanal 6 Televizyonu, Yeniyüzyıl, AteÅŸ ve Milliyet Gazetelerinin alımları ile ilgili belgeler.
- BaÅŸbakanlık TeftiÅŸ Kurulu’nun T.C. Merkez Bankası nezdinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nca, kendilerine intikal etmiÅŸ olan ve içeriÄŸi itibariyle bu konudaki karar ve tasarrufları etkileyecek mahiyetteki Emniyet Genel MüdürlüÄŸü'nün söz konusu yazısına raÄŸmen, Türk Ticaret Bankası A.Åž.'nin hisselerinin ihale suretiyle satışına iliÅŸkin iÅŸlemlere devam edilmesi ve satışa konu hisselerin Korkmaz YiÄŸit inÅŸaat- Taahhüt ve Ticaret A.Åž. 'ne devrine izin verilmesi hususunda Hazine MüsteÅŸarlığı 'ndan talepte bulunulduÄŸu sırada veya daha sonra Emniyet Genel MüdürlüÄŸü'nün yazısı hakkında bilgi verilmemesi konusunun incelenerek sorumluların belirlenmesine yönelik 31.12.1998 günlü, 27/98-41 sayılı raporu.
- Ä°stanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, sanık Korkmaz YiÄŸit ve diÄŸer sanıklar haklarında cürüm iÅŸlemek için oluÅŸturulan silahlı teÅŸekküle katılmak, resmî ihaleye fesat karıştırmak, cürüm iÅŸlemek için oluÅŸturulan silahlı teÅŸekküle yardım etmek suçlarından dolayı açılıp yürütülen 2002/5 Esas sayılı dava dosyası.
- Ä°stanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, sanık Alaettin Çakıcı hakkında Ä°stanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcılığının 24.6.2004 günlü, 2003/3007 Hazırlık ve 2004/958 numaralı iddianamesi ile, Türkbank ihale sürecinde gerçekleÅŸtirdiÄŸi eylemleri ile ilgili olarak cürüm iÅŸlemek için teÅŸekkül oluÅŸturmak ve Türk Ticaret Bankası ihalesine fesat karıştırmak suçlarından dolayı TCK.’nun 313/1-4 ve 366/1. maddeleri ile cezalandırılması istemiyle açılıp yürütülen 2004/243 Esas sayılı dava dosyası.
- Korkmaz YiÄŸit’in Kanal 6’da yapmış olduÄŸu açıklamaları içeren video kaset çözüm tutanağı.
- Aktif Analiz Serbest Muhasebecilik Mali MüÅŸavirlik A.Åž. tarafından Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin 31 Aralık 1997 tarihi itibariyle deÄŸerleme ve danışmanlık raporu.
- BaÅŸbakanlık Hazine MüsteÅŸarlığı Banka ve Kambiyo Genel MüdürlüÄŸünün 13.10.1998 tarih ve 68624 sayılı banka hisselerinin devrine yönelik Bakan onayının iptaline iliÅŸkin yazı.
- Sanıklar Ahmet Mesut Yılmaz ile GüneÅŸ Taner’in görev yaptıkları süreler ile GüneÅŸ Taner’in suç tarihinde görev ve yetki alanının ne olduÄŸu konusunda BaÅŸbakanlık Personel ve Prensipler Genel MüdürlüÄŸünün yazısı.
- Sanıklar Ahmet Mesut Yılmaz ile GüneÅŸ Taner’in doÄŸum ve sabıkasızlık kayıtları.
- Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan NTV Yayın KuruluÅŸu’nda 28.11.1998 tarihinde yayınlanan Enine Boyuna programına ait yayın bandı.
- Tanık Celal Balabanlı’nın 24.3.2005 günlü duruÅŸmada sunduÄŸu Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfının Türk Ticaret Bankasındaki hisseleri ile ilgili iÅŸlemlere ait belgeler.
- Av.Ömer Lütfü AvÅŸar’ın 24.3.2005 günlü duruÅŸmada sunduÄŸu Hazine MüsteÅŸarlığına ait onay taslakları ve fotoÄŸraf hakkındaki belgeler.
- Sabri Uzun tarafından televizyon görüntüsü sırasında tespit edilen fotoÄŸraf.
- Katılan Vakıf vekili Av. Ä°smail Pilavcı’nın 14.4.2005 ve 4.10.2005 tarihlerinde sunduÄŸu Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfının Türk Ticaret Bankasındaki hisselerine ait deÄŸiÅŸiklikler, buna iliÅŸkin mahkeme kararları ve yazılardan oluÅŸan belgeler.
- 23.3.2005 günlü, 3.8.2005 tarihli bilgi notunun ilgililere ulaÅŸtırılması konusunda Emniyet Genel MüdürlüÄŸünün yazısı.
- Korkmaz YiÄŸit’in Turgut Yılmaz’a 14 milyon dolar verdiÄŸi iddiasına iliÅŸkin olarak, kimin tarafından gönderildiÄŸi belli olmayan belgeler.
- Av.UÄŸur Alacakaptan tarafından Korkmaz YiÄŸit’in Turgut Yılmaz’a 14 milyon dolar verdiÄŸi iddiasının doÄŸru olmadığına iliÅŸkin olarak sunduÄŸu belgeler.
- Korkmaz YiÄŸit’in Turgut Yılmaz’a 14 milyon ABD doları ödediÄŸi iddialarına dair gönderilen belgelerin gerçeÄŸi yansıtıp yansıtmadıkları yönünde Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığınca yapılan yazışmalar ve verilen cevaplar.
- Kamuran Çörtük’ün 8.9.2005 günlü duruÅŸmada ibraz ettiÄŸi ödemelere iliÅŸkin belgeler.
- Sedat Ergin tarafından 14.6.2005 günlü duruÅŸmada sunulan Türkbank ihalesi ile ilgili köÅŸe yazılarını içeren gazete küpürleri ve Bülent Ecevit’in Sedat Ergin’e verdiÄŸi yazı örneÄŸi.
- Sanık GüneÅŸ Taner vekili Av. Ömer Lütfü AvÅŸar tarafından 9.11.2005 gününde sunulan belgeler.
- Ali Rıza AdaÅŸ tarafından 4.10.2005 günü ibraz edilen belgeler.
- Victor Karahan tarafından gönderilen Korkmaz YiÄŸit’in Turgut Yılmaz’a 14 milyon ABD doları ödediÄŸi iddialarına dair 5.7.2005 günlü dilekçeler ile bu dilekçe konusunda Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı tarafından yapılan yazışmalar.
- Korkmaz YiÄŸit’in Turgut Yılmaz’a 14 milyon dolar verdiÄŸi iddiasına iliÅŸkin olarak yazılan talimatlar üzerine DışiÅŸleri Bakanlığı Konsolosluk Daire BaÅŸkanlığı ile yapılan yazışma cevapları.
- Türkbank ihalesinin Korkmaz YiÄŸit uhdesinde kaldığına iliÅŸkin 4.8.1998 gün ve 30239 sayılı tespit tutanağı.
- Devlet Bakanlığı ve BaÅŸbakan Yardımcılığı Makamının onayları ile Devlet Bakanlığının 8.9.1998 günlü, 59388 sayılı hisse devir izninin iptaline iliÅŸkin yazı.
- TMSF’nun Türkbank Ä°halesinin iptaline iliÅŸkin 2.3.1999 günlü yazısı.
- Hesap Uzmanları Kurulu BaÅŸkanlığı’nın 28.09.1998 gün ve HUK.O.OI.219-218/6 sayılı yazı ile 22.10.1998 gün ve HUK.O.OI.344-II/7 sayılı yazılarına istinaden, Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Serken Özyurt ve Muzaffer Kökver tarafından düzenlenen 03.02.2000 gün ve 999/172-34 sayılı Müteferrik Ä°nceleme Raporu.
- Hesap uzmanı Ünal Tayyan tarafından hazırlanan 24.12.2001 günlü, 1075/226-3 sayılı Müteferrik Ä°nceleme Raporu.
2. Tanıklar
TANIĞIN ADI VE SOYADI | OLAY TARİHİNDEKİ SIFATI | DİNLENDİĞİ OTURUM TARİHİ | DİNLENME NEDENİ |
Celal Balabanlı | Türk Ticaret Bankası Munzam Sandık Vakfı BaÅŸkanı | 24.3.2005 | Resen |
Yener DÄ°NÇMEN | Hazine MüsteÅŸarı | 24.3.2005 | Resen |
Osman TUNABOYLU | Hazine MüsteÅŸar Yardımcısı | 24.3.2005 | Resen |
Adnan YAYLACI | Hazine MüsteÅŸarlığı Banka ve Kambiyo Genel Müdürü | 24.3.2005 | Resen |
Kutlu AKTAÅž | Ä°çiÅŸleri Bakanı | 24.3.2005 | Resen |
Aydın ESEN | Merkez Bankası Başkan Yardımcısı | 24.3.2005 | Resen |
Sema ERDEM | BaÅŸbakanlık Özel Kalem Müdürü | 24.3.2005 | Resen
|
Ä°brahim OKTAY | BaÅŸbakanlık Özel Kalem MüdürlüÄŸü Görevlisi | 24.3.2005 | Resen |
Necati BÄ°LÄ°CAN | Emniyet Genel Müdürü | 15.4.2005 | Resen |
Sabri UZUN | İstihbarat Daire Başkanı | 15.4.2005 | Resen |
Emin ARSLAN | Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Eski Daire BaÅŸkanı | 15.4.2005 | Resen |
Hasan ÖZDEMÄ°R | Ä°stanbul Emniyet Müdürü | 15.4.2005 | Resen |
Mehmet Emin KARAMEHMET | İşadamı | 15.4.2005 | Resen |
ErdoÄŸan DEMÄ°RÖREN | Ä°ÅŸadamı | 15.4.2005 | Resen |
Aslan Tekin ÖNEL | Ä°ÅŸadamı | 15.4.2005 | Resen |
Niyazi PALABIYIK | Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü Ä°stihbarat Eski Åžube Müdürü | 15.4.2005 | Resen |
YaÅŸar YAZICIOÄžLU | BaÅŸbakanlık MüsteÅŸarı | 17.5.2005 | Resen |
Serkan ÖZYURT | Hesap Uzmanı | 17.5.2005 | Resen |
Muzaffer KÖKVER | Hesap Uzmanı | 17.5.2005 | Resen |
Erdal ASLAN | TMSF Genel Müdürü | 17.5.2005 | Resen |
Altan KOÇER | Vakıflar Bankası Genel Müdürü | 17.5.2005 | Resen |
Erdin ARI | Emlakbank Genel Müdürü | 17.5.2005 | Resen |
DurmuÅŸ Fikri SAÄžLAR | Milletvekili | 17.5.2005 | Resen |
Eyüp AÅžIK | Milletvekili | 17.5.2005 | Resen |
Osman BERKMEN | İşadamı | 17.5.2005 | Resen |
Sedat ERGÄ°N | Gazeteci | 14.6.2005 | Resen |
Tuncay ÖZKAN | Gazeteci | 14.6.2005 | Resen |
Ä°smet BERKAN | Gazeteci | 14.6.2005 | Resen |
UÄŸur DÜNDAR | Gazeteci | 14.6.2005 | Resen |
Mehmet Turan AKÖPRÜLÜ | Kanal 6 Eski Genel Müdürü | 14.6.2005 | Resen |
Korkmaz YİĞİT | İşadamı | 8.7.2005 | Resen |
Ali Avni BALKANER | İşadamı | 8.7.2005 | Resen |
Cefi Jozef KAMHİ | İşadamı | 8.7.2005 | Resen |
Åženkal ATASAGUN | MÄ°T MüsteÅŸarı | 8.9.2005 | Resen |
Gazi ERÇEL | Merkez Bankası BaÅŸkanı | 8.9.2005 | Resen |
Kamuran ÇÖRTÜK | Ä°ÅŸadamı | 8.9.2005 | Resen |
Ahmet Nazif ZORLU | İşadamı | 8.9.2005 | Resen |
Erol AKSOY | İşadamı | 8.9.2005 | Resen |
Hüsamettin ÖZKAN | Devlet Bakanı | 8.9.2005 | Resen |
Hüsamettin CÄ°NDORUK | Milletvekili | 8.9.2005 | Resen |
Ünal TAYYAN | Hesap Uzmanı | 8.9.2005 | Resen |
Muhammet ÜNAL | TMSF Genel Müdür Yardımcısı | 4.10.2005 | Resen |
Ali Rıza ADAÅž | Türk Ticaret Bankası Munzam Sandık Vakfı BÅŸk. Yardımcısı | 4.10.2005 | Resen |
Zafer KÜLTÜRLÜ | Türkbank Genel Müdürü | 4.10.2005 | Resen |
SavaÅŸ ÖZCAN | Bank Ekspres Genel Müdürü | 4.10.2005 | Resen |
Ahmet KARAHAN | Korkmaz YİĞİT Holding Genel Koordinatörü | 4.10.2005 | Resen |
Murat BAÅžESGÄ°OÄžLU | Ä°çiÅŸleri Eski Bakanı | 9.11.2005 | Savunmanın Talebiyle |
Tanık Hayyam GariboÄŸlu tüm aramalara raÄŸmen bulunamadığından önceki beyanlarının okunması ile yetinilmiÅŸ ve Ä°stanbul DGM Cumhuriyet BaÅŸsavcılığının 1997/666 Hazırlık numaralı soruÅŸturma dosyasındaki 9.11.1998 günlü, Ä°stanbul 6 Nolu DGM BaÅŸkanlığının 1998/350 Esas sayılı dosyasındaki 12.4.1999 günlü, 10/9 Esas sayılı Meclis AraÅŸtırma Komisyonundaki 6.6.2003 günlü ve 9/5-6 Esas sayılı Meclis SoruÅŸturma Komisyonundaki 4.3.2004 günlü ifadeleri okunmuÅŸtur.
C- DAVAYA KATILAN VE SAVLARI
1. Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı’nın Katılma Ä°stemi
Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı vekili Av. Ä°smail Pilavcı tarafından 14.4.2005 günlü katılma talebini içeren dilekçesi ile;
Müvekkili Vakfın, 11 Aralık 1997 tarihli hisse satış kararında Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin %12.35 hissedarı olduÄŸunu, sanıkların Türk Ticaret Bankasının hisselerinin satışında ihaleye fesat karıştırmaları neticesinde Bankanın satılamadığını ve bu nedenle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 15 Haziran 2001 tarihinde Bankanın bankacılık iÅŸlemleri yapma mevduat kabul etme izninin kaldırıldığını, müvekkil Vakfın sanıkların suça konu olan fiillerinden dolayı doÄŸrudan zarara uÄŸradığını, sanıkların ihale satış ÅŸartnamesinin tabi olacağı yasayı, kanuna karşı hile ile deÄŸiÅŸtirdiklerini, müvekkil Vakfın hissedarı olduÄŸu bankanın hisselerinin satışının 2886 sayılı Devlet Ä°hale Kanunu ve/veya 4046 sayılı ÖzelleÅŸtirme Kanunu hükümlerine göre yapılmasının zorunlu olduÄŸunu, ancak, sanıkların fiilleri neticesinde; kanuna karşı hile ile ÅŸartnamenin tabi olacağı mevzuat deÄŸiÅŸtirilerek ve bu suretle alıcısı belli ihale düzenleme kastı ile Bankanın satışının gerçekleÅŸtirilmek istendiÄŸini, Fonun herhangi bir bankanın hisselerine rüçhan hakkını kullanmak suretiyle, iÅŸtirak etmesinin hukuken mümkün olmadığını ileri sürmüÅŸtür.
Açıklanan nedenlerle, 1412 sayılı CMUK’nun 366. maddesi gereÄŸince müdahale istemlerinin kabulüne ve 765 sayılı TCK.’nun 37. ve 205. maddeleri gereÄŸince, sanıkların eylemleri neticesinde müvekkili Vakfın uÄŸramış olduÄŸu zararın davalılardan tazmin ettirilmesine karar verilmesini istemiÅŸtir.
17.5.2005 günlü oturumda sanıklar ve vekilleri ile Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcısı’nın da görüÅŸü alınmak suretiyle, CMUK’un 365 ve müteakip maddeleri uyarınca, suçtan zarar görmesi ihtimali nedeniyle, Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı’nın müdahil olarak, yöntemine uygun vekaletname uyarınca Av. Ä°smail Pilavcı’nın da müdahil vekili olarak duruÅŸmalara kabulüne oybirliÄŸi ile karar verilmiÅŸtir.
2. Katılan Vekilinin Esas Hakkındaki İddiaları
Katılan vekili 3.3.2006 günlü oturumda da tekrarladığı 3.3.2006 havale tarihli 15.2.2006 günlü dilekçesiyle; usul açısından, Türkbank ihalesiyle ilgili soruÅŸturma ve kovuÅŸturmada Anayasa’nın 83. maddesi gereÄŸince sanıklar açısından dava zamanaşımı süresinin durduÄŸunu, bu nedenle; zamanaşımı süresi hesaplanırken Anayasa’nın 83. maddesi ile 765 sayılı TCK’nun 106. maddesinin gözönünde bulundurulmasını istemiÅŸtir.
Esas hakkındaki iddia da ise; sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ın Korkmaz YİĞİT ile Alaettin Çakıcı arasındaki iliÅŸkiyi ihale tarihinden önce bildiÄŸini, dosyadaki Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü’nün 13.5.1998, 8.6.1998, TMSF’nin 24.6.1998, EGM Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaÅŸkanlığı’nın 14.7.1998, 4.8.1998, EGM Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığı’nın 23.7.1998 ve 3.8.1998 tarihli yazıları ile EGM Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaÅŸkanlığı’nın zimmet defteri fotokopisi’nin ve özellikle tanık Murat BaÅŸesgioÄŸlu’nun Yüce Divan huzurunda vermiÅŸ olduÄŸu ifadenin bu iddiayı desteklediÄŸini, keza sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ın Ä°stanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2002/5 Esas sayılı dosyasındaki ifadesinde, mahkeme kararı ile dinlenen telefon görüÅŸmelerini bildiÄŸini açıkça ifade ettiÄŸini, sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ın Korkmaz YiÄŸit’e devletin istihbarat notlarını aktardığını, sanıklar Ahmet Mesut Yılmaz ile GüneÅŸ Taner’in ihaleye fesat karıştırıldığı konusunda yeterli bilgiye sahip olmalarına raÄŸmen Korkmaz YiÄŸit’in ihaleye girmesine engel olmadıklarını ve ertesinde de ihalenin iptal edilebilmesi için hiçbir giriÅŸimde bulunmadıklarını, sanık GüneÅŸ Taner’in kanuna aykırı bir ÅŸekilde Türk Ticaret Bankasının sermayesini arttırarak Korkmaz YiÄŸit’e menfaat saÄŸladığını, sanık GüneÅŸ Taner’in 16.2.2005 günlü Yüce Divan’da vermiÅŸ olduÄŸu savunmasında; “ihale komisyonunu kimler yaptı, bilmem. Komisyondakileri bu güne kadar içinde kim olduÄŸunu hatırlamam, görmedim, konuÅŸmadım. Åžartları, beni ilgilendirmez, ama, demin bahsettiÄŸim 500 milyon doların altındaki para olmaz. Niye olmaz sualin bir cevabı var, Bankanın içerisinde sattığımız gün, nakit olarak 500 milyon dolar para duruyor. Hazine bonosu olarak, Yani, uyanık kendisini bir hafta fonlayan birisi, bir yerden kredi alsa, bir hafta sonra bankayı teslim alsa, bir hafta içerisinde buradaki 500 milyon doları alır, bu tarafa aldığı parayı verir ve kendisi bedava…Ha,ileride karlı mıdır, deÄŸil midir, gider mi, gitmez mi, o belli olmaz; ama bir bankaya sahip olur. Bu almış olduÄŸu bankanın o günkü likidite içerisindeki imkanlarından da hiç tahmin etmeyeceÄŸiniz kadar miktarda nemalanır. Bunu da yakalamanız mümkün deÄŸildir.” ÅŸeklinde beyanda bulunmak suretiyle, sanık GüneÅŸ Taner’in uyanık birisine fon saÄŸlamak suretiyle bankayı bedavaya nasıl ihale ettiklerini açıkça mahkeme huzurunda ikrar ettiÄŸini, Bankaya, kanuna aykırı bir ÅŸekilde, sermaye artırma talimatını bizzat veren kiÅŸinin de sanık GüneÅŸ Taner olduÄŸunu, ikinci sermaye artırımının tamamen keyfi bir ÅŸekilde sanık GüneÅŸ Taner tarafından yapıldığını, yine sanığın kanuna karşı hile ile Türk Ticaret Bankası ihalesini tabi olması gerektiÄŸi devlet ihale kanunundan kaçırdığını, TMSF’nin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre, bankaya iÅŸtirak ettiÄŸini, sanık GüneÅŸ Taner tarafından Türk Ticaret Bankasının, Fon kapsamında olmadığının çok açık bir ÅŸekilde bilindiÄŸini, buna raÄŸmen, bankanın diÄŸer hissedarı Hazine’nin rüçhan hakkını kullanmasını engelleyerek, Fonu 3182 sayılı Bankalar Kanununa mugayir bir ÅŸekilde bankanın hissedarı yaptığını ve bu suretle Hazine’nin tabi olacağı 2886 sayılı Devlet Ä°hale Kanunu hükümlerinden “Bankanın belli alıcısını muaf tutmayı planladığını, sanık GüneÅŸ Taner’in Türk Ticaret Bankası ihalesinin 500 milyon dolardan aÅŸağı verilmeyeceÄŸini belirterek, gerek ihale ÅŸartnamesinde ve gerekse gazete ilanlarında muhammen bedel belirtilmediÄŸi halde ihale sürecinde fiilen fiyat oluÅŸturulması ve bu konuda etki ettiÄŸini belirtilerek, sanıklar Ahmet Mesut Yılmaz ve GüneÅŸ Taner’in cezalandırılmalarına, Hazine MüsteÅŸarı Yener Dinçmen ile Hazine MüsteÅŸar Yardımcısı Osman Tunaboylu hakkında CMK 158. maddesinin 2. ve 4. fıkraları gereÄŸince; Türk Ticaret Bankası ihalesine fesat karıştırmaktan dolayı suç duyurusunda bulunulmasına, Tasaruf Mevduatı Sigorta Fonu Ä°dare Meclisi BaÅŸkanı Süleyman Gazi Erçel hakkında CMK 158. maddesinin 2. ve 4. fıkraları gereÄŸince, Türkbank Ä°halesine fesat karıştırmaktan dolayı suç duyurusunda bulunulmasına ve anılan ÅŸahıs hakkında verilmiÅŸ bulunan Ankara Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’nın 13.3.2001 tarihli 2001/17333 Hazırlık ve 2001/58 Karar sayılı kararının kaldırılması için Ankara Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’na yazı yazılmasına, sanıkların eylemleri neticesinde müvekkil Vakfın hissedarı olduÄŸu Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin uÄŸramış olduÄŸu 485 milyon Amerikan doları zararın sanıklardan tazmin ettirilmesine karar verilmesini istemiÅŸtir.
D- YARGITAY CUMHURÄ°YET BAÅžSAVCILIÄžININ ESAS HAKKINDAKÄ° GÖRÜÅžÜ
Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’nın 3.3.2006 günlü oturumda sözlü olarak açıkladığı esas hakkındaki görüÅŸünün kabul, hukuki deÄŸerlendirme ve sonuç bölümleri ÅŸöyledir:
“Äž. KABUL
Ä°ddia, savunma ve delillerin bir bütün olarak deÄŸerlendirilmesi sonucunda sabit gördüÄŸümüz ve buraya kadar yaptığımız açıklamalarda ayrıntılarına kadar temas ettiÄŸimiz vakıaları;
1. Türk Ticaret Bankası A.Åž’nin satış sürecinin baÅŸlamasıyla birlikte Korkmaz YiÄŸit’le Alaattin Çakıcı’nın baÄŸlantı kurdukları ve Alaattin Çakıcı’nın ihaleye katılma ihtimali olan ve katılan firmaların sahip ve yetkililerini tehdit ve etkileme giriÅŸimlerini baÅŸlatıp sürdürdüÄŸü,
2. Alaattin Çakıcı’nın ihaleye fesat karıştırma mahiyet ve boyutundaki faaliyetlerinden baÅŸlangıcından itibaren haberdar olunması nedeniyle, Korkmaz YiÄŸit’in ihaleye sokulmamasının kararlaÅŸtırıldığı,
3. Ä°haleye iÅŸtirak ettirilmeyeceÄŸini anlayan Korkmaz YiÄŸit’in çeÅŸitli yollardan Ahmet Mesut Yılmaz ile buluÅŸmaya çalıştığı ve nihayet aracılar yardımıyla TBMM yaptığı kısa bir görüÅŸme sonrasında önceki bilgilerin aksini ortaya koyan yeni ve deÄŸiÅŸik bir bilgi olmamasına raÄŸmen, adı geçene ihale ön izni verildiÄŸi,
4. Korkmaz YiÄŸit’in ihaledeki kimi rakipleri ile görüÅŸüldüÄŸü, fiyat ve strateji konularında edinilen bilgilerin adı geçene aktarıldığı,
5. Korkmaz YiÄŸit ile baÄŸlantıyı Kamuran Çörtük’ün saÄŸladığı,
6. Korkmaz YiÄŸit’in Türkbank ihalesi ve medya alımları konusunda gerek doÄŸrudan gerekse Kamuran Çörtük aracılığıyla yönlendirip kararlılığının takviye edildiÄŸi,
7. Korkmaz YiÄŸit’in Türkbank’ı alacak mali gücünün olmadığının önceden bilindiÄŸi,
8. Alaattin Çakıcı’nın tehdit de kullanmak suretiyle yaptığı etkileme faaliyetlerinin baÅŸtan sona bilinmesine ve bir gün önce de bilgi gelmesine raÄŸmen, açık arttırmanın engellenmediÄŸi,
9. Ä°haleye fesat karıştırıldığına iliÅŸkin bilgi ve haberlere ve Hazine bürokratlarının ısrarlı uyarılarına raÄŸmen Korkmaz YiÄŸit’e hisse devri izninin verildiÄŸi,
10. Ä°hale ÅŸartnamesi imkan verdiÄŸi halde en yüksek ikinci ve üçüncü fiyat tekliflerin deÄŸerlendirmeye alınmayarak Devletin önemli oranda (585-595 Milyon USD) zarara uÄŸratıldığı,
11. Bu ÅŸekilde beliren hareket tarzına Korkmaz YiÄŸit’in kurmakta olduÄŸu medya gücünden siyasi alanda yararlanmak düÅŸüncesinin etken olduÄŸu,
Åžeklinde özetle sıralayabiliriz.
V. SANIKLARA Ä°SNAT EDÄ°LEN SUÇUN, SABÄ°T GÖRÜLEN FÄ°Ä°LLERLE BÄ°RLÄ°KTE HUKUKÄ° DEÄžERLENDÄ°RMESÄ°
A. GENEL OLARAK
Yüce Divana sevk kararından sonra 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 01.06.2005 tarihinde yürürlüÄŸe girmiÅŸ ve aynı tarihte, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
Ä°haleye fesat karıştırma suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Ekonomi, Sanayi ve Ticarete Ä°liÅŸkin Suçlar” baÅŸlıklı 2.Kitap 3. Kısım 9.Bölümde yer alan 235.maddede düzenlenmiÅŸtir. Bu madde kapsamına 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 205.maddesindeki suçtan baÅŸka 366, 367 ve 368.maddelerindeki suçlar da dahil edilmiÅŸtir.
Anayasamız ve Ceza Yasamızda da yer alan hiç kimsenin, iÅŸlendiÄŸi zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaması ve suçu iÅŸlediÄŸi zaman kanunda o suç için konulmuÅŸ olan cezadan daha ağır bir cezanın verilememesine iliÅŸkin “Ceza Hukuku”nun evrensel kuralı karşısında, sanıkların sabit kabul edilen fiillerinin öncelikle iÅŸlendikleri tarihte yürürlükte olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suç sayılıp sayılmadığı, sayılmakta ise sonradan yürürlüÄŸe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda da bir suç tanımı içinde yer alıp almadığının irdelenmesi, her iki kanunda suç olarak öngörülmüÅŸ ise, hangisinin lehe hükümler içerdiÄŸinin tespit edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, her iki kanundaki ihaleye fesat karıştırma suçlarıyla ilgili düzenlemelerin, kısa bir karşılaÅŸtırma ve deÄŸerlendirilmesinin yapılması zorunluluÄŸu bulunmaktadır.
B. 765 SAYILI TCK’NÄ°N 205. MADDESÄ°NDE DÜZENLENEN SUÇUN 5237 SAYILI TCK’NÄ°N 235.MADDESÄ°NDE DÜZENLENEN SUÇLA KISA BÄ°R KARÅžILAÅžTIRMASI
1. Ä°lk bakışta her iki suç tipinde önemli farklar mevcut olduÄŸu açıkça görülmektedir. Önce ortaya konması gereken, bir fiilin suç olarak kabul edilme nedeni olarak da ifade edebileceÄŸimiz, korunan hukuki yarardaki farklılıktır. Gerçekten 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 205.maddesinde düzenlenen “Devlet Alım Satım ve Yapımına Fesat Karıştırmak Suçu”nun koruduÄŸu hukuki yarar, kamu fonksiyonunun itibarının korunması ve ayrıca dürüstlük ilkesinin saÄŸlanarak[1] kamu idaresinin zarara uÄŸramasının engellenmesi[2] olduÄŸu halde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 235.maddesinde düzenlenen “ihaleye fesat karıştırma suçu”nun vazediliÅŸ nedeni, ekonomik kurallar ile bunların başında gelen serbest rekabet mekanizmasının iÅŸleyiÅŸinin bir takım hileli ve kanunun fesat saydığı diÄŸer fiillerle bozulmasının engellenmesidir.[3] Her ne kadar madde gerekçesinde (bkz.madde gerekçesi, p.2) bu hüküm ile korunan hukuki yararın “kamusal faaliyetlerin dürüstlük ilkesine uygun olarak yürütüldüÄŸüne dair ve özellikle, kamu adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımı gibi ihale iÅŸlemlerinin yapılmasıyla ilgili olarak, kamu görevlilerine duyulan güven” olduÄŸu belirtilmekte ise de, bu husus ikinci plandadır.
Biraz sonra üzerinde daha ayrıntılı duracağımız üzere yeni düzenlemenin özündeki bu deÄŸiÅŸiklik, suçun temel ÅŸeklinin 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 205.maddesine göre deÄŸil, 366, 367 ve 368.maddelerine paralel ÅŸekilde düzenlenmesine neden olmuÅŸ,[4] sanıklara uygulanması istenen 205.maddedeki zarar ve haksız menfaat saÄŸlama unsuru ise 3 ve 4. fıkralarda ağırlatıcı nedenler olarak hükme dahil edilmiÅŸtir.
2. 205.maddede “fesat sayılan fiillerin” neler olduÄŸunun belirtilmediÄŸi, bunun takdirinin hakime bırakıldığı yani, “serbest hareketli suç” tipi öngörüldüÄŸü halde, 235.maddede “fesat sayılan haller” tek tek sayılmak suretiyle tahdidi olarak gösterilmiÅŸ, böylece “baÄŸlı hareketli suç” tipi öngörülmüÅŸtür.
3. 5237 sayılı TCK’nin 235.maddesindeki suçun temel ÅŸeklinin oluÅŸması için, önceki düzenlemede zorunlu unsur olarak öngörülen, failin kendisi veya baÅŸkası yararına bir menfaat temin etmesi hususu aranmamaktadır.
4. 205.maddedeki suç bir zarar suçu olduÄŸu ve devlete verilen zararın ödettirilmesi zorunlu olduÄŸu halde, yeni düzenlemede suçun oluÅŸumunda zarar bir öneme haiz deÄŸildir. Ancak bu husus suçun ağırlatıcı nedeni olarak öngörülmüÅŸtür (f.3).
5. Yine 205.maddenin öngördüÄŸü ceza 10 yıldan 24 yıla kadar ağır hapis olduÄŸu halde, 235.maddedeki suçun cezası 5 yıldan 12 yıla kadar hapistir.
Görülüyor ki, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 235.maddesi ceza süresi yönünden lehe, suçun zarar ve menfaat unsurları yönünden aleyhedir. Bu nedenle Kanunun yürürlüÄŸünden önceki tarihlerde iÅŸlenen suçlarda zarar ve menfaat unsurunun varlığı aranacak, bu unsurların yokluÄŸu halinde ise suç oluÅŸmayacaktır.
C. 765 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU’NUN 205.MADDESÄ°NDEKÄ° DEVLET ALIM SATIM VE YAPIMINA FESAT KARIÅžTIRMAK SUÇU
1. Maddi Unsur
Buradaki suçun[5],[6]maddi unsuru, bir memur veya memur sayılan kiÅŸinin Devlet hesabına olarak almaya veya satmaya yahut yapmaya memur olduÄŸu her nevi eÅŸyanın alım veya satımında veya pahasında veya miktarında veya yapımında “fesat karıştırarak, her ne suretle olursa olsun irtikap etmesi”dir. Dolayısıyla suçun oluÅŸması için öncelikle Türkiye Devleti hesabına bir alım, satım veya yapım iÅŸinin mevcut olması gerekir. Bununla birlikte suçun oluÅŸması için ihale yapılması ÅŸart olmadığı gibi, bir ihalenin söz konusu olması durumunda dahi, bunun Devlet ihalelerini düzenleyen bir kanuna tabi olması zorunlu deÄŸildir.[7] BaÅŸka bir anlatımla suçun, ihalesiz yapılan alım satımlarda da oluÅŸması mümkündür.
Alınacak, satılacak veya yapılacak eÅŸya, taşınır veya taşınmaz olabileceÄŸi gibi bir tüketilecek bir mal da olabilir.[8]
TMSF’ nin ihaleye konu Türk Ticaret Bankası A.Åž’deki % 84.52 oranındaki hissesinin gerek isnat edilen suç, gerekse 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 235.maddesi kapsamında satışa konu bir devlet malı olduÄŸu hususunda herhangi bir tereddüt yoktur.
Kelime olarak, “kötü bir iÅŸ yapma, kötülük etme”, “yiyicilik, rüÅŸvet alma”, “yalan söyleme, hile yapma” anlamına gelen “irtikap” sözcüÄŸü, “irtikap suçu”nu iÅŸaret etmemekte, bununla devlet adına yapılan alım, satım veya yapıma ÅŸiddet, tehdit, hile ya da herhangi bir ÅŸekilde “fesat karıştırmak” suretiyle “haksız bir menfaat” saÄŸlanması kastedilmektedir. Ancak önemle belirtelim ki bu menfaat kendisi yararına olabileceÄŸi gibi baÅŸkasının yararına da olabilecektir.[9] Ayrıca saÄŸlanacak menfaatin niteliÄŸi[10] ile miktarının azlığının veya çokluÄŸunun, suçun oluÅŸması açısından bir önemi yoktur.
Keza kelime olarak “fesat”; “bozukluk, çürüklük, yolsuzluk, karışıklık, nifak”,[11] “hile”,[12] anlamlarına gelmekte olup, maddedeki anlamıyla aslında alım, satım veya yapımın gerçekleÅŸtirilmesinde hileli bir hareketi veya ÅŸiddeti yahut tehdidi de[13] kapsayacak ÅŸekilde ve ancak bunlarla sınırlı olmaksızın genel olarak, failin görevini yerine getirirken, kamu idaresinin menfaati yerine kendisine veya baÅŸkasına bir çıkar elde etmeye elveriÅŸli her türlü fesat fiilini ifade eder.
GörüldüÄŸü üzere, bu maddedeki “fesat” kavramı, biraz sonra deÄŸineceÄŸimiz 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 235.maddesindeki “fesat”ın aksine, gerçekleÅŸtirilmesi zorunlu olan belli fiiller olarak sınırlanmamıştır. Ayrıca 235.maddenin 2.fıkrasının (a) bendinde “hileli davranışlarla” gerçekleÅŸtirilecek olan eylemler de sınırlı bir ÅŸekilde sayılmıştır. Bu yönüyle 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 205.maddesindeki suç daha öncede açıkladığımız üzere “serbest hareketli” bir suç olup, sanığın aleyhinedir. Zira fesadı takdirde sınırlayıcı hükümler ve çerçeve öngörülmemiÅŸtir.
2. Suçun Faili
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 205.maddesinde tanımlanan suçun failinin kimler olabileceÄŸi hususunda öÄŸretide iki deÄŸiÅŸik görüÅŸ vardır. Bir fikre göre, maddede “bir kimse…” ibaresi kullanıldığına göre herhangi bir kimsenin “Türkiye Devleti hesabına olarak almaya veya satmaya yahut yapmaya memur edilmiÅŸ bulunması” suçun faili olması için yeterli olup, ayrıca TCK’nin 279.maddesi anlamında “memur” olması gerekmez.[14] Bizim de katıldığımız diÄŸer fikre göre ise maddede her ne kadar “bir kimse…” ibaresi kullanılmakta ise de bu suçun faili ancak bir “memur” veya “memur sayılan” bir kiÅŸi olabilir. Zira suç devlet idaresi aleyhine iÅŸlenen suçlarla aynı bölümde yani, “basit ve nitelikli zimmet ile devlet alım ve satımlarında menfaat saÄŸlama” baÅŸlığı altında düzenlenmiÅŸ olup, bu suçlar ancak memurlar tarafından iÅŸlenebilir. Bunun yanında Kanunun 219. maddesi, 205. madde uyarınca mahkum olanlara ayrıca “memuriyetten müebbetten men cezası” verileceÄŸine dair hüküm içermesine göre, maddede düzenlenen suçun failinin ancak memur olabileceÄŸinin kabulü gerekir.[15] Ä°ÅŸaret edelim ki, failin ayrıca kanunen veya kanuni dayanağı olan hukuki bir tasarruf ile devlet hesabına alınan veya satılan yahut yapılan iÅŸlerde görevli olması gereklidir.[16]
BaÅŸbakanlık Personel ve Prensipler Genel MüdürlüÄŸünün 7.2.2005 günlü yazısından da anlaşılacağı üzere ihale sürecine isabet eden zaman zarfında Ahmet Mesut Yılmaz BaÅŸbakan, GüneÅŸ Taner ise Hazinden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapmaktadır.
BaÅŸbakan ile bakanlar arasındaki iliÅŸkiyi de düzenleyen Anayasanın 112.maddesine göre BaÅŸbakan, Bakanlar kurulunun baÅŸkanı olarak, Bakanlıklar arasında iÅŸbirliÄŸini saÄŸlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir (f.1). Ayrıca bakanlar, BaÅŸbakana karşı sorumlu olup, kendi yetkisi içindeki iÅŸlerden ve emri altındakilerin eylem ve iÅŸlemlerinden de sorumludur (f.2). Bunun yanı sıra BaÅŸbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve “düzeltici önlemleri” almakla yükümlüdür (f.3). Bu hükme paralel olan BaÅŸbakanlık TeÅŸkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin DeÄŸiÅŸtirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 4.maddesine göre ise BaÅŸbakan, “bakanlar Kurulunun baÅŸkanı, bakanlıkların ve BaÅŸbakanlık teÅŸkilatının en üst amiridir”.
BaÅŸbakanın anayasal sistem içinde görev ve sorumluluÄŸuna iliÅŸkin bu hükümlerle birlikte “Hazine MüsteÅŸarlığı ile Dış Ticaret MüsteÅŸarlığı TeÅŸkilat ve Görevleri Hakkında Kanun”un 1.maddesindeki;
“…MüsteÅŸarlıklar; BaÅŸbakana baÄŸlı olup, BaÅŸbakan, MüsteÅŸarlıkların yönetimi ile ilgili yetkilerini bir Devlet Bakanı vasıtasıyla kullanabilir…”, ve 4. maddesindeki;
“…MüsteÅŸarlar, BaÅŸbakana veya görevlendirilecek Devlet Bakanına karşı sorumludurlar...”
Åžeklindeki düzenlemeler bir bütün olarak deÄŸerlendirildiÄŸinde, Ahmet Mesut Yılmaz’ın Türk Ticaret Bankası A.Åž ihalesinde, üstlendiÄŸi baÅŸbakanlık görevi gereÄŸi olarak doÄŸrudan etkili olduÄŸu tartışmasız ÅŸekilde ortaya çıkmaktadır. Kaldı ki kendisinin aÅŸamalardaki beyanlarından ihale sürecine baÅŸtan sona kadar müdahil olduÄŸu anlaşılmakta, bunu da devletin çıkarlarını korumak için yaptığını ifade etmektedir.
GüneÅŸ Taner’in ise, Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı sıfatıyla Hazine MüsteÅŸarlığı ile Dış Ticaret MüsteÅŸarlığı TeÅŸkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 1 ve 4.maddelerindeki hükümler ile Türkbank Ä°hale Åžartnamesinin 12/2.maddesindeki hisse devrini onaylama yetkisi ve ihaleye teklif veren kiÅŸilerin Bankalar Kanununa göre sakıncalı olup olmadığına göre ön izin verme yetkisine sahip olduÄŸundan, doÄŸrudan ihalenin içinde yetkili bulunmaktadır.
D. 5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU’NUN 235. MADDESÄ°NDEKÄ° Ä°HALEYE FESAT KARIÅžTIRMAK SUÇU
Bu suçun da maddi unsuru, kamu kurum veya kuruluÅŸları ve maddede yer alan diÄŸer kurum ve kuruluÅŸlar, ÅŸirketler, vakıflar, dernekler ve kooperatifler adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara veyahut yapımına;
-FESAT KARIÅžTIRILMASIDIR.
“Fesat”ın buradaki kelime anlamı önceki açıklamalarımızdan farklı deÄŸilse de, maddenin 2.fıkrasında bu suç açısından “fesat” niteliÄŸindeki eylemler dört bent altında tek tek sayılıp hakimin takdir yetkisi sınırlandırılmış, 2.fıkranın (a) bendinin dört alt bendinde gösterilen fesat hallerinde ise “hileli davranışlar”, zorunlu ortak unsur olarak öngörülmüÅŸtür. Buna göre bu alt bentlerdeki fesat hallerinin gerçekleÅŸmesi suçun oluÅŸması için yeterli olmayacak, bu fiillerin hileli davranışlarla iÅŸlenip iÅŸlenmediÄŸi araÅŸtırılacak, hilenin olmaması halinde ise bu suç oluÅŸmayacaktır.
Maddenin 2.fıkrasında ihaleye fesat karıştırılma olarak kabul edilen haller şu şekilde sıralanmıştır:
“a) Hileli davranışlarla;
1. Ä°haleye katılma yeterliÄŸine veya koÅŸullarına sahip olan kiÅŸilerin ihaleye veya ihale sürecindeki iÅŸlemlere katılmalarını engellemek,
2. İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olmayan kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak,
3. Teklif edilen malları, ÅŸartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olduÄŸu hâlde, sahip olmadığından bahisle deÄŸerlendirme dışı bırakmak,
4. Teklif edilen malları, ÅŸartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olmadığı hâlde, sahip olduÄŸundan bahisle deÄŸerlendirmeye almak,
b) Tekliflerle ilgili olup da, ihale mevzuatına veya ÅŸartnamelere göre gizli tutulması gereken bilgilere baÅŸkalarının ulaÅŸmasını saÄŸlamak,[17]
c) Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle ya da hukuka aykırı diÄŸer davranışlarla, ihaleye katılma yeterliÄŸine veya koÅŸullarına sahip olan kiÅŸilerin ihaleye, ihale sürecindeki iÅŸlemlere katılmalarını engellemek,
d) Ä°haleye katılmak isteyen veya katılan kiÅŸilerin ihale ÅŸartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaÅŸma yapmaları.”
Seçimlik bu hareketlerden bir veya birkaçının yapılmasıyla ihalenin amaca uygun sonuçlanması engellenmiÅŸ olacağından, yani fesat karıştırıldığından maddedeki suç oluÅŸacaktır. Belirtelim ki birden fazla seçimlik hareketin yapılması suç tekliÄŸini etkilemeyecektir.
Suçun temel ÅŸeklinin oluÅŸumu için failin kendisine veya baÅŸkasına menfaat saÄŸlaması ile kamu kurum veya kuruluÅŸu açısından bir zarar meydana gelmiÅŸ olması aranmamaktadır. Bununla birlikte failin bu suçu oluÅŸturan fiili ile menfaat temin etmesi halinde ayrıca ilgili suç hükmüne göre de cezalandırılması benimsenmiÅŸ (f.4), kamu kurum veya kuruluÅŸu açısından bir zararın oluÅŸması ise ağırlatıcı neden olarak kabul edilmiÅŸtir (f.3).
Maddenin 2.fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerindeki fiillerin “hileli davranışlar” ile gerçekleÅŸtirilmesi aranmamıştır. Ancak biraz önce de vurguladığımız üzere (a) bendinin alt bentleri açısından ortak unsur “hileli davranışlar” dır. Dolayısıyla bu bent kapsamındaki bir fiilin suç olarak kabul edilmesi, mutlaka hileli davranışlarla gerçekleÅŸtirilmiÅŸ olmasına baÄŸlıdır.
Yeni düzenlemedeki “hileli davranışlar” kavramı üzerinde de durulmasında zorunluluk vardır.
TDK Güncel Türkçe Sözlükte, “birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika; çıkar saÄŸlamak için bir ÅŸeye deÄŸersiz bir ÅŸey katma”[18] anlamına geldiÄŸi belirtilen ve hukuk sözlüklerinde BK’nin 28.maddesine paralel ÅŸekilde, “bir kimsenin kendi davranış biçimi veya sarf ettiÄŸi sözlerle diÄŸer bir kimseyi bir irade beyanında bulunmaya veya bir sözleÅŸme yapmaya yöneltmek için yanlış bir fikir doÄŸuÅŸuna veya yanlış fikrin devamına bile bile neden olması”[19] ÅŸeklinde tanımlanan “hile”, meydana getirdiÄŸi hukuki sonuçlara göre ya özel hukukun ya ceza hukukunun veya her ikisinin alanına giren bir kavramdır.[20]
Genel olarak insan iliÅŸkilerine ve özellikle hukuki sözleÅŸmelerin oluÅŸumuna aşırı müdahaleleri önlemek gerekçesiyle özel hukuk hilesi ile ceza hukuku hilesi arasında bir ayrım olduÄŸu gerek öÄŸretide gerekse uygulamada kabul edilmiÅŸ ve özel hukuk hilesinin varlığının kabulü için maÄŸdurun basit bir yalanla dahi aldatılmış olması yeterli sayılırken, ceza hukuku hilesinin söz konusu olabilmesi için sahte fiilleri geçerli göstermeye yönelik bir “sahneye koyma”nın varlığı aranmıştır.[21] Bu fikre göre yalanın aldatılan kiÅŸinin iradesini zorlayacak biçimde hazırlanmış bir takım kurnazlıklara dayandırılmamış olması halinde cezalandırılması mümkün olmayıp, kimse baÅŸkalarının sözlerine hemen inanmak zorunda deÄŸildir, buna raÄŸmen inanmışsa sonucuna katlanmalı, devletten koruma beklememelidir.[22]
“Hile”nin Ceza Kanunlarında bir tanımı yapılmamıştır. Yargıtay CGK’ nin son içtihatlarında “hile”den söz edebilmek için, onun, “olaylara iliÅŸkin yalan açıklamaların ve sarf edilen sözlerin doÄŸruluÄŸunu kuvvetlendirecek ve böylece muhatabın inceleme eÄŸilimini etkileyebilecek yoÄŸunluk ve güçte olması, bu bakımdan gerektiÄŸinde bir takım dış hareketler eklenerek ve böylece var olan halden ve koÅŸullardan yararlanılarak, bir kimseye almayacağı bir kararı verdirmek suretiyle onu aldatması, bu suretle baÅŸkasının zihin, fikir ve eylemlerinde bir hata meydana getirerek kiÅŸinin iradesinin fesada uÄŸratması, sakatlaması” (YCGK 27.4.2004, 6-85/104) gerekmektedir. Gerçekten Yargıtay, ceza hukuku alanında basit bir yalanı hile olarak kabul etmemekte, onun belli nitelikleri olmasını gerekli görmektedir. Buna göre hile olarak kabul edilebilecek yalan “…belli oranda ağır, yoÄŸun ve ustaca olmalı, sergileniÅŸ açısından fiil ve hareketlerle maÄŸdurun denetleme olanağını ortadan kaldırmalıdır…”. (11. CD. 21.11.2002 7260/9321) (6.CD. 20.11.2002 617/9247).
E. SANIKLARIN SABÄ°T GÖRÜLEN FÄ°Ä°LLERÄ°NÄ°N BU AÇIKLAMALAR IÅžIÄžINDA DEÄžERLENDÄ°RÄ°LMESÄ°
Daha önce suçun “Maddi Unsuru” baÅŸlığı altında yaptığımız ayrıntılı açıklamada, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 205.maddesindeki “Devlet Alım Satım ve Yapımına Fesat Karıştırmak” suçunun maddi unsurunun, Devlet hesabına olarak yapılan herhangi bir eÅŸyanın alım veya satımında, pahasında, miktarında veyahut yapımında, “fesat karıştırarak, kendine veya baÅŸkasına her ne ÅŸekilde olursa olsun haksız menfaat saÄŸlanması” olduÄŸunu belirtmiÅŸtik. Dava konusu olay açısından maddi unsurunu deÄŸerlendirdiÄŸimizde; hem ayrıntılı olarak açıkladığımız, hem de çok kısa olarak özetlediÄŸimiz vakıaların kimilerinin tek başına, kimilerinin ise birlikte, suç kalıbındaki hareket, fesat, haksız menfaat ve zarar unsurlarını oluÅŸturduÄŸu açıkça görülmektedir. Gerçekten sanıklar bilerek ve isteyerek, ihaleye fesat karıştırma mahiyetindeki harici (Alaattin Çakıcı’nın) eylemlerini göz ardı etmiÅŸler ve ayrıca kendileri de fesat karıştırmışlardır. Bu hareketleriyle Korkmaz YiÄŸit’e haksız menfaat saÄŸlamışlar ve Devleti zarara sokmuÅŸlardır. Bu ÅŸekilde 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 205.maddesindeki “Devlet Alım Satım ve Yapımına Fesat Karıştırmak” suçu tüm unsurlarıyla oluÅŸmuÅŸtur.
Fiillerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 235.maddesi açısından deÄŸerlendirilmesine gelince:
Daha önce irdelediÄŸimiz maddenin 2.fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendi, “Ä°haleye katılma yeterliÄŸine veya koÅŸullarına sahip olmayan kiÅŸilerin ihaleye katılmasını saÄŸlamak”ı, bir “fesat” hali olarak kabul etmiÅŸtir. Sanıkların ihaleye fesat karıştıran Korkmaz YiÄŸit’in 2886 sayılı DÄ°K’in 83. ve 84.maddesine aykırı olarak ihaleye katılmasını saÄŸladıklarında duraksama yoktur. Ancak burada önem kazanan husus, bu fiillerin maddede “ortak ve zorunlu unsur” olarak öngörülen “hileli davranışlar”la iÅŸlenip iÅŸlenmediÄŸi, diÄŸer bir anlatımla, Korkmaz YiÄŸit’in ihaleye alınmasında hileli bir davranış gerçekleÅŸtirilip gerçekleÅŸtirilmediÄŸidir. Korkmaz YiÄŸit’e ihaleye iÅŸtirak için ön izin verilmesinde ve açık arttırmaya katılmasında yetkili kiÅŸi ve/veya kurumları yanıltacak, onların inceleme ve araÅŸtırma eÄŸilimini etkileyebilecek yoÄŸunluk ve güçte bir davranış gerçekleÅŸtirildiÄŸine dair yeterli delil mevcut olmadığından, sanıkların fiilleri bu madde çerçevesinde suç olarak deÄŸerlendirilmeye elveriÅŸli olmadığı gibi, maddede sayılan diÄŸer fesat karıştırma tanımları kapsamına da girmemektedir.
F. SANIKLARIN FÄ°Ä°LLERÄ°NÄ°N GÖREVÄ° KÖTÜYE KULLANMA SUÇU AÇISINDAN DEÄžERLENDÄ°RÄ°LMESÄ°
Bu hukuksal sonuç, sanıkların fiillerinin genel nitelikte ve tamamlayıcı hüküm olan “görevi kötüye kullanma suçu” açısından deÄŸerlendirme yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
“Görevi kötüye kullanma suçu”, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257.maddesinde, mülga Türk Ceza Kanunu’nun görevi kötüye kullanma (md.240), görevi ihmal (md.230), keyfi muamele (md.228/1) ve basit rüÅŸvet alma (md.212/1) suçlarını kapsamına alacak ÅŸekilde yeniden düzenlenmiÅŸtir. Anılan maddenin birinci fıkrasında, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 228/1 ve 240. maddelerine karşılık gelecek ÅŸekilde, “kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında”, görevinin gereklerine aykırı hareket ederek kiÅŸilerin maÄŸduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kiÅŸilere haksız bir kazanç saÄŸlayan kamu görevlisinin cezalandırılması öngörülmüÅŸtür. GörüldüÄŸü üzere eski düzenlemeden farklı olarak suçun gerçekleÅŸmesi için, kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmesinden dolayı “kiÅŸilerin” veya “kamunun zarar görmesi” ya da “kiÅŸilere haksız bir kazanç saÄŸlanması” sonuçlarının meydana gelmesi zorunlu hale getirilmiÅŸ ancak, suçun daha önce olduÄŸu gibi genel, tamamlayıcı ve tali hüküm olma özelliÄŸi korunmuÅŸtur.
“MaÄŸduriyet” madde gerekçesinde de belirtildiÄŸi üzere sadece ekonomik bakımdan uÄŸranılan zararı ifade etmez. Bu kavram, zarar kavramından daha geniÅŸtir. Maddi anlamda ekonomik bakımdan uÄŸranılan zararı içinde barındırdığı gibi, ekonomik bir sonuç doÄŸmadan da (ÖrneÄŸin, imar planı uygulamasında, sahibine duyulan husumet nedeniyle bir parselin plan tekniÄŸine aykırı olarak yeÅŸil alan olarak gösterilmesi gibi) maÄŸduriyetin doÄŸması mümkündür.
“Zarar” kavramı ise, hem hukuksal ve hem de ekonomik anlam ifade etmektedir. Zarar kavramının, sadece ekonomik anlamda bir zararı ifade ettiÄŸinin kabulü, maddenin lafzına ve ruhuna uygun bulunmamaktadır.
Maddede geçen “haksız kazanç” kavramı, öncelikle ekonomik anlam içermekle birlikte, yalnızca fiilin iÅŸlendiÄŸi anda saÄŸlanan bir kazancı ifade etmemektedir. KiÅŸiler yönünden gelecekte elde edilecek kazanç veya hak edilmeyen yetkilerin elde edilmesi ve bir statünün kazanılması da kazanç kapsamındadır.
Görevin; Anayasa, yasa, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenen kurallara ve yerleÅŸik ilkelere göre, kamu ve birey yararı dengesi saÄŸlanarak, amaçlanan sonucun makul sürede elde edilmesi biçiminde yapılması gerekir.
“Görevi kötüye kullanma”, görevin hangi nedenle olursa olsun, yasa ve kuralların gösterdiÄŸi usul ve esaslara aykırı bir biçimde yapılması veya yerine getirilmesidir. Yasal yetkinin aşılması, yasal yöntem ve biçime, ön koÅŸullara uyulmaması, takdir yetkisinin hukukun öngördüÄŸü amacın dışında kullanılması suretiyle iÅŸlenen fiiller, görevi kötüye kullanma örneklerindendir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay deÄŸerlendirildiÄŸinde:
Daha önce “Delillerin DeÄŸerlendirilmesi” kısmında ayrıntılı, “Kabul” kısmında ise özetle açıkladığımız fiilleriyle, sanıkların ihaleye girmesinin engellenmesi gereken Korkmaz YiÄŸit’i ihaleye iÅŸtirak ettirmek, ihalenin adı geçende kalmasını saÄŸlamak için hukuka aykırı eylemlerde bulunmak, ihalenin sonucunda ise uyarılara ve mali açıdan yetersizliÄŸine raÄŸmen hisse devri izni vermek suretiyle Korkmaz YiÄŸit’e haksız kazanç saÄŸladıkları, Devlet ile müdahilin zarar görmesine neden oldukları; sanıkların hareketlerini bilinçli olarak gerçekleÅŸtirdikleri ve sonucu istedikleri anlaşılmakla, yürürlükten kalkan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 240. maddesi ile yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257.maddesindeki “Görevi Kötüye Kullanma Suçu” bütün öÄŸeleriyle oluÅŸmuÅŸtur.
G. SANIKLARIN SUBUT BULAN FÄ°Ä°LLERÄ°NÄ°N ZAMANAÅžIMI SÜRESÄ° AÇISINDAN Ä°RDELENMESÄ°
Sanıkların fiilleri “görevi kötüye kullanma suçu”nu oluÅŸturmakla birlikte, öngörülen cezanın üst sınırı ve suç tarihi itibariyle, zamanaşımına uÄŸrayıp uÄŸramadığını irdelemek zorunludur.
Bazı suçlar açısından benimsenmiÅŸ özel düzenlemeler bir tarafa bırakıldığında zamanaşımı 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102 ilâ 118, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ise 66 ilâ 72. maddelerinde düzenlenmiÅŸtir.
Zamanaşımının hukuki niteliÄŸi konusunda uzlaÅŸma yoktur.[23] Kimi hukukçular zamanaşımını ceza muhakemesi kurumu olduÄŸunu savunmakta ise de, zamanaşımının süresi, baÅŸlangıcı, kesilmesi, durması ve sonuçlarının ceza kanunlarında düzenlenmesi (765 sayılı TCK md. 102 ilâ 118; 5237 sayılı TCK md. 66 ilâ 72) ve Anayasanın 38/2.maddesinde[24] zamanaşımına iliÅŸkin olarak suç ve cezalara iliÅŸkin esasların uygulanacağının benimsenmiÅŸ olması da gözetildiÄŸinde, zamanaşımının hukukumuzda bir maddi ceza hukuku kurumu olarak kabul edildiÄŸi kesinlikle söylenebilir; uygulama da bu yöndedir. Bunun sonucu olarak zamanaşımı uygulamasında sonradan yapılan aleyhe düzenlemeler dikkate alınmayacak ve bu hükümlerin uygulanmasında kıyas veya kıyasa yol açacak ÅŸekilde yorum yapılamayacaktır (5237 sayılı TCK md. 2).
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen dava zamanaşımı süreleri daha uzun olduÄŸundan, sanıklar hakkında uygulama kabiliyeti olan yasa, lehlerine düzenlemeler içeren 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’dur. Gerçekten “görevi kötüye kullanma suçu” açısından konuya baktığımızda, asli zamanaşımının 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda 5, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ise 8 yıl olarak belirlendiÄŸini görmekteyiz.
Zamanaşımı, iÅŸlemeye baÅŸladıktan sonra sonucunu doÄŸuruncaya kadar devam etmesi kural, engelleri ise istisnadır. Bu sebeple zamanaşımı engelleri kanunlarımızda sınırlı olarak gösterilmiÅŸtir.[25]
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda zamanaşımının kesilmesi 104, durması ise 107. maddede düzenlenmiÅŸtir.[26]
107. maddeye göre dava zamanaşımı, kamu dâvasının açılması izin (mezuniyet) veya karar alınmasına ya da diÄŸer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna baÄŸlı bulunduÄŸu takdirde, izin veya kararın alınmasına yahut meselenin çözümüne kadar zamanaşımı duracaktır. [27]
Anayasanın “yasama dokunulmazlığı” baÅŸlıklı 83.maddesi zamanaşımı konusunda milletvekillerine özgü hüküm içermektedir.[28] Bu maddenin 3.fıkrasının 1.cümlesine göre “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiÅŸ bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılacak”, 2.cümlesi gereÄŸince ise “üyelik süresince zamanaşımı iÅŸlemeyecektir”. Madde, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 107.maddesiyle birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, suç iÅŸlediÄŸi iddia edilen bir milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilirse, 107.madde gereÄŸince kararın alınması için yapılan baÅŸvuru tarihinden, kararın verilmesi tarihine kadar geçen süre içinde zamanaşımı durmuÅŸ olacak ve karar tarihinden itibaren kaldığı yerden iÅŸlemeye devam edecek, aksi takdirde yani kaldırılmazsa, zamanaşımı artık, Anayasamızın 83. maddesine göre durmuÅŸ olacaktır.[29]
Milletvekili sıfatına sahip olsun olmasın[30] bir bakanın görevinden kaynaklanmayan bir suç iÅŸlemesi halinde, milletvekilleri için açıkladığımız bu prosedür uygulanacak, ancak görev suçlarında uygulanması söz konusu olmayacaktır. Zira Anayasamızın “Meclis SoruÅŸturması” baÅŸlıklı 100. maddesinde, BaÅŸbakan ve bakanlar hakkında görev suçları sebebiyle soruÅŸturma açılması, sürdürülmesi ve sonuçlandırılması konusunda özel usul benimsenmiÅŸ, zamanaşımına iliÅŸkin bir düzenlemeye yer verilmemiÅŸtir. Gerek Anayasanın 83, gerekse 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 107.maddeleri anlamında bir baÅŸvuru imkanı tanınmamıştır. Kaldı ki, suç ihbar ve ÅŸikayetlerini kabul edecek bir makam, yani muhatap da gösterilmemiÅŸtir. Bu nedenle milletvekilleriyle ilgili durma hükmünün burada uygulama yeri olmayacaktır. Suçun hemen sonrasında delillerin toplanamaması zaafiyetini de eklediÄŸimizde bu özel usulün, ceza muhakemesi ilkeleriyle, eÅŸitlik, kamu vicdanı ve ceza adaletine uygunluÄŸunun deÄŸerlendirilmesi gerekliliÄŸi ortaya çıkmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında hukuki durumu deÄŸerlendirdiÄŸimizde: 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 240.maddesindeki “görevi kötüye kullanma suçu”na öngörülen hapis cezasının üst sınırı itibariyle, 102.maddesinin 4.bendi uyarınca asli zamanaşımı süresinin beÅŸ yıl olduÄŸunu, daha önce ifade etmiÅŸtik. Suç tarihi teselsülün sona erdiren hisse devri iznine “OLUR” verildiÄŸi 04.09.1998’dir. Suç tarihinden sanıkların Yüce Divana sevk edildikleri 13.07.2004 tarihine kadar geçen zaman zarfında kesici herhangi bir iÅŸlem yapılmaksızın, beÅŸ yıllık asli zamanaşımının gerçekleÅŸtiÄŸi görülmektedir.
VI. SONUÇ VE Ä°STEM
Bu nedenlerle;
1. Yargılamada sanıklara yüklenen fiillerin “Görevi Kötüye Kullanma Suçu” olarak ortaya çıktığı ve deÄŸiÅŸen bu niteliÄŸi itibariyle suçun Yüce Divana sevk tarihinden önceye isabet eden 04.09.2003 tarihinde beÅŸ yıllık asli zamanaşımının dolduÄŸu anlaşıldığından, davanın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102/4 ve CMK’ nin 223/8.maddeleri gereÄŸince DÜÅžÜRÜLMESÄ°NE,
2. Müdahilin ÅŸahsi hak talebi konusunda hukuk mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine,
Karar verilmesi, kamu adına talep ve mütalaa olunur.”
E- SAVUNMALAR
1- Sanık Ahmet Mesut Yılmaz
a)- Esas Hakkındaki Savunması
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz 20.4.2006 günlü oturumda Yüce Divan’da verdiÄŸi esas hakkındaki savunmasında özetle ÅŸu açıklamaları yapmıştır:
“Sayın BaÅŸsavcı mütalaasında, eski Ceza Kanununun 205 inci maddesindeki, yani, Ä°haleye Fesat Karıştırma Suçunun bütün unsurlarıyla gerçekleÅŸtiÄŸi hükmüne varmıştır. Bu hükme varırken, aynı soruÅŸturma komisyonu raporu gibi, hatta soruÅŸturma komisyonundaki bazı cümlelere aynen iktibas etmek suretiyle iki kabulden hareket etmektedir. Bu iki kabulden birincisi, Korkmaz YiÄŸit’le organize suç örgütü lideri arasında mahkeme kararıyla tespit edilen telefon görüÅŸmesinden benim ihale tarihinde haberdar olduÄŸum kabulüdür. Ä°kinci kabul de, benim kendime baÄŸlı bir medya oluÅŸturmak gayesiyle hareket ettiÄŸim kabulüdür.
Bu iki kabulün hiçbiri doÄŸru deÄŸildir. Benim ihale tarihinde bu telefon dinlemesinden haberdar olduÄŸuma dair dosyada en ufak bir delil mevcut deÄŸildir.
ÖzelleÅŸtirme Ä°daresi tarafından yapılan ihalelerle, ÖzelleÅŸtirme Ä°daresi tarafından yapılan Petrol Ofisi gibi, Sümerbank gibi bazı ihalelerle Türkbank ihalesi arasında paralellik kurulamaz. Bu iki ihale süreci, birbirinden tamamen farklıdır. Bugün Maliye Bakanlığına, ama, olay tarihinde Devlet Bakanlığına, dolayısıyla, BaÅŸbakanlığa baÄŸlı bir kuruluÅŸ olan ÖzelleÅŸtirme Ä°daresi BaÅŸkanlığı tarafından yapılan ihalelerde, bu idare baÅŸkanlığı, yani, ÖzelleÅŸtirme Ä°daresi BaÅŸkanlığı teklifleri alır, en yüksek üç teklifi ÖzelleÅŸtirme Yüksek Kuruluna götürür. BaÅŸbakanın baÅŸkanlığındaki ÖzelleÅŸtirme Yüksek Kurulu, bu üç teklif arasında uygun göreceÄŸi birisine karar verir ve ihale süreci tamamlanır.
ÖzelleÅŸtirme Ä°daresinin yaptığı ihalelerde BaÅŸbakan, sürecin içindedir, nihai kararı veren ÖzelleÅŸtirme Yüksek Kurulunun BaÅŸkanıdır. Ama, Türkbank ihalesinde ihaleyi yapan kuruluÅŸ özerk bir kurum olan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası bünyesindeki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonudur. Sigorta Fonunun kurduÄŸu ihale komisyonu teklifleri almıştır, kararını vermiÅŸtir, fon icra kurulu onay vermiÅŸtir, ihale süreci tamamlanmıştır. Bana baÄŸlı olmayan bir kuruluÅŸ tarafından baÅŸlatılan ve tamamlanan bir ihaleye BaÅŸbakan olarak benim fesat karıştırmam maddî olarak mümkün deÄŸildir.
Hazinenin onayına tabi olan, Hazinenin iznine tabi olan konu, sadece banka hisselerinin devriyle ilgilidir. Bunun ihale süreciyle doÄŸrudan bir iliÅŸkisi söz konusu deÄŸildir.
Bana yöneltilen ihaleyi neden iptal etmedim veya ikinciye neden vermediÄŸim soruları hukukî duruma uygun olmadığıdır.
Benim ısrarlı taleplerime raÄŸmen 11 Ekim 1998 tarihine kadar maalesef, bu telefon dinlemesinin deÅŸifresi benden gizlenmiÅŸtir. Ancak, o tarihte, benim ısrarlı talebim üzerine, Antalya’da burada dinlenen tanıklardan Emin Aslan’ın da dile getirdiÄŸi gibi, bu metin bana verilmiÅŸtir. Yani, benim bu dinlemeden haberim 11 Ekim 1998 tarihinde olmuÅŸtur. Daha doÄŸrusu, bunun varlığından haberim ondan 5-6 gün önce bir gazetecinin bana iletmesiyle olmuÅŸtur ama bizzat deÅŸifre bana emniyet tarafından 11 Ekim 1998 tarihinde verilmiÅŸtir.
Savcının iddia ettiÄŸi gibi, ihale tarihinden bir gün önce bana verilen herhangi bir bilgi notu yoktur. Ä°çiÅŸleri Bakanımıza da böyle bir bilgi notu verilmemiÅŸtir. Böyle bir bilgi notu verildiÄŸinin teslim zaptı yoktur. Ä°hale günü, ihale tamamlandıktan sonra BaÅŸbakanlıktaki bir özel kalem görevlisine bırakılan bilgi notunun, niçin usulüne uygun olarak BaÅŸbakanlık Kozmik Bürosuna verilmediÄŸinin izahı yoktur. Ama, bütün bunların hepsinden daha önemli olarak, benim elime ulaÅŸan veya ulaÅŸmayan hiçbir bir bilgi notunda -ki, bu bilgi notları dava dosyasında mevcuttur, emniyetten alınmıştır- hiçbir bilgi notunda bu telefon dinlemesine, mahkeme kararıyla yapılan bu yasal telefon dinlemesine atıf yoktur.
Kendi medyasını kurma iddiasını ortaya atanlar bazı medya mensuplarıdır. Bunlardan bir tanesi tanık sıfatıyla huzurunuzdaki ifadesinde, Ankara’daki bazı gazetecilerin kendi aralarındaki en önemli meÅŸgalesinin dedikodu üretmek olduÄŸunu dile getirmiÅŸtir. Benim siyasî yaÅŸantım boyunca zaman zaman medyayla sorunlar yaÅŸadığım doÄŸrudur. Bana yapılan haksız suçlamalardan rahatsızlık duyduÄŸum olmuÅŸtur; ama, bunlara karşı her zaman yasal haklarımı kullandım. Tekzip davası açtım, manevî tazminat davası açtım; ama, hiçbir zaman kendi medyamı kurmayı düÅŸünmedim.
Benim inancıma göre, kendi medyasını kuran siyasetçi aslında kendi mezarını kazar. Çünkü, böyle bir giriÅŸim, medyanın diÄŸer bütün bölümünü karşısına alır ve kamuoyunun büyük kısmının da böyle tek yanlı yayın yapan bir medyaya itibar etmesi mümkün deÄŸildir.
Benim hayatımda hiç görmediÄŸim, hiç tanımadığım, üstelik de hakkında olumsuz kanaat beslediÄŸim bir insanla 5-10 dakikalık bir görüÅŸme sonunda, bu kiÅŸi aracılığıyla kendime baÄŸlı bir medya kurmaya kalkışacağım iddiası, akla aykırı olduÄŸu gibi, gülünçtür.
Bizzat Korkmaz YiÄŸit huzurunuzda verdiÄŸi ifadede, benimle kastedilen anlamda hiçbir iliÅŸkisinin olmadığını, benimle toplam görüÅŸme sayısının 2 veya 3 olduÄŸunu söylemiÅŸtir.
Bir hukuk devletinde hiç kimse yasanın açıkça kendisine tanımadığı bir yetkiyi kullanamaz ve hiçbir yetki kullanımı da yargı denetimi dışında tutulamaz. Benim böyle bir yetkimin olmadığını biraz önce ifade ettim. Yani, bu ihaleyi yapan makam dikkate alındığında, ihale sürecinde benim konumum dikkate alındığında, benim ihaleyi ne iptal etme yetkim vardır ne de bu ihale sonuçları üzerinde herhangi bir deÄŸiÅŸiklik yapma yetkim vardır.
Hukuken bana sorulabilecek olan soru ÅŸudur: Hazine, netice itibariyle bana baÄŸlı bir kuruluÅŸtur, Hazinenin burada bir yetkisi var. Ne yetkisi var; bu kiÅŸiyi, sakıncalı gördüÄŸü kiÅŸiyi ihaleye girmekten men edebilir. Nasıl men edebilir; çünkü, Tasarruf Mevduatı Fonu Hazineye soru soruyor, diyor ki, bu kiÅŸiler ihalemiz için teklif vereceklerdir, bunlar arasında banka sahibi olma yeterliliÄŸine haiz olmayan var mı; Hazine diyebilir ki evet, Korkmaz YiÄŸit banka sahibi olma yeterliliÄŸine sahip deÄŸildir. Hazine demezse, ben Hazineye diyebilirim ki, böyle, böyle deyin, bende böyle bilgi var. Ben, eminim ki, böyle bir durum olsaydı, Hazine benden yazılı talimat isteyecekti ve bu idari iÅŸlemin bütün sorumluluÄŸunu ben üstlenecektim, böyle bir yazılı talimat verseydim.
Ä°kinci bir yetki daha var. Ä°hale sonrası banka hisselerinin devri için Merkez Bankası Hazineye gene sordu; bu ihale sonuçlandı, bu banka hisselerinin devrinde herhangi bir sakınca var mı; Hazine burada resen veya benim talimatım üzerine diyebilir ki, evet, bu banka hisselerinin devri sakıncalıdır. Bana bunların sorusu sorulabilir. Yani, hukuken denebilir ki, bu yetkini niye kullanmadın, Hazine aracılığıyla bu ÅŸahsı ihaleye girmekten niye men etmedin veyahut da banka hisselerinin devrinin yapılmaması için niye inisiyatif kullanmadın; bu sorular bana sorulabilir.
Korkmaz YiÄŸit o tarihte esasen bir bankanın sahibidir ve banka sahipliÄŸi daha önce, bu olaydan tahminim iki-üç sene önce Hazine tarafından onaylanmıştır. Åžimdi, eÄŸer, bir bankanın çoÄŸunluk hisselerini iktisap etmiÅŸ ve banka sahipliÄŸi Hazine tarafından onaylanmış birisi hakkında bu yetkinizi kullanıyorsanız, o zaman idare olarak çok dikkatli davranmak zorundasınız. Elinizde çok saÄŸlam, çok yeterli deliller olmadan böyle bir iÅŸe tevessül etmemeniz lazımdır. Çünkü, eÄŸer yetersiz delillerle, hukukî olmayan delillerle böyle bir tasarrufta idare bulunursa, bu idari tasarruf idari yargıya götürülür ve idari yargı tarafından iptal edilir. Ayrıca, idare açısından da tazminat yükümlülüÄŸü doÄŸar. EÄŸer, benim talimatımla böyle bir durum ortaya çıkar ise, bu söylediÄŸim hususlar benim için varit olur.
Ama, burada dönemin ekonomik ÅŸartlarını da unutmamak gerekir. UzakdoÄŸu’da patlak veren bankacılık krizinin ÅŸoku henüz daha geçmemiÅŸtir. Rusya’da da çok ağır bir ekonomik kriz patlak vermiÅŸtir. Bu iki olay, Türkiye’deki malî piyasaları fevkalade duyarlı hale getirmiÅŸtir, olumsuz etkilemiÅŸtir. Atılacak en ufak bir yanlış adım, Türkiye’de bir bankacılık krizini tetikleyebilir.
Nitekim bu olaydan iki sene sonra Türkiye çok ağır bir bankacılık krizi yaÅŸamıştır. Åžimdi ben eminim ki, eÄŸer o tarihte elimde olan yetersiz delillerle, ben, Hazine aracılığıyla bu yetkilerimi kullansaydım, bundan dolayı Korkmaz YiÄŸit’e ait olan Bank-Ekspres’e bir hücum yaÅŸansaydı, bu banka bir likidite kriziyle karşı karşıya kalsaydı, bundan dolayı bankacılık sisteminde bir krize yol açılsaydı, aynı soruÅŸturma komisyonu ve aynı baÅŸsavcı, bu sefer huzurunuza gelip, benim yetersiz delillerle böyle bir tasarrufta bulunduÄŸumu, dolayısıyla görevimi kötüye kullandığımı ve bunun da kamu zararına yol açtığını iddia edeceklerdi; yani, bugün söylediklerinin tam tersini söyleyeceklerdi; çünkü, bu soruÅŸturma komisyonu raporu da, bu savcılık mütalaası da, ÅŸartlar ne olursa olsun, hukuk ne derse desin, suç ve suçlu yaratma mantığıyla hazırlanmıştır. Åžimdi, herkes bilir ki, bir ihaleye fesat karıştırmanın amacı, rekabeti önlemek ve malı ucuza kapatmaktır. Halbuki Sayın BaÅŸsavcı dahil herkes burada ifade etti ki, bu olayda kıyasıya bir yarışma yaÅŸanmıştır, kıran kırana bir yarışma yaÅŸanmıştır ve yapılan fiyat teklifleri, bankanın belirlenen deÄŸerinin katbekat üstündedir.
Hazine çok ağır ÅŸartları ihtiva edecek ÅŸekilde bu devre ÅŸartlı olarak izin vermiÅŸtir. Bakın, bu ÅŸartlar nelerdir: 600 milyon dolar, bu ihale bedelinin yüzde 40’ı peÅŸin olarak ödenecektir, 90 gün içinde zannediyorum, peÅŸin olarak ödenecektir; ama, bu 600 milyon dolara ilaveten alan ÅŸahıs, bankanın içine 200 milyon dolar daha kaynak koyacaktır; yani, 600 milyon doları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna ödeyecek, ayrıca bankanın içine de 200 milyon dolar daha kaynak koyacaktır. Bana göre de doÄŸrusu yapılmıştır. Ä°lgiliden bu konuda taahhütname alınmıştır. Bu ÅŸu demektir: Yani, bu ÅŸartlar yerine getirilmediÄŸi takdirde bankanın devri gerçekleÅŸmeyecektir, bu devir hiçbir zaman gerçekleÅŸmeyecektir, ihalede verdiÄŸi fiyat ne olursa olsun, verdiÄŸi teminat mektupları ne olursa olsun, imzaladığı bu taahhütnameyi yerine getirmediÄŸi taktirde bu devir gerçekleÅŸmeyecektir. Bence doÄŸrusu da budur.
Ben siyasete iÅŸ dünyasından geldim. Ä°ÅŸ hayatının zorluklarını bilirim. Onun için BaÅŸbakan olduÄŸum zaman, öyle dedikodu medikodu çıkar korkusuyla, iÅŸadamlarıyla görüÅŸmekten kaçan bir baÅŸbakan olmadım. Bana gelen bütün görüÅŸme taleplerini karşılamaya çalıştım. Bu görüÅŸmelerimi çoÄŸunlukla akÅŸam saatlerinde yaptım, bazen gece yarılarına kadar yaptım. Bütün görüÅŸmelerimi benim resmî çalışma ofisim olan BaÅŸbakanlık Konutunda yaptım.
Ne ihaleye fesat karıştırdığımı ne de görevimi kötüye kullandığımı kabul etmiyorum. Ben, aslında burada, görevimi ciddiye almanın bedelini ödüyorum. Bana vereceÄŸiniz en ağır ceza, Sayın BaÅŸsavcının isteÄŸi doÄŸrultusunda, bu meseleyi belirsizliÄŸe terk etmektir. Ben, sizlerden, suçluysam cezalandırılmamı, eÄŸer suçsuzsam üstümdeki bu bulutun dağıtılmasını bekliyorum. Ne zamanaşımından yararlanmak istiyorum ne af yasasına tabi olmak istiyorum; ben sadece adalet istiyorum. En adil kararı vereceÄŸinize olan inancımla saygılar sunuyorum”.
b)- Müdafilerinin Esas Hakkındaki Savunmaları
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz müdafii 20.4.2006 günlü esas hakkındaki savunmayı içeren ve aynı günlü oturumda da ÅŸifahen açıkladığı dilekçesinde özetle;
“Cumhuriyet BaÅŸsavcısının yargılama boyunca sadece birinci ve mütalaasını sunduÄŸu oturuma katılmakla yetinerek, Esas Hakkındaki Mütalaasında yapmış olduÄŸu deÄŸerlendirmeler ile ileri sürmüÅŸ olduÄŸu suçlamalarda, duruÅŸma aÅŸamasını yöneten temel ilkelerden biri olan doÄŸrudan doÄŸruyalık ilkesini ihlal etmiÅŸtir.
CMK’nın 170. maddesinin beÅŸinci fıkrasına göre, Savcılığın iddiasının sonuç kısmında sanığın sadece aleyhinde olan hususları deÄŸil, lehine olan hususları da belirtmesi gerekir. Ancak Ä°ddia Makamı bu hükmü büyük ölçüde ihmal ve ihlal etmiÅŸtir. Esas Hakkında Mütalaa’nın en çarpıcı diÄŸer bir özelliÄŸi de, davanın konusu olan hadisenin baÅŸ mimarı, uygulayıcısı ve kahramanı durumundaki Korkmaz YiÄŸit’in, SoruÅŸturma Komisyonu raporunda olduÄŸu gibi, en makbul tanık olarak nitelendirilmesidir.
Esas Hakkında Mütalaa’da Ahmet Mesut Yılmaz’ın çok sınırlı sayıdaki Korkmaz YiÄŸit ile görüÅŸmelerinin sayısı ve nedenleri mesnetsiz ve haksız olarak, “birçok kez” nitelemesi ile abartılmış ve Ahmet Mesut Yılmaz’ın suçlanması amacı ile hayali bir delil yaratılmaya çalışılmıştır.
Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü’nün 8.6.1998 gün ve 9721 sayılı, Emniyet Genel MüdürlüÄŸü’nü muhatap alan yazısının, ihaleye katılmak isteyenlerin doÄŸrudan veya örtülü olarak tehdit edildiÄŸini ortaya koyduÄŸu yolundaki iddiaya karşın, 8.6.1998 tarihli yazının sadece istihbari mahiyette bir not olduÄŸu ve bu notu muhtevi yazının gönderildiÄŸi tarihte hukuki delil mahiyetinde, mahkeme kararıyla elde edilmiÅŸ bant kayıtları mevcut iken, bu delilin saklanması ve sıradan bir istihbarat notu formatı içeriÄŸinde gönderilmesi nedeniyle geçerli olmadığının da göz önünde bulundurulması gerekir.
Savcılık mütalaasında Ä°çiÅŸleri Eski Bakanı Murat BaÅŸesgioÄŸlu’nun ifadesinde kendisinin Korkmaz YiÄŸit- Alaettin Çakıcı arasındaki iletiÅŸimin dinlenmesinden ve kayda alınmasından bilgisi olduÄŸunu ve bu bilgileri BaÅŸbakanla paylaÅŸtığını ifade ettiÄŸi belirtilmekte ise de, tanık Murat BaÅŸesgioÄŸlu’nun bu beyanının duruÅŸmada hafızasındaki yanılmadan kaynaklanan yanlış bilgi veriÅŸi, bir önceki komisyonda zapta ve komisyon raporuna aynen geçen ve ifadesi okunmak suretiyle çeliÅŸkinin hatırlatılmamış ve giderilmesine çalışılmamış olmasından kaynaklanmaktadır.
Ahmet Mesut Yılmaz’ın YiÄŸit- Çakıcı arasında gerçekleÅŸen ve mahkeme kararı ile tespit edilen görüÅŸmelerden basına açıklandığı tarihten önce haberi bulunmamaktadır.
Mütalaada, Ahmet Mesut Yılmaz’ın 30.6.1998 tarihinde Hüsamettin Cindoruk’un ricası üzerine Korkmaz YiÄŸit ile yaptığı görüÅŸmede, Korkmaz YiÄŸit’e “gireceksen gir” anlamında yaptığı konuÅŸmaya ihaleye girmesini saÄŸlayan ön izin niteliÄŸinde bir iÅŸlem gibi gösterilmiÅŸ olması doÄŸru bir yorum tarzı deÄŸildir.
Cumhuriyet BaÅŸsavcısının iddia ettiÄŸi gibi teklif verme izni veya ön izin diye bir müessesenin mevcut olmayıp, Rekabet Kurulu ve Hazine MüsteÅŸarlığının onayları sayesinde teklif sahipleri ihaleye katılabilmektedir ve bu süreçte de Ahmet Mesut Yılmaz’ın hiçbir dahli bulunmamaktadır.
Esas hakkında mütalaada, “Ahmet Mesut Yılmaz’ın, 3.8.1998 tarihli Ahmet Nazif Zorlu ile yaptığı görüÅŸmeden hemen sonra…Korkmaz YiÄŸit ile beraber olduÄŸunu bildiÄŸi Kamuran Çörtük’ü BaÅŸbakanlık Konutuna çağırdığı, Ahmet Nazif Zorlu ile yaptığı görüÅŸme ile ilgili bilgi aktardığı ve “Zorlu 505 milyon dolara kadar çıkacak, Korkmaz YiÄŸit 510 milyon dolar versin ve alsın, aradaki farkın telafi edilebilmesi için kendisine yardımcı olacağız…” dediÄŸi anlaşılmaktadır” iddiası ileri sürülmüÅŸtür. Ancak, bu suçlamada yer alan 505-510 milyon dolar ile ilgili sözler ne Ahmet Mesut Yılmaz, ne de Kamuran Çörtük’ün beyanlarında yer almamaktadır. Ahmet Nazif Zorlu’nun da hiçbir aÅŸamada böyle bir beyanı bulunmayıp, bu iddiaların tek dayanağı Korkmaz YiÄŸit’in gerçeÄŸi yansıtmayan beyanlarıdır.
Korkmaz YiÄŸit’in mali açıdan yetersizliÄŸine iliÅŸen Hazine Bürokratlarının itirazlarına raÄŸmen hisse devri onayı verilmesi hususunda ise, MÄ°T MüsteÅŸarı Åženkal Atasagun’un beyanları karşısında, iddia makamınca yapılan bu deÄŸerlendirme ile suçlama da hukuka uygun davranma kuralının açıkça ihlal edilmesi anlamına gelmektedir.
Esas hakkında mütalaada yapılan deÄŸerlendirmeler siyasi mülahazalar ile hazırlanmış olan SoruÅŸturma Komisyonu raporuna dayanmaktadır.
Korkmaz YiÄŸit’e ait Saber Halkla Ä°liÅŸkiler ÅŸirketinin Dubai Ulusal Bankasında bulunan 0127058715 numaralı hesabından, bu ÅŸahıs adına, Saber Halkla Ä°liÅŸkiler ÅŸirketinin talimatı ile 14.000.000 USD’nin Grand Cayman UBS deki Turgut Yılmaz’a ait hesaba havale edildiÄŸine iliÅŸkin olarak dosyaya sahte kimlikle ihbarda bulunulmuÅŸ, bilahare, bu ihbarla ilgili olarak, ihbarın doÄŸruluÄŸuna dair tanıklık yapmak üzere Victor Karahan adlı Viyana-Avusturya ikamet adresli bir kiÅŸi Yüce Divan’a yazılı olarak baÅŸvuruda bulunmuÅŸtur. Uluslararası tebligat usullerine riayet ederek, ihbar ve beyanların doÄŸruluÄŸu araÅŸtırıldığında bu ihbarların bütünüyle uydurma olduÄŸu ortaya çıkmıştır.
Cumhuriyet BaÅŸsavcısının hisse devrinin iptali sürecinin sanıkların iradesi dışında baÅŸladığına dair kanaati dosya münderecatına uygun bulunmamaktadır.
Yine Esas hakkında mütalaada Hazine bürokratlarının ısrarlı uyarılarına ve ilgili bilgi ve haberlere raÄŸmen hisse devrine izin verildiÄŸi iddia edilmiÅŸ, ancak, hisse devrinin gerçekleÅŸtirilebilmesinin çok esaslı taahhütlerin verilmesi kayıt ve ÅŸartına baÄŸlanmış olduÄŸu hususu gözardı edilmiÅŸtir.
Sonuç olarak; müvekkilimiz hakkında beraat kararı verilmesi, kamu davasının zamanaşımı kurallarının uygulanması suretiyle düÅŸürülmesi hükmünün uygulanmaması ve Ahmet Mesut Yılmaz’ın üzerine sürülmek istenen lekenin iz bırakmadan yok edilmesini saÄŸlayacak bir sonuca varılması gerekir.”
şeklinde savunma yapmıştır.
2. Sanık GüneÅŸ Taner
a)- Esas Hakkındaki Savunması
Sanık GüneÅŸ Taner 2.5.2006 günlü oturumda Yüce Divan’da verdiÄŸi esas hakkındaki savunmasında özetle ÅŸu açıklamaları yapmıştır:
“Benim, Kamuran Çörtük ile hiçbir iliÅŸkim olmadığı ÅŸahitler huzurunda ispat edilmiÅŸken, nasıl olsa Ahmet Mesut Yılmaz bununla konuÅŸuyordu, GüneÅŸ Taner de Ahmet Mesut Yılmaz’la konuÅŸuyor, dolayısıyla onun bilmemesi düÅŸünülemez gibi bir yorum yapılamaz.
Ä°hale yapıldıktan sonra ikinci gelen kiÅŸiye verilmemesinin nedeni benim ihale yapma ve iptal etme yetkimin bulunmamasıdır. Ä°kinciye verilme bir ÅŸarttır. Bu ÅŸart ihale dosyasında bulunmamaktadır. Zira, bu ihale ÖzelleÅŸtirme Kurulunun ihalesi deÄŸildir.
Raporda belirtilen üç tane onay taslağı var. Birbirine benziyorlar, arkalarında bir sürü de bazısında olan, bazısında olmayan paraflar var. Deniyor ki, GüneÅŸ Taner’e götürüldü bunlar, GüneÅŸ Taner bunları imzalamadı. Öyle mi? Ne yapıyorsunuz siz; yani, biz, bakıyoruz, diyoruz ki, bize o gelen bunlar deÄŸil. Niye deÄŸil; benim onu imzalamamamın sebebi var. Niye; çünkü, bu tam anlatmıyor, bu içindeki risk görevi yapıyor. Devlet yönetiminin içerisinde bürokrasi ve siyasî iradenin kendi üzerlerine düÅŸen görevde zaman zaman kaçma yolları aradıkları ve mesuliyetleri bazı insanların üzerine yükleme teamülleri var, ondan dolayı siz resmi tam olarak görmek zorundasınız.
Türkbank ihalesi de Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yapılmıştır. Bunun benimle uzaktan yakından bir iliÅŸkisi yoktur. Benim ne bu komisyonu teÅŸkil etme yetkim var, etmemiÅŸimdir, ne tarih saptama yetkim vardır, etmemiÅŸimdir, televizyonlardan açık olarak yapılan bir ihale vardır. Ä°hale de neticede, devletin elindeki bir malı, bir kuruluÅŸun kendi düzenlediÄŸi sistem içerisinde satışıdır, bu satış yapılmıştır. Peki, satış yapıldıktan sonra benim görevim baÅŸlıyor. EÄŸer, bu satış, bugünkü Tasarruf Mevduat Sigorta Fonunun elindeki herhangi mal mülklerden biri olsaydı, bizimle, hazineyle hiçbir iliÅŸkisi olmayacaktı. Ne zamanki bunun bir banka olması ve bankanın normal anonim ÅŸirketlerden farklı olarak sermaye yapısına ilaveten vatandaÅŸtan mevduat toparlaması, bu mevduatın da devlet güvencesi altında olması hasebiyle, bu çalışan bankanın boyutu itibariyle, ekonomideki diÄŸer bankacılık sistemindeki entegrasyonu söz konusu olduÄŸu zaman siz, kanun koyucunun size vermiÅŸ olduÄŸu talimat dolayısıyla burada bir devir müsaadesi vereceksiniz. Bu devir müsaadesi neye benzer; bir ehliyet vermeye benzer. Åžartları taşıyan kiÅŸiye ehliyet verildiÄŸi gibi, ÅŸartları taşıyan kiÅŸi veya kuruluÅŸa da devir izni verilir. Türkbank ihalesine katılan Korkmaz YiÄŸit’in daha önceden de banka sahibi olması nedeniyle kendisine koÅŸullu ve süreli olarak devir izni verilmiÅŸtir.
Bu banka daha evvel içine düÅŸtüÄŸü sorunlardan dolayı devlet tarafından mülkiyeti alınmış bir bankadır. Sistemin içerisinde çöktüÄŸü, iflasa doÄŸru gittiÄŸi için, bunu ayakta tutabilmek için Tasarruf Mevduat Sigorta Fonunun içerisine koyduÄŸu kaynakla ayakta duran; ama, büyüklüÄŸü itibariyle de sisteme kazandırılması gerektiÄŸi düÅŸünülen ve bütün bunlar, devletin bize vermiÅŸ olduÄŸu yetkiler içerisinde verilen bürokrasiyle beraber alınan kararlardır, bunlar keyfî kararlar deÄŸildir. Bu kararların ne olup olmadığı, öyle mi yapsaydınız böyle mi yapsaydınız bu da tartışmaya açık deÄŸildir. Yetkiler, yetkileri veren kiÅŸiler tarafından kullanılır. Bundan dolayı sorgulayabilirsiniz, bundan dolayı yargılayabilirsiniz; ama, o yetkileri kullandığı esnada onların bu yetkisini kullanmasını engelleyemezsiniz.
Ben görevimi kötüye kullanmadım. Kanunun bana verdiÄŸi yetkileri kullandım ve bundan dolayı ben kendimi savunuyorum.
Türkbank ihalesi, Merkez Bankası Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu tarafından yapılmıştır; sorumluluÄŸumuz yok. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu mülkiyet devri iÅŸlemini tamamlayabilmek için ihale sonucunu Hazine MüsteÅŸarlığına bildirmiÅŸ ve meri kanuna göre izin istemiÅŸtir, devir izni istemiÅŸtir. Banka devir ön izni, Hazinenin öngördüÄŸü ilave ÅŸartlar da alınarak 90 gün süreyle verilmiÅŸ. Türkbank, Hazinenin istediÄŸi bu ÅŸartları yerine getirilmediÄŸi için bir gün bile devredilmemiÅŸ, yani, mülkiyeti kapıdan içeri verilmemiÅŸtir. Ä°haleyi kazanan Korkmaz YiÄŸit’e veya ÅŸirketlerine kredi veya teminat mektubu verilmemiÅŸtir bir lira bile.
Ä°haleyi, daha sonra, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu iptal etmiÅŸtir. Ä°çinin boÅŸaltıldığı, parasının çalındığı tespit edilince Korkmaz YiÄŸit’in öbür bankası da devlet tarafından el konulmuÅŸtur zamanında müdahale edilerek. Bununla da kalmamış, BaÅŸbakanlık TeftiÅŸ Kurulunu, bu devlet içerisinde yapılan iÅŸlerde eksiklik, usulsüzlük var mıdır diye, ben, görevlendirilmek için talep ettim. Daha o sırada hiç ÅŸeyler yok. Bununla da kalmayarak hâlâ bugün geçerli olan Anayasanın 100 üncü maddesine göre milletvekili, bakanlara verilen dokunulmazlık zırhına da sığınmayarak, o günkü devlet güvenlik mahkemesine giderek ifade verdim sıcağı sıcağına. Bütün bildiklerimi, yapılanları, ki, yapılanlar, benim yaptığım görevde kağıtlıdır hepsi, altında imza vardır, bir silsile takip eder, keyfi bir iÅŸlem yoktur.
Özetle, kronoloji budur. Geçen bu süre içerisinde geldiÄŸimiz noktada neyi yargıladığımıza bakarsanız, devlete zarar ettirilmemiÅŸ, devlete, hem çalan insan savcılığa teslim edilmiÅŸ, yapılan eksiklikler, yanlışlıklar ve kurulan komplolar ortaya çıkarılmış ve bir mahkeme tarafından deÄŸil, Danıştay tarafından deÄŸil, baÅŸkası tarafından deÄŸil, ihale, devletin kendisi tarafından kendi sistemi içerisine uygun, kendi yetkileri içerisinde iptal edilmiÅŸ ve bu noktaya gelinmiÅŸtir.
Kendisiyle birkaç kez görüÅŸmüÅŸ ve diÄŸer siyasilerle de sürekli görüÅŸmeler yapan birisini kullanarak medya düzeni oluÅŸturmaya çalıştığımız iddiası da asılsızdır.
Ben görev ve yetki sınırlarım içerisinde o tarihte sorumlu bir Bakanın yapması gereken tavır ve davranış içerisinde bulundum. Görevimi kötüye kullandığım iddiası doÄŸru deÄŸildir, beraatimi istiyorum”.
b)- Müdafiinin Esas Hakkındaki Savunması
Sanık GüneÅŸ Taner müdafii 2.5.2006 günlü duruÅŸmada da aynen tekrarladığı esas hakkındaki savunmasında özetle;
“Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesinde düzenlenen ihaleye fesat karıştırma suçu için öngörülen ceza süresi 10 seneden az olmamak üzere hapis ve 102 nci maddenin üçüncü bendine göre de bu suçun öngörülen zamanaşımı süresi 10 yıldır. Türk Ceza Kanunu 240 ıncı maddeye göre, görevi kötüye kullanma suçu için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 102 nci madde dördüncü bendine göre de zamanaşımı süresi 5 yıldır.
Hukukumuzda, bakanların cezaî sorumluluÄŸu görevlerini yerine getirirken görevleri ile ilgili iÅŸlem ve eylemlerin yürürlükteki ceza kanunlarına göre bir suç oluÅŸturması halinde ortaya çıkar. Anayasanın 148 inci maddesi, Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri arasında baÅŸbakan ve bakanların Yüce Divan adı altında yargılanmasını da saymıştır; fakat, Anayasada baÅŸbakanlar ve bakanlar tarafından iÅŸlenebilecek suçlar belirtilmediÄŸinden, Türk Ceza Kanununda yer alan memur suçları olarak bilinen suçlar göz önüne alınmaktadır.
Anayasanın 83 üncü maddesi tüm milletvekillerini kapsamına almış olup, bakan, milletvekili ayrımı yapmamıştır. Anayasanın 112 nci maddesinin dördüncü fıkrası “Bakanlar Kurulu üyelerinden milletvekili olmayanlar; 81 inci maddede yazılı ÅŸekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde andiçerler ve bakan sıfatını taşıdıkları sürece milletvekillerinin tabi oldukları kayıt ve ÅŸartlara uyarlar…”. Ve asıl önemlisi bu noktada “…Yasama dokunulmazlığına sahip olurlar.” Yani, bir milletvekili olmayan kiÅŸi dahi bakan olarak atandığında yasama dokunulmazlığına kavuÅŸacak, milletvekili olan bakan yasama dokunulmazlığındaki zamanaşımı süresinden faydalanmayacak; ona böyle bir ayrıcalık vereceksiniz. Böyle bir ÅŸey mümkün müdür? Türkiye Büyük Millet Meclisinde bakan veya milletvekilliÄŸi görevi yapan herkes için zamanaşımı süresi kesilmiÅŸtir. Bu nedenle, Anayasa hükmünün Yargıtay BaÅŸsavcılığının yorumu ÅŸeklinde algılanması sakat bir yorum olacaktır. Anayasanın 83 üncü maddesiyle 100 üncü maddesi arasında bir illiyet kurulması mümkün deÄŸildir.
Anayasanın 100 üncü maddesi, yürütmeyi oluÅŸturan bakanlar için sadece soruÅŸturma usulü belirlemiÅŸtir. Bir milletvekilinin adlî yargı merciinde yargılanmasına karşılık, bir bakan veya baÅŸbakan farklı bir kurum önünde yargılanacaktır. Sadece belirtilen husus budur. 112 nci madde, zamanaşımına iliÅŸkin hususu net bir ÅŸekilde ortaya koymaktadır. Kaldı ki, milletvekili, bakan veya baÅŸbakan için uygulanacak ceza usulü de Ceza Kanununda hükümler de aynıdır.
Tüm bu düzenlemelerde zamanaşımı itibariyle farklı bir süre belirlenmemiÅŸtir. Kıyas ve yoruma ihtiyaç kalmaksızın bakan olan kiÅŸinin aynı zamanda bir milletvekili olması veya 112 nci madde kapsamında yer alan düzenlemeyle 83 üncü madde kapsamına girmesi nedeniyle dokunulmazlık süresi sonuna kadar zamanaşımı iÅŸlememesi gerekmektedir.
Ä°snat edilen suçun isnada göre tamamlandığı tarih Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna ait hisselerin Korkmaz YiÄŸit’e devrine izin verildiÄŸi iddia edilen 4.9.1998 tarihidir. Müvekkil bu tarihte milletvekilidir. Müvekkil, 3.11.2002 genel seçimlerine katılmamıştır. Bu arada 4 yıl 1 ay 29 gün süreyle GüneÅŸ Taner hakkında yasama dokunulmazlığı nedeniyle zamanaşımı durmuÅŸtur. Müvekkilin Türkiye Büyük Millet meclisi tarafından Yüce Divana sevk kararı tarihi 13 temmuz 2004’tür. Bu tarih zamanaşımının kesildiÄŸi andır ve topu topu 1 yıl 8 aydır. O halde, müvekkile isnat edilen 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 205 veya 240 ıncı maddeleri kapsamında suçlar ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesinde yer alan görevi kötüye kullanma suçunun zamanaşımı kapsamına girdiÄŸi iddiası hiçbir hukukî gerekçeye dayanmamaktadır.
Kaldı ki, Anayasanın 105 ve Ä°çtüzüÄŸün 107, 108 inci maddelerinde düzenlenen Meclis soruÅŸturması, Meclis araÅŸtırmasından farklı olup burada cezaî açıdan bir itham söz konusudur. Bir ihbar üzerine veya bir Meclis araÅŸtırması sırasında veya baÅŸka bir nedenle bir ithamda bulunmuÅŸ olabilir. Meclis soruÅŸturması yargısal nitelikte bir denetim aracıdır ve ilk soruÅŸturma hazırlık soruÅŸturması olarak nitelendirilmektedir. Meclis soruÅŸturma komisyonu, kamusal ve özel kuruluÅŸlardan bilgi belge isteyebilme, gerekli gördüklerine el koyabilme, Bakanlar Kurulunun bütün vasıtalarından faydalanabilme, Bakanlar Kurulu üyelerini, diÄŸer ilgilileri, bilirkiÅŸileri tayin edebilme, ifadelerini alabilme, naip ve istinabe yöntemini kullanabilme, adlî mercileri göreve davet edebilme, yardımını isteyebilme ÅŸeklinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda Cumhuriyet savcısına tanınan tüm hak ve yetkileri fazlasıyla kullanabilmektedir.
GörüldüÄŸü üzere komisyon, Cumhuriyet savcısının hazırlık soruÅŸturması aÅŸamasındaki tüm yetkilerine sahiptir. Türk Ceza Kanununun 104 üncü maddesi: “Hukuku amme davasının müruruzamanı, mahkûmiyet hükmü, yakalama, tevkif, celp veya ihzar müzekkereleri, adlî makamlar huzurunda maznunun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya Cumhuriyet Müddeiumumisi tarafından mahkemeye yazılan iddianame ile kesilir” demektedir. Tevkif, celp, ihzar müzekkeresi, sorguya çekilme, son tahkikat aÅŸaması için alınmış karar ve iddianamenin yazılmasıyla zamanaşımının kesileceÄŸi düzenlenmiÅŸtir.
Meclis soruÅŸturma komisyonu raporu, iddianame hükmünde olduÄŸundan, hem Türk Ceza Kanunu 205 hem de 240 anlamında bir önceki Meclis iradesinde ve bu davanın açılmasına neden olan Meclis iradesi dönemlerinde zamanaşımı kesilmiÅŸtir.
Müvekkil her iki soruÅŸturma komisyonunda da ifade vermiÅŸtir. Bu dönemde müvekkil, ifadelerini verdiÄŸi süreç içerisinde ilk Meclis soruÅŸturma komisyonunda da zaten milletvekili olduÄŸu için tek gözetilmesi gereken husus, 7 nci ay 2004 itibariyle Yüce Divana sevk kararı verilmesi tarihine kadar olan süredir.
Ä°kinci soruÅŸturma komisyonu 9.12.2003 tarihinde kurulmuÅŸtur. Türkiye Büyük Millet Meclisinde soruÅŸturma komisyonu raporu 13.7.2004 tarihinde görüÅŸülmüÅŸ ve müvekkilin Yüce Divana sevk edilmesi kararı alınmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi SoruÅŸturma Komisyonu’nun görevinin hazırlık soruÅŸturması niteliÄŸi taşıdığı ve müvekkilin vermiÅŸ olduÄŸu ifadelerle zamanaşımının kesildiÄŸi ortadadır.
Bu nedenlerle müvekkil GüneÅŸ Taner hakkında, zamanaşımı nedeniyle yargılamanın durdurulmasına karar verilemez. Zamanaşımı süresi dolmamıştır, davanın esastan görüÅŸülüp karara baÄŸlanması gerekmektedir. Bu halin en mühim zarureti ÅŸudur: Müvekkilim hakkında görülen davanın zamanaşımına uÄŸradığını belirten, ancak iddianame içinde suçun her halükârda da sübuta erdiÄŸini söyleyen Yargıtay BaÅŸsavcılık Makamı, iç hukukumuzda da temel bir ilke olan ve Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesinin 6. maddesinin ikinci fıkrasında da düzenlenen “Hakkında suç isnadında bulunulan bir kimse, hukuka göre suçlu olduÄŸu kanıtlanıncaya kadar masumdur” hükmünü kasten ihlal etmiÅŸtir.
Davanın dayanağı iddianame hakkında ÅŸu hususları belirtmek istiyorum: Davaya dayanak teÅŸkil eden iddianame, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, kanun yapma iÅŸlemi dışında kalan iÅŸlemlerinden olan, Meclis kararına konu (9/5,6) numaralı Meclis SoruÅŸturma Komisyonu raporudur. Bu rapor ile müvekkilim GüneÅŸ Taner, Türk Ceza Kanununun 64/1 inci maddesi delaletiyle, aynı Kanunun 205, 219. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ve 33 üncü maddesi gereÄŸi tecziyesi talep olunmuÅŸtur.
Bu talebi içeren iddianame toplam 673 sayfadan ibarettir. 20 inci sayfasına kadar usulü iÅŸlemler anlatılmıştır. 20, 21 ve 22 nci sayfalarında “SoruÅŸturmanın Konusu” baÅŸlığı vardır. 22, 23 ve 24 üncü sayfalarında “Ä°snat Edilen Suç” ve 25 inci sayfadan itibaren 111 inci sayfaya kadar “Ä°ncelemeler, Tespitler ve Toplanan Deliller” 148 inci sayfaya kadar “Delillerin DeÄŸerlendirilmesi” 153 üncü sayfaya kadar ise “Sonuç ve Karar” baÅŸlığı yer almakta olup, 154 üncü sayfadan itibaren ekler mevcuttur; 153 üncü sayfanın sonunda “Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle” ibaresiyle talep kısmı yer almaktadır. Gerekçe; hükmün dayandığı nedeni gösteren açıklamadır, esbabı mucibedir, gerektiren nedenin belirlenmesidir.
Anayasa Mahkemesi 18.6.1970 tarihli ve 1970/32 sayılı kararında Meclis SoruÅŸturması ve Genel Kurul kararını adlî bir karar olarak kabul etmekte, Meclis soruÅŸturması, soruÅŸturma tarihinde yürürlükte olan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu açısından hazırlık soruÅŸturması safhası olarak kabul edilip, oluÅŸan raporun Meclis Genel Kurulunda kabulü ise son soruÅŸturmanın açılması kararı olarak deÄŸerlendirilmektedir. Kaldı ki, Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapan Anayasa Mahkemesi 1995/1 sayılı kararında da Meclis kararını iddianame olarak tanımlamıştır.
1412 sayılı Kanunun “Kamu Davasının Açılması” baÅŸlıklı 163 üncü maddesinin ikinci fıkrası, “Ä°ddianamede sanığın açık kimliÄŸi, isnat olunan suçun neden ibaret olduÄŸu, suçun kanunî unsurlarıyla uygulanması gereken kanun maddeleri, deliller ve duruÅŸmanın yapılacağı mahkeme gösterilir düzenlemesiyle iddianamede “Ä°snat olunan suçun neden ibaret olduÄŸu”nun belirlenmesini emreder. 1412 sayılı Kanunun “Tahkikat ve Hükmün Hududu” baÅŸlıklı 150 nci maddesinde “Tahkikat ve hüküm, yalnız iddianamede beyan olunan suça ve zan altına alınan ÅŸahıslara hasredilir” der. “Hükmün Mevzuu ve Suçu Takdirde Mahkemenin Salahiyeti” baÅŸlıklı 257 nci madde “Hükmün mevzuu, duruÅŸmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibarettir” der.
258 inci madde “Suçun Mahiyeti ve Vasfının DeÄŸiÅŸmesi” baÅŸlığını taşıyıp, “iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun temas ettiÄŸi kanun hükümlerinden baÅŸkasıyla mahkûm edilemez” der. Bu hükümlere göre, iddianamede isnat edilen ve sonuçla arasında illiyet bağı kurulan fiil somut bir ÅŸekilde belirtilmemiÅŸtir. Ä°snat olunan suçun ne olduÄŸu ile isnat edilen suçun neden ibaret olduÄŸu açısından iddianamede yokluk, boÅŸluk, olduÄŸundan Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı son mütalaasında suçun neden ibaret olduÄŸunu, iddianameyi; yani Meclis soruÅŸturma komisyonu raporunu yorumlamak mecburiyetinde kalarak ortaya koymuÅŸtur.
Ä°ddianamede suçun neden ibaret olduÄŸunun belirlenmesinin kanun koyucu tarafından zaruri kılınmasından kasıt, sanığa yüklenen eylemin neler olduÄŸunun açıklanmasıdır. “Siyasî rant elde etmek için medya düzeni kurmak” “Üçüncü bir ÅŸahsın bir TV’yi bedelsiz olarak almasını saÄŸlamak” iddiaları, suç konusu eylem deÄŸildir. Bunlar ancak suç olduÄŸu iddia edilen eylemlerin veya eylemin sonuçları olabilir. Ä°ddianamede, sonucun hangi fiille elde edildiÄŸi, sonuca hangi fiilin sebep olduÄŸu, failin; tek tek ve somut olarak fiilerinin sonuca etkisi belirlenmek ve açıklanmak zorundadır. Fiil tespit edilmeden herhangi bir ÅŸahsa kötü bir sonucun yüklenmesi söylemi iftiradır. Fiil ile sonuç arasında bağın kurulmasından ise yorumdan deÄŸil, fiilin sonucunda etkisinden hareket edilir. Fiille sonuç arasındaki iliÅŸkinin yorumla saÄŸlanmaya çalışılması durumunda yapılan yorum dedikodudur, ÅŸayiadır.
Türkbank ihalesiyle ilgili olarak 20 nci Yasama Döneminde kurulan 9/43 Esas sayılı SoruÅŸturma Komisyonu çalışmaları neticesinde “eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in Türk Ceza Kanununun 240 ncı maddelerinde temas edilen görevi kötüyü kullanma suçundan 8/7 oyçokluÄŸuyla Yüce Divana sevklerine mahal olmadığı yönünde karar ittihaz edilmiÅŸ olup” demekte ve verilen önergelerde ÅŸu hususlar belirtilmektedir. Bu hususlar iddianamenin tespit ettiÄŸi fiiller deÄŸildir. Åžikâyet dilekçesinin, önergenin içerisindeki hususlardır ve bu duruma göre, biz savunma makamı olarak, aynen Meclis soruÅŸturma komisyonu üyelerinin ve maalesef, Yargıtay BaÅŸsavcılığının da yaptığı gibi, mecburen bu durumlardan savunabileceÄŸimiz fiilleri tespit etmek zorunda kaldık.
SoruÅŸturma Komisyonu raporu yöntemine uygun, somut olarak kanıt ve suçlama içeren nitelikten yoksundur.
GüneÅŸ Taner, Hazineden sorumlu Devlet Bakanıdır ve bu bakanlıktaki görev ve yetkisine dayanarak, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun yaptığı bir ihaleyi iptal etme yetkisine sahip deÄŸildir. Korkmaz YiÄŸit, Mart sonları 98’de, 16 Mayısta ve bir ay sonra 12 Haziran 98’de olmak üzere müvekkilim GüneÅŸ Taner’le görüÅŸmüÅŸtür.
GüneÅŸ Taner’in, Bank Ekspresin sahibi olan Korkmaz YiÄŸit ile bankaların düzenleme, denetlemesinden sorumlu Bakan olarak, toplam 3 ayda 3 kere bir banka sahibiyle görüÅŸmesinden doÄŸal bir ÅŸey yoktur. Hazineden sorumlu hiçbir devlet bakanının banka sahiplerinin randevu taleplerini kabul etmeme lüksü yoktur. Görevinin bir parçası da devlet veya özel bankalardır.
GüneÅŸ Taner’e baÄŸlı Hazine bürokratları, GüneÅŸ Taner’in peÅŸkeÅŸ çekmeye çalıştığı, ortak iradeyle hareket ettiÄŸi iddia olunan Korkmaz YiÄŸit’in aldığı bankanın ÅŸartnamesinde hiçbir ÅŸekilde yer almayan, o ÅŸartnameyi deÄŸiÅŸtiren, ağırlaÅŸtıran bir taahhütname almışlardır.
GüneÅŸ Taner’in, ihaleye katılan iÅŸadamlarından Korkmaz YiÄŸit’le görüÅŸme dışında, mensubu olduÄŸu ve birlikte kurucusu oldukları siyasî partinin üyesi, partiden arkadaşı, banka sahibi Erol Aksoy’la ihaleden önceki tarihte telefonla görüÅŸmesi sözkonusu olmuÅŸtur. Üçüncü iÅŸadamı Zorlu Holding hakim sermayedarıyla da uçakta karşılaÅŸmıştır. Bu bankanın 500 milyon doların altında satılmasına müsaade etmeyeceÄŸi iradesini açıklamak dışında herhangi bir baskı, tehdit veya müdahale sözkonusu olmamıştır. DiÄŸer iÅŸadamları, Hayyam GariboÄŸlu ve Ali Balkaner’le ise hiç görüÅŸmemiÅŸtir.
Korkmaz YiÄŸit’in medya patronu olma iradesi ve iÅŸlemleri ile GüneÅŸ Taner arasında hiçbir illiyet bağı bulunmamaktadır. Kaldı ki, Ahmet Mesut Yılmaz ile GüneÅŸ Taner arasında ortak bir siyasî istikbal iradesi bulunacağı iddiası, tüm siyasî çevrelerce malum, komik ve soyut bir iddiadır.
Anayasa Mahkemesinin, iÅŸ bu dosyada müvekkil hakkında Türk Ceza Kanununun 240. maddesi kapsamında suç nitelemesinde bulunması da mümkün deÄŸildir. Åžöyle ki; müvekkil hakkında Meclis iradesi tecelli etmiÅŸtir. BaÅŸbakan ve bakanların, görevleri dolayısıyla iÅŸlemiÅŸ oldukları suçlar dolayısıyla yargılanmaları için Yüce Divana sevk edilmeleri bakımından, bu yöndeki Meclis soruÅŸturma komisyonu raporunun oylanarak Genel Kurul tarafından kabul edilmesi, bir baÅŸka ifade ile, bu yönde Meclisin iradesini gösteren bir Meclis kararı bulunması gerektiÄŸi ve mevcut olduÄŸu izahtan varestedir.
Halbuki, bir önceki Meclis soruÅŸturma raporu, müvekkilin, Türk Ceza Kanunu 240 kapsamında suç oluÅŸturabilecek bir fiil gerçekleÅŸtirmediÄŸi sonuç ve kanaatine varmış ve Genel Kurul iradesi olarak bunu ortaya koymuÅŸtur. Dolayısıyla, müvekkilin, Türk Ceza Kanunu madde 240 kapsamında yargılanamayacağına iliÅŸkin halen geçerli ve yürürlükte olan bir Meclis kararı bulunmaktadır. Bu karar, Anayasa Mahkemesini de ve Yüce Divan sıfatıyla görev yapan Heyeti de baÄŸlamaktadır.
Ä°ddiaya konu tarihte, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu “Genel müdürlük” yapılanmasında, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası içinde ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından temsil ve idare edilen bir kuruluÅŸ olup, çalışanların özlük hakları dahil, denetim ve incelemeleri dahi 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanununa tabidir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ise, bu özel kanuna tabi özerk bir kuruluÅŸ olup, hazineden sorumlu devlet bakanlığına baÄŸlı deÄŸil, ilgili kuruluÅŸ statüsündedir.
Hazineden sorumlu devlet bakanlığının gerek Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası üzerinde gerekse Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası bünyesindeki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu üzerinde; hiyerarÅŸik düzeni; yani, Anayasa Mahkemesi kararında yer aldığı ÅŸekilde mafevke; yani, üste, madunun muamelelerini tekemmülden evvel tetkik etmek, emir ve direktif vermek, tekemmülünden sonra da tadil ve nihayet iptal etmek salahiyeti yoktur. Bu salahiyetin bulunup bulunmadığının tespiti zorunluluk arz etmektedir.
Ayrıca, bu suç zararın varlığına baÄŸlı bir suç olduÄŸundan, o iÅŸin yapımıyla görevlendirilmiÅŸ devlet memuru failin, hileye konu fiilin devlet aleyhine zarar doÄŸurmuÅŸ olması da zorunludur. Zararın oluÅŸmadığı fiilin sonucunda, failin suçundan bahsedilemez. Eksik veya tam teÅŸebbüs söz konusu olamaz. Ancak, zarar oluÅŸmakla birlikte, failin fiilinin eksik veya tam teÅŸebbüsten fesada konu hareketin herhangi bir engelle karşılaÅŸması sonucu fiilin tamamlanmamış olması veya fiilin tamamlanmasına raÄŸmen menfaatin yine herhangi bir engel nedeniyle elde edilmemiÅŸ olması halinde Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesindeki konu suç nakıs; yani, tam teÅŸebbüs haline gelir.
Bu madde konusu suçun oluÅŸması için o iÅŸin yapılmasıyla görevlendirilmiÅŸ devlet memurunun “genel kast” kapsamında hareket etmesi suçun manevî unsurudur. Bilgisizlik, tecrübesizlik, yanılma, uygulama hatası ya da teamüllere riayetsizlik ile suç oluÅŸmaz. Bu madde kapsamında genel kastın mevcudiyetinin tespiti yöntemi; failin görevlendirilmesine konu memuriyetini kiÅŸisel ve/veya üçüncü ÅŸahıs lehine çıkar saÄŸlamak amacıyla hareket ederek suçu iÅŸlediÄŸine yönelik iradeye sahip olduÄŸunun karine olarak deÄŸil, kesin delil ile tespiti ÅŸeklinde ispatlanması gerekir.
765 Sayılı Türk Ceza Kanununun 366 ncı maddesi bakımından durumun deÄŸerlendirilmesi ÅŸu ÅŸekilde olacaktır: Türk Ceza Kanununun 6 ncı babında “Ammenin itimadı aleyhine cürümler” baÅŸlığı altında düzenlenen iÅŸ bu hükmün 2 nci fıkrası, Türk Ceza Kanununun 279 uncu maddesi kapsamındaki memurun deÄŸil, ihalede bizzat arttırma ve eksiltmeyle vazifelendirilmiÅŸ memurun, ihaleye konu iÅŸin arttırma ve eksiltmesinde, ihale rekabetini bertaraf etmeye yönelik fiillerine uygulanması gereken yaptırımı düzenler.
Türk Ceza Kanununun 366 ncı maddesinin birinci fıkrasının muhatabı ise herkes olabilir. Bu noktada o ihale ile görevlendirilmiÅŸ vazifeli memur dışında kalan Türk Ceza Kanununun 279 uncu maddesi kapsamındaki memuru, kanun koyucu, herhangi bir ÅŸekilde burada suç kapsamında kabul etmiÅŸtir; herhangi bir kiÅŸi olarak kabul ederek. Ä°ÅŸte bu madde kapsamında suç, hileye yönelik vasıtalarla ve bu vasıtalara iliÅŸkin fiillerle iÅŸlenebilmektedir. Madde hükmü ÅŸiddet, tehdit, menfaat, gizli anlaÅŸma gibi halleri hile olarak tespit edip, bunlara benzer hilelerin suçun kapsamında olduÄŸunu belirleyip, sınırlandırıldığından rica, istem, talepte bulunma ile bu suç iÅŸlenmiÅŸ olmaz. Vasıtaların cebir, tehdit, menfaat sonucu vermekle suç tekemmül eder.
Kısaca, devlet adına yapılmış ihaleden iÅŸ bu cebir, tehdit ve/veya menfaatin elde edilmiÅŸ veya saÄŸlanmış olması sebebiyle ihaleye pey sürenin artırım veya eksiltmeden çekilmesiyle suç oluÅŸur. Ä°haleye katılması halinde bu suç oluÅŸmaz.
Türk Ceza Kanununun 240. maddesi kapsamında bir fiilin suç olarak deÄŸerlendirilebilmesi için, o fiilin memurun vazifesi ile direkt ilgilendirilmesi gerekmektedir. Bu noktada memurun, yine Türk Ceza Kanununun 279 uncu maddesi kapsamındaki memuriyeti deÄŸil, memuriyetin kapsamında olan vazifenin tespiti önem arz etmektedir. Kısaca, memur, memuriyetiyle ilgili salahiyet alanı belirlenmiÅŸ vazifesi dışında, fakat memuriyetinden kaynaklanan otorite, nüfuz kullanma, baskı, tehdit ve benzeri hususlarla isnat ediliyorsa, bu hal memurluk sıfatının kötüye kullanılmasıdır ve bu madde hükmüyle alakalı deÄŸildir.
Vazifenin/görevin kötüye kullanılması: Görev nedeniyle sahip olunan, o göreve iliÅŸkin yetkinin, yani, o görevdeki yetkinin suiistimalidir. Suiistimali belirleyen temel kıstas, memurun o görev için sahip olduÄŸu yetkisini hukuki düzenlemelerin belirlediÄŸi usul ve esaslara göre yerine getirip getirmediÄŸinin incelenmesidir. Bu noktada tekrar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile Hazineden Sorumlu Devlet Bakanlığı arasındaki hiyerarÅŸik etkileÅŸimin bulunmadığını hatırlatmak gerekecektir.
Genel kastın varlığının gerektirdiÄŸi bu suçun oluÅŸabilmesi için, suça konu ve/veya isnat olan fiilden bir zararın doÄŸmuÅŸ olması veya menfaat elde etme iradesinin bulunması ÅŸart deÄŸildir.
3182 sayılı Kanunda “ön izin” diye bir kavram yoktur. Bu maddenin yorumlanmasında, yukarıda detaylı olarak belirttiÄŸimiz üzere, failin kimliÄŸi söz konusu olduÄŸunda öncelikle eski Türk Ceza Kanunu madde 279 kapsamında “Türk Devleti hesabına” görevli bir “memur” olması ve isnat konusu eylemin onun görevi dahilinde olması ÅŸartları birlikte aranmalıdır.
Bakanların, yerine getirdikleri idarî vazifeler nedeniyle, 1948/24 Esas, 1949/3 Karar ve 16.3.1949 tarihli Yargıtay Ä°çtihadı BirleÅŸtirme Kararında belirtildiÄŸi üzere, Türk Ceza Kanununun 279 anlamında “memur” olarak kabul edildikleri konusunda hiçbir çekince yoktur.
Bununla birlikte, müvekkil GüneÅŸ Taner’in, iddianamede belirtildiÄŸi ÅŸekliyle, Türk Ceza Kanununun 205 inci anlamında Türkbank’ın yüzde 84.52 oranındaki hissesinin satışında herhangi bir ÅŸekilde vazifeli, görevli, memur olduÄŸu yolundaki iddiaya katılmak mümkün deÄŸildir.
Bu ihale 2886 sayılı Yasa kapsamında yapılmazken ve müvekkil de bu Yasa kapsamında ihalede görevli deÄŸilken, kendisinin 2886 sayılı Yasa’ya tabi tutulması ve buna göre suç ve ceza isnadı çok açık bir ÅŸekilde hukuka aykırıdır.
Bütün bu yasal düzenlemeler açıkça göstermektedir ki, ihalenin düzenlenmesinde, sonuçlandırılmasında ve kesinleÅŸtirilmesinde tek yetkili sadece ve sadece Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve onu yöneten Merkez Bankasıdır. Müvekkil GüneÅŸ Taner’in veya BaÅŸbakanın ne ihalenin baÅŸlatılmasında ne de yürütülmesinde ne de sonuçlandırılmasında hiçbir görev ve yetkisi yoktur.
Gerek Meclis AraÅŸtırma Komisyonu gerek Meclis SoruÅŸturma Komisyonu gerek Ä°ddia Makamı gerekse de Yüce Divan Heyetinin büyük bir özen ve itinayla ilgilendiÄŸi, sürekli olarak araÅŸtırma konusu yaptığı en önemli husus, Emniyet Genel MüdürlüÄŸü tarafından Ä°stanbul 5 Nolu DGM BaÅŸkanlığının 18.5.1998 tarihli yasal dinleme kararıyla elde edilen ve Korkmaz YiÄŸit ile Alaettin Çakıcı arasındaki 21.5.1998 tarihli konuÅŸmalarının dökümünü içeren belgelerin ihale sonuçlanmadan önce, Ahmet Mesut Yılmaz’a teslim edilip edilmediÄŸi, bir baÅŸka ifadeyle, Mesut Yılmaz’ın hukuka aykırı geliÅŸmelerden bir hukukî belgeyle haberdar olup olmadığıdır.
Ancak, diÄŸer sanık Ahmet Mesut Yılmaz ile ilgili tüm deÄŸerlendirme ve irdelemelerin ardından, anlatım sonucunda, müvekkilin bu bilgilere sahip olup olmadığına dair hiçbir deÄŸerlendirme yapılmamış, somut bir kanıt ortaya konmamış, tek bir tanık ifadesinde dahi böyle bir anlatım yer almamıştır. Bu konudan hiçbir ÅŸekilde haberdar olmayan müvekkil, sırf bu nedenlerle 28 AÄŸustos 1998 tarihinde, kendi Bakanlığında yapılan bir toplantıda BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’a, Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’e, ihaleyi yapan özerk kuruluÅŸ Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası BaÅŸkanı ve TMSF’nin Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Gazi Erçel’e, Hazine MüsteÅŸarı Yener Dinçmen ve Hazine bürokratlarının huzurunda, Hazine bürokrasisinin Korkmaz YiÄŸit’e banka hisselerinin devrinin izin verilmesinde hassasiyetlerini iletmiÅŸ, bakanlığa iletilmesi gereken bir bilgi veya belgenin bulunmadığını sormuÅŸ, herhangi bir belge veya bilgi olmadığı cevabını almıştır.
Ä°ddianamenin 332 ve 340 ncı sayfalarında yer alan üç taslaktan hiçbirisi; GüneÅŸ Taner’in onayına sunulmamıştır. Kaldı ki, sunulup sunulmadığının da hiçbir önemi yoktur. Anılan bu üç taslaktan ikisi 1.9.1998, bir tanesi de 31.8.1998 tarihli olup, 31.8.1998 tarihli olan Genel Müdür Yardımcısı unvanına kadar, diÄŸer aynı tarihli olanlar Genel Müdür unvanına kadar paraf içermektedir. Bu halde MüsteÅŸar Yardımcısı, MüsteÅŸar parafı ve MüsteÅŸar onayı taşımayan bu müsveddelerin Bakan onayına sunulduÄŸu iddiası, devletin idarî sisteminde uygulanan protokol, teamül ve kurallarla baÄŸdaÅŸmaz ve karine olarak da bu kuralların ihlal edildiÄŸi kabul edilemez.
GüneÅŸ Taner’in onayına sunulan metin 24 Mart 2005 tarihinde, üzerinde tüm Hazine bürokratlarının, uzman kadrosundan baÅŸlayan silsileye tabi olarak, MüsteÅŸarın da imzasının bulunduÄŸu, 1.9.98 tarihine havi, ıslak imzalı orijinalini Yüce Divana teslim ettiÄŸimiz belgedir.
Ä°ÅŸte, bu belge Bakana sunulmuÅŸ bir onay yazısı olmakla birlikte, Bakana seçenek sunan, iki aÅŸamalı sonucu olan bir yazıdır.
a) TMSF’nin bankanın hisselerini Korkmaz YiÄŸit’e devri talebinin takdirlerinin Bakana bırakılması. Hiçbir devlet kurumunda böyle bir onay yazısı gitmez.
b) Bu, tabiî, seçenek zımnî oluyor Bakan eÄŸer onay verirse.
c) Korkmaz YiÄŸit’ten 21.8.1998 tarihinde alınan taahhütlerin eksiksiz ve zamanında yerine getirilmesini talep edilmektedir.
Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı bu metne neden olur vermiştir?
1- Hazine bürokratlarının kendisine sunduÄŸu metinlerde hukuken bir sakınca bulunmadığı hepsinde ısrarla belirtilmiÅŸtir.
2- 28 AÄŸustos 1998 tarihinde, GüneÅŸ Taner, kendi bakanlığında yapılan bir toplantıda, BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’a, Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’e, ihaleyi yapan özerk kuruluÅŸ Merkez Bankası BaÅŸkanına, TMSF BaÅŸkanı Gazi Erçel’e, Hazine MüsteÅŸarı Yener Dinçmen ve Hazine bürokratları huzurunda, herhangi bir engel olup olmadığını, belge, bilgi olup olmadığını sormuÅŸtur.
3- Malî yönden Hazine bürokratlarının kaygısına katıldığı için de, Korkmaz YiÄŸit’in, ihale sonucu ile yükümlülüklerini yerine getirirken, Bank Ekspres ve Türk Ticaret Bankası kaynakları kullanmasını engelleyerek, Hazine bürokrasisinin iki yönetim kurulu üyesini bankaya atamasını, 240 milyon dolar peÅŸinatla birlikte, anılan iki banka dışında; ki, bu bankaların kaynaklarını kullanması yasaklandığından, 360 milyon dolarlık teminat mektubunun 90 gün içinde verilmesi, bankanın Vakfa karşı yükümlülüklerinin devamı ÅŸartı ve 98-2000 yılları için de sermayenin 500 milyon dolar artırılması ÅŸartıyla TMSF’ye bu hisseleri devredebilirsin demiÅŸtir.
4- Åžartlı izin verilmesinin nedeniyle, ihale makamı TMSF’nin, bu ÅŸartlar kapsamında durumu deÄŸerlendirip, tabi olduÄŸu mevzuatın sorumluluÄŸu ile iÅŸlem tesis etmek yönünde karar vermesi gerektiÄŸi de ortadadır.
5- Ä°hale makamının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, 4 AÄŸustos 98 tarih ve 84623 sayılı banka hisselerinin devri iznin talebinin, sadece ve sadece 3182 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre izin verilmesini talep etmiÅŸ olup -ki, buradaki anlatımlarda ve hep dosyada Bankalar Kanunu kapsamında deÄŸerlendirilmesi ibaresi geçmektedir, halbuki yazıda açık ve net ÅŸekilde 5 inci maddesi kapsamında demektedir- ihaleye katılanların, bütün buna raÄŸmen, Hazine bürokratları ve bakan, ihaleye katılanların malî yapılarının deÄŸerlendirilmesi gerektiÄŸini hem ön izin tabir edilen izinde hem de bu ÅŸartlı izinde TMSF’ye bildirdiÄŸi için, TMSF’nin, devirleri yaparken gerekli tedbirleri almak ve uygulaması gerektiÄŸinden, bu metne imza atmıştır.
Müvekkilim GüneÅŸ Taner, iÅŸ bu davaya konu banka ihalesi sürecinde hiçbir kabahat, ihmal, hata içinde ve menfaat kaygısında olmamıştır.
Müvekkilim eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in, iÅŸ bu dava kapsamında isnat edilen suçlar neticesinde hiçbir suç iÅŸlememiÅŸtir ve bu nedenle hakkında beraat kararı verilmesini talep ederim.”
şeklinde savunma yapmıştır.
V- USUL SORUNLARI
Bu bölümde, yargılama sırasında sanıklar ve müdafileri, katılan ve vekili ile Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı tarafından ileri sürülen usule iliÅŸkin sorunlar incelenmiÅŸ ve bu sorunları çözümleyen ara kararlarının gerekçelerine yer verilmiÅŸtir.
A- TBMM’NÄ°N YÜCE DÄ°VAN’A SEVK KARARINA YÖNELÄ°K Ä°TÄ°RAZLAR VE KARARLAR
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz vekilleri Av. UÄŸur Alacakaptan ve Av. Aydın Metin 1.12.2004 günlü dilekçede ve 16.2.2005 günlü duruÅŸmada özetle;
-Sanıklar hakkında SoruÅŸturma Komisyonu Raporunda belirtilen ve Yüce Divan’a sevke dayanak yapılan iddiaların önceki dönemde de Meclis SoruÅŸturması açılmasına konu olduÄŸunu, ancak TBMM Genel Kurulunda istemin reddedildiÄŸini belirterek bunun kesin hüküm oluÅŸturduÄŸunu ve aynı konuda yeni vakıa ve deliller ortaya çıkmadıkça, yeniden soruÅŸturma açılamayacağını, Yüce Divan’a sevk kararı verilemeyeceÄŸini,
- Meclis SoruÅŸturma Komisyonu’nun görevini Anayasa’nın 100. ve TBMM Ä°çtüzüÄŸü’nün 110. maddesinde belirtilen hak düÅŸürücü süre içinde tamamlamadığını ve bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiÄŸini,
- Meclis AraÅŸtırma Komisyonu kurulmasının usulüne uygun olmadığını, Meclis AraÅŸtırma Komisyonu’nun görev ve yetki sınırlarını aÅŸarak sanıklar hakkında SoruÅŸturma Komisyonu kurulması yönünde karar almış olmasının Anayasa ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ä°çtüzüÄŸü’nde yer alan düzenlemelere aykırı olduÄŸunu, bu yöntemle sanıkların masumiyetlerine gölge düÅŸürüldüÄŸünü,
ileri sürerek, davanın CMUK.’nun 253. maddesi uyarınca reddine, gerek görülürse yeni delil olup olmadığının soruÅŸturulması ve Yüce Divan’a sevk kararı verilmesini eylemli bir Ä°çtüzük deÄŸiÅŸikliÄŸi olarak deÄŸerlendirip, CMUK’nun 253. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, davanın reddine ve aynı zamanda Ä°çtüzük niteliÄŸindeki bu iÅŸlemin de iptaline karar verilmesini istemiÅŸlerdir.
Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcısı yukarıda belirtilen savlara iliÅŸkin görüÅŸünde:
- Meclis soruÅŸturmasının yargısal bir faaliyet olduÄŸunu, Yüce Divan’a sevk kararının iÅŸlevi itibariyle iddianame niteliÄŸi taşıdığını, Yüce Divan’a sevk etmeme kararının ise CMUK.’nun 164. maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcısının verdiÄŸi takipsizlik kararına benzetilebilirse de aralarında önemli farklar olduÄŸunu, TBMM Genel Kurulunda Meclis SoruÅŸturması sonucu elde edilen delillerin yapılan görüÅŸmelerde deÄŸerlendirildiÄŸini, bunun sonucunda; gerek görüldüÄŸü takdirde sevk edilmemesine karar verildiÄŸini, bu kararların organik olarak parlamento kararı olup, gerek kendi iç prosedürü gerekse yargısal bir prosedür içinde denetimden geçmediÄŸini, bu nedenle söz konusu iÅŸlemi yargısal nitelikli bir iÅŸlem olarak kabul edip, kesin hükme benzetmenin veya kesin hükmün sonuçlarını atfetmenin yasal bir dayanağının olmadığını, TBMM Genel Kurulunun, SoruÅŸturma Komisyonu’nun raporunu kabul etmesini CMUK.’nun 165-170. maddelerindeki yasal
denetime yani ağır ceza mahkemesi baÅŸkanının ret kararına benzeterek, soruÅŸturmanın tekrar açılmasını, yeni delil veya vakıanın ortaya çıkmasına baÄŸlayan ve bu gerekçelere dayanarak Yüce Divan’a sevk kararındaki isnadın kesin hüküm kapsamında olduÄŸuna iliÅŸkin itirazın hukuki dayanağının bulunmadığını, kesin hükümden bahsedebilmenin temel unsurunun yargılama makamları tarafından verilmiÅŸ bir hükmün varlığını gerektirdiÄŸini, kaldı ki mahkemelerce verilen kesin hükümlere raÄŸmen, CMUK.‘nda kimi durumlarda yargılamanın yenilenmesinin kabul edildiÄŸini, ilk kurulan SoruÅŸturma Komisyonu’nun ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nun kararına konu fiil ile bu davanın konusunu oluÅŸturan fiilin tamamen farklı olduÄŸunu,
- Meclis SoruÅŸturma Komisyonu’nun soruÅŸturma raporunu Anayasa’nın 100., Ä°çtüzüÄŸün 110. maddelerine göre öngörülen süreler içerisinde TBMM BaÅŸkanlığına verdiÄŸini, bu sürelerin “hak düÅŸürücü“ nitelikte de olmayıp, Meclis SoruÅŸturmasının uzun ve belirsiz bir zamana yayılarak ilgilinin siyasi baskı altında tutulmasını engellemeye ve çalışmaları hızlandırmaya yönelik düzenleyici bir süre olduÄŸunu ve uyulmaması halinde yapılan iÅŸlemlerin geçersiz hale gelmeyeceÄŸini,
- Sanık Ahmet Mesut Yılmaz hakkında tekrar Meclis SoruÅŸturması açılarak Yüce Divan’a sevk kararı verilmesinin bireysel ve subjektif nitelik taşıyan bir karar olup, bu haliyle fiili bir içtüzük düzenlemesi olarak nitelendirilemeyeceÄŸini, ayrıca, Ä°çtüzük hükümlerinin iptal davasına konu olabileceÄŸinden bu nitelikteki düzenlemelerin itiraz, yani somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi önüne getirilmesinin olanaksız olduÄŸunu,
belirterek sanık vekillerinin usule ilişkin itirazlarının tamamının reddine karar verilmesini istemiştir.
1- Kesin Hüküm Ä°tirazı
Sanıklar hakkında daha önce verilmiÅŸ olan 9/43 Esas sayılı Yüce Divan’a sevklerine mahal olmadığına yönelik kararın kesin olduÄŸuna iliÅŸkin itirazların incelenmesinde;
TBMM.’nin 20. Yasama Döneminde Aydın milletvekili Ali Rıza Gönül ve 57 arkadaşı tarafından verilen Türk Ticaret Bankasının satışı ihalesiyle ilgili olarak ortaya atılan yolsuzluk iddiaları konusunda gerekli tedbirleri almayarak görevini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 240. maddesine uyduÄŸu iddiasıyla eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner ve eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz haklarında Anayasa’nın 100. ve Ä°çtüzüÄŸün 107. maddeleri uyarınca Meclis SoruÅŸturması açılmasına iliÅŸkin önerge verildiÄŸi ve 9/43 Esas sayılı Meclis SoruÅŸturma Komisyonu’nun Raporu üzerine, 22.6.2000 günü TBMM tarafından, eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner ve eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın Yüce Divan’a sevklerine mahal olmadığına karar verildiÄŸi TBMM tutanaklarından anlaşılmıştır.
Gerek doktrin ve gerekse uygulamada, TBMM’nin Yüce Divan’a sevk kararına kadar geçen süreç hazırlık soruÅŸturmasına, Yüce Divan’a sevk kararı da iddianameye benzetilmektedir. Bu durumda TBMM’nin Yüce Divan’a sevk etmeme yönünde vereceÄŸi karar da, CMUK’nun 164. maddesinde düzenlenen kovuÅŸturmaya yer olmadığı (takipsizlik) kararına benzemektedir .
Olay tarihinde yürürlükte olan “Takibata yer olmadığına dair karar” baÅŸlıklı CMUK’nun 164. maddesinde; “ Yapılan hazırlık tahkikatı sonunda,kamu davasının açılması için yeterli delil bulunmaması veya keyfiyetin takibe deÄŸer görülmemesi halinde Cumhuriyet Savcısı takibata yer olmadığına karar verir. Bu karar, evvelce sorguya çekilmiÅŸ veya tutuklama müzekkeresi verilmiÅŸ sanığa, suçtan zarar gören ÅŸikayetçiye ve dava açılması talebi ile dilekçe verene bildirilir.” denilmiÅŸ; 253. maddesinde de sanığın beraatine veya mahkumiyetine, davanın reddine veya düÅŸmesine veya muhakemenin durmasına dair kararların hüküm niteliÄŸinde olduÄŸu açıkça belirtilmiÅŸtir. Takipsizlik kararı ise bunlar arasında sayılmamıştır.
Cumhuriyet Savcısının daha önceden açtığı davayı geri çekerek takipsizlik kararı verme yetkisi yoktur. Takipsizlik kararı hüküm niteliÄŸinde olmadığından Cumhuriyet Savcısının yeni kanıtlar ortaya çıkması durumunda ya da yeni deÄŸerlendirme yaparak aynı konuda dava açması olanaklıdır. BaÅŸka bir anlatımla, itiraz üzerine kesinleÅŸmemiÅŸ kovuÅŸturmaya yer olmadığı kararları Cumhuriyet Savcısını baÄŸlamaz. Sanık açısından bu durum kazanılmış hak oluÅŸturmadığı gibi itiraz edilmemiÅŸ bulunması kesinleÅŸme sonucunu doÄŸurmaz.
Öte yandan, Anayasa’nın 7. maddesinde yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı açıklanmıştır. Bu yetkinin açılan davayı sonuçlandırarak verdiÄŸi hükümle uyuÅŸmazlığı sona erdiren mahkemeye ait olduÄŸu ÅŸüphesizdir. Suçluları arama Cumhuriyet Savcıları ile adli zabıtaya ait görevlerden olması kovuÅŸturmanın Cumhuriyet Savcısı ve bazı hallerde ÅŸahsi davacı tarafından veya Anayasa’nın 100. ve Ä°çtüzüÄŸün 110. maddeleri uyarınca TBMM tarafından Meclis SoruÅŸturması yöntemiyle yapılması Anayasa ve usul kanunları gereÄŸindendir. Fakat bu iÅŸleri yapan ve kararları veren makam ve mercilere Anayasa’nın öngördüÄŸü anlamda yargı mercii denilemeyeceÄŸi gibi bu iÅŸ ve iÅŸlemler sonucunda verilen kararları da yargı kararı niteliÄŸinde görmek ve kesin hüküm olarak kabul etmek mümkün deÄŸildir.
TBMM’nin bu konuda gerek görmesi halinde, daha önce Yüce Divan’a sevk etmediÄŸi Bakan ya da BaÅŸbakan hakkında Meclis SoruÅŸturması açıp Yüce Divan’a sevk kararı vermesi mümkündür.
Öte yandan, aksi düÅŸüncenin kabulü TBMM’de çoÄŸunluÄŸu ele geçiren siyasi partilerin Bakan veya BaÅŸbakan olarak görev yapan kendi mensuplarını aklamalarına ve sorumluluktan kurtulmalarına olanak saÄŸlayacaktır.
Bu nedenle sanıklar hakkında SoruÅŸturma Komisyonu raporunda belirtilen ve Yüce Divan’a sevke dayanak yapılan iddiaların daha önceki dönemde de Meclis SoruÅŸturması açılmasına konu olduÄŸu, ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda istemin reddedildiÄŸi belirtilerek, bunun kesin hüküm oluÅŸturduÄŸu ve aynı konuda yeni vakıa ve deliller ortaya çıkmadıkça yeniden soruÅŸturma açılamayacağı ve Yüce Divan’a sevk kararı verilemeyeceÄŸine yönelik itirazların, 16.2.2005 gününde, BaÅŸkan Mustafa BUMÄ°N, BaÅŸkan vekili HaÅŸim KILIÇ, Üyeler Sacit ADALI, Ahmet AKYALÇIN, Mustafa YILDIRIM ve Serdar ÖZGÜLDÜR’ün oyları, Üyeler Fulya KANTARCIOÄžLU, Tülay TUÄžCU, Mehmet ERTEN, Fazıl SAÄžLAM ve A. Necmi ÖZLER’Ä°N karşı oyları ve OYÇOKLUÄžU ile REDDÄ°NE karar verilmiÅŸtir.
Karşı oy kullanan üyelerin gerekçeleri ÅŸöyledir:
“BaÅŸbakan ve Bakanlar hakkındaki ceza soruÅŸturması, Anayasa’da özel olarak düzenlenmiÅŸ ve bu düzenleme TBMM Ä°ç TüzüÄŸünde somutlaÅŸtırılmıştır. Bu prosedür meclis soruÅŸturması önergesi ile baÅŸlamakta ve soruÅŸturma açılmasına karar verilmesi halinde soruÅŸturma komisyonunun kurulması, bu komisyonun belli bir süre içinde çalışmalarını tamamlaması ve raporunu TBMM’ne sunması, raporun Mecliste görüÅŸülmesi aÅŸamalarından geçerek TBMM üye tam sayısının salt çoÄŸunluÄŸu ile ilgilinin Yüce Divana sevkine ya da ilgilinin Yüce Divana sevkinin reddine karar verilmesiyle sonuçlanmaktadır.
Bu prosedür, araya herhangi bir adli makamı koymaksızın doÄŸrudan doÄŸruya Yüce Divan ile baÅŸlayacak olan yargılamaya geçiÅŸi saÄŸlamaktadır. Öyle ki bu yargılamada Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcısı’nın görevi de ancak dosyalar Yüce Divana intikal ettikten ve Yüce Divan tarafından Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’na gönderildikten sonra baÅŸlamaktadır. Nitekim, Mahkememiz 2004/1 ve 2004/2 esas sayılı dosyaları ilgililer hakkında ayrı ayrı oylama yapılmadığı gerekçesiyle Meclise iade ederken, Anayasa hükümlerine göre yargılamayı baÅŸlatmadığı için Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcısının görüÅŸünü almamıştır.
Bu hukuksal prosedürün açık anlamı, Yüce Divanın görevli olduÄŸu suçlarda ceza yargılaması sürecinin Yüce Divana sevk ya da sevketmeme kararına kadar olan bölümünün TBMM’nin yetki alanı içinde kalmasıdır. Bir baÅŸka deyiÅŸle CMUK’ya göre son tahkikatın görevli mahkemede baÅŸlamasına kadar geçen aÅŸamalar Anayasa ve Ä°ç Tüzük hükümlerinin yetkili kıldığı TBMM organlarınca yerine getirilmektedir. Buna göre, CMUK’na göre C.BaÅŸsavcılığınca verilecek takipsizlik kararı ve buna yapılacak itirazın yetkili yargı merciince reddi hangi sonucu doÄŸuracaksa, TBMM’nin Yüce Divana sevketmeme kararı da aynı sonucu doÄŸuracak ve TBMM ancak yeni bir delilin varlığı halinde, yeni bir meclis soruÅŸturması baÅŸlatarak Yüce Divana sevk kararı alabilecektir. Nitekim sanıklar hakkında verilen Yüce Divana sevk kararına esas teÅŸkil eden aÅŸamalarda da yeni delillerin varlığına dayanılmıştır. BaÅŸka bir deyiÅŸle Meclis iradesi de yeni delil varsayımına göre oluÅŸmuÅŸtur.
Bu durumda TBMM’nin Yüce Divana sevketmeme kararına karşı bir yargı yerinde itiraz yolu bulunmadığı, ancak böyle bir yargı yerinin varlığı ve ona yapılacak itirazın reddi halinde TBMM kararının kesinlik kazanabileceÄŸi ÅŸeklindeki gerekçe, Anayasa’daki özel düzenlemenin amaç ve iÅŸlevini gözardı eden bir anlayışı yansıtmaktadır. Meclis soruÅŸturmasının birincil amacı, icraatını beÄŸenmediÄŸi ya da hatalı bulduÄŸu bakanı cezalandırmak deÄŸil, bakanların görevlerini siyasal cezalandırma tehlikesi ya da tehdidine maruz kalmadan yapabilmelerini saÄŸlamaktır. Oysa yukarda anılan gerekçe, bakanı sade vatandaÅŸtan daha az güvenceli bir duruma düÅŸürmekle Meclis SoruÅŸturması kurumunun birincil amacıyla çeliÅŸmektedir. Ayrıca bu anlayış, TBMM’nde belli bir dönemde çoÄŸunlukta olanlara önceki dönemde iktidarda olan siyasal rakipleri üzerinde baskı kurma ve onları siyaseten yıpratma olanağını tanımış olmaktadır. Böyle bir yaklaşım, Meclis SoruÅŸturmasının amaç ve iÅŸleviyle baÄŸdaÅŸamaz. Çünkü Yüce Divanda aklanma güvencesi bile, yargılanma süreci içinde yaÅŸanacak olanların telafisini saÄŸlayamaz.
Öte yandan Meclis SoruÅŸturması süreci içinde tüm deliller deÄŸerlendirildikten sonra, ilgili bakanın Yüce Divana sevkine gerek görmeyen Meclis iradesine, sonradan aynı delillere göre sevk kararını veren meclis iradesinin üstün tutulmasını haklı kılabilecek bir neden gösterilemez. Sonraki iradenin öncekine üstünlüÄŸü ancak yasama sürecinde söz konusu olabilir. Yargısal bir iÅŸlem olan Yüce Divana sevk iradesi, bakımından böyle bir üstünlük ancak yeni delillerin varlığı halinde haklı görülebilir.
Partilerin anlaÅŸarak birbirlerini aklamaları olasılığı gerekçe gösterilerek sonraki meclis iradesine yeni bir delil olmaksızın üstünlük tanımak, TBMM’ne güvensizlik ifade etmesi bir yana suçsuzluk karinesine de aykırı düÅŸer. TBMM’de belli bir dönem çoÄŸunlukta olan partileri potansiyel suçlu saymak bir yargı organının yaklaşımı olamaz.
Partilerin anlaÅŸarak birbirlerini aklamaları olasılığının önlenmesi, Anayasa ve Ä°çtüzükte buna yönelik düzenlemeler yapılarak saÄŸlanır. Böyle bir olasılığa göre karar oluÅŸturmak Yüce Divanın görevi deÄŸildir.
Açıklanan nedenlerle, sanıkların Yüce divana sevkini gerektirecek yeni delillerin var olup olmadığı araÅŸtırılarak buna göre bir karar verilmesi gerekirken, böyle bir incelemeden bağımsız olarak, daha önceki dönemde aynı fiillerle ilgili olarak kurulan meclis soruÅŸturma komisyonu raporu uyarınca TBMM Genel Kurulu tarafından verilen Yüce Divana sevketmeme kararının yargılamaya engel teÅŸkil etmeyeceÄŸi yolundaki çoÄŸunluk kararına katılmıyoruz”.
2- Meclis SoruÅŸturma Komisyonu’nun Görevini Süresinde Tamamlamaması Nedeniyle Davanın Yöntemine Uygun Olarak Açılmadığına Ä°liÅŸkin Ä°tirazlar
Meclis SoruÅŸturma Komisyonu’nun görevini Anayasa’nın 100. ve TBMM Ä°çtüzüÄŸü’nün 110. maddesinde belirtilen hak düÅŸürücü süre içinde tamamlamadığından davanın yöntemine uygun açılmadığına iliÅŸkin itirazın incelenmesinde;
Anayasa’nın 100. maddesinin ikinci fıkrasında, “Komisyon, soruÅŸturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclise sunar. SoruÅŸturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, Komisyona iki aylık yeni ve kesin bir süre verilir. Bu süre içinde raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığına teslimi zorunludur.” ;TBMM Ä°çtüzüÄŸü’nün 110. maddesinin son fıkrasında da ise,“SoruÅŸturma komisyonu, raporunu Anayasa’nın 100 üncü maddesine göre kuruluÅŸundan itibaren iki ay içinde verir. SoruÅŸturmanın bitirilememesi halinde, komisyona iki aylık yeni ve kesin bir süre verilir. Komisyonun bu konudaki istem yazısı Genel Kurulun bilgisine sunulur. Bu süre içinde raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığına teslimi zorunludur.” denilmektedir.
Meclis SoruÅŸturma Komisyonu’nun görev süresi Anayasa’da açıkça belirtilmiÅŸtir. Bu durumda SoruÅŸturma Komisyonu, çalışmalarını en fazla dört ay içinde tamamlamak zorundadır.
“Tatil” ve “ara verme” TBMM Ä°çtüzüÄŸü’nün 5. ve 6. maddelerinde tanımlanmıştır. Buna göre, Tatil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarının belli bir süre ertelenmesidir. Danışma Kurulunun önerisi üzerine Genel Kurulca baÅŸka bir karar alınmadıkça Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Temmuz günü tatile girer. Bir yasama yılı içinde üç aydan fazla tatil yapılamaz. Ara verme, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onbeÅŸ günü geçmemek üzere çalışmalarını ertelemesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin ara verme kararı alması, Danışma Kurulunun bu konudaki görüÅŸü alındıktan sonra teklifin Genel kurulca oylanması suretiyle olur.
TBMM Ä°çtüzüÄŸü’nün 183. maddesinde, “Bu içtüzükte gösterilen süreler, aksi, Anayasa, Yasa veya Ä°çtüzükte belirtilmedikçe, tatil sırasında iÅŸlemez” denilmektedir. Kural olarak komisyonlar Meclis’in çalışma dönemi içinde faaliyet gösterirler. Komisyonların tatil sırasında çalışmalarına devam edebilmeleri için Meclis’e baÅŸvurarak bu konuda karar istemeleri gerekmektedir. Bu durumda Meclis tarafından karar verilmediÄŸi takdirde, tatil veya ara verme süresince komisyonun görev süresi iÅŸlemeyecektir.
Somut olayda, 9/5-6 Esas sayılı Meclis SoruÅŸturma Komisyonu 10.2.2004 tarihinde çalışmalarına baÅŸlamıştır. TBMM‘nin 4.3.2004 tarihli 63. birleÅŸimde alınan 799 sayılı kararla, 9.3.2004 tarihinden itibaren faaliyetine 15 gün ara vermiÅŸtir. Komisyon kendisine verilen iki aylık süre içerisinde soruÅŸturmayı tamamlayamadığından, Ä°çtüzüÄŸün 110. maddesi uyarınca iki aylık ek süre verilmesi için, 14.4.2004 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığından talepte bulunmuÅŸ ve TBMM Genel Kurulu’nun 20.4.2004 tarihli 75. BirleÅŸiminde 804 sayılı kararla talep kabul edilerek, 25.4.2004 tarihinden baÅŸlamak üzere Komisyona iki aylık ek süre verilmiÅŸtir. Komisyon’un çalışmasını 25.6.2004 tarihinde sonuçlandırması gerekmektedir. Nitekim Komisyon çalışmaları sonrasında, “eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in eylemlerine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 205. maddesi gereÄŸince tecziyeleri için Yüce Divan’a sevklerine” dair 25.6.2004 tarihli raporu hazırlayarak çalışmalarını bitirmiÅŸtir. Bu durumda, Komisyon’un çalışmalarını Anayasa’nın 100. ve TBMM Ä°çtüzüÄŸü’nün 110. maddelerinde öngörülen süreler içerisinde tamamladığı ve bu yönden bir aykırılığın söz konusu olmadığı görülmektedir.
Belirtilen nedenlerle; Anayasa’nın 100. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen sürelere riayet edilmemesi nedeniyle Yüce Divan’a sevk kararının geçersiz olduÄŸu yolundaki istemin, 16.2.2005 gününde, BaÅŸkan Mustafa BUMÄ°N BaÅŸkan vekili HaÅŸim KILIÇ, Üyeler Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOÄžLU, Tülay TUÄžCU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Fazıl SAÄžLAM, A. Necmi ÖZLER ve Serdar ÖZGÜLDÜR’ün oylarıyla, Üye Tülay TUÄžCU ve Fazıl SAÄžLAM’ın gerekçedeki farklı görüÅŸleriyle OYBÄ°RLİĞİ ile REDDÄ°NE karar verilmiÅŸtir.
Anılan üyelerin farklı görüÅŸleri ÅŸöyledir:
“1- Gerek Anayasa'nın 100/2. maddesi ve gerekse Ä°çtüzüÄŸün 109. maddesi, ‘ad çekme suretiyle kurulacak onbeÅŸ kiÅŸilik bir komisyon’ dan söz etmektedir. Åžu halde meclisteki ad çekme ile birlikte komisyon 10.2.2004 tarihinde kurulmuÅŸ olmaktadır. Komisyon'un baÅŸkan, baÅŸkanvekili, kâtip ve sözcü seçmesi ise ad çekme ile kurulmuÅŸ bulunan komisyonun görev dağılımı ile ilgili bir husustur.
Her ne kadar Anayasada öngörülen 2+2 aylık sürelerin ne zaman baÅŸlayacağı Anayasa'nın 100. maddesinde belirtilmemiÅŸse de, bu kuralı somutlaÅŸtıran Ä°çtüzüÄŸün 110. maddesinin üçüncü fıkrası: ‘SoruÅŸturma komisyonu, raporunu Anayasanın 100 üncü maddesine göre kuruluÅŸundan itibaren iki ay içinde verir.’ hükmünü içermektedir. SoruÅŸturma Komisyonu 10.2.2004 tarihinde kurulduÄŸuna göre, sürenin de bu tarihten baÅŸlaması gerekir.
2- Ä°çtüzüÄŸün 25. maddesinde yer alan ‘Hangi komisyonların tatil ve ara verme sırasında çalışacağı, BaÅŸkanın teklifi üzerine Genel Kurulca tespit edilir.’ ÅŸeklindeki hüküm ise, daimi komisyonlar için öngörülmüÅŸtür. Ä°çtüzükte düzenleniÅŸ yeri de bunu açıkça göstermektedir. Bu kural, Ä°çtüzüÄŸün ikinci kısmının üçüncü bölümünde Komisyonlar baÅŸlığı altında 20 - 48. maddeler arasında yer almıştır. Anılan kuralın yalnızca burada düzenlenmiÅŸ bulunan komisyonlar için geçerli olacağı, sistematik yorum kuralının bir gereÄŸidir.
Buna karşılık SoruÅŸturma Komisyonu, ‘Denetim Yolları’ baÅŸlıklı 6. kısmın ‘Meclis SoruÅŸturması ve Yüce Divana sevk’ baÅŸlıklı 5. bölümünde 109. ve 112. maddeler arasında yer almaktadır. Bu kurallar içinde ara vermeyi haklı kılacak hiçbir hüküm yer almamaktadır. Tam aksine 110. madde Anayasa'nın 100. maddesini tekrarlayarak Raporun 2+2 aylık süreler sonunda TBMM BaÅŸkanlığına teslimini zorunlu kılmaktadır.
3- Ä°çtüzüÄŸün 183. maddesinde yer alan ‘Bu Ä°çtüzükte gösterilen süreler, aksi Anayasa, kanun veya Ä°çtüzükte belirtilmedikçe, tatil sırasında iÅŸlemez.’ ÅŸeklindeki kural da 15 günlük ara verme süresinin SoruÅŸturma Komisyonu'nun görev süresine eklenmesini haklı kılamaz. Çünkü yukarda açıklanan Anayasa ve Ä°çtüzük kuralları, sürelerin tatil sırasında iÅŸlemiyeceÄŸi kuralının aksini belirten hükümler olarak deÄŸerlendirilmelidir. Çünkü Anayasa'nın 100/2. maddesi: ‘iki aylık yeni ve kesin bir süre verilir.’ dedikten sonra, aynı maddeye 3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Yasa ile eklenen cümle ‘Bu süre içinde raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığına teslimi zorunludur.’ ifadesini kullanmak suretiyle bu kesinliÄŸi daha da pekiÅŸtirmiÅŸ bulunmaktadır.
4- Kaldı ki bir an için Ä°çtüzüÄŸün 183. maddesinin SoruÅŸturma Komisyonu için öngörülen süreleri de kapsadığı varsayılsa bile, bu maddede açıkça belirtilen ÅŸey, sürelerin ‘tatil sırasında’ iÅŸlemiyeceÄŸidir. Gerek Anayasa ve gerekse Ä°çtüzük tatil ve ara vermeyi farklı anlamlarda kullanmaktadır. Anayasanın 93. maddesinin ikinci fıkrasında ‘Bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapılabilir’ denildikten sonra, onu izleyen ikinci cümlecikte ve dördüncü fıkrada, üç kez ‘ara verme veya tatil’ ibaresi kullanılmıştır. Bu ayırım, Türk Parlamento terminolojisinde "ara verme" ve "tatil" kavramlarının farklı anlamlarda kullanılmış olmasının bir sonucudur. Nitekim Ä°çtüzüÄŸün 5. maddesi "tatil" baÅŸlığını taşımakta ve bu kavram altında ÅŸu tanımı getirmektedir: ‘Tatil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarının belli bir süre ertelenmesidir.' Bu tanımdan sonra maddenin ikinci fıkrasında Genel Kurulca baÅŸka bir karar alınmadıkça Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1 Temmuz günü tatile gireceÄŸi belirtilmekte ve Anayasa'nın yalnızca tatil sözcüÄŸüne baÄŸladığı kural tekrarlanmaktadır: ‘Bir yasama yılı içinde üç aydan fazla tatil yapılamaz.’
Buna karşılık Ä°çtüzüÄŸün 6. maddesi, ‘Ara Verme’ baÅŸlığı altında ÅŸu tanımı getirmektedir: ‘Ara verme, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onbeÅŸ günü geçmemek üzere çalışmalarını ertelemesidir.’
Bu farklı terminoloji öÄŸretide de aynı ÅŸekilde kullanılmakta, hatta bundan pratik sonuçlar çıkarılmaktadır. Örnekler: ‘Anayasa'nın tatil ve ara vermeyi ayrı ayrı isimlendirmesi karşısında, ara verme ile geçen sürelerin Meclisin en çok üç aylık tatil süresi dışında tutulduÄŸunu kabul etmek gerekir.’ :(Tanör - YüzbaşıoÄŸlu, Türk Anayasa Hukuku, 6. bası, s.246) ; ‘Meclis bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapabilir. ...: Ancak Meclis, tatilin dışında da daha kısa sürelerle çalışmalarına ara verebilir.’ ÖZBUDUN, Türk Anayasa Hukuku, 7. bası, s. 298; ‘TBMM bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapabilir. ... Ancak bu Anayasa hükmü meclisin tatil dışında, bir seferinde 15 günü geçmemek koÅŸuluyla çalışmalarına ara vermesine engel deÄŸildir’: SABUNCU, Anayasaya GiriÅŸ, 9. bası, s. 183.)
Sonuç olarak 100/2. maddede öngörülen sürenin aşıldığında hiçbir kuÅŸku yoktur.
Ancak sürenin aşılmış olması, kendiliÄŸinden soruÅŸturma raporunun yokluÄŸu ya da bu rapora dayanılarak açılmış bulunan davanın düÅŸmesi sonucunu doÄŸurmaz. Her ne kadar Anayasanın 100. maddesinin ikinci fıkrasının sonuna 2001 Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi ile eklenen ‘Bu süre içinde raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığına teslimi zorunludur.’ ÅŸeklindeki cümle kesin ve zorlayıcı bir ifade taşımaktaysa da bu ifadenin konuluÅŸ amacına göre yorumlanması gerekir. 100. madde ile ilgili deÄŸiÅŸiklik gerekçesinde ‘Böylece bu konudaki iÅŸlerin sürüncemede kalmasının önlenmesi saÄŸlanacak ayrıca Meclis SoruÅŸturması gibi önemli bir denetim mekanizmasının siyasallaÅŸmasının önüne geçilecektir.’ denilmektedir. Åžu halde bu süre hak düÅŸürücü süre niteliÄŸinde olmayıp, iki amaçla düzenlendiÄŸi anlaşılmaktadır : l)’Ä°ÅŸlerin sürüncemede kalmasını önlemek’; 2) ‘Meclis soruÅŸturmasının siyasallaÅŸmasının önüne geçmek’ Bu amaçlardan birincisi yeni eklenen cümleden önceki cümle ile zaten karşılanmıştı: ‘SoruÅŸturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, komisyona iki aylık yeni ve kesin bir süre verilir.’ Buradaki kesin süre esasen soruÅŸturmanın sürüncemede kalmasını önlemek için konulmuÅŸtu.
Bu nedenle ek cümlenin yorumunda ve davadaki ön sorunun çözümünde asıl belirleyici olan ikinci amaç, yani ‘Meclis SoruÅŸturması gibi önemli bir denetim mekanizmasının siyasallaÅŸmasının önüne geçme’ amacıdır.
O zaman sorun, ‘Anayasada öngörülen soruÅŸturma süresinin konuyu siyasallaÅŸtırma amacıyla aşılıp aşılmadığı’ sorusunda düÄŸümlenmektedir.
Bu duruma göre, olayda komisyonun kuruluÅŸundan 25 gün kadar sonra görev bölümü yapması ve görevinin Meclis Genel Kurulu'nca bu tarih itibariyle baÅŸlatılması ve buna ek olarak 15 günlük ara verme süresinin de toplam süreye eklenmesi, sürenin hesaplanması yönünden hatalı bir yorum ve deÄŸerlendirme olsa da, bunun, soruÅŸturma sürecinin somutluÄŸu içinde soruÅŸturmayı siyasallaÅŸtırma amacı ya da kastı ile yapıldığını kabul etmek mümkün görünmemektedir.
SoruÅŸturma süresine iliÅŸkin talebin açıklanan nedenlerle reddi gerekirken, soruÅŸturmanın süresi içinde yapıldığı yönündeki çoÄŸunluk görüÅŸüne katılmıyoruz”.
3- Meclis AraÅŸtırma Komisyonu’nun Görev ve Yetki Sınırlarını AÅŸtığına Ä°liÅŸkin Ä°tirazlar
Meclis AraÅŸtırma Komisyonu’nun görev ve yetki sınırlarını aÅŸarak sanıklar hakkında SoruÅŸturma Komisyonu kurulması yönünde karar almış olmasının, Anayasa ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ä°çtüzüÄŸünde yer alan düzenlemelere ve Meclis AraÅŸtırma Komisyonu kurumunun niteliÄŸine aykırı olduÄŸuna iliÅŸkin itirazının incelenmesinde;
Anayasa’nın 98. maddesi ve Ä°çtüzüÄŸün 104 ve 105. maddelerine uygun olarak, “Yolsuzlukların Sebeplerinin Sosyal ve Ekonomik Boyutlarının AraÅŸtırılarak Alınması Gerekli Önlemlerin Belirlenmesi Amacı Ä°le 10/9 Esas sayılı Meclis AraÅŸtırma Komisyonu” kurulmuÅŸtur. Ancak, sanıklar hakkında Meclis SoruÅŸturması açılmasına iliÅŸkin TBMM Genel Kurulu Kararının iddia edildiÄŸi gibi, Meclis AraÅŸtırma Komisyonu’nun vermiÅŸ olduÄŸu karar gözetilerek deÄŸil, usulüne uygun verilen önergeler üzerine alındığı anlaşılmıştır. Meclis SoruÅŸturması açılmasına iliÅŸkin TBMM Genel Kurulu kararının yöntemine uygun önergeler üzerine alınmış olması karşısında, konunun daha önceden Meclis AraÅŸtırma Komisyonunda incelenerek ilgililer hakkında Meclis SoruÅŸturması açılması yönünde karar verilmesinin SoruÅŸturma Komisyonu’nun yaptığı iÅŸlemlerin geçerliliÄŸi üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır.
Bu nedenle Meclis AraÅŸtırma Komisyonu’nun görev ve yetki sınırlarını aÅŸarak sanıklar hakkında soruÅŸturma Komisyonu kurulması yönünde aldığı karara iliÅŸkin itirazın 16.2.2005 gününde, BaÅŸkan Mustafa BUMÄ°N BaÅŸkan vekili HaÅŸim KILIÇ, Üyeler Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOÄžLU, Tülay TUÄžCU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Fazıl SAÄžLAM, A. Necmi ÖZLER ve Serdar ÖZGÜLDÜR’ün oylarıyla OYBÄ°RLİĞİ ile REDDÄ°NE karar verilmiÅŸtir.
4- Önceki Dönemde Meclis Genel Kurulu’nda Yüce Divan’a Sevk Edilmeme Kararı VerilmiÅŸ Olmasına RaÄŸmen Aynı Konuda Tekrar SoruÅŸturma Açılarak Yüce Divan’a Sevk Kararı Verilmesinin Eylemli Bir Ä°çtüzük Ä°hlali NiteliÄŸinde Bulunması Nedeniyle Anılan Kararın Ä°ptaline Yönelik Ä°tirazlar
Anayasa Mahkemesi’nin görev alanı Anayasa’da çerçevelenmiÅŸtir. Anayasa Mahkemesi’nin görevleri arasında, Meclis’in “karar” ÅŸeklindeki iÅŸlemlerinin Anayasa Mahkemesi’nce denetlenmesi yer almamaktadır. Ancak istisnai olarak hangi tür parlamento kararlarının Anayasa Mahkemesi’nce denetlenebileceÄŸi, Anayasa’nın 85. ve 148. maddelerinde gösterilmiÅŸtir. Bu nedenle, Meclis SoruÅŸturması açılıp açılmaması, Meclis SoruÅŸturmasının yürütülmesi, SoruÅŸturma Komisyonu’nun kurulması, bu komisyona üye seçilmesi gibi konulardaki TBMM kararları aleyhine, Anayasa’ya aykırı olduÄŸu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne iptal istemiyle baÅŸvurulması imkanı yoktur.
Meclis SoruÅŸturmasının deÄŸiÅŸik aÅŸamalardaki kararların alınışı sırasında ortaya çıkabilecek Ä°çtüzük ihlallerinin bir içtüzük deÄŸiÅŸikliÄŸi ÅŸeklinde nitelendirilmesi halinde, bu kararlar aleyhine Anayasa Mahkemesi’ne kimlerin baÅŸvurabilecekleri Anayasa’da açıkça belirlenmiÅŸtir. Buna göre kanun, KHK ve TBMM Ä°çtüzüÄŸü’nün veya bunların belli madde veya hükümlerinin Anayasa’ya aykırı olduÄŸu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açma yetkisi, CumhurbaÅŸkanına, Ä°ktidar ve Anamuhalefet partilerinin Meclis gruplarına ve TBMM’nin üye tamsayısının en az beÅŸte biri tutarındaki milletvekillerine tanınmıştır. Sanıkların sayılanlar arasında olmadığı açıktır.
Belirtilen nedenlerle daha önceki dönemde Meclis Genel Kurulunda Yüce Divan’a sevk edilmeme kararı verilmiÅŸ olmasına raÄŸmen, aynı konuda tekrar soruÅŸturma açılarak Yüce Divan’a sevk kararı verilmesinin, aynı zamanda eylemli bir Ä°çtüzük deÄŸiÅŸikliÄŸi niteliÄŸinde bulunduÄŸu, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 253. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca davanın reddine ve aynı zamanda Ä°çtüzük deÄŸiÅŸikliÄŸi niteliÄŸindeki iÅŸlemin iptaline karar verilmesi gerektiÄŸi yönündeki itirazlarının 16.2.2005 gününde, BaÅŸkan Mustafa BUMÄ°N BaÅŸkan vekili HaÅŸim KILIÇ, Üyeler Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOÄžLU, Tülay TUÄžCU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Fazıl SAÄžLAM, A. Necmi ÖZLER ve Serdar ÖZGÜLDÜR’ün oylarıyla OYBÄ°RLİĞİ ile REDDÄ°NE karar verilmiÅŸtir.
B- DÄ°ÄžER Ä°STEMLERLE Ä°LGÄ°LÄ° ARA KARARLARI
- EÅŸref ve Münire Albay’ın, sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ın kendileri hakkında gerçekleÅŸtirilen bir iÅŸlemle ilgili olarak, sorumlu olduklarını düÅŸündükleri kimi kamu görevlilerinin yargılanmalarını engellediÄŸi, bu nedenle maddî ve manevî zarara uÄŸramalarına sebep olduÄŸu savıyla, davaya katılma istemlerini içeren 19.11.2004 ve 3.1.2005 günlü dilekçeleri ile ilgili olarak tarafların görüÅŸleri alındıktan sonra, iddiaya konu olayların görüÅŸülmekte olan kamu davasıyla her hangi bir ilgisinin bulunmaması, ayrıca sanık Ahmet Mesut Yılmaz’a isnat edilen suçtan dolayı doÄŸrudan veya dolaylı bir zarar görmemiÅŸ olmaları karşısında, adı geçen kiÅŸilerin 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 365. maddesine uygun olmayan katılma istemlerinin REDDÄ°NE karar verilmiÅŸtir.
-Sanık GüneÅŸ Taner ve müdafii Av. Ömer Lütfü AvÅŸar’ın bu yöndeki istemleri üzerine, Yüce Divan 16.2.2005 günlü kararı ile sanık GüneÅŸ Taner’in rahatsızlığı nedeniyle sonraki duruÅŸmalardan, gerektiÄŸinde çaÄŸrılmak üzere vareste tutulmasına OYBÄ°RLİĞİ ile karar vermiÅŸtir.
- GüneÅŸ Taner müdafii Av. Ömer Lütfü AvÅŸar’ın, 11.2.2005 günlü dilekçesinde ileri sürdüÄŸü, sevk kararı açık olmadığından tavzihi gerektiÄŸine iliÅŸkin isteminin suçlama konusunun net ve anlaşılabilir olması nedeniyle REDDÄ°NE karar verilmiÅŸtir.
- Sanık GüneÅŸ Taner müdafii Av.Ömer Lütfü AvÅŸar, 24.3.2005 günlü oturumda ve 31.3.2005 günlü dilekçesi ile;
Ä°hale öncesinde Ankara 8. Ä°dare Mahkemesine açılan dava sonunda mahkemesince verilen kararın, Sabri Uzun tarafından Komisyona sunulan GüneÅŸ Taner, Cem Uzan ve bilinmeyen bir ÅŸahsın bulunduÄŸu fotoÄŸrafın, SoruÅŸturma Komisyonu Raporunun 298 ve 340. sayfalarında yer alan eklerin orijinallerinin, SoruÅŸturma Komisyonunda dinlenen tüm tanıkların dinleme tutanaklarının Yüce Divan dava dosyasına sunulmaması nedeniyle tüm Komisyon çalışmalarının bant kayıtlarının orijinallerinin, Aktif Analiz Serbest Muhasebecilik Mali MüÅŸavirlik A.Åž. tarafından düzenlenen Türk Ticaret Bankası DeÄŸerlendirme Raporunun orijinalinin istenilmesini, Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner tarafından Ä°çiÅŸleri Bakanlığına yazılan 20.10.1998 günlü yazının akibetinin sorulmasını talep etmiÅŸtir.
SoruÅŸturmanın esasını doÄŸrudan ilgilendirmeleri nedeniyle Ä°çiÅŸleri Bakanlığı MüsteÅŸarı imzalı Emniyet Genel MüdürlüÄŸü antetli 4.8.1998 günlü, B-05-1-EGM-009.06.01/375-3299 sayılı yazının muhatap TMSF’deki orijinali ile bu yazının Ä°çiÅŸleri Bakanlığındaki karşılığı ve dayanağı yazışmaların tamamının, Emniyet Genel MüdürlüÄŸündeki müstenidatların tamamının ve Hazine MüsteÅŸarlığındaki üç tane onay yazısı taslağının ıslak imzalı orijinallerin ilgili kurumlardan istenilmesine, bunun dışındaki taleplerinin ise soruÅŸturmanın esasını doÄŸrudan ilgilendirmemesi nedeniyle REDDÄ°NE karar verilmiÅŸtir.
- Ahmet Mesut Yılmaz müdafileri, Yüce Divan BaÅŸkanlığına kim tarafından gönderildiÄŸi belirlenemeyen üç sayfası Türkçe’ye çeviriden ibaret bulunan, içeriÄŸinde 17 Åžubat 1998 tarihinde Korkmaz YiÄŸit’e ait olduÄŸu belirtilen Saber Halkla Ä°liÅŸkiler isimli ÅŸirketin hesabından Aloha isimli hesap sahibi Turgut Yılmaz’a 14 000 000 ABD dolarının havale edildiÄŸine iliÅŸkin altı sayfalık belgelerin dosyadan çıkartılmasına karar verilmesi isteminde bulunmuÅŸlardır. Sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ın kardeÅŸi Turgut Yılmaz ile Korkmaz YiÄŸit arasında ticari iliÅŸki olup olmadığı, gönderilen belgelerdeki iÅŸlem tarihi ve suçlama konusu eylemler deÄŸerlendirildiÄŸinde, yapılan ihbarın araÅŸtırılmasının uygun olacağı sonucuna varılarak, sanık Ahmet Mesut Yılmaz vekillerinin ihbar mektubunun dosyadan çıkarılmasına karar verilmesi yönündeki istemlerinin REDDÄ°NE karar verilmiÅŸtir.
Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporunda yer almayan, ancak, sanıklar hakkındaki iddialarla ilgili görülebilecek ve içeriÄŸinde 17 Åžubat 1998 tarihlerinde, Korkmaz YiÄŸit adına Saber Halkla Ä°liÅŸkiler Åžirketi’nin Dubai Ulusal Bankası’nda bulunan 0127058715 numaralı hesabından, bu ÅŸahıs adına Saber Halkla Ä°liÅŸkiler Åžirketi’nin talimatıyla 14.000.000 Amerikan dolarının, Grand Cayman UBS’deki “Aloha” adlı Turgut Yılmaz’a ait hesaba havale edildiÄŸi”ne yönelik bilgiler bulunan belgeler duruÅŸma sırasında Yüce Divan BaÅŸkanlığına gönderilmiÅŸtir. Anılan belgelerin ve belge içeriÄŸinde belirtilen hususların gerçeÄŸi yansıtıp yansıtmadığının saptanması amacıyla ilgili ülkeler adli makamlarıyla yazışmalar yapılmış ve cevaplar alınmıştır.
Korkmaz YiÄŸit’in Turgut Yılmaz’a 14.000.000 ABD doları ödediÄŸi iddialarına iliÅŸkin olarak elinde bilgi ve belge olduÄŸunu belirten ve Victor Karahan ismiyle imzalanan bir dilekçe ile ilgili olarak, dilekçede belirtilen bilgilere göre Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı tarafından yazışmalar yapılmış ve verilen cevaplar Yüce Divan BaÅŸkanlığına gönderilmiÅŸtir.
Yapılan yazışmalar neticesinde, Victor Karahan isimli bir ÅŸahsın belirtilen adreste bulunmadığı, belge içeriÄŸindeki hususların gerçeÄŸi yansıtmadığı, belgede geçen tarihlerde Saber Halkla Ä°liÅŸkiler isimli ÅŸirketin anılan Bankada hesabının bulunmadığı ve bu hesaba belirtilen nitelikte bir para transferinin de gerçekleÅŸmediÄŸinin bildirildiÄŸi görülmüÅŸtür.
Açıklanan nedenlerle, sanıklara yönelik bu iddialara itibar edilmemiÅŸtir.
Vl- ESASA Ä°LÄ°ÅžKÄ°N TESPÄ°T VE DEÄžERLENDÄ°RMELER
TBMM Genel Kurulunca 27.10.2004 günü sanıklar hakkında ayrı ayrı oylanarak alınan 824 ve 825 sayılı kararlar gereÄŸince 9/5-6 Esas sayılı SoruÅŸturma Raporu ile sanıklar eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in Türk Ticaret Bankası(Türkbank) ihalesi sürecinde, ihalenin yapımında ve fiyat oluÅŸumunda fesat karıştırmak suretiyle güdümlerinde bir medya düzeni kurmak için tüm organizasyonları gerçekleÅŸtirdikleri, böylece siyasi rant amaçladıkları, ayrıca Türkbank ihalesi ile doÄŸrudan iliÅŸkisi bulunmayan üçüncü ÅŸahıs konumundaki Kamuran Çörtük’e ihalede üstlendiÄŸi aracılık misyonunun karşılığı olarak Genç TV’nin bedelsiz olarak verilmesini saÄŸladıkları iddiasıyla sanıkların eylemlerine uyan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 64. maddesinin birinci fıkrası delaletiyle aynı Kanun’un 205., 219. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ve 33. maddesi gereÄŸince cezalandırılmaları istenmiÅŸtir.
A- TÜRKBANK’IN STATÜSÜ VE MALÄ° DURUMU Ä°LE HAZÄ°NE HÄ°SSELERÄ°NÄ°N DEVRÄ°NE Ä°LÄ°ÅžKÄ°N GELÄ°ÅžMELER
1- Bankanın Yapısı ve Sermayesindeki Değişiklikler
a)- Banka Hakkında Genel Bilgi
TBMM Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporunda Banka’nın yapısı ile ilgili bilgiler özetle ÅŸöyledir:
Türkbank, Ä°slam Ticaret Bankası A.Åž. adı altında, 9.3.1913 tarihinde Adapazarı’nda mahalli bir banka olarak kurulmuÅŸtur. Ticaret unvanı 31.3.1937 tarihinde deÄŸiÅŸtirilen Türk Ticaret Bankası A.Åž. olarak ülke bankaları arasında yerini almıştır.
Banka’nın sermayesi 15.12.1993 tarihinde 1 trilyon liraya çıkarılmıştır. 31.12.1993 tarihi itibariyle, Bankanın ortaklık yapısı aÅŸağıdaki gibidir:
Pay Sahipleri: Payların Dağılımı(%)
Türkiye Ticaret Bankası Mensupları
Sosyal Güvenlik Sandığı Vakfı 84,19
Hazine Dış Ticaret MüsteÅŸarlığı 13,55
DiÄŸer 2,26
Türk Ticaret Bankası’nın mali bünyesinin zafiyete uÄŸraması nedeniyle, Devlet Bakanlığının 2.9.1994 gün ve 94/1061 sayılı onayı ile 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 64. maddesinin 1. fıkrası kapsamına alınmıştır. Bu madde ile Hazine’den sorumlu Bakana banka yönetiminden, mali yapının güçlendirilmesi ile ilgili tedbirler almasını isteme yetkisi, banka yönetimine de bu tedbirleri uygulayarak sonuçlarını Hazine MüsteÅŸarlığı’na bildirme görevi vermektedir. Ayrıca Bakana, yönetim kurulu, müdürler kurulu ve denetim kurulu üyelerini kısmen ya da tamamen görevden alma ve yerlerine yenilerini atama yetkisi tanınmaktadır.
Söz konusu onay ile Hazine MüsteÅŸarlığı banka yönetiminden sermaye artırımı yapmasını, satılabilir taşınmazlarını satmasını, risk doÄŸurucu iÅŸlemlerden kaçınmasını, nitelikli personel istihdam etmesini ve rasyonel bir yönetim anlayışı geliÅŸtirmesini istemiÅŸtir.
Bankanın mali durumunu bozan en önemli etken, Sümer Holding Grubuna kullandırılan krediler olmuÅŸtur. Zamanla tahsil kabiliyeti yitirilen söz konusu kredilerin tasfiye edilmesi amacıyla 28.4.1994 tarihinde Kamu Ortaklığı Ä°daresi, Sümer Holding ve Banka arasında bir protokol düzenlenmiÅŸ ve Banka 3,6 trilyon liralık alacağından vazgeçmiÅŸ, kalan alacakları ise nakde dönüÅŸme kabiliyeti bulunmayan gelir ortaklığı senetlerine baÄŸlanmıştır.
Bankanın mali durumunu bozan bir diÄŸer etken; TYT Bank ve Marmara Bankasına yapılan yüksek tutardaki repoların, adı geçen bankaların 1994 yılında batması nedeniyle geri dönüÅŸünün saÄŸlanamamasıyla ortaya çıkmıştır.
1994 yılında yaÅŸanan döviz kurlarındaki yüksek oranlı artış sonucunda, Banka daha da zor duruma düÅŸmüÅŸtür.
Bu dönem içerisinde Bankanın gerek yönetim, gerek denetim kurullarına Hazine temsilcileri de katılmıştır. Bankanın 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 64. maddesi kapsamına alınmasından sonra ise, gerek yönetim, gerekse de denetim kurulları Bankalar Kanunu’nun verdiÄŸi yetkiye dayanarak Hazine MüsteÅŸarlığı tarafından atanmıştır. Bu dönemde geri dönüÅŸ olanağı bulunmayan krediler verilmeye devam edilmiÅŸ ve gerçek durumu gizleyen bilançolar düzenlenmiÅŸtir.
Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik ve Emekli Sandığı Vakfı kendi içerisinde yönetim deÄŸiÅŸikliÄŸine gittikten sonra, 5.11.1996 ve 5.12.1996 tarihlerinde iki kez olaÄŸanüstü genel kurul toplantısı isteminde bulunmuÅŸtur.
Bankanın zarar üretmeye devam etmesi ve yapısal sorunlarının çözülememesi üzerine, Banka, 26.5.1997 günlü olurla TMSF’na devredilmiÅŸtir.
Banka yönetimi, Bankanın devir tarihi olan 26.5.1997 tarihi itibariyle bilanço ve kar zarar tablolarını TMSF’ye yollamıştır. Buna göre, Banka’nın toplam zararının 70,2 trilyon lira, özkaynak açığının ise, 68,9 trilyon lira olduÄŸu görülmektedir. 26.5.1997 tarihi esas alınarak bağımsız denetim kuruluÅŸu Aktif Analiz Serbest Muhasebecilik Mali MüÅŸavirlik A.Åž. tarafından yapılan denetim sonucunda düzenlenen 12.8.1997 tarihli raporda, 45,108 trilyon lira cari dönem zararı olmak üzere, Banka’nın toplam zararı 106,372 trilyon lira olarak belirlenmiÅŸtir. Bağımsız denetim raporunda yer alan devir bilançosunun, Bankalar Yeminli Murakıbı Sinan Çam tarafından incelenmesi sonucunda düzenlenen 31.7.1997 tarihli mütalaaya göre ise, toplam zarar 105,603 trilyon lira, özkaynak açığı ise 81,282 trilyon liradır. Aynı bilanço rakamlarına dayanılarak banka toplam zararı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından 107,228 trilyon lira olarak hesaplanmıştır.
Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik ve Emekli Sandığı Vakfı tarafından, Banka’nın TMSF’ye devri hakkında açılan dava sonucunda; Ankara 8. Ä°dare Mahkemesinin 14.7.1997 günlü yürütmeyi durdurma kararı üzerine, Banka 4.8.1997 günlü olurla yeniden 64. maddesinin birinci fıkrası kapsamında izlemeye alınarak eski sahiplerine iade edilmiÅŸtir.
Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin 29.8.1997 tarihli olaÄŸanüstü genel kurulunda sermayesi 3 trilyon liradan 50 trilyon liraya çıkarılmıştır. Süresi içerisinde kullanılmayan rüçhan hakları 6.11.1997 tarihinde TMSF tarafından kullanılmış ve banka hisselerinin % 84,52 oranındaki hissesi TMSF’nun mülkiyetine geçmiÅŸtir.
3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 64. maddesinin “bankanın yönetimini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının görüÅŸünü de alarak TMSF’na tevdi etmeye veya” bölümünün Anayasa Mahkemesi’nin 9.10.1997 günlü, 1997/65 Karar sayılı kararıyla iptal edilmesi üzerine, Fon Yönetimi ile bankanın çoÄŸunluk hissesine sahip Sandık Yönetimi, Türk Ticaret Kanunu’nun 324. maddesine göre Fonun sermaye artırımına katılarak banka hisselerine sahip olması hususunda aralarında anlaÅŸmışlardır. Adı geçen madde hükmü aynen ÅŸöyledir:
“Son yıllık bilançodan esas sermayenin yarısının karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, idare meclisi derhal toplanarak durumu umumi heyete bildirir. Åžirketin aciz halinde bulunduÄŸu ÅŸüphesini uyandıran emareler mevcutsa idare meclisi aktiflerin satış fiyatları esas olmak üzere bir ara bilançosu tanzim eder. Esas sermayenin üçte ikisi karşılıksız kaldığı takdirde, umumi heyet bu sermayenin tamamlanmasına veya kalan üçte bir sermaye ile iktifaya karar vermediÄŸi takdirde ÅŸirket feshedilmiÅŸ sayılır. Åžirketin aktifleri ÅŸirket alacaklarının alacaklarını karşılamaya yetmediÄŸi takdirde idare meclisi bu durumu derhal mahkemeye bildirmeye mecburdur. Mahkeme bu takdirde ÅŸirketin iflasına hükmeder. Åžu kadar ki; ÅŸirket durumunun ıslahı mümkün görülüyorsa idare meclisi veya bir alacaklının talebi üzerine mahkeme iflas kararını tehir edebilir. Bu halde mahkeme, envanter tanzimi veya bir yediemin tayini gibi ÅŸirket mallarının muhafazası için lüzumlu tedbirleri alır.”
Türkbank’ın 3.2.1998 tarihli olaÄŸanüstü genel kurulunda sermayesi 50 trilyon liradan 120 trilyon liraya çıkarılmış ve rüçhan hakları yine TMSF tarafından kullanılmıştır. 31.6.2001 tarihi itibariyle (tasfiye tarihi) 120 trilyon lira tutarındaki sermayesinin hissedarlar arasındaki dağılımı ise ÅŸöyledir.
Pay Sahipleri: Payların Dağılımı(%)
TMSF 92,84
TTB Mun.Sos.Güv.Em.Yrd.S.V. 5,65
Hazine M. 0,96
DiÄŸer 0,55
b)- Türkbank’a Aktarılan Kamu Kaynakları
Türkbank, TMSF’na 26.5.1997 tarihinde devredilmiÅŸtir. Bu tarih itibarıyla zararı 107.228 milyar liradır. Bu tutarın karşılığı ise 777.577.955 dolardır. Fonlama zararı 213.920 milyar liradır. Bu tutarın karşılığı ise, tasfiyeye iliÅŸkin yürütmeyi durdurma tarihi olan 30.9.2001 döviz kuruna göre, 138.893.872 dolardır. Toplam zararı 321.148 milyar lira ve 916.471.827 dolardır.
TMSF tarafından Türkbank’a;
3.6.1997 tarihinde 3 trilyon,
19.6.1997 tarihinde 37 trilyon,
6.11. 1997 tarihinde 2,262 trilyon,
16.12.1997 tarihinde 70 trilyon,
olmak üzere toplam 112,262 trilyon lira kaynak aktarılmıştır. Bu tutarın karşılığı 628.315.526 dolardır. Bu tutarın 99.167 trilyon lirası sermaye artırımında kullanılmıştır. Bu tutarın karşılığı ise, 573.915.043 dolardır. Sermaye artırımında kullanılmayan 10.833.312.301.000 lira ise, faizsiz ve vadesiz mevduat olarak aktarılmıştır. Bu tutar 23.6.1999 tarihinde Fon’a iade edilmiÅŸtir. Aktarma tarihindeki döviz karşılığı 54.358.915 dolardır. Ä°ade tarihindeki döviz karşılığı 26.024.475 dolardır. Fark tutar olan 28.374.440 dolar kadar Bankaya katkı saÄŸlanmıştır.
6.11.1997 tarihinde aktarılan 2.262 milyar liranın döviz karşılığı 12.359.980 dolardır.
26.4.2000 tarihinde bankaya 63.009 milyar lira aktarılmış, bu tutar 19.06.2000 tarihinde geri alınmıştır. Aktarma tarihindeki döviz karşılığı 104.302.786 dolardır. Ä°ade tarihindeki döviz karşılığı 102.727.096 dolardır. Fark tutar olan 1.575.680 dolar kadar bankaya katkı saÄŸlanmıştır.
Bu durumda, aktarılan kaynak ve sağlanan menfaat toplamı 616.224.152 dolar olmaktadır (573.915.043+12.359.980+28.374.440+1.575.680).
Ayrıca, 7.12.2000.14.05.2001 tarihlerinde aktarılan Devlet Ä°ç Borçlanma senetlerinin Bankaya verildikleri tarihlerdeki karşılıkları toplamı da 367.017.804 dolardır.
İkisinin toplamı 983.242.956 dolardır.
Bankanın 30.9.2001 tarihli net öz kaynak tutarı ise, 200.007 milyar liradır. Bu tutarın döviz karşılığı 130.470.349 dolardır.
Bu durumda, Türkbank’ın kamuya maliyeti 852.772.607 dolar (983.242.956 -130.470.349) olmaktadır.
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz 30.6.1997-11.1.1999 tarihleri arasında, sanık GüneÅŸ Taner ise, 30.6.1997-25.11.1998 tarihleri arasında görev yapmıştır.”
2-Türkbank’ın Satılmasına Yönelik Önceki GiriÅŸimler
Türk Ticaret Bankasının, 4 AÄŸustos 1998 tarihindeki satış ihalesinden önce, iki kez daha satılması gündeme gelmiÅŸtir.
Türkbank hisselerinin satışıyla ilgili (9/43) Esas sayılı önceki Meclis SoruÅŸturma Komisyonu, MÄ°T MüsteÅŸarlığından birinci satış teÅŸebbüsü ile ilgili bilgi istemiÅŸtir. MüsteÅŸarlık tarafından Komisyona iletilen 31.3.2000 tarihli bilgi notunda; “Erol Evcil’in Türk Ticaret Bankasını satın alarak, bankaya olan borçlarını tasfiye etmek, hatta banka kaynaklarından yararlanmak suretiyle, diÄŸer bankalara olan borçlarını ödemek istediÄŸi, bu nedenle adı geçen bankayı satın almak için büyük çaba sarfettiÄŸi, bu konuda Alaettin Çakıcı’dan yardım talep ettiÄŸi, Erol Evcil’in Bankayı satın alamaması üzerine, Alaettin Çakıcı’nın Mehmet Üstünkaya, Adil Öngen ve Ali Balkaner’i iÅŸe mani olmakla suçlayarak, hedef gösterdiÄŸi ve bu çerçevede Ä°MKB danışmanı Adil Öngen’e silahlı saldırıda bulunulduÄŸu, ÅŸeklinde duyumlar intikal etmiÅŸtir” denilmektedir.
Ä°kinci alım teÅŸebbüsü ise, iÅŸadamı Aydın Bolak’ın sahibi olduÄŸu Türk Petrol A.Åž. tarafından gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir.
Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı, Türkbank hisselerinin % 67.77’sini Türk Petrol A.Åž.’ne satmak için, 18.10.1997 tarihli yazısı ile Hazine MüsteÅŸarlığına baÅŸvurmuÅŸtur. Ancak, Türk Petrol A.Åž. 23.10.1997 tarihinde Vakfa, 24.10.1997 tarihinde de MüsteÅŸarlığa bir yazı yazarak, hisselerin alımından vazgeçildiÄŸini bildirmiÅŸtir.
Vakıf BaÅŸkanı Celal Balabanlı (9/5,6) Esas numaralı Meclis SoruÅŸturma Komisyonu’nunda 2.3.2004 tarihinde vermiÅŸ olduÄŸu ifadesinde; “Bankanın % 85 hissesini ön protokolle Türk Petrol A.Åž.’ne sattıklarını, 1 trilyon kaparo aldıklarını, alımdan vazgeçilmesi üzerine kaparoyu irat kaydettiklerini, ilgilinin kaparoyu geri almak için mahkemeye baÅŸvurduÄŸunu, fakat alamadığını” söylemiÅŸtir.
Organize suç örgütleriyle ilgili (9/40-41) Esas Numaralı Meclis SoruÅŸturma Komisyonu, bu konuyla ilgili olarak Alaettin Çakıcı’yı dinlemiÅŸtir. Çakıcı bu konuda özetle; “Aydın Bolak Bankayı satın almak için emekli sandığı ile görüÅŸmüÅŸ ve 5 milyon dolar da para vermiÅŸti. Mehmet KocabaÅŸ’a; Aydın Bolak’a gidip, bu bankanın bizim namus meselemiz olduÄŸunu ve bu iÅŸe girmemesini söylemesini istedim. Aydın Bolak’da 5 milyon dolarını yaktı ve bizi kırmayarak bu iÅŸten vazgeçti” demiÅŸtir.
Daha önceki bu giriÅŸimlere raÄŸmen Türkbank hisselerinin satışı gerçekleÅŸememiÅŸtir.
3- Ä°hale Mevzuatına Göre Ä°hale Süreci
a)- İhaleye Hazırlık Aşaması
Hazine MüsteÅŸarlığının baÄŸlı bulunduÄŸu Devlet Bakanlığının 11.12.1997 tarih ve 58760 sayılı onayı ile Türk Ticaret Bankasının TMSF’na ait hissesinin satışına izin verilmiÅŸtir.
Bunun üzerine, TMSF Ä°dare Meclisi, 20.1.1998 tarih ve 2 sayılı kararı ile ÖzelleÅŸtirme Ä°daresinden destek alınarak satış iÅŸleminin Fon tarafından yapılmasını kararlaÅŸtırmıştır.
Ä°hale öncesinde Türkbank’ın kasasında 485.000.000 dolar karşılığı devlet tahvili bulunmaktadır. Mevcut Banka yönetimi bu tutarın sadece nemalarını kullanmaya yetkilidir.
TMSF, Türk Ticaret Bankasının kendisine ait %84.52 oranındaki hissesini satmak için öncelikle Tanıtım Dokümanı (DeÄŸer Tespit Raporu ile Tanıtım Kitapçığı) ve Ä°hale Åžartları Belgesini hazırlamıştır. Tanıtım Dokümanı Aktif Analiz Serbest Muhasebecilik Mali MüÅŸavirlik A.Åž.’ne (Arthur Andersen) hazırlattırılmıştır. TMSF Ä°dare Meclisi 11.2.1998 tarih ve 7 nolu kararı ile, tanıtım dokümanının hazırlanmasında Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin mevcut bağımsız denetçisi olan Ergin Uluslararası Denetim ve Yeminli Mali MüÅŸavirlik A.Åž. (Grant Thornton) tarafından hazırlanan 1997 yılı denetim raporunun esas alınmasını kararlaÅŸtırmıştır. Aktif Analiz Serbest Muhasebecilik Mali MüÅŸavirlik A.Åž.’nin seçilmesinde Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin önceki yıllarda denetim raporlarının bu firma tarafından hazırlanmış olması göz önünde bulundurulmuÅŸtur. DeÄŸer Tespit Raporu ile bankanın deÄŸeri;
- Ä°ndirgenmiÅŸ Nakit Akımları yöntemine göre; 28.225.000.-59.980.000 dolar,
- Defter DeÄŸeri yöntemine göre; 92.503.000 dolar,
- Net Aktif DeÄŸeri yöntemine göre; 52.020.000 dolar,
- Piyasa DeÄŸeri yöntemine göre; 251.272.000 dolar,
olarak tespit edilmiÅŸtir.
Ä°hale Åžartları Belgesi(Ä°hale Åžartnamesi)nde ise satış iÅŸleminin sonuçlandırılmasına kadar geçerli olacak esaslar belirlenmiÅŸtir. Satış ihalesinin teklif alma ve pazarlık olmak üzere iki aÅŸamada tamamlanması kararlaÅŸtırılmıştır. Ä°halenin yapılmasında, katılımcılara eÅŸit davranmak koÅŸuluyla fon idare meclisine, “Ä°hale Usulü” baÅŸlıklı 4. madde ile geniÅŸ yetkiler tanınmıştır. Yine geniÅŸ yetkiler içeren 10. ve 15. madde hükümleri de aynen ÅŸöyledir:
10. Geçici Teminatların Ä°rat Kaydedilmesi ve DiÄŸer Teklif Sahiplerine ÇaÄŸrı Yapılması
“Satışın kendisine yapılmasına karar verilen teklif sahibinin fon tarafından bildirilecek süre içerisinde sözleÅŸmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diÄŸer yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde, geçici ve ek geçici teminatları irat kaydedilir. Bu durumda ikinci en yüksek teklifi verenden baÅŸlamak üzere diÄŸer TEKLÄ°F SAHÄ°PLERÄ°’ne sırasıyla çaÄŸrıda bulunarak aynı usul ve ÅŸartlar uygulanır.”
15. Ä°halenin KesinleÅŸmesi Veya Ä°ptali
“Ä°hale, FON Ä°DARE MECLÄ°SÄ° kararıyla kesinleÅŸir. FON Ä°DARE MECLÄ°SÄ° ihaleyi dilediÄŸine verip vermemekte serbest olduÄŸu gibi, ihalenin herhangi bir aÅŸamasında gerekçe göstermeksizin ihaleyi iptal edebilir.”
TMSF 30.4.1998 tarihli Resmi Gazete ile yerli ve yabancı gazetelerde ilan vererek ihale sürecini baÅŸlatmıştır. Ä°lan metninde Bankanın ödenmiÅŸ sermayesinin 50 trilyon lira olduÄŸu ve Fon’un 2886 sayılı Devlet Ä°hale Kanunu’na tabi olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediÄŸine yapmakta serbest olduÄŸu belirtilmiÅŸtir.
6 AÄŸustos 1997 tarih ve 23072 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu YönetmeliÄŸi’nin 22. maddesine göre, Fon, 2886 sayılı Devlet Ä°hale Kanunu’na tabi deÄŸildir. Aynı YönetmeliÄŸin 12. maddesine göre de, Fon zorunlu hallerde sermayenin en az % 51’ine sahip olmak koÅŸuluyla sermaye artırımına iÅŸtirak etmek veya banka hisse senetlerini satın almak suretiyle bankaya ortak olabilmektedir.
b)- İhalenin Yapılması
Türkbank ihalesiyle ilgili olarak süresi içerisinde toplam 26 firma ÅŸartname satın almıştır. Son teklif verme tarihi olan 4.6.1998 günü itibarıyla beÅŸ istekli ihaleye teklif vermiÅŸtir. Bu firmalar ÅŸunlardır:
- Zorlu Holding A.Åž.( Ahmet Nazif Zorlu-Denizbank)
- Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž.(Kokmaz YiÄŸit- Bank Ekspres)
- AS Yapı Endüstrisi A.Åž.(Ali Balkaner-Yurtbank)
- Ä°peks Ä°plik Tekstil Sanayi A.Åž.( Hayyam GaripoÄŸlu-Sümerbank)
- Avrupa ve Amerika Holding A.Ş.(Erol Aksoy-İktisat Bankası).
TMSF 5.6.1998 tarihli yazıları ile Rekabet Kurumu ile Hazine MüsteÅŸarlığından katılımcılar hakkında ön izin talep etmiÅŸtir. Bu yazılarda teklif sahipleri sıralanarak, 3182 sayılı Bankalar Kanunu ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde, ihaleye devam edilmesi için katılımcılar yönünden bir sakınca bulunup bulunmadığı sorulmuÅŸtur.
Rekabet Kurumu 6.7.1998 tarihli yazısı ile Hazine MüsteÅŸarlığı ise, 20.7.1998 tarihli yazısı ile ön izni vermiÅŸtir.
4054 sayılı Kanun’un “BirleÅŸme ve devralmalar” baÅŸlıklı 7. maddesine göre:
“Bir ya da birden fazla teÅŸebbüsün hakim durum yaratmaya veya hakim durumlarını daha da güçlendirmeye yönelik olarak, ülkenin bütünü yahut bir kısmında herhangi bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doÄŸuracak ÅŸekilde birleÅŸmeleri veya herhangi bir teÅŸebbüsün ya da kiÅŸinin diÄŸer bir teÅŸebbüsün mal varlığını yahut ortaklık paylarının tümünü veya bir kısmını ya da kendisine yönetimde hak sahibi olma yetkisi veren araçları, miras yoluyla iktisap durumu hariç olmak üzere, devralması hukuka aykırı ve yasaktır.
Hangi tür birleÅŸme ve devralmaların hukuki geçerlilik kazanabilmesi için Kurula bildirilerek izin alınması gerektiÄŸini Kurul, çıkaracağı tebliÄŸlerle ilan eder.”
Bu madde gereÄŸince çıkarılan 1997/1 sayılı Rekabet Kurulu TebliÄŸine göre, bir birleÅŸme veya devralma iÅŸleminde, birleÅŸmeyi veya devralmayı gerçekleÅŸtiren teÅŸebbüslerin ilgili ürün piyasasında, toplam pazar paylarının %25’i aÅŸması veya bu oranı aÅŸmasa bile toplam cirolarının 25 trilyon Türk Lirasını aÅŸması halinde, Rekabet Kuruluna izin için baÅŸvurulması gerekmektedir.
Rekabet Kurumu izin yazısında katılımcılardan herhangi birinin ihaleyi kazanması durumunda sektördeki payı % 3,5’u aÅŸmayacağından, rekabetin olumsuz yönde etkilenmeyeceÄŸi, bu nedenle de ihaleye devam edilmesinde 4054 sayılı Kanun yönünden bir sakınca bulunmadığı belirtilmiÅŸtir.
Hazine MüsteÅŸarlığı izin yazısında, teklif sahiplerinin banka sahibi olmaları nedeniyle 3182 sayılı Kanun’un 5. maddesine göre ihaleye devam edilmesinde bir sakınca bulunmadığı ve katılımcıların Türkbank’ı rehabilite etme gücüne sahip olup olmadıklarının ihale fiyatı da dikkate alınmak suretiyle hisse devri izni verilmesi aÅŸamasında deÄŸerlendirileceÄŸi bildirilmiÅŸtir. 5. maddeye göre bir bankanın %5 ve daha fazlasına sahip olacak ortakların, kurucularda aranan nitelikleri taşımaları ve Hazine MüsteÅŸarlığından izin almaları gerekmektedir.
TMSF Ä°dare Meclisi 22.7.1998 gün ve 24 numaralı kararında belirtilen esaslar ile Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin TMSF’na ait % 84.52 oranındaki hissesinin blok satışı için beÅŸ kiÅŸilik bir ihale komisyonu kurmuÅŸtur. Ayrıca, satış iÅŸleminin Fon Genel MüdürlüÄŸünce belirlenen esaslara göre yürütülmesi ve sonuçlandırılmasına karar verilmiÅŸtir.
Belirlenen bu esaslara göre:
- 28 ve 29.7.1998 tarihlerinde birinci toplantı yapılarak, katılımcılardan revize teklifleri istenecektir.
- 4.8.1998 tarihinde ikinci toplantı yapılacak ve önce elemesiz revize teklifler alınacaktır. Sonra, ihale komisyonunca en yüksek teklif açıklanarak, iki adet elemeli tur yapılacak ve iki turda en düÅŸük teklif veren katılımcı elenecektir.
- Üç teklif sahibi kaldığında ihaleye açık artırma ile devam edilecek ve 5 milyon dolar aralığı ile artırım yapılacaktır.
- Son teklif Fon Ä°dare Meclisinin deÄŸerlendirmesine ve Hazine MüsteÅŸarlığı ile Rekabet Kurumunun onayına sunulacaktır. Olumlu izinden sonra kati teminat ve peÅŸinat alınarak hisselerin devir iÅŸlemleri teknik ve hukuki yönden tamamlanmış olacaktır.
Basında çıkan söylentiler üzerine TMSF 24.6.1998 tarihinde Emniyet Genel MüdürlüÄŸüne yazı yazarak ihaleyle ilgili söylentiler konusunda araÅŸtırma yapılarak bilgi verilmesini istemiÅŸtir.
Türk Ticaret Bankası A.Åž ihalesi bilgilendirme toplantısına Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž.’ni temsilen, Korkmaz YiÄŸit ve SavaÅŸ Özcan katılmış ve 28.5.1998 tarihinde gizlilik taahhütnamesini imzalamışlardır.
20.7.1998 gününde Hazine MüsteÅŸarlığı tarafından katılımcılar açısından ihaleye katılmalarında bir sakınca olmadığına dair ön izin verilmiÅŸtir.
TMSF 21.7.1998 tarihli yazısı ile Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž.’ni revize teklifini vermesi için 29.7.1998 gününde birinci tur görüÅŸmeye çağırmıştır.
TMSF 30.7.1998 tarihli yazı ile blok satışa iliÅŸkin nihai görüÅŸmenin (açık artırma) 4.8.1998 tarihinde saat 10.30 da Merkez Bankası Ä°dare Merkezi, ANKARA adresinde yapılacağını katılımcılara bildirmiÅŸtir.
Ä°hale Komisyonu 4.8.1998 tarihinde yapılan pazarlık sonucunda; ihalenin en yüksek teklifi 600.000.000- dolar karşılığında Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž. uhdesinde kaldığını tespit tutanağı düzenleyerek kayıt altına almıştır. Ä°halede Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž.’ni, Korkmaz YiÄŸit, Ahmet Karahan ve SavaÅŸ Özcan temsil etmiÅŸtir.
Ä°hale süreci aÅŸağıda gösterildiÄŸi ÅŸekilde sonuçlanmıştır:
- Önce elemesiz revize teklifler alınmış ve ihale komisyonu en yüksek teklifin 360 milyon dolar olduÄŸunu açıklamıştır.
- Birinci elemeli turda, en düÅŸük teklifi (380 milyon dolar) veren Ä°peks Ä°plik Tekstil Sanayi A.Åž. elenmiÅŸtir.
- Ä°kinci elemeli turda, Zorlu Holding A.Åž. ile Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž. aynı teklifi (445 milyon dolar) verdiÄŸi için tur tekrarlanmıştır. Bu turda en düÅŸük teklifi (450 milyon dolar) veren AS Yapı Endüstrisi A.Åž. elenmiÅŸtir.
- Avrupa ve Amerika Holding A.Åž., Zorlu Holding A.Åž. ile Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž.’nin katılımı ile ve 490 milyon dolar baÅŸlangıç tutarı ile pazarlık aÅŸamasına geçilmiÅŸtir.
- Avrupa ve Amerika Holding A.Åž. 8. turda ve 585 milyon dolarda, Zorlu Holding A.Åž. 8. turda ve 595 milyon dolarda ihaleden çekilmiÅŸlerdir. Ä°hale 8. turda 600 milyon dolar veren Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž.’nde kalmıştır.
4.8.1998 tarih ve 1 numaralı yazısı ile de Ä°hale Komisyonu, TMSF Ä°dare Meclisi BaÅŸkanlığından son teklifler (en yüksek teklifi veren üç istekli) belirtilmek suretiyle, deÄŸerlendirme sonucu belirlenecek ticaret ÅŸirketine Fona ait hissenin devredilebilmesi için gereken izinlerin Rekabet Kurumu ve Hazine MüsteÅŸarlığından alınması için gereÄŸinin yapılmasını istemiÅŸtir. TMSF Ä°dare Meclisi 4.8.1998 tarih ve 25 nolu kararı ile söz konusu hissenin Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž.’ne devredilmesi için Rekabet Kurumu ve Hazine MüsteÅŸarlığına baÅŸvurulmasını kararlaÅŸtırmıştır. Bu izinler, ihalenin usulüne uygun yapılıp yapılmadığıyla ilgili olmayıp, Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun ile Bankacılık Kanunundan kaynaklanmaktadır.
TMSF 24.6.1998 tarihinde Emniyet Genel MüdürlüÄŸüne yazdığı ihaleyle ilgili söylentilerin araÅŸtırılarak bilgi verilmesi istemli yazıda cevabın verilmesi için bir süre belirtmediÄŸi gibi, ihale sonuçlanana kadar herhangi bir tekit de yazmamıştır. Yazıya raÄŸmen satışla ilgili prosedür iÅŸlemeye devam etmiÅŸtir. Ä°çiÅŸleri Bakanlığı ihalenin yapıldığı gün olan 4.8.1998 tarihinde yazdığı cevapta halen aranmakta olan bir organize suç örgütü mensubunun ihaleye katılan Korkmaz YiÄŸit lehine baskılar yaptığını bildirmiÅŸtir. Yazı, ihale sonuçlandıktan sonra TMSF’ye intikal etmiÅŸtir. TMSF Ä°dare Meclisi BaÅŸkanı Gazi Erçel, ihaleden sonra gelmiÅŸ olması ve ilgili yerlere de gönderilmiÅŸ bulunması nedenleriyle, kendilerince deÄŸerlendirilmesini gerektirecek bir hususun bulunmadığı düÅŸüncesiyle, belirtilen durumu ÅŸerh düÅŸerek yazıyı saklamakla yetindiÄŸini ifade etmiÅŸtir. Hazine yetkilileri ve sanıklarla olan görüÅŸmeler sırasında da bu yazı hakkında Gazi Erçel tarafından herhangi bir bilgi verilmemiÅŸ ve açıklama yapılmamıştır.
c)- Onay Aşaması
Rekabet Kurulu 20.08.1998 tarih ve 80/615-117 sayılı toplantısında “Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž‘nin Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin % 84,52 hissesini devralması iÅŸleminin 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 7. maddesiyle yasaklanan, bir ya da birden fazla teÅŸebbüsün hakim durum yaratmaya veya hakim durumlarını güçlendirmeye yönelik olarak, ülkenin bütünü yahut bir kısmında herhangi bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doÄŸuracak ÅŸekilde bir devralma olmadığı, dolayısıyla söz konusu devralma iÅŸlemine izin verilmesi gerektiÄŸi” kararını almış ve 20.8.1998 günlü, 1893 sayılı yazı ile devre izin verildiÄŸini bildirmiÅŸtir.
Hazine MüsteÅŸarlığı da 8.9.1998 tarih ve 59582 sayılı yazısı ile ilgili firmadan alınan ek taahhütname karşılığında izin verildiÄŸini bildirmiÅŸtir. Bu yazıya esas 4.9.1998 tarihli bakan olurunda sadece MüsteÅŸar Yener Dinçmen ve Bakan GüneÅŸ Taner’in imzası bulunmaktadır. MüsteÅŸar dışındaki bürokratlar onay belgesini imzalamamışlardır.
Bürokratlarca hazırlanıp paraflanan fakat MüsteÅŸar ve Bakan tarafından imzalanmadığı için tekemmül etmeyen onay taslaklarında;
- Alıcının ihale bedeli ve Bankanın rehabilitasyonu için gereken yaklaşık 1,1 milyar dolarlık finansmanın kaynağı konusunda tatmin edici bir açıklama getiremediÄŸi,
- Alıcının yazılı ve görsel basında yüksek tutarlı alımlar yaptığı,
- Kamuoyunda ihaleye fesat karıştırıldığına iliÅŸkin spekülasyonlar yapıldığı,
ÅŸeklindeki bilgilerin deÄŸerlendirilmesinin gerektiÄŸi ifade edilmiÅŸtir.
Hazine MüsteÅŸarlığı izin verirken Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž.’nden bir taahhütname almıştır. 21.8.1998 tarihli bu taahhütnamede:
- Banka sermayesinin 2001 yılı sonuna kadar 500.000.000- dolar artırılması,
- Gerek hisse bedeli ödemesinde gerekse de sermaye artırımında Türkbank ve Bank Ekspres kaynaklarının kullanılmaması,
- Türkbank Emekli Sandığı Vakfına karşı olan yükümlülüklerin sürmesi,
- Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž. tarafından banka hisselerinin satılması durumunda önceden Hazine MüsteÅŸarlığı’ndan izin alınması,
- 21.8.1998 günlü bu taahhütnamede belirtilen hususlara uyulmaması durumunda 3182 sayılı Kanun’un uygulanmasından doÄŸacak sonuçların kabul edildiÄŸi,
cayılmaz ve süresiz olarak taahhüt edilmiÅŸtir.
TMSF Ä°dare Meclisi, 17.9.1998 tarih ve 29 sayılı kararı ile Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž’ne satış sözleÅŸmesinin imzalanması için 8.12.1998 tarihine kadar süre tanınmasına karar vermiÅŸtir.
TMSF Genel MüdürlüÄŸü 17.9.1998 tarih ve 99813 sayılı yazı ile bu kararı Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahhüt ve Ticaret A.Åž.’ne bildirmiÅŸtir.
5.10.1998 tarihinde, sanık BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz, BaÅŸbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan ve Ä°çiÅŸleri Bakanı Kutlu AktaÅŸ BaÅŸbakanlık Konutunda toplanarak ihale sürecinin durdurulmasını kararlaÅŸtırmışlardır. Durum Amerika’da bulunan sanık Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’e de iletilmiÅŸtir. Bu süreç, Korkmaz YiÄŸit ile Kutlu AktaÅŸ arasında Ä°çiÅŸleri Bakanlığında 29.8.1998 tarihinde yapılan görüÅŸmede, YiÄŸit’in Çakıcı ile iliÅŸkisini itiraf etmesi ve BaÅŸbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in bundan haberdar olmasıyla baÅŸlamıştır.
8.10.1998 tarihinde gazeteci Tuncay Özkan sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ı ziyaret etmiÅŸ ve Fikri SaÄŸlar’ın elindeki kaset hakkında bilgi vermiÅŸtir.
9.10.1998 tarihinde sanık Ahmet Mesut Yılmaz Emniyet yetkililerinden kaset hakkında bilgi istemiÅŸ ve 11.10.1998 tarihinde deÅŸifre metni kendisine Antalya’da iletilmiÅŸtir.
13.10.1998 tarihinde Mersin milletvekili Fikri SaÄŸlar kaset içeriÄŸini kamuoyuna açıklamıştır. Kaset Fikri SaÄŸlar’ın eline 29.9.1998 tarihinde geçmiÅŸtir.
Hazine MüsteÅŸarlığı, 14.10.1998 tarih ve 68627 sayılı yazı ile söz konusu ihale hakkında meclis araÅŸtırması açılması talep edildiÄŸinden, araÅŸtırmalar sonuçlanıncaya kadar devre iliÅŸkin izin ve satış sürecinin durdurulmasının Bakanlık Makamının 13.10.1998 tarih ve 68624 sayılı oluru ile uygun bulunduÄŸunu TMSF‘ye bildirmiÅŸtir.
TMSF Ä°dare Meclisi, 14.10.1998 tarih ve 31 sayılı kararı ile satış sürecinin durdurulması ve Ä°stanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi BaÅŸsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar vermiÅŸtir. 15.10.1998 tarihinde TMSF suç duyurusunda bulunmuÅŸtur.
Devlet Bakanlığı ve BaÅŸbakan Yardımcılığı makamının 19.2.1999 gün ve 12057 sayılı oluru ile hisse devrine iliÅŸkin olarak Devlet Bakanlığı makamının 8.9.1998 gün ve 5388 sayılı oluru ile verilen izin iptal edilmiÅŸtir. Hazine MüsteÅŸarlığı 22.2.1999 tarih ve 12438 sayılı yazı ile satış ÅŸartnamesinin 15. maddesine göre ihaleyi iptal konusunda yetkili olan TMSF‘nun ihaleyi iptal etmesinin uygun olacağını TMSF’ye bildirmiÅŸtir.
TMSF İdare Meclisi, 2.3.1999 tarih ve 30 sayılı kararı ile ihalenin iptal edilmesine, teminat mektuplarının iadesine karar vermiştir.
4- Türkbank’ın Tasfiye Süreci
9.8.2002 tarihli olaÄŸanüstü genel kurul toplantısında bankanın infisah ve tasfiyesine karar verilmiÅŸ ve tasfiye kararı 14.8.2002 tarihinde Ticaret Sicil MemurluÄŸunda tescil ve 19.8.2002 tarih ve 5616 sayılı Ticaret Sicil gazetesinde ilan edilmiÅŸtir.
Tasfiye kurulunun 1.12.2003 tarihli kararıyla ÅŸubelerinin tümünün sistemsel olarak kapatılma kararı alınmış ve 2.12.2003 tarihli kararı ile de görevli tüm personelin iÅŸ akitlerinin feshine karar verilmiÅŸtir.
3.7.2003 gün ve 25257 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2003/5745 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile; Türk Ticaret Bankası Emeklilik Sandığı Vakfının, bütün aktif ve pasifleriyle birlikte Sosyal Sigortalar Kurumuna devredilmesi kararlaÅŸtırılmıştır.
5- Ä°hale Sürecinde GerçekleÅŸen Olaylar
Türk Ticaret Bankası, mali bünyesindeki bozulma nedeniyle ilk kez 2.9.1994 tarihinde 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 64. maddesinin birinci fıkrası kapsamına alınmıştır. Bu madde, Hazine’den sorumlu Bakana, banka yönetiminden mali yapının güçlendirilmesi ile ilgili tedbirler almasını isteme yetkisi, banka yönetimine de bu tedbirleri uygulayarak sonuçlarını Hazine MüsteÅŸarlığı’na bildirme görevi vermektedir. Ayrıca Bakana, bankanın yönetim kurulu, müdürler kurulu ve denetim kurulu üyelerini kısmen ya da tamamen görevden alma ve yerlerine yenilerini atama yetkisi de tanınmaktadır.
Türk Ticaret Bankasının mali bünyesinin bozulması nedeniyle, Devlet Bakanlığının 2.9.1994 gün ve 94/1061 sayılı onayı ile Hazine MüsteÅŸarlığı banka yönetiminden sermaye artırımı yapmasını, satılabilir taşınmazlarını satmasını, risk doÄŸurucu iÅŸlemlerden kaçınmasını, nitelikli personel istihdam etmesini ve rasyonel bir yönetim anlayışı geliÅŸtirmesini istemiÅŸtir.
TMSF Ä°dare Meclisi Kararı ile Türk Ticaret Bankasına 2.6.1997 tarihinde 3 trilyon, 19.6.1997 tarihinde 37 trilyon ve 15.12.1997 tarihinde 70 trilyon olmak üzere toplam 112.2 trilyon lira mevduat aktarılmıştır. Mevduat aktarımı bankanın Merkez Bankası Ankara Åžubesi nezdindeki Menkul Kıymetler Depo Hesabına TMSF adına bloke edilerek, devlet iç borçlanma senedi karşılığı yapılmıştır.
Gerek mevduat aktarımları gerekse de sermaye artırımları Hazine MüsteÅŸarlığınca alınan Bakan olurlarına dayanılarak yapılmaktadır (26.5.1997 tarih ve 22768 sayılı onay ile 11.12.1997 tarih ve 58760 sayılı onaylar). 40 trilyon liralık mevduat aktarımı sanıkların göreve baÅŸladıkları 30.6.1997 tarihinden önce yapılmıştır.
26.5.1997 tarihinde dönemin Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’in imzasıyla Türkbank’ın idaresi Bankalar Kanunu’nun 64. maddesinin ikinci fıkrasına göre TMSF’na devredilmiÅŸtir. TMSF tarafından Türk Ticaret Bankası hisselerinin devralınmasında, Bankalar Kanununun 5 inci maddesi gereÄŸince alınması gereken izin alınmamıştır.
Devir iÅŸlemine karşı Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik ve Emekli Sandığı Vakfı Ankara 8. Ä°dare Mahkemesine yürürlüÄŸün durdurulması istemli bir dava açmıştır. Mahkemenin isteme uygun olarak 14.7.1997 tarihinde yürürlüÄŸün durdurulmasına karar vermesi nedeniyle Banka hisseleri 4.8.1997 tarihinde tekrar eski ortaklarına iade edilmiÅŸtir.
Bu geliÅŸme üzerine, Devlet Bakanlığı sermaye artırımı suretiyle Türkbank’ın hisselerinin çoÄŸunluÄŸunun TMSF’ye devrinin saÄŸlanması ve satışa hazırlanması ÅŸeklinde bir çözüme baÅŸvurmuÅŸtur. Hazine MüsteÅŸarlığı’nın Bakan GüneÅŸ Taner imzalı 31.2.1997 tarihli olurunda; “Bu durumda, Fon tarafından yapılan sermaye artırımı ile ilgili iÅŸlemlerin iptalinin iç ve dış piyasalardaki olumsuz yansımalarının tüm bankacılık sistemini etkileyecek mahiyette olması ve bankanın sorunlarının mevcut sermaye yapısıyla çözümüne imkan bulunmaması karşısında; mali bünyesi tüm sistemi tehdit eder derecede zafiyete uÄŸramış olan bankanın durumunun, Bankalar Kanununun konuluÅŸ ve TMSF’nun kuruluÅŸ amaçları doÄŸrultusunda ele alınıp, Bankalar Kanununun 64/1 inci maddesinin son paragrafındaki “Bakan mali bünyenin takviyesi için gerekli tüm tedbirleri almaya yetkilidir” hükmü çerçevesinde deÄŸerlendirilmesi zorunluluk arzetmektedir.
Banka sermayesinin, 31.12.1996 tarihli bilançoda yer alan yeniden deÄŸerleme fonu mevcudunun da kullanılması suretiyle, 50 trilyon liraya çıkarılması hususunda genel kurulun AÄŸustos 1997 sonuna kadar toplantıya çaÄŸrılmasının, sermayenin genel kurul kararını izleyen 15 gün içinde taahhüt edilmesinin ve ödenmesinin banka yönetim kurulundan ve en büyük ortak konumunda bulunan Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfından istenmesi,
Bu süre içinde taahhüt edilmeyen ve ödenmeyen sermayenin TMSF YönetmeliÄŸinin 11/3 üncü maddesi uyarınca TMSF tarafından, daha önce yapılmış bulunan ödemelere mahsup edilmek üzere, taahhüt edilerek ödenmesinin,
uygun olacağı düÅŸünülmektedir” denilmektedir.
29.8.1997 tarihinde yapılan Åžirket OlaÄŸanüstü Genel Kurul toplantısında Türk Ticaret Bankasının sermayesi 3 trilyon liradan 50 trilyon liraya çıkarılmıştır. Ortaklar tarafından rüçhan haklarının kullanılmaması ve yapılan olaÄŸanüstü genel kurul toplantısında “ortaklar tarafından rüçhan hakkının kullanılmaması halinde sermaye artırımına katılma konusunda yalnız ve yalnız TMSF’na kullandırılabileceÄŸi”nin aralarında katılan Vakıf temsilcilerinin de bulunduÄŸu bir kısım ortaklar tarafından verilen bir deÄŸiÅŸiklik önergesiyle kararlaÅŸtırılması üzerine, TMSF tarafından bu hakkın kullanılması sonucunda Türk Ticaret Bankasının % 84.52 oranındaki çoÄŸunluk hissesi TMSF’na intikal etmiÅŸtir. Hazine hisselerinin temsilcileri verilen deÄŸiÅŸiklik önergesinin usule aykırı olduÄŸunu ileri sürerek karara muhalif kalmışlardır.
Fon Ä°dare Meclisinin 15.12.1997 günlü 30 sayılı kararı ile sermaye artırımı sonucu Fon’a düÅŸen payın Banka nezdinde Fon adına açılmış bulunan faizsiz ve vadesiz mevduat hesabından karşılanmasına karar verilmiÅŸtir.
11.12.1997 tarihinde Türkbank’ın satışı için eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’den onay alınmıştır.
3.2.1998 tarihinde Banka ortakları tekrar OlaÄŸanüstü Genel Kurul toplantısına çaÄŸrılmıştır. Yapılan genel kurul toplantısında ise Bankanın sermayesi bu kez 50 trilyon liradan 120 trilyon liraya çıkarılmıştır. Karara muhalif kalan hissedarlar bu kadar büyük sermayenin kısa bir süre içerisinde taahhüt edilerek ödenmesinin Medeni Kanun’daki objektif iyiniyet kuralları ile baÄŸdaÅŸmadığını, bu konudaki ticari örf ve adete aykırı olduÄŸunu, kısa sürede sermayenin 3 trilyondan 120 trilyona çıkarılmasının ve bu toplantıyla 70 trilyonluk büyük bir artış yapılmasının amacının katılan Vakfı saf dışı etmeye yönelik bir davranış olduÄŸunu tutanaÄŸa yazdırmışlardır.
Fon tarafından Bankaya muhtelif tarihlerde toplam 112.2 trilyon tutarında vadesiz ve faizsiz mevduat aktarılmıştır. Aktarılan bu tutarların 40 trilyon lirası 6.11.1997 tarihinde, 59.166.687.699.000 lirası ise 16.3.1998 tarihinde sermaye artırımına mahsup edilmiÅŸ ve hesaplar üzerindeki blokeler de bu tarihler itibariyle kaldırılmıştır. 70 triyon liranın sermaye artırımında kullanılmayan 10.833.312.301.000 lirası banka tarafından 21.6.1999 ve 22.6.1999 tarihlerinde Fona iade edilmiÅŸtir. Ayrıca Fon 6.11.1997 tarihinde, 2.261.919.785.000 lira nakdi sermaye artırımı yapmıştır. Sermaye artırımlarında kullanılan tutarların TCMB’nın aynı tarihli döviz alış kuruna göre karşılığı 482.317.714 dolardır.
20.1.1998 tarihinde, TMSF Ä°dare Meclisi Türkbank hisselerinin satışı için karar almıştır.
Türkbank, ihale öncesinde 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 64. maddesinin birinci fıkrasına göre izlemeye alınmış bir banka ise de, aynı maddenin ikinci fıkrası anlamında TMSF’ye devredilmiÅŸ bir banka durumunda deÄŸildir. Bu nedenle TMSF Türkbank’la ilgili sermaye artırımına iÅŸtirak ederek Türkbank’ın %84,52 oranındaki hissesine sahip ortak konumunda bulunmakta ve yapılan ihale ise söz konusu hisselerin satışına iliÅŸkin olmaktadır. TMSF, buradaki satış iÅŸlemini 3182 sayılı Bankalar Kanunun 64. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, kendisine devredilen Bankaların satışına iliÅŸkin usule, Devlet Ä°hale Kanunu’na veya ÖzelleÅŸtirme mevzuatına göre deÄŸil, belirlediÄŸi ÅŸartnameye göre gerçekleÅŸtirmiÅŸtir.
Mart 1998 sonlarında Korkmaz YiÄŸit, sanık GüneÅŸ Taner ile görüÅŸtüÄŸünü ve ihaleye girmesi konusunda GüneÅŸ Taner tarafından teÅŸvik edildiÄŸini söylemiÅŸtir. GüneÅŸ Taner ise kendisinin teÅŸvik olarak herhangi bir beyanının olmayıp, ihaleye girme koÅŸullarını taşıyan herkesin ihaleye girebileceÄŸini söylediÄŸini belirtmiÅŸtir.
4.5.1998 tarihinde ihaleye katılmak için bir aylık teklif süresi baÅŸlamış ve 26 firma tanıtım dökümanı ve ihale ÅŸartnamesi belgesi almış, bunlardan teklif verme süresinin son günü olan 4.6.1998 tarihine kadar toplam 5 yatırımcı teklif vermiÅŸtir. Bu teklif sahiplerinden birisi de Korkmaz YiÄŸit’tir.
5.6.1998 tarihinde TMSF tarafından ihaleye katılmak üzere teklif veren 5 firma basına açıklanmış ve ihaleye girmelerinde bir sakınca bulunup bulunmadığı hususu Hazine MüsteÅŸarlığı ve Rekabet Kurumu’ndan sorulmuÅŸtur.
12.6.1998 tarihinde Korkmaz YiÄŸit, GüneÅŸ Taner ile Bankalar BirliÄŸinin Akmerkez’de bulunan yerinde görüÅŸtüÄŸünü ve GüneÅŸ Taner tarafından, kendisinin Çakıcı vasıtasıyla bazılarını rahatsız ettiÄŸini iddia ederek, sert davranması üzerine ihaleye girmeme kararı aldığını belirtmiÅŸ, GüneÅŸ Taner ise Bankalar BirliÄŸi ofisinde yaptıkları görüÅŸmede, Korkmaz YiÄŸit’e “Alaettin Çakıcı ile iliÅŸkisi olduÄŸu duyumlarının BaÅŸbakanlıkça kendisine iletildiÄŸini, bu duyumlar çerçevesinde bankayı kendisine veremeyeceklerini, mevcut bankasını da incelemeye alacaklarını, bir daha aramaması gerektiÄŸini” söylediÄŸini belirtmiÅŸtir.
Dönemin BaÅŸbakanı Ahmet Mesut Yılmaz’a Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸünce hazırlanan 3.2.1998, 13.5.1998 ve 8.6.1998 tarihli bilgi notları gönderilmiÅŸ, bu bilgi notlarında, Alaettin Çakıcı’nın Korkmaz YiÄŸit yararına Türkbank ihalesine katılacakları tehdit ettiÄŸi ve teklif verenlerin yönlendirilerek Alaettin Çakıcı’nın talimatları doÄŸrultusunda ihaleye katıldıkları, ihalenin Korkmaz YiÄŸit üzerinde kalması için çaba sarfedildiÄŸi bildirilmiÅŸtir.
Ahmet Mesut Yılmaz ve GüneÅŸ Taner anılan bilgi notları ve medyadaki söylentileri de dikkate alarak aralarında Korkmaz YiÄŸit’in Türkbank ihalesine girmesinin engellenmesi konusunda görüÅŸmeler yapmışlardır.
30.6.1998 tarihinde, Korkmaz YiÄŸit, Ankara’da önce DTP Genel BaÅŸkanı Hüsamettin Cindoruk ile ardından da Hüsamettin Cindoruk’un aldığı randevu üzerine Ä°stanbul Milletvekili Cefi Kamhi ile birlikte TBMM’deki makamında sanık eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ile görüÅŸtüÄŸü, bu görüÅŸmede Alaettin Çakıcı ile iliÅŸkisinin olmadığını söylediÄŸi, Ahmet Mesut Yılmaz’ın da Meclis Genel Kurulundaki oylamadan çıkışında Korkmaz YiÄŸit’in ihaleye katılabileceÄŸi yönünde beyanda bulunduÄŸu sanık savunmaları ve tanık anlatımlarından anlaşılmıştır.
Ahmet Mesut Yılmaz, Korkmaz YiÄŸit ile 30.6.1998 günü yaptığı görüÅŸmede, Korkmaz YiÄŸit’in üç konuyu dile getirdiÄŸini, bunlardan birincisinin, kendisinin suç örgütü lideri olarak bilinen kiÅŸiyle bu ihale sürecine iliÅŸkin hiçbir temasının olmadığını, hatta bu konuda yemin dahi ettiÄŸini, ikincisinin ise, bu tertibin bir parçasının da, ihalenin belli bir gruba verilmesi, katılan diÄŸer gruba verilmesi olduÄŸunu, bu konuda Ä°stanbul’daki iÅŸ çevrelerinde çok yaygın bir söylentinin bulunduÄŸunu, üçüncü olarak ise, kendisinin bu bankayı satın almak için yeterli mali kaynaklara fazlasıyla sahip olduÄŸunu, kendisi hakkında o tarihte BaÅŸbakanlık baÅŸ müÅŸavirliÄŸi yapan Güven Erkaya’nın çok eski bir dostu olduÄŸunu ve kendisini ondan tahkik edebileceÄŸini söylediÄŸini, kendisinin de Meclis Genel Kurulundan çıkarken Korkmaz YiÄŸit’e teklifini verebileceÄŸini söylediÄŸini, ancak, bunu yaptıktan sonra eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’i arayarak durumu anlattığını ve Korkmaz YiÄŸit ile ilgili incelemeyi devam ettireceÄŸini beyan ettiÄŸini, GüneÅŸ Taner’in de verilecek olan iznin bir ön izin olduÄŸunu, meselenin her zaman kendi kontrolleri altında seyredeceÄŸini söylediÄŸini belirtmiÅŸtir.
Ahmet Mesut Yılmaz ve GüneÅŸ Taner ellerinde mevcut bulunan bilgi notlarına istinaden daha önce Korkmaz YiÄŸit’in Türkbank ihalesine girmesine sıcak bakmamalarına raÄŸmen, Korkmaz YiÄŸit ile konuÅŸtuktan sonra bu fikirlerini deÄŸiÅŸtirmiÅŸlerdir. Korkmaz YiÄŸit’in bu beyanını ihaleye girmesine izin verilmesi açısından yeterli görmüÅŸlerdir.
Korkmaz YiÄŸit’in beyanlarına göre, eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ile görüÅŸtükten 1,5 saat sonra Kamuran Çörtük’ün kendisini aradığını, “bu akÅŸam görüÅŸebilir miyiz?” dediÄŸini, “Tabii görüÅŸelim” demesi üzerine, “malum yeri ziyaret etmiÅŸsiniz, bu konuyla alakalı görüÅŸmemiz lazım” dediÄŸini, Tarabya otelinde, gece 10.00 da görüÅŸtüklerini, Türkbank için ne kadar parayı gözden çıkardığını sorduÄŸunu, 400, 405, 410, 415’e kadar demesi üzerine “Biz bunu senin 380 milyona almanı saÄŸlayacağız. Ama, sen de bize bir televizyon alacaksın” diye söylediÄŸini belirtmiÅŸtir.
Ancak, Kamuran Çörtük bu iddiaların doÄŸru olmadığını, kendisini Korkmaz YiÄŸit’in aradığını ve görüÅŸmek istediÄŸini, Tarabya otelinde buluÅŸtuklarını, bu görüÅŸmede Korkmaz YiÄŸit’in Bankacılıkla ilgili ortaklık teklifini reddettiÄŸini, Kanal 6’yı alması halinde Genç TV’yi kendisine devretme teklifini olumlu karşıladığını ifade etmiÅŸtir.
Bu tarihten sonra, Korkmaz YiÄŸit 14.7.1998 gününde Raks Holding’ten Genç TV’yi 41 200 000 dolara satın almış ve 31.7.1998 tarihinde, aynı bedelle Kamuran Çörtük’e sattığına dair sözleÅŸme düzenlenmiÅŸtir.
6.7.1998 tarihinde Rekabet Kurumu, 4054 sayılı Kanun yönünden teklif sahiplerinin Türkbank ihalesine girmelerine engel olmadığını, Hazine MüsteÅŸarlığı da, 20.7.1998 tarihinde Bankalar Kanunu’nun 5. maddesine göre, teklif sahiplerinin Banka ortağı olmalarında sakınca bulunmadığını, ancak satış sonrasında devir izni verilmesi esnasında, bankayı alacak olan firmanın, mali bünyesi takviyeye muhtaç bulunan Türkbank’ı rehabilite etme gücüne sahip olup olmadığının deÄŸerlendirileceÄŸi, ayrıca, TMSF tarafından Banka’ya tahsis edilen kaynakların da satış sırasında göz önünde bulundurulması gerektiÄŸi hususlarını bildirmiÅŸlerdir.
TMSF Ä°dare Meclisi 22.7.1998 tarihinde Türkbank Ä°hale Komisyonu kurulmasına karar vermiÅŸ ve 28-29.7.1998 tarihlerinde Türkbank ihalesi teklif sahipleriyle görüÅŸülerek 1. revize teklifleri alınmıştır. 30.7.1998 günü teklif sahiplerine açık arttırmanın basın önünde 4.8.1998 tarihinde yapılacağına dair davet mektupları gönderilmiÅŸtir.
Gazete haberlerinden etkilenen TMSF yetkililerinin 24.6.1998 tarihinde Emniyet Genel MüdürlüÄŸüne yazdıkları yazıda, ihaleye teklif veren yatırımcılardan bazılarının ihaleye katılmamaları için tehdit edildikleri ve bu yatırımcılara karşı suikast hazırlıklarında bulunduklarının iddia edilmesi karşısında, ihalenin her türlü spekülasyonlardan uzak ve ÅŸeffaf bir ÅŸekilde gerçekleÅŸtirilmesi için, bu hususların araÅŸtırılarak bilgi verilmesi istenmiÅŸ; bu yazı üzerine, Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire BaÅŸkanı Emin Arslan’ın 14.7.1998 tarihinde, bu yazıya cevap teÅŸkil edecek bilgi ve belgelerin gönderilmesini istediÄŸi, 23.7.1998 tarihinde Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığı’nın Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire BaÅŸkanlığı’na yazdığı yazıda, Banka ihalesine katılan kuruluÅŸ yöneticilerine yönelik tehditte bulunulduÄŸu yolunda bilgi intikal ettiÄŸinin belirlendiÄŸi incelenen yazı içeriklerinden anlaşılmıştır.
Ä°halenin yapılacağı günden bir önceki 3.8.1998 günü gecesi, sanık eski BaÅŸbakan Ahmet Ahmet Mesut Yılmaz’ın iÅŸadamı Ahmet Nazif Zorlu ile görüÅŸme yaptığı, bu görüÅŸme sırasında Korkmaz YiÄŸit ile Kamuran Çörtük’ün bir restoranda birlikte oldukları iddia edilmiÅŸ, bu görüÅŸmede, sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ın beyanına göre, Zorlu’nun sahip olduÄŸu firmanın Avrupa Komisyonu damping uygulamasından kaynaklanan sorunları olduÄŸunu ve bu konuda hükümetten yardım talep ettiÄŸini, kendisinin yardım ettiÄŸini, bu nedenle, kendisiyle o sırada yoÄŸun bir diyaloÄŸunun olduÄŸunu, ziyareti sırasında, ertesi gün ihaleye gireceÄŸini hatırlattığını, kendisine, ‘bu ihaleyle ilgili çok laflar kulağıma geliyor, hakikaten bu ismini söylediÄŸim mafya liderinin bu iÅŸe müdahalesi var mı?’ dediÄŸini, Ahmet Nazif Zorlu’nun da kendisine ‘bunu Ä°stanbul’da bilmeyen yok’ dediÄŸini, daha sonra kendisinin bu Bankanın içinde 500 milyon dolarlık bir hazine kaynağının olduÄŸunu söylediÄŸini, Ahmet Nazif Zorlu’nun gülümseyerek ‘ne demek istiyorsunuz?’ dediÄŸini söylemiÅŸtir.
Ahmet Nazif Zorlu ise, ihaleden bir önceki gece eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ile görüÅŸtüÄŸünü, ancak ihale ile ilgili olarak görüÅŸmediÄŸini, sadece, ‘giriyor musunuz?’ dediÄŸini, kendisinin de ‘giriyoruz’ dediÄŸini, baÅŸka bir görüÅŸmenin olmadığını söylemiÅŸtir. DuruÅŸmada, sanık Ahmet Mesut Yılmaz kendi beyanlarını hatırlattığında Ahmet Nazif Zorlu, Ahmet Mesut Yılmaz’ın beyanlarını doÄŸrulamıştır.
Aynı gece, 00.00-01.00 sıralarında Ahmet Nazif Zorlu’nun ayrılmasından sonra sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ın Kamuran Çörtük’ü arayarak görüÅŸmek için çağırdığı, yaptıkları görüÅŸme sonucunda, Kamuran Çörtük’ün Korkmaz YiÄŸit’in kaldığı Sheraton oteline giderek onunla tekrar görüÅŸtüÄŸü ve Kamuran Çörtük’ün Ahmet Mesut Yılmaz’a atfen ‘Zorlu 505 milyon dolara kadar çıkacak, Korkmaz YiÄŸit 510 milyon dolar versin ve alsın’ dediÄŸini aktardığı Korkmaz YiÄŸit tarafından iddia edilmiÅŸtir.
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz savunmasında; Ahmet Nazif Zorlu’nun ayrılmasından sonra kendisini arayanlar listesinde 3-4 kere aramış gözüken Kamuran Çörtük’ü aradığını, ve ‘bak senin bana aktardığından farklı bir bilgiyle karşı karşıyayım, gel ÅŸunu konuÅŸalım’ dediÄŸini, aslında Kamuran Çörtük’ün kendisinden randevu talep etmesinin nedeninin kendi iÅŸiyle ilgili olduÄŸunu, geldiÄŸinde Ahmet Nazif Zorlu’nun kendisine aktardığı bilgiyi söylediÄŸini, ‘eÄŸer bu varitse hiç boÅŸuna ihaleye girmesinler, çünkü böyle bir iliÅŸki tespit ettiÄŸimizde biz zaten bu iÅŸi iptal ederiz’ dediÄŸini, Kamuran Çörtük’ün Korkmaz YiÄŸit’e nasıl mesaj götürdüÄŸünü bilemeyeceÄŸini söylemiÅŸtir.
Kamuran Çörtük ise kendisinin Ahmet Mesut Yılmaz’dan randevu talebinde bulunduÄŸunu, randevu talebinin kendisine yemekte iken geç saatlerde geldiÄŸini, Ahmet Mesut Yılmaz’ın yanına Pakistan ile ilgili konu için gittiÄŸini, görüÅŸtükten sonra kendisinin Ahmet Nazif Zorlu’nun daha önce gelip gitmesi sebebiyle konuyu açtığını, Korkmaz YiÄŸit ile arasında yemekte geçen, Korkmaz YiÄŸit’in hiçbiriyle, hiçbir kiÅŸiyle veya hiçbir güçle bir iÅŸbirliÄŸinin olmadığını, çok yanlış anlaşıldığını söylediÄŸini ilettiÄŸini, BaÅŸbakanla Pakistan konusunu konuÅŸtuklarını, kalkarken Ahmet Mesut Yılmaz’ın ‘biraz önce Zorlu grubu buradaydı, ihale için gelmiÅŸler, iddialı ve hevesli gördüm, bu beni mutlu ediyor, iyi bir rekabet olacak, ihaleyle ilgili bir çok söylenti var, bunların doÄŸru olmadığını gördüm, bir baÅŸka grup gelmiÅŸ ihaleye giriyor, rekabet oluÅŸacağını gördüm’ gibi ÅŸeyler söylediÄŸini, ‘bu tip duyumların var mı piyasada’ diye sorduÄŸunu, kendisinin ‘Vallahi, bir ÅŸeyler konuÅŸuluyor ama birileri ihaleye gelip girebiliyorsa bunu çok ciddiye almamak, rekabete bakmak lazım’ dediÄŸini, daha sonra Korkmaz YiÄŸit ile yemek yediÄŸini, yemekte de, bu duyumlarla ilgili bazı ÅŸeyler varsa, ileride kendisinin zor durumda kalabileceÄŸini kendisine söylediÄŸini, Ahmet Mesut Yılmaz’ın ise ‘yahu iyi söylemiÅŸsin inÅŸallah yanlış bir ÅŸey olmaz, hiç kimse sıkıntıya uÄŸramaz’ dediÄŸini, kendisinin de Korkmaz YiÄŸit’i bir daha gördüÄŸünde fırsat olursa bunları söyleyeceÄŸini belirterek ayrıldığını, çıktıktan sonra Korkmaz YiÄŸit’i aradığını, yarın görüÅŸelim dediÄŸini ancak Korkmaz YiÄŸit’in ‘ben uyuyamıyorum zaten, çok stres içindeyim, yakınsa otelin lobisine kadar geliver’ diyerek otelin lobisinde iki dakika ayakta konuÅŸtuklarını, kendisine konuÅŸmayı özetlediÄŸini, Korkmaz YiÄŸit’in de kendisinin ne kadar saygın bir iÅŸ adamı olduÄŸunu söylediÄŸini, bunun dışında bir konuÅŸma geçmediÄŸini, iddiaların doÄŸru olmadığını belirtmiÅŸtir.
Ä°haleden bir gün önce sanık GüneÅŸ Taner tarafından aranan tanık Erol Aksoy beyanında; ihaleye girmeden bir gün önce GüneÅŸ Taner’in kendisini aradığını, ihaleye girip girmeyeceÄŸini sorduÄŸunu, elinde bir dosya olduÄŸunu söylediÄŸini, ayrıca Türkbank ihalesine ne kadar vereceÄŸi ile ilgili konuÅŸtuklarını, kendisi ile yapılan bu görüÅŸmeyi bir baskı olarak algılamadığını, fiyat ile devletin koyduÄŸu para konusunda konuÅŸtuklarını hatırladığını söylemiÅŸtir.
Sevk kararında sanıkların Korkmaz YiÄŸit’i kullanarak güdümlerinde bir medya düzeni kurmak için tüm organizasyonları gerçekleÅŸtirdikleri iddia edilmektedir. Korkmaz YiÄŸit tarafından yapılan medya alımlarının toplam tutarı 546.650.000- dolardır.
Kanal E Televizyonu 2.6.1998, Genç TV 14.7.1998, Kanal 6 Televizyonu 14.8.1998, Yeni Yüzyıl Gazetesi 27.8.1998, AteÅŸ Gazetesi 27.8.1998, Milliyet Gazetesi 6.10.1998 tarihlerinde Korkmaz YiÄŸit tarafından satın alınmıştır.
Korkmaz YiÄŸit Genç TV’yi 21 gün sonra aldığı fiyattan Kamuran Çörtük’e satmıştır.
Korkmaz YiÄŸit’in medya alımlarının Türkbank satış ihalesinin gazetelerde ilan edildiÄŸi tarih olan 30.4.1998 tarihinden sonra baÅŸladığı ve 30.6.1998 tarihinde BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ile görüÅŸerek ihaleye katılma izni aldıktan sonra hızlandığı görülmektedir.
Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporunda, “Korkmaz YiÄŸit’in banka alma, kendilerinin de güdümlerindeki bir medya gücü oluÅŸturma hedefine hizmet etmek üzere, usulsüz olarak Türkbank’ın Korkmaz YiÄŸit’e devrini saÄŸladıkları, Kâmuran Çörtük’ün, Türkbank ihalesine giren Korkmaz YiÄŸit ile BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz arasındaki iliÅŸkinin kurulup sürdürülmesini saÄŸladığı, ihalenin her aÅŸamasında BaÅŸbakan adına müdahil olup zaman ve yer ayrımı gözetmeksizin birinin söylediÄŸini diÄŸerine aktardığı, bu misyonu karşılığında Korkmaz YiÄŸit’ten Genç TV’yi komisyon olarak bedel ödemeden alarak haksız çıkar saÄŸladığı” iddia edilmiÅŸtir. Bu iddialar Korkmaz YiÄŸit’in Komisyonlarda verdiÄŸi beyanlara dayandırılmıştır. Ancak, Korkmaz YiÄŸit’in bu konudaki beyanları arasında çeliÅŸkiler mevcut olup diÄŸer tanık beyanları ile desteklenmemiÅŸtir.
4.8.1998 tarihinde gerçekleÅŸtirilen ihale en yüksek teklif veren Korkmaz YiÄŸit’te kalmıştır. Aynı gün, TMSF’nin 3182 sayılı Bankalar Kanununa göre hisse devri için Hazine MüsteÅŸarlığından, 4054 sayılı Kanuna göre de Rekabet Kurumundan gerekli izinlerin verilmesinin istendiÄŸi görülmüÅŸtür.
Ä°haleden bir gün önce 3.8.1998 tarihinde ise Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığınca, daha önce Türkbank ihalesini Korkmaz YiÄŸit’in alması konusunda Alaettin Çakıcı’nın bir takım giriÅŸimlerde bulunduÄŸu, Alaettin Çakıcı’nın bu ihaleye katılacak olan Hayyam GaripoÄŸlu’na “ihalenin kendisini ölüme götürebileceÄŸi, ihaleye katılması, ancak fiyatı arttırmaması” yönünde tehdit ve telkinde bulunulduÄŸuna iliÅŸkin BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’a uyarıcı içerikte bir istihbarat notu gönderildiÄŸi, aynı zamanda bu bilgi notunun ayrıca Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire BaÅŸkanlığına da iletildiÄŸi ve bu Dairenin de bilgi notunu yazıya çevirerek, ihale sonuçlandıktan sonra, 4.8.1998 günü saat 17.25’te BaÅŸbakanlık Özel Kalem’de görevli Ä°brahim Oktay’a, saat 18.00’de ise, TMSF Genel Müdürü Erdal Aslan’a zimmetle teslim edildiÄŸi anlaşılmıştır.
TMSF’ye gelen yazı üzerine, TMSF BaÅŸkanı Gazi Erçel tarafından ‘Yazı 4 AÄŸustos 1998 saat 18.00’de alınmıştır. 24.6.1998 tarihli yazımıza bu kadar geç ve ihale yapıldıktan sonra cevap verilmesi sonucu, bir iÅŸlem yapılması ÅŸu aÅŸamada mümkün deÄŸildir. Kaldı ki yazı BaÅŸbakanlığa da iletilmiÅŸtir’ ÅŸeklinde yazı üzerine not düÅŸülmüÅŸ ve dosyasında muhafaza edilmiÅŸtir. Gazi Erçel’e söz konusu yazıyı neden Hazine MüsteÅŸarlığına bildirmediÄŸi sorulduÄŸunda, yazının dağıtımlı olup BaÅŸbakanlığa da gönderildiÄŸini, orada iÅŸlemin tamamlanacağını ve gönderileceÄŸini düÅŸündüÄŸünü, bu nedenle göndermediÄŸini, Hazine yetkilileri ile yaptıkları görüÅŸmelerde de bu konunun gündeme gelmediÄŸini, 28.8.1998 günü BaÅŸbakan, Devlet Bakanı ve Hazine MüsteÅŸarı Yener Dinçmen’in de bulunduÄŸu toplantıda GüneÅŸ Taner’in ‘Türkbank ihalesi konusunda arkadaÅŸların çekinceleri var’ dediÄŸini ve eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın ‘Ben MÄ°T MüsteÅŸarına ve Sayın Erkaya’ya sordum, yok öyle bir ÅŸey’ dediÄŸini duyduÄŸunu, burada Emniyet’ten gelen yazıdan bahsetmemesinin nedeninin, BaÅŸbakan ve Bakan’ın söz konusu yazıdan haberdar olduklarını düÅŸünmesi olduÄŸunu belirtmiÅŸtir.
Bu konu ile ilgili olarak dinlenilen Emniyet görevlileri Necati Bilican, Sabri Uzun, Emin Arslan, Hasan Özdemir ve Niyazi Palabıyık beyanlarında, yazının TMSF’ye geç ulaÅŸtırılması konusunda kendilerine herhangi bir baskı ve tehdit gelmediÄŸini, bunun sadece bilgilerin kendilerine geç gelmesinden kaynaklandığını ileri sürmüÅŸlerdir. Ayrıca gönderilen bilgi notlarının telefon kaydına dayandığını ve bu bilgi notları BaÅŸbakan’a iletilirken telefon konuÅŸmalarına dayalı olarak verildiÄŸinin bilindiÄŸini, ancak, ayrıntılı olarak telefon tapesi vermediklerini belirtmiÅŸlerdir.
4.8.1998 tarihli yazıyı teslim alan tanık Ä°brahim Oktay, söz konusu yazıyı alıp almadığını hatırlamadığını, ancak aldığına dair imzasının olduÄŸunu, ÅŸimdiye kadar aldığı belgeleri yerine ulaÅŸtırdığını söylemiÅŸtir.
BaÅŸbakanlık Özel Kalem Müdürü tanık Sema Erdem de beyanlarında, çok gizli veya gizli kaydı ile gelen belgelerin nerede olursa olsun BaÅŸbakana iletildiÄŸini, söz konusu belgenin iletilip iletilmediÄŸini bilmediklerini, ancak bu olay dışında ulaÅŸmayan bir evrak olmadığını söylemiÅŸtir.
Bu konuda dinlenen sanık eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ise; 3.8.1998 tarihli bilgi notu ve TMSF’ye dağıtımlı, BaÅŸbakanlığa bilgi olarak gönderilen 4.8.1998 tarihli yazının kendisine ulaÅŸtırılmadığını, Alaettin Çakıcı ve Korkmaz YiÄŸit arasında geçen telefon konuÅŸmasının bulunduÄŸu kaseti ilk defa 8.10.1998 gününde basın mensubu olan Tuncay Özkan’dan duyduÄŸunu, kasetin deÅŸifre metnini Emniyet görevlilerini sıkıştırınca, 11.10.1998 gününde Antalya’da verdiklerini, Korkmaz YiÄŸit ile Alaettin Çakıcı arasındaki iliÅŸkinin varlığını ise, Kutlu AktaÅŸ ile Korkmaz YiÄŸit arasında yapılan ve kayda alınan görüÅŸmenin 30.9.1998 tarihinde Kutlu AktaÅŸ tarafından kendisine iletildiÄŸini, 3.8.1998 tarihli bilgi notunun kendisine iletilmediÄŸini, ancak iletilse dahi, duyuma dayalı bilgiler ihtiva etmesi nedeniyle delil olarak kullanılamayacağını, 3.8.1998 tarihli bilgi notundan önce de benzer içerikli bilgi notlarının kendisine ulaÅŸtığını ifade etmiÅŸtir.
TMSF’nin yapılmasını istediÄŸi araÅŸtırma sonucunu bildiren yazı cevabı ihale sonuçlandıktan sonra, akÅŸam saatlerinde iletilmiÅŸ, ancak, gönderilen bu bilgiler resmi kanallardan Hazine yetkililerine gönderilmediÄŸi gibi, TMSF görevlileri tarafından da Hazine yetkililerine bildirilmemiÅŸtir.
Bu geliÅŸmelerden habersiz olan Hazine bürokratları, 4.8.1998 tarihli TMSF’nin, banka hisselerinin Korkmaz YiÄŸit grubuna devredilmesine izin verilmesine iliÅŸkin yazısı üzerine, biri 31.8.1998, diÄŸer ikisi 1.9.1998 günlü onay taslakları hazırlamışlardır. Ancak, hazırlamış oldukları bu taslaklarda Hazine bürokratlarının Türkbank’ın Korkmaz YiÄŸit Grubuna devrine izin verilmesine teknik gerekçelerle karşı çıktıkları ve hazırladıkları onay taslaklarında çekincelerini belirttikleri anlaşılmaktadır. Kabul görmeyen onay taslakları dosya içerisinde bulunmaktadır.
Bu onay taslaklarında Hazine Bürokratlarınca;
- Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸ. Tic. A.Åž.‘nin aktif varlıklarının önemli bir bölümünün yabancı kaynaklarla finanse edildiÄŸi,
- Ä°hale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin karşılanacağı temel kaynak olan ve toplam deÄŸeri 15 milyar dolar olarak tahmin edilen gayrimenkul projelerinin yapılabilirliÄŸi ve ne ÅŸekilde finanse edileceÄŸi hususunda herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı,
- Grubun geçmiÅŸ yıllardaki iÅŸlem hacmi ve karlılığı da göz önüne alındığında ihale bedeli ve taahhüt edilen sermaye konusunda kesin bir kanaate ulaşılamadığı,
- Bu ihaleden sonra Kanal 6, Kanal E, Yeni Yüzyıl ve AteÅŸ Gazetesi gibi görsel ve yazılı basın kuruluÅŸlarını 200 milyon doları aÅŸan bir bedel ödeyerek aldığı anlaşıldığından Türkbank’ın ihale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin aynı süre içerisinde ÅŸirketin saÄŸlayacağı kredilerden veya kendi kaynaklarından karşılanmasının mümkün görülmediÄŸi,
hususları çekince olarak belirtilmiÅŸ bulunmaktadır.
Bu taslakların kabul edilmemesi üzerine yeni hazırlanan 4.9.1998 tarihli onayda bu çekincelere yer verilmemiÅŸ, Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taah. Tic. A.Åž.’nin ödeme gücü ve basında yer alan ihaleye fesat karıştırıldığına iliÅŸkin iddialara deÄŸinilmemiÅŸ, sözkonusu onay doÄŸrudan Hazine MüsteÅŸarı Yener Dinçmen ve Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner tarafından imzalanmıştır.
Tanık Sedat Ergin’in beyanlarına göre(ki bu beyanlar olay tarihinde BaÅŸbakan Yardımcısı olan Bülent Ecevit’in 1.11.1998 günlü Hürriyet Gazetesinde yayınlanan açıklamalarına ve Sedat Ergin’e verdiÄŸi yazı içeriÄŸine dayalıdır), Türkbank’ın satışıyla aynı günlerde Korkmaz YiÄŸit’in, olaÄŸanüstü bedeller ödeyerek bir çok basın yayın organını satın almaya giriÅŸmesi üzerine Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel ile bir araya geldikleri ve alışların kaynaklarını ve amacını araÅŸtırma gereÄŸi duydukları, bu araÅŸtırmalar sürecinde, Erol Evcil, Nesim Malki gibi kimselerle Korkmaz YiÄŸit’in iliÅŸkilerini gösteren ipuçlarının ortaya çıkmaya baÅŸladığı, bu arada BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın Amerika’ya gitmesinden bir gün sonra, BaÅŸbakanlığa vekalet etmekte olduÄŸu için Bülent Ecevit’in MÄ°T MüsteÅŸarı ve Hüsamettin Özkan’la birlikte görüÅŸtüÄŸü, duyum ve deÄŸerlendirmelerini karşılaÅŸtırdıkları ve MÄ°T MüsteÅŸarı ile aynı kaygıları paylaÅŸtıkları ifade edilmiÅŸtir.
Bu tarihten sonra Korkmaz YiÄŸit, Ä°çiÅŸleri Bakanı Kutlu AktaÅŸ’ı 29.9.1998 günü ziyaret etmiÅŸ, bu görüÅŸmede geçen konuÅŸmalar Kutlu AktaÅŸ tarafından Emniyet görevlilerince gizlice kayda alınmış ve bu görüÅŸmede Korkmaz YiÄŸit, Alaettin Çakıcı ile olan iliÅŸkisini itiraf etmiÅŸtir.
Bu görüÅŸmeden sonra, Ä°çiÅŸleri Bakanı Kutlu AktaÅŸ, kaseti alarak 30.9.1998 tarihinde durumu sanık BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’a bildirdiÄŸini, Ahmet Mesut Yılmaz’ın “ben deÄŸerlendireceÄŸim” dediÄŸini söylemiÅŸtir.
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz savunmasında, Alaettin Çakıcı ile Korkmaz YiÄŸit arasında bir iliÅŸki olduÄŸunu ilk kez Kutlu AktaÅŸ’ın getirmiÅŸ olduÄŸu kasetten öÄŸrendiÄŸini belirtmiÅŸtir.
Bu bilgilerin 2-3 gün sonra Kutlu AktaÅŸ tarafından Bülent Ecevit’e de aktarıldığı, Hüsamettin Özkan, Zekeriya Temizel’in de bulunduÄŸu toplantıda ihalenin iptal edilmesi gerektiÄŸi kanaatine varıldığı, yurt dışında bulunan Ahmet Mesut Yılmaz ile görüÅŸmek üzere Hüsamettin Özkan’ın görevlendirildiÄŸi, 2.10.1998 günü Hüsamettin Özkan ile Ahmet Mesut Yılmaz arasında Swiss Hotel’de yapılan görüÅŸmede, Hüsamettin Özkan’ın Ecevit’in ihale hakkındaki görüÅŸünü bildirdiÄŸi, Hüsamettin Özkan’ın aynı gece Korkmaz YiÄŸit ile kendi evinde görüÅŸerek, durumu ona anlattığı ve BaÅŸbakan ile BaÅŸbakan Yardımcısının vazgeçme kararını bildirdiÄŸi ve kendisinin de vazgeçmesini söylediÄŸi, Korkmaz YiÄŸit’in de vazgeçtiÄŸini belirtmesi üzerine kendisinin Ecevit’i arayarak durumdan haberdar ettiÄŸi, Hüsamettin Özkan, Korkmaz YiÄŸit ve sanık Ahmet Mesut Yılmaz tarafından doÄŸrulanmıştır.
Bu olaydan sonra, 5.10.1998 tarihinde BaÅŸbakanlık Konutunda Ahmet Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Hüsamettin Özkan ve Kutlu AktaÅŸ arasında yapılan görüÅŸmede ihaleyi iptal etme yönünde eÄŸilimin ortaya çıktığı, sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ın yurtdışında bulunan eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’i arayarak hisse devrini durdurmalarını istediÄŸi sanık savunmaları ve tanık anlatımlarından anlaşılmıştır.
Bu olay üzerine sanık Ahmet Mesut Yılmaz Emniyet görevlilerini arayarak Çakıcı- YiÄŸit görüÅŸmesine iliÅŸkin kaset dökümünü istemiÅŸ ve 11.10.1998 tarihinde Antalya’da iken Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire BaÅŸkanı Emin Arslan tarafından kaset çözüm tutanakları kendisine ulaÅŸtırılmıştır.
13.10.1998 günü Fikri SaÄŸlar tarafından Alaettin Çakıcı ile Korkmaz YiÄŸit arasında geçen telefon görüÅŸmeleri basına açıklanmış, aynı gün Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner imzası ile Türkbank’ın Korkmaz YiÄŸit’e satışı sonucu yapılacak olan hisse devri izni durdurulmuÅŸtur.
Kaset açıklandıktan sonra, 25.11.1998 günü, sanıklar BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ile Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner hakkındaki güvensizlik istemi kabul edilmiÅŸ ve Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner ile BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın düÅŸürülmesine karar verilmiÅŸtir.
19.2.1999 günlü, 12057 sayılı Devlet Bakanlığı ve BaÅŸbakan Yardımcılığı Makamının onaylarıyla Devlet Bakanlığının 8.9.1998 günlü, 59388 sayılı hisse devir izninin iptaline karar verilmiÅŸtir.
2.3.1999 günlü, 30 sayılı TMSF Ä°dare Meclisi kararı ile Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin Fona ait % 84.52 oranındaki hissesinin satışı amacıyla 4.8.1998 gününde yapılan ihalenin Ä°hale Åžartları Belgesinin 15. maddesine dayanılarak iptal edilmesine karar verilmiÅŸtir.
B-SANIKLARA YÖNELTÄ°LEN SUÇLAMALARLA Ä°LGÄ°LÄ° DEÄžERLENDÄ°RME VE KABUL
Sanıklara yönelik olarak TMSF’ye ait Türkbank hisselerinin satışı ihalesi ile ilgili çeÅŸitli suçlamalarda bulunulmuÅŸtur. Sanıklara yöneltilen suçlamalar; Türk Ticaret Bankası ihale süreci öncesinde ve sonrasında, usul ve yasalara aykırı hareket ederek, Devlet ciddiyeti ile de baÄŸdaÅŸmayacak ÅŸekilde, mafya ile iliÅŸkili iÅŸ adamlarıyla irtibat kurdukları, ihaleyi yönlendirdikleri, ihale öncesi fiyat oluÅŸturdukları, ihalenin Korkmaz YiÄŸit lehine sonuçlanmasını temin ettikleri; diÄŸer yandan, ilgili bürokratlara baskı yaparak ihalenin tekemmül etmesine aÅŸama aÅŸama imkan verdikleri, kamu ve özel bankalara baskı uyguladıkları, bu arada üçüncü kiÅŸi konumundaki Kâmuran Çörtük’e medya gücü ve maddi imkan saÄŸladıkları, yerel ve genel seçim kararlarının alındığı bu dönemde, Türkbank kaynaklarını kullanarak kendilerine bağımlı ve güdümlerinde medya gücü oluÅŸturarak siyasi çıkar saÄŸlamayı amaçladıkları, ihalenin objektif ve serbest rekabet ortamında yapılmasını engelledikleri; yasalara aykırı bu fiillerinin neticesi olarak, Türkbank’ın usulüne uygun satışının gerçekleÅŸmemesine sebebiyet verdikleri, böylece kamuyu 953.3 milyon dolar zarara uÄŸrattıkları iddialarını içermektedir.
Sanıklara yüklenen eylemler baÅŸlıklar halinde aÅŸağıdaki savları içermektedir:
1- Yasadışı organize suç örgütü mensuplarıyla iliÅŸkili olduÄŸu öne sürülen Korkmaz YiÄŸit’in ihaleye sokulduÄŸu; ihalenin Korkmaz YiÄŸit lehine sonuçlanmasının saÄŸlandığı ve ilgili bürokratlara baskıda bulunularak ihalenin tekemmül etmesine aÅŸama aÅŸama olanak saÄŸlandığı,
2- Türkbank kaynaklarını kullanarak, yerel ve genel seçim kararlarının alındığı bu dönemde, kendilerine bağımlı ve güdümlerinde bir medya yaratarak siyasi çıkar saÄŸlamayı amaçladıkları,
3- Türkbank ihalesinde üstlendiÄŸi aracılık misyonunun karşılığı olarak, üçüncü kiÅŸi konumundaki Kamuran Çörtük’e Korkmaz YiÄŸit tarafından Genç TV’nin bedelsiz ÅŸekilde devrinin sanıklarca saÄŸlattırıldığı ve böylelikle Kamuran Çörtük’e medya gücü ve maddi imkan temin edildiÄŸi,
4- Sanıkların ihaleye girecek kiÅŸilerle ihale öncesinde görüÅŸmeler yapmak suretiyle ihaleyi yönlendirdikleri, ihale öncesi fiyat oluÅŸturdukları, böylelikle ihalenin objektif ve serbest rekabet ortamında yapılmasını engelledikleri.
Bu savlar aşağıdaki başlıklar halinde incelenmiştir:
1- Yasadışı organize suç örgütü mensuplarıyla iliÅŸkili olduÄŸu öne sürülen Korkmaz YiÄŸit’in ihaleye sokulduÄŸu; ihalenin Korkmaz YiÄŸit lehine sonuçlanmasının saÄŸlandığı ve ilgili bürokratlara baskıda bulunularak ihalenin tekemmül etmesine aÅŸama aÅŸama olanak saÄŸlandığı
a)- 9/5-6 Esas sayılı Meclis SoruÅŸturma Komisyonu’nun raporunda; “Emniyetin çeÅŸitli birimlerince yürütülen araÅŸtırma ve takipler sonucunda, Alaettin Çakıcı isimli ÅŸahsın, Türk Ticaret Bankası (Türkbank) ihalesi ile ilgilendiÄŸi, daha önce yapılan ihalelerde bu ÅŸahsın Erol Evcil, Yavuz Ataç gibi ÅŸahıslarla iÅŸbirliÄŸi içerisinde birtakım teÅŸebbüslerde bulunduÄŸu, suçlamaya konu olayların gerçekleÅŸtiÄŸi son ihale öncesinde Çakıcı’nın bu kez ihaleye katılmayı düÅŸünen Korkmaz YiÄŸit’le iÅŸbirliÄŸine girdiÄŸi, bu iki ÅŸahıs arasında ihale ile ilgili olarak zaman zaman telefon görüÅŸmeleri yapıldığı, bu görüÅŸmelerle baÄŸlantılı olarak Çakıcı’nın ihaleye girmesi muhtemel kiÅŸileri saptayarak, önceden belirli bir ÅŸekilde davranmaları hususunda tehditlerde bulunarak yönlendirdiÄŸi tesbit edilmesine, tüm bu geliÅŸmeler o tarihlerde medyada geniÅŸ olarak yer almış olmasına ve dönemin BaÅŸbakanı Mesut Yılmaz’a ve dolaylı olarak da GüneÅŸ Taner’e deÄŸiÅŸik tarihlerde görevlilerce de iletilmiÅŸ olmasına raÄŸmen, Çakıcı-YiÄŸit konuÅŸmasını içeren kaset Fikri SaÄŸlar tarafından 13.10.1998 tarihinde açıklanıncaya, kamuoyu olaydan ayrıntılarıyla haberdar oluncaya, hatta, koalisyonu oluÅŸturan diÄŸer partiler ısrarla iptal yönündeki iradelerini ortaya koyuncaya kadar, sanıklar bu konuda gerekli iÅŸlemleri yapmadıkları, saÄŸlıklı bir ÅŸekilde yapılamayacağı/yapılmadığı anlaşılan ihalenin iptali, hisse onayının durdurulması için gerekli giriÅŸimlerde bulunmadıkları, hisse onayının iptali için hiçbir teÅŸebbüse geçmedikleri” iddia edilmektedir.
Ä°hale süreci devam etmekte iken, Emniyet Genel MüdürlüÄŸü ve Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü tarafından yapılan çalışmalar sonucu elde edilen çeÅŸitli bilgi notları ilgili makamlara gönderilmiÅŸtir.
Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸünün 3.2.1998 tarihli yazısında; “Ä°lgi sayılı Mahkeme kararlarıyla dinlemeye aldırılan telefonların takibi neticesinde hedef ÅŸahısların önümüzdeki günlerde T.B.M.M. içerisinde veya dışarısında Anavatan Partisi içerisinden bir milletvekili veya bakanımıza yönelik suikast giriÅŸiminde bulunacakları yönünde bilgiler alınmıştır.
Konu hassasiyetle takip edilmekte olup, geliÅŸmelerden ayrıca bilgi verilecektir.” denilmiÅŸ ve ekinde 4 sayfalık “Çok Gizli” bilgi notu gönderilmiÅŸtir.
Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸünün 13.5.1998 tarihli yazısında ise; “Son dönemde yaÅŸanan geliÅŸmeler ışığında, organize suç örgütlerinin finans sektörü içerisinde yer alabilme gayretlerini arttırdıkları, bu sektör içinde direkt olarak yer almasalar bile dolaylı yollardan iliÅŸkili oldukları iÅŸ adamlarına destek vermek sureti ile gerek bu iÅŸ adamlarının gerekse kendilerinin finans sektörü içerisinde yer alma çabası içinde oldukları görülmektedir.
Son günlerde Türk Ticaret Bankasının özelleÅŸtirme çalışmalarına hız verilmesi ile bazı yerli ve yabancı kuruluÅŸların adı geçen bankanın alımı hususunda talip oldukları, bu kuruluÅŸlar arasında DoÄŸan Grubu, Koç Grubu, Sabancı Grubu, Gür-Ä°ÅŸ Holding gibi ÅŸirketler ile birlikte, Çukurova Åžirketler Grubunun sahibi Mehmet Emin Karamehmet, Bayındır Holding’in sahibi Kamuran Çörtük, Üniversal Holding’ten Murat Demirel, Vatan Hastanesinin sahi Azmi OfluoÄŸlu, YiÄŸit Ä°nÅŸaat ve Bankekspres’in sahibi Korkmaz YiÄŸit gibi iÅŸ adamlarının da geçtiÄŸi,
GeçmiÅŸ dönemlerde Türk Ticaret Bankasının satın alınmasını engellemek amacı ile çeÅŸitli giriÅŸimlerde bulunan, Trabzon- Arsin- Fındıklı köyü nüfusuna kayıtlı, Trabzon-1953 doÄŸumlu, Ali- Åžakire oÄŸlu Alaettin Çakıcı’nın gelinen son aÅŸamada anılan bankayı almak isteyenler arasında adı geçen ve kendisi ile arasındaki iliÅŸkinin eski dönemlere dayandığı bilinen Korkmaz YiÄŸit isimli iÅŸ adamı ile anlaÅŸtığı, banka ihalesinde Korkmaz YiÄŸit’in yalnız kalması ve nihayetinde bankanın Korkmaz YiÄŸit tarafından alınmasını saÄŸlamak amacı ile çeÅŸitli giriÅŸimlerde bulunacağı yolunda istihbari mahiyette bilgiler elde edilmiÅŸtir.
Alaettin Çakıcı ve benzeri organize suç liderlerinin banka sahibi olma veya olamadıkları takdirde banka sahipleri ve finans sektörü içinde faaliyet gösteren ÅŸahıslar ile yakın iliÅŸkiler kurma çabalarının, gerek yurt içinde gerekse yurtdışında ticari ve sosyal anlamda hareket alanlarını arttırmak, her türlü para transferini kanuni iÅŸlemler çatısı altında gerçekleÅŸtirmek, ekonomik ve siyasi iliÅŸkilerinde denge unsuru olarak kullanmak gibi sebeplere dayandığı, bu amaçla Alaettin Çakıcı’nın Türk Ticaret Bankasının Korkmaz YiÄŸit isimli iÅŸadamı tarafından alınmasını saÄŸlamak amacı ile banka ihalesine katılan diÄŸer kuruluÅŸların sahiplerine karşı her türlü tehdit ve ÅŸantaj unsurunu kullanacağı hatta korkutma amacı ile silahlı eylemlere tevessül edebileceÄŸi deÄŸerlendirilmektedir” denilmiÅŸtir.
Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸünün 8.6.1998 tarihli yazısında da; “Ä°lgide kayıtlı yazı ile Türk Ticaret Bankasının özelleÅŸtirilmesi çalışmalarına hız verildiÄŸi ve geçmiÅŸ dönemlerde anılan bankanın satılmasını engellemek amacı ile çeÅŸitli giriÅŸimlerde bulunan, Trabzon-Arsin-Fındıklı köyü nüfusuna kayıtlı, Trabzon- 1953 doÄŸumlu, Ali- Åžakire oÄŸlu Alaettin Çakıcı’nın gelinen son aÅŸamada anılan bankayı almak isteyenler arasında adı geçen ve kendisi ile arasındaki iliÅŸkinin eski dönemlere dayandığı bilinen Korkmaz YiÄŸit isimli iÅŸ adamı ile anlaÅŸtığı, banka ihalesinde Korkmaz YiÄŸit’in yalnız kalması ve nihayetinde bankanın Korkmaz YiÄŸit tarafından alınmasını saÄŸlamak amacı ile çeÅŸitli giriÅŸimlerde bulunacağı yolunda istihbari mahiyette bilgiler elde edildiÄŸi ve bu hususlarda Alaettin Çakıcı isimli ÅŸahsın banka ihalesine katılmak isteyen diÄŸer kuruluÅŸların sahiplerine karşı her türlü tehdit ve ÅŸantaj unsurunu kullanacağı hatta korkutma amacı ile silahlı eylemlere tevessül edebileceÄŸinin deÄŸerlendirildiÄŸi bildirilmiÅŸ olup,
4.6.1998 tarihi itibari ile Türk Ticaret Bankası Ä°halesine katılma hususunda baÅŸvuru süresinin sona erdiÄŸi, bu tarih itibarı ile anılan bankanın ihalesine katılmak için; ErdoÄŸan Demirören, Ali Balkaner, Hayyam GaripoÄŸlu, Azmi OfluoÄŸlu, Korkmaz YiÄŸit isimli iÅŸadamlarına baÅŸvuruda bulunulduÄŸunun bilindiÄŸi, banka ihalesine katılmak isteyen diÄŸer iÅŸ adamlarına ise, Alaettin Çakıcı tarafından baskı yapıldığı ve ihaleye girmelerinin engellendiÄŸi, ihaleye katıldıkları bilinen ve yukarıda isimleri belirtilen iÅŸ adamlarının ise Alaettin Çakıcı tarafından yönlendirildikleri ve Alaettin Çakıcı ile anlaÅŸmalı olarak onun talimatları doÄŸrultusunda ihaleye katıldıkları, böylece Türk Ticaret Bankasının özelleÅŸtirilmesi konusundaki ihalenin iÅŸ adamı Korkmaz YiÄŸit tarafından alınmasının saÄŸlanması hususunda çaba sarfedildiÄŸi,
Türk Ticaret Bankasının özelleÅŸtirilmesi ile ilgili olarak T.C. Merkez Bankası Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundan medya organlarına yansıyan bilgilere göre anılan ihaleye Zorlu Holding A. Åž., Ä°peks Ä°plik Tekstil A.Åž., As Yapı Endüstri A.Åž., Avrupa - Amerika Holding A.Åž., Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taahüt Ticaret A.Åž. isimli firmaların katıldığı yolunda bilgiler elde edilmiÅŸ olup, yaÅŸanan geliÅŸmeler doÄŸrultusunda Alaettin Çakıcı- Korkmaz YiÄŸit ikilisinin kendilerinden habersiz deÄŸiÅŸik firmaların da ihaleye girmesini önemsemedikleri bankanın satın alınması konusunda ihalenin kendi insiyatifleri doÄŸrultusunda gerçekleÅŸeceÄŸi hususunda emin oldukları ÅŸeklinde istihbari mahiyette bilgiler elde edilmiÅŸtir” denilmiÅŸtir.
3.8.1998 tarihinde Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığınca “Bilgi Notu” hazırlanarak, BaÅŸbakan ve Ä°çiÅŸleri Bakanına gönderilmiÅŸtir. Bu bilgi notunda;
“Türk Ticaret Bankasının özelleÅŸtirilmesi kapsamında, organize suç örgütlerinin bu ihaleden çıkar saÄŸlamak için bir süreden beri faaliyet gösterdikleri yapılan çalışmalardan anlaşılmıştır.
Makamlarına arz edilen bilgi notlarında; Bank Ekspres’in sahibi Korkmaz YiÄŸit’in, Türk Ticaret Bankası ihalesini alması için Alaettin Çakıcı’nın bir takım giriÅŸimlerde bulunduÄŸu bildirilmiÅŸti.
Konu ile ilgili olarak son alınan bilgilere göre, bahse konu ihaleye katılacak olan Hayyam GaripoÄŸlu’na, Alaettin Çakıcı; “Bu ihalenin kendisini ölüme götürebileceÄŸi, ihaleye katılması, ancak fiyatı arttırmaması” yönünde tehdit ve telkinde bulunmuÅŸtur” denilmiÅŸtir.
Ä°halenin yapılmasından sonra, aynı gün Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaÅŸkanlığı, gereÄŸi için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na, bilgi için BaÅŸbakanlık’a gönderdiÄŸi MüsteÅŸar Yahya Gür imzalı 4.8.1998 gün ve B.05.1.EGM.0.09.06.01./ 375-3299 sayılı yazısında;
“Türk Ticaret Bankası A.Åž.’nin satış ihalesiyle ilgili olarak; Ä°lgi yazınızda ismi geçen firmaların, halen yurtdışında bulunan ve aranır durumdaki organize suç liderleri ve elemanları tarafından tehdit edildikleri, ihalenin söz konusu firma sahiplerinden olan Korkmaz YiÄŸit lehine sonuçlanması için diÄŸer firmaların ihaleye katılmak ÅŸartıyla herhangi bir artırmada bulunmamaları yönünde baskıya maruz kaldıkları, bununla birlikte; ismi geçen firma sahiplerinin bazı organize suç liderleri ile de iliÅŸki içerisinde bulundukları yönünde istihbari bilgiler elde edilmiÅŸ olup, bu bilgiler ile Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığınca 3.8.1998 tarihinde ilgili bütün yetkililere bildirilmiÅŸtir” denilmektedir.
Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporunda; “BaÅŸbakan Mesut Yılmaz 9/43 sayılı SoruÅŸturma Komisyonuna 25.5.2000 tarihinde verdiÄŸi ifadesinde; ‘...Daha ihale öncesinde, Emniyetten bize gelen bilgilerde, bu Alaettin Çakıcı denilen kiÅŸinin yaptığı telefon konuÅŸmalarında-ki bu telefon konuÅŸmaları mahkeme kanalıyla Emniyet tarafından izlenen konuÅŸmalardır-bu ihaleyle ilgili bazı telkinlerde bulunduÄŸuna iliÅŸkin bilgiler geldi. Bu bilgiler bazı kiÅŸileri ihaleye girmekten caydırmak ve kendisinin Korkmaz YiÄŸit’in bankayı almasını desteklediÄŸi ÅŸeklinde bilgilerdir.
Bu bilgiler bize ulaÅŸtıktan sonra, ben GüneÅŸ Taner’e bizde böyle bir bilgi olduÄŸunu, bu nedenle bu ÅŸahsın hiçbir ÅŸekilde ihaleyi almaması gerektiÄŸini söyledim’ demiÅŸtir.
Bu ifade, Mesut Yılmaz’ın daha ihaleden çok önce, Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü’nün DGM kararı ile dinlenen Alaettin Çakıcı-Korkmaz YiÄŸit telefon görüÅŸmesi ve bu konuÅŸmanın içeriÄŸindeki bilgilere sahip olduÄŸunu tartışmasız bir ÅŸekilde ortaya koymaktadır…
Konuya iliÅŸkin olarak Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸünün Emniyet Genel MüdürlüÄŸüne muhatap 3.2.1998 günlü, 13.5.1998 günlü, 8.6.1998 günlü, 26.6.1998 günlü ve 19.8.1998-26.8.1998 tarihli yazılarına istinaden Emniyet Genel MüdürlüÄŸünce hazırlanan bilgi notları ile ihaleden bir gün önce 3.8.1998 tarihli bilgi notu ve 4.8.1998 gün ve 375-3299 sayılı “Çok Gizli” ve “KiÅŸiye Özel” yazılardaki, Türkbank ihalesinde Alaettin Çakıcı’nın Korkmaz YiÄŸit lehine devreye girdiÄŸi, bu amaçla ihaleye katılacak olanları tehdit ederek ihaleye katılmalarını engellediÄŸi, ihaleye girenleri yönlendirdiÄŸi, ihalenin Korkmaz YiÄŸit tarafından alınmasını saÄŸlamaya yönelik çabalar sarfettiÄŸi, iÅŸi bombalama eylemi giriÅŸimine kadar götürdüÄŸüne dair bilgiler, BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’a iletilmesine karşılık, Korkmaz YiÄŸit’in ihaleden engellenmesine ve hakkında kanuni iÅŸlem tesisine tevessül etmemiÅŸtir. Aksine tüm bu bilgileri göz ardı ederek ihalenin ve hisse devrinin Korkmaz YiÄŸit lehine sonuçlanması için çaba harcamıştır. BaÅŸbakan Mesut Yılmaz, Arena Programında, Alaettin Çakıcı’nın Türkbank ihalesindeki bu rolüne karşılık bu iÅŸ için ihaleyi kim kazanırsa kazansın % 5 pay almak üzere anlaÅŸtığını, Korkmaz YiÄŸit’ten bunun bir kısmını peÅŸin aldığını da ayrıca belirtmiÅŸtir”(sh.145,146) denilmektedir.
Konu ile ilgili olarak tanık anlatımları dışında, Emniyet Genel MüdürlüÄŸünün 3.8.1998 tarihli bilgi notu, Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸünün 3.2.1998, 13.5.1998 ve 8.6.1998 tarihli yazıları ve bilgi notlarının asılları ile Emniyet Genel MüdürlüÄŸünün 4.8.1998 tarihli yazısı ile yazının ilgili yerlere teslim edildiÄŸine dair zimmet kaydı ve Merkez Bankası BaÅŸkanı Gazi Erçel’in notu dosyaya konulmuÅŸtur.
Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporunda, “DGM kararı olmadan 3 adet dinleme, sonra da DGM kararı ile 21.5.1998 tarihinde yapılan bir adet dinlemede, Alaettin Çakıcı-Korkmaz YiÄŸit telefon görüÅŸmesi Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü tarafından kayda alınmış, böylece Çakıcı’nın Korkmaz YiÄŸit yanında Türkbank ihalesine katılmak için dosya alan ve sonra da ihaleye teklif veren firma sahiplerini tehdit ettiÄŸi açıkca ortaya çıkmış ve delillendirilmiÅŸtir”(sh.122) denilmektedir.
Sanıklar ise Ä°stanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararı ile dinlemeye alınan Korkmaz YiÄŸit ile Alaettin Çakıcı arasında geçen telefon görüÅŸmelerinden haberdar olmadıklarını, bu delilin ilgililer tarafından kendilerine bildirilmediÄŸini, ihale iptal aÅŸamasına gelene kadar bu durumdan habersiz olduklarını iddia etmektedirler.
18.5.1998 tarihli Ä°stanbul 5 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararı ile dinlenilmesine karar verilen ve Alaettin Çakıcı ile Korkmaz YiÄŸit arasında geçen telefon konuÅŸmalarını içeren kasetin varlığı ve bu durumun ilgili yerlere bildirilip bildirilmediÄŸi konusunda Emniyet ve BaÅŸbakanlık görevlileri olan tanıklar dinlenmiÅŸtir. Ayrıca, söz konusu konuÅŸmaları içeren kaset çözüm tutanakları ve ilgili mahkeme kararı dosyada bulunmaktadır.
Komisyon Raporunda, ihale duyurusundan itibaren bu ihalenin Korkmaz YiÄŸit’te kalması için organize suç örgütü başı Alaettin Çakıcı’nın telefon görüÅŸmeleri yaparak ihaleye müdahale ettiÄŸi ve bu durumun Emniyet görevlilerince tespit edilerek üst makamlara bildirilmesine raÄŸmen sanıklar tarafından gerekli iÅŸlemlerin yapılmadığı ileri sürülmektedir. Tanık sıfatıyla bilgilerine baÅŸvurulan Emniyet görevlileri Necati Bilican, Sabri Uzun ve Hasan Özdemir görev yaptıkları dönem içerisinde birçok telefon görüÅŸmesinin takibinin ve kaydının yapıldığını, bunların bilgi notuna dönüÅŸtürülerek ihaleden önceki deÄŸiÅŸik tarihlerde BaÅŸbakan ve Ä°çiÅŸleri Bakanına iletilmek üzere üst makamlara bildirildiÄŸini, 3.8.1998 günlü bilgi notu ile 4.8.1998 günlü yazının BaÅŸbakan ve Ä°çiÅŸleri Bakanına ulaÅŸtırıldığını ifade etmiÅŸlerdir.
Dönemin Ä°çiÅŸleri Bakanı olan ve tanık sıfatıyla bilgisine baÅŸvurulan Murat BaÅŸesgioÄŸlu 3.8.1998 tarihinden önce kendisine ulaÅŸtırılan ve içeriklerinin de bir organize suç liderinin yapılacak olan Türkbank ihalesine ilgi duyduÄŸuna ve bunun için bazı organizasyonlara girme konusunda bir hazırlıkları olduÄŸunu ifade eden duyumlardan derlenmiÅŸ olan bilgi notlarının genelde telefon dinlemelerine dayandığını ve bu durumu BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’a ilettiÄŸini söylemiÅŸ, 21.5.1998 günlü Çakıcı-YiÄŸit görüÅŸmesine iliÅŸkin telefon görüÅŸmesinin tamamının içeriÄŸi hakkında sonradan haberdar olduÄŸunu, kasetin kendilerine intikal etmediÄŸini, ancak bu telefon görüÅŸmelerinde geçen hususların parçalar halinde bilgi notlarına yansıdığını ifade etmiÅŸtir.
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz kendisine ulaÅŸtırılan notların okunduktan sonra imhası kaydını taşıyan bilgi notlarından ibaret bulunduÄŸunu, delil niteliÄŸini taşımadığını, kamuoyuna açıklanan 21.5.1998 günlü telefon görüÅŸmesine iliÅŸkin kayıt ve bilgilerin de kendisine bildirilmediÄŸini, sonradan Emniyet görevlileri ile yaptığı görüÅŸmelerde onların da iletmediklerini kabul ettiklerini, ancak bunun kasıt veya kötüniyete dayanmadığını söylediklerini, 3.8.1998 günü kendisine gönderildiÄŸi iddia edilen bilgi notu ile 4.8.1998 günlü Emniyet yazısının kendisine ulaÅŸmadığını ifade etmiÅŸtir.
SoruÅŸturma Komisyonu Raporunda ve müdahil vekilinin esas hakkındaki görüÅŸlerinde, sanıkların bilgi notu niteliÄŸindeki istihbarat notlarına dayalı olarak tasarrufta bulunamayacakları yönündeki iddialara karşılık olarak, daha önce yapılan POAÅž ihalesinde en yüksek teklif veren Hayyam GariboÄŸlu’na hakkında MÄ°T MüsteÅŸarlığınca düzenlenen 2.7.1998 günlü bilgi notuna dayalı olarak ihalenin iptali ve ihalede en yüksek teklifi veren 3. firmaya verildiÄŸi, bu bilgi notunun Türkbank’la ilgili olarak düzenlenen bilgi notlarına benzer nitelikte olmasına raÄŸmen ihale iptal edilirken, Türkbank ihalesinde somut delil ve belge aranmasının bir çeliÅŸki oluÅŸturduÄŸu ifade edilmiÅŸtir.
Emniyet yazısının ulaÅŸtırılması ile ilgili bilgilerine baÅŸvurulan BaÅŸbakanlık görevlilerinden Ä°brahim Oktay ve Sema Erdem kendilerine BaÅŸbakan’a iletilmek üzere gelen tüm evrakın BaÅŸbakan’a iletildiÄŸini ifade etmiÅŸler, ancak özel olarak bu yazının iletilip iletilmediÄŸini hatırlamadıklarını söylemiÅŸlerdir.
Ayrıca, TMSF tarafından gazete haberlerinden etkilenilerek 24.6.1998 tarihinde Emniyet Genel MüdürlüÄŸüne yazılan yazıya, ihalenin sonuçlanmasından 6 saat sonra cevap verildiÄŸi ve söz konusu yazıda, halen yurt dışında bulunan ve aranan organize suç liderleri ve elemanlarının, ihaleye katılan diÄŸer grupları baskı ve tehdide maruz bırakarak, ihalenin Korkmaz YiÄŸit lehine sonuçlanması için bazı firma sahipleri ile yakın iliÅŸki içine girdikleri bildirilmesine raÄŸmen, sanıkların bu durumu yetkililere bildirmedikleri ve ihalenin gerçekleÅŸmesi için gereken iÅŸlemlerin devam etmesine izin verdikleri iddia edilmektedir.
TMSF’ye yazılan 4.8.1998 günlü yazının bilgi için BaÅŸbakan’a iletilip iletilmediÄŸi ve Hazine yetkililerinin durumdan haberdar olup olmadıkları konusunda Gazi Erçel, Aydın Esen, Erdal Aslan, Yener Dinçmen, Osman Tunaboylu, Adnan Yaylacı ve Muhammet Ünal tanık olarak dinlenmiÅŸlerdir.
Tanıklardan Gazi Erçel Emniyet Genel MüdürlüÄŸünden gelen 4.8.1998 günlü yazının içeriÄŸinde bu bilgilerin Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığı’nca 3.8.1998 tarihinde ilgili bütün yetkililere bildirildiÄŸinin ve dağıtımında BaÅŸbakanlığa da gönderildiÄŸinin belirtilmesi nedeniyle, BaÅŸbakanın bilgileri olduÄŸunu ve ihale ile ilgili evrakın Hazineye gönderilmiÅŸ olması nedeniyle de yapılacak bir iÅŸlemin bulunmadığını düÅŸünerek evrakın üzerine bu durumu ÅŸerh düÅŸmekle yetindiÄŸini ifade etmiÅŸtir. Sanıklar Ahmet Mesut Yılmaz ve GüneÅŸ Taner’in, Emniyetin bu yazısından haberdar olmadıklarını, TMSF ve Merkez Bankası BaÅŸkanı Gazi Erçel’in de hazır bulunduÄŸu toplantıda konu ele alınmasına raÄŸmen Gazi Erçel’in yazıdan bahsetmediÄŸini, kaldı ki ihalenin iptali ile ilgili yetkinin kendilerinde olmayıp TMSF’de bulunduÄŸunu ifade etmiÅŸlerdir. Sanıklar ayrıca, Çakıcı-YiÄŸit iliÅŸkisinin ilk kez ortaya çıkarıldığı Ä°çiÅŸleri Bakanı Kutlu AktaÅŸ-Korkmaz YiÄŸit görüÅŸmesinden hemen sonra kendi yetkileri dahilindeki devir izninin durdurulması ve sorumluluÄŸun tesbiti için BaÅŸbakanlık TeftiÅŸ Kurulunun görevlendirilmesi konularında gerekli giriÅŸimleri yaptıklarını bildirmiÅŸlerdir.
Mevcut delillerin deÄŸerlendirilmesinde; sanıklar Ahmet Mesut Yılmaz ve GüneÅŸ Taner’in 4.8.1998 günlü yazıdan haberdar olduklarına iliÅŸkin yeterli delil elde edilememiÅŸ ise de, Korkmaz YiÄŸit’le bir organize suç örgütü mensubu arasında Türkbank ihalesi ile ilgili iliÅŸkiyi gösteren istihbari bilgilerin ihale öncesindeki tarihlerde sanıklara ulaÅŸtırılması karşısında; sözkonusu bilgilendirmelerin Korkmaz YiÄŸit’in ihaleye katılmasına ve ihalenin sonuçlanmasından sonra da adı geçene hisse devri izni verilmesine engel teÅŸkil edecek düzeyde olduÄŸu kanısına varılmış ve sanıkların bu nedenle görevlerinin gereklerini yerine getirmedikleri sonucuna ulaşılmıştır.
b)- Meclis soruÅŸturma Komisyonu Raporunda; “Ä°haleye katılmak üzere teklif veren 5 firma, 05.06.1998 tarihinde TMSF tarafından basına açıklanmış ve ihaleye girmelerinde sakınca bulunup bulunmadığı hususu Hazine MüsteÅŸarlığı’ndan istenilmiÅŸtir. Bunun üzerine Hazine MüsteÅŸarlığı 20.7.1998 tarihli yazısında, Bankalar Kanunu’nun 5 inci maddesine göre teklif sahiplerinin Banka ortağı olmalarında sakınca olmadığını, ancak satış sonrasında devir izni verilmesi esnasında, Banka’yı alacak olan firmanın, mali bünyesi takviyeye muhtaç bulunan Türkbank’ı rehabilite etme gücüne sahip olup olmadığının deÄŸerlendirileceÄŸi, ayrıca TMSF tarafından Banka’ya tahsis edilen kaynakların da satış sırasında göz önünde bulundurulması gerektiÄŸi hususlarını TMSF’ye bildirmiÅŸtir…(sh.122,123)
TMSF’nin 4.8.1998 tarihli, banka hisselerinin Korkmaz YiÄŸit Grubuna devrine izin verilmesine iliÅŸkin yazısı üzerine, Hazine MüsteÅŸarlığı Banka Kambiyo Genel MüdürlüÄŸü bürokratlarınca hazırlanan Bakanlık Makamı’nı muhatap 31.8.1998, 1.9.1998 ve yine 1.9.1998 günlü üç adet onay taslağında özetle; “Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸ. Tic. A.Åž’nin aktif varlıklarının önemli bir bölümünün yabancı kaynaklarla finanse edildiÄŸi, ihale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin karşılanacağı temel kaynak olan ve toplam deÄŸeri 15 milyar ABD doları olarak tahmin edilen gayrimenkul projelerinin yapılabilirliÄŸi ve finansmanının ne ÅŸekilde karşılanacağı hususunda herhangi bir bilgi ve belge sunulamadığı, grubun geçmiÅŸ yıllardaki iÅŸlem hacmi ve karlılığı da göz önüne alındığında ihale bedeli ve taahhüt edilen sermaye konusunda kesin bir kanaate ulaşılamadığı, diÄŸer taraftan aynı grubun bu ihaleden sonra Kanal 6, Kanal E, Yeni Yüzyıl ve AteÅŸ Gazetesi gibi görsel ve yazılı basın kuruluÅŸlarını 200 milyar ABD dolarını (Bu rakam 200 milyon ABD doları olacak) aÅŸan bir bedel ödeyerek aldığı anlaşıldığından Türkbank’ın ihale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin aynı süre içerisinde ÅŸirketin saÄŸlayacağı kredilerden veya kendi kaynaklarından karşılamasının mümkün görülmediÄŸi, ayrıca bankanın satışında ihaleye fesat karıştırıldığı ve ihaleye giren kiÅŸilerin emniyet güçlerince aranan bazı kiÅŸilerin tehditlerine maruz kaldığı yönünde basında çeÅŸitli haberlerin yer aldığı, Bankalar Kanununun 5. maddesinde banka ortaklarının ihaleye fesat karıştırma suçunun iÅŸlememiÅŸ olmalarının amir olduÄŸu, her ne kadar basında yer alan iddialar mahkeme kararı ile sabit olmasa da belirtilen hüküm dolayısıyla bu aÅŸamada banka devir izni verilmesine ihtiyatla yaklaşılması gerektiÄŸi, söz konusu hisse devrine izin verilmesine hukuken bir sakınca olmamakla birlikte yukarıda izah edilen hususlarda göz önünde bulundurularak yapılacak iÅŸlemin Makamları takdirine sunulması” ÅŸeklinde Banka ve Kambiyo Genel MüdürlüÄŸü yetkilileri parafladıktan sonra tekemmül etmeyen onay taslaklarının bulunduÄŸu görülmektedir...
Sözkonusu onay taslakları Hazine Bürokratlarının, Türkbank’ın Korkmaz YİĞİT Grubu’na satışına teknik gerekçelerle karşı çıktıklarını ve bu sorumluluÄŸu üzerlerine almamak amacıyla da yukarıda belirtilen taslakları hazırladıklarını, ancak, Hazine’nin baÄŸlı olduÄŸu siyasi iradenin onay vermemesi nedeniyle bu taslaklar imzalanmamış, siyasi iradenin isteÄŸi doÄŸrultusunda bir onay metni hazırlanarak iÅŸleme konmuÅŸtur. Nitekim, onay metninde söz konusu bürokratların parafları bulunmamaktadır. DiÄŸer taraftan, bu kabul görmeyen onay taslakları Hazine Bürokratlarının ihale sonucuna bakışını ve Korkmaz YiÄŸit grubu hakkında ciddi kaygılar taşıdıklarını da göstermesi bakımından ilginçtir. Zira, yukarıdaki onay taslağından da görüleceÄŸi üzere, Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸ. Tic. A.Åž’nin aktif varlıklarının önemli bir bölümünün yabancı kaynaklarla finanse edildiÄŸi, ihale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin karşılanacağı temel kaynak olan ve toplam deÄŸeri 15 milyar USD olarak tahmin edilen gayrimenkul projelerinin yapılabilirliÄŸi ve finansmanının ne ÅŸekilde karşılanacağı hususunda herhangi bir bilgi ve belge sunulamadığı, grubun geçmiÅŸ yıllardaki iÅŸlem hacmi ve karlılığı da göz önüne alındığında ihale bedeli ve taahhüt edilen sermaye konusunda kesin bir kanaate ulaşılamadığı ve bu ihaleden sonra Kanal 6, Kanal E, Yeni Yüzyıl ve AteÅŸ Gazetesi gibi görsel ve yazılı basın kuruluÅŸlarını 200 milyon USD’yi aÅŸan bir bedel ödeyerek aldığı anlaşıldığından Türkbank’ın ihale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin aynı süre içerisinde ÅŸirketin saÄŸlayacağı kredilerden veya kendi kaynaklarından karşılamasının mümkün görülmediÄŸi, Hazine Bürokratlarınca öngörülmüÅŸ ve onay taslağında belirtilmiÅŸtir. Ancak, söz konusu endiÅŸelerin onay metnine derc olması durumunda Bakanlık Makamı onay vermeyeceÄŸinden düzeltilmesi için iade edilmiÅŸ ve yukarıda açıklanan hususlardan sarfınazar edilerek talimatlar doÄŸrultusunda bir onay metni hazırlanmıştır.
Nitekim, 04.09.1998 günlü hisse devirlerine izin verilen ilgili görevlilerce paraflanmayan Bakan onayında, Korkmaz YİĞİT Ä°nÅŸaat Taah.Tic. A.Åž.’nin ödeme gücüne ve basında yer alan ihaleye fesat karıştırıldığına iliÅŸkin hususlara deÄŸinilmemiÅŸ, sahibi olduÄŸu, Bank Ekspres’in mali yapısı dikkate alınmamış ve doÄŸrudan Hazine MüsteÅŸarı Yener DÄ°NÇMEN ve Devlet Bakanı GüneÅŸ TANER tarafından imzalanmıştır…(sh.135)
Fonun hisselerinin yapılan açık arttırma sonunda Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸ. Taah. Tic. A.Åž.’ye devredilmesine dair izin talepli 4.8.1998 günlü yazısı üzerine, Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner imzalı 8.9.1998 günlü 98/1584 sayılı Bakanlık Makamı Onayı ile Hazine MüsteÅŸarlığı, Türk Ticaret Bankasındaki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fon’una ait %84.52 oranındaki hisselerin Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸ. Taahüt Ticaret A.Åž.’ye devrinde hukuken bir sakınca bulunmadığı sonucuna varılarak hisse devirlerine izin vermiÅŸtir...”(sh.46)
denilmektedir.
Ä°ddia ile ilgili olarak SoruÅŸturma Komisyonunda ve kovuÅŸturma sırasında onay taslaklarında isimleri bulunan ve süreçte görevleri olan tanıklar dinlenmiÅŸlerdir.
Onay taslaklarını hazırlayan Hazine bürokratları MüsteÅŸar Yener Dinçmen, MüsteÅŸar Yardımcısı Osman Tunaboylu, Bankacılık ve Kambiyo Genel Müdürü Adnan Yaylacı tanık sıfatıyla Yüce Divan’da yaptıkları açıklamalarda, Banka’nın yapısı ve o dönemdeki geliÅŸmeler gözetildiÄŸinde, Korkmaz YiÄŸit firmasının Türkbank’ın alımı ile ilgili finansmanı karşılayabilecek mali güç ve yeterliliÄŸinin bulunmadığını, mevcut giriÅŸimlerinin mali kaynağının, büyük ölçüde yabancı kaynaklara dayandığını, mali yetersizliÄŸe raÄŸmen Korkmaz YiÄŸit tarafından ihaleden sonraki tarihlerde yazılı ve görsel basın kuruluÅŸlarına da fazla miktarda yatırım yaptığını, dolayısıyla onay yazısında anılan hususların yer alması gerektiÄŸini düÅŸündüklerini ifade etmiÅŸlerdir. Sanık GüneÅŸ Taner ise, Hazine bürokratları tarafından hazırlanan, ancak resmiyet kazanmayan onay taslaklarının, sorumluluÄŸun kendisi üzerine bırakılmasına yönelik bir giriÅŸim olduÄŸunu, elde somut bir delil olmaksızın bu tür bir onay yazısının yazılamayacağını, kaldı ki onayın belirtilen sakıncaları önleyecek ve ortadan kaldıracak nitelikte ayrıntılı koÅŸullar içerdiÄŸini, sonradan resmiyet kazanan onay yazısının da hazine bürokratlarının imzalarını taşıdığını, dolayısıyla bu yönden bir usulsüzlüÄŸün sözkonusu edilemeyeceÄŸini belirtmiÅŸtir. SoruÅŸturma Komisyonu Raporunda, paraflanan ancak geçerlilik kazanmayan üç adet onay taslağından sözedilmekte ise de, sanık GüneÅŸ Taner vekili tarafından sunulan ve yazışmalarla BDDK’dan temin edilen ıslak imzaları havi beÅŸ adet onay taslağının bulunduÄŸu görülmektedir.
SoruÅŸturma Komisyonlarındaki beyanlarında Hazine bürokratı tanıklar, Bakan tarafından 4.9.1998 günü onaylanan onay taslağını kendi çekincelerinin yer almaması nedeniyle paraflamadıklarını belirtmiÅŸlerdir. Ancak, tanık Adnan Yaylacı, Yüce Divan’daki beyanında, memur olarak görevlerinin, ilgili onayı verecek makama tüm bilgileri aktarmak olduÄŸunu, bu amaçla tereddütlerini de hazırlamış oldukları onay taslağına yazdıklarını ve parafladıklarını, kendisinin bu çekinceleri sözlü olarak da Bakan GüneÅŸ Taner’e bildirdiÄŸini ancak, sonradan MüsteÅŸarlık makamından, bu tereddütleri çok açık bir ÅŸekilde deÄŸil, ama, kısa bir cümleyle özetleyen bir metin hazırlanması istenmesi üzerine kendilerinin bu metni hazırlanarak verdiklerini, ancak son haliyle ve onaylanmış ÅŸekliyle genel müdürlüÄŸe dönmesi nedeniyle kendilerinin son metni paraflama imkanlarının olmadığını ifade etmiÅŸtir.
Dönemin Hazine MüsteÅŸarı olan tanık Yener Dinçmen ise, Yüce Divan’daki beyanında, “Åžimdi, bir kiÅŸi böyle bir ihaleye girdiÄŸi zaman, biz onun için bütün hesaplarını, kaç lirası var, nerede bu, böyle bir prosedür yoktur. Böyle bir taahhüdü alırız, bu parayı götürüp Mevduat Sigorta Fonuna ödemediÄŸi takdirde, kendi bankasından ve öbür ÅŸeyden almamak kaydıyla ödemediÄŸi takdirde, ödeyememiÅŸtir taahhüdünü, o zaman bu bankayı size vermiyoruz denilir. Usul budur. Kanundaki denilen ÅŸeyde Bankalarca yüz kızartıcı suç iÅŸlemiÅŸ midir iÅŸte, sabıka kaydı var mıdır, budur efendim” demiÅŸtir. Sanık GüneÅŸ Taner de, savunmasında, onay yazısında sıkı koÅŸullar öngörülmüÅŸ olması ve iznin süreye baÄŸlanmasının onayın diÄŸer sakıncalarını ortadan kaldırdığını ifade etmiÅŸtir.
Kendileri hakkında yürütülen soruÅŸturma kapsamında Hazine uzmanı Levent Deveci, Daire BaÅŸkanı Mesut Yıldırım ve Genel Müdür Yardımcısı Binnur BerberoÄŸlu BaÅŸbakanlık TeftiÅŸ Kurulu müfettiÅŸlerine verdikleri savunmada; Hazine MüsteÅŸarlığı tarafından banka devir izni verilirken iki hususun deÄŸerlendirilmesinin zorunlu olduÄŸunu, bunlardan birisinin banka ortağı olacak kiÅŸilerin Kanun’da belirtilen ÅŸekil ÅŸartlarına, ikincisinin ise banka sahibi olacak kiÅŸilerin gerekli maddi güç ve itibara sahip olup olmadığının belirlenmesi olduÄŸunu, Türkbank ihalesi ile ilgili olarak bu açılardan yapılan deÄŸerlendirmede Korkmaz YiÄŸit firmasının anılan nitelikleri taşımadığı kanaatine vardıklarını ifade etmiÅŸlerdir.
Hazine bürokratları, 4.8.1998 tarihli TMSF’nin, banka hisselerinin Korkmaz YiÄŸit grubuna devredilmesine izin verilmesine iliÅŸkin yazısı üzerine, 31.8.1998, 1.9.1998 ve 1.9.1998 günlü onay taslakları hazırlamışlardır. Ancak, hazırlamış oldukları bu taslaklarda Hazine bürokratlarının Türkbank’ın Korkmaz YiÄŸit Grubuna devrine izin verilmesine teknik gerekçelerle karşı çıktıkları ve hazırladıkları onay taslaklarında çekincelerini belirttikleri anlaşılmaktadır. Bu onay taslaklarında Hazine Bürokratlarınca;
- Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸ. Tic. A.Åž.‘nin aktif varlıklarının önemli bir bölümünün yabancı kaynaklarla finanse edildiÄŸi,
- Ä°hale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin karşılanacağı temel kaynak olan ve toplam deÄŸeri 15 milyar dolar olarak tahmin edilen gayrimenkul projelerinin yapılabilirliÄŸi, finansmanının ne ÅŸekilde karşılanacağı hususunda herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı,
- Alıcının ihale bedeli ve bankanın rehabilitasyonu için gereken yaklaşık 1,1 milyar dolarlık finansmanın kaynağı konusunda tatmin edici bir açıklama getiremediÄŸi,
- Grubun geçmiÅŸ yıllardaki iÅŸlem hacmi ve karlılığı da göz önüne alındığında ihale bedeli ve taahhüt edilen sermaye konusunda kesin bir kanaate ulaşılamadığı,
- Bu ihaleden sonra Kanal 6, Kanal E, Yeni Yüzyıl ve AteÅŸ Gazetesi gibi görsel ve yazılı basın kuruluÅŸlarını 200 milyon doları aÅŸan bir bedel ödeyerek aldığı anlaşıldığından Türkbank’ın ihale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin aynı süre içerisinde ÅŸirketin saÄŸlayacağı kredilerden veya kendi kaynaklarından karşılamanın mümkün görülmediÄŸi,
hususları çekince olarak belirtilmiÅŸ bulunmaktadır.
Bu taslakların kabul edilmemesi üzerine yeni hazırlanan 4.9.1998 tarihli onayda bu çekincelere yer verilmediÄŸi Korkmaz YiÄŸit Ä°nÅŸaat Taah. Tic. A.Åž.’nin ödeme gücü ve basında yer alan ihaleye fesat karıştırıldığına iliÅŸkin iddialara deÄŸinilmediÄŸi ve doÄŸrudan Hazine MüsteÅŸarı Yener Dinçmen ve Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner tarafından imzalandığı görülmüÅŸtür.
Sanık GüneÅŸ Taner savunmalarında, Hazine bürokratlarının çekince koyarak bilgi notları düzenlemelerinin nedeninin sorumluluÄŸu kendi üzerine yıkmaya yönelik bir davranış olduÄŸunu, bu çekinceleri ortadan kaldırmak amacıyla onayın ağır koÅŸullara baÄŸlandığını ileri sürmüÅŸtür. Ancak, yalnızca devir izninin koÅŸullara baÄŸlanmış olmasının sanığın sorumluluÄŸunu ortadan kaldırmayacağı, devir izni verildikten sonra devrin hukuki sonuçlarını doÄŸurmaya baÅŸlayacağı sonucuna varılmıştır.
Ä°hale sonucunda en yüksek teklifi vererek ihaleyi kazanan Korkmaz YiÄŸit firması ile ilgili olarak ihale süreci öncesinden beri mevcut olan bilgiler, Korkmaz YiÄŸit’in o dönemde sahibi bulunduÄŸu Banka’nın ve ÅŸirketlerinin mali durumu ve Hazine bürokratlarının bu hususlara vurgu yapan çekince notlarına karşın, bunların gözardı edilmesi suretiyle devir izni verilmesi sanık GüneÅŸ Taner’in cezai sorumluluÄŸunu gerektiren davranışlardan birisi olarak deÄŸerlendirilmiÅŸtir.
2. Türkbank kaynaklarını kullanarak, yerel ve genel seçim kararlarının alındığı bu dönemde, kendilerine bağımlı ve güdümlerinde bir medya yaratarak siyasi çıkar saÄŸlamayı amaçladıkları
Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporunda;“ Olayın cereyan ettiÄŸi günler, gerek BaÅŸbakan, gerekse Bakanlar hakkında Meclis SoruÅŸturmaları açılmaya baÅŸlandığı, genel ve mahalli seçimlerin yapılmasının gündeme geldiÄŸi ve karar verildiÄŸi bir zamana tesadüf etmektedir. BaÅŸbakan Mesut YILMAZ ve dolayısıyla Devlet Bakanı GüneÅŸ TANER, kendilerinin ve partilerinin siyasi gelecekleri lehine, bir medya gücü oluÅŸturma organizasyonuna giriÅŸmiÅŸlerdir. Bu amaçlarına ulaÅŸmaya en uygun kiÅŸi olarak Türkbank’ı almak isteyen Korkmaz YiÄŸit’i bulmuÅŸlardır. Korkmaz YiÄŸit’in Türkbank’ı alma, kendilerinin de güdümlerindeki bir medya gücü oluÅŸturma hedefine hizmet etmek üzere, usulsüz olarak Türkbank’ın Korkmaz YiÄŸit’e devrini saÄŸlamışlardır. Bu ÅŸekilde Korkmaz YiÄŸit vasıtasıyla, bir yandan finans sektörüne, diÄŸer taraftan da basın alanına rahatlıkla nüfuz etme imkanına kavuÅŸmuÅŸlardır. Böylece, haksız çıkar saÄŸlamayı amaçlamışlardır.
Bu arada, Kâmuran ÇÖRTÜK’ün, Türkbank ihalesine giren Korkmaz YiÄŸit ile BaÅŸbakan Mesut YILMAZ arasındaki iliÅŸkinin kurulup sürdürülmesini saÄŸladığı, ihalenin her aÅŸamasında BaÅŸbakan adına müdahil olup, zaman ve yer ayrımı gözetmeksizin birinin söylediÄŸini, diÄŸerine aktardığı, bu misyonu karşılığında, Korkmaz YiÄŸit’ten Genç TV’yi komisyon olarak bedel ödemeden alarak haksız çıkar saÄŸladığı; BaÅŸbakan Mesut YILMAZ’ın da Türk Ticaret Bankasını, ihalenin açıklık ve serbest rekabet ortamının saÄŸlanmasını önleyecek müdahaleler sonucu Korkmaz YiÄŸit’in almasını temin ederek, bu kiÅŸi eliyle medya gücü oluÅŸturarak siyasi menfaat saÄŸladığı anlaşılmıştır…(sh.147)
Korkmaz YiÄŸit’in 27.08.1998 tarihinde BaÅŸbakan Mesut YILMAZ’la Ankara’da buluÅŸtuÄŸu, bu görüÅŸme esnasında BaÅŸbakan Mesut YILMAZ’ın Mehmet Turhan AKKÖPRÜLÜ’yü telefonla arayıp‘Korkmaz YiÄŸit sana Kanal 6 için Genel Müdürlük teklif edecek kabul et. Seni ben tavsiye ettim. Korkmaz YiÄŸit bildiÄŸim kadarıyla düzgün bir adamdır’ dediÄŸi…(sh.116),
Kanal 6 Televizyonu eski Genel Müdürü Mehmet Turan AKKÖPRÜLÜ; BaÅŸbakan Mesut YILMAZ’ın telefon açarak,“Korkmaz diye birisi var, Kanal 6’ yı aldı, sen oraya genel müdür olur musun? seni ben tavsiye ettim” ÅŸeklinde bir ifadede bulunduktan sonra, Korkmaz YİĞİT’ in kiÅŸiliÄŸini sorduÄŸunda BaÅŸbakan Mesut YILMAZ’ ın cevaben, “bildiÄŸim kadarıyla düzgün bir adamdır” dediÄŸini, Korkmaz YiÄŸit’in BaÅŸbakan’dan mutlaka isteklerde bulunmuÅŸ olabileceÄŸini, siyasilerin medyaya karşı her zaman zaafiyet gösterdiÄŸini, basın ile iyi geçinmek ve destek almak maksadıyla davrandıklarını nitekim, kendisi Kanal 6’da 1.5 ay süreyle Genel Yayın YönetmenliÄŸi yaptığını, Mesut YILMAZ aleyhindeki Korkmaz YİĞİT tarafından doldurulan bandın yayınlanmasını engelleyemeyince istifa ettiÄŸini söylemiÅŸtir”(sh.143) denilmektedir.
Yine Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporuna göre;
“Korkmaz YiÄŸit medya alanına 2.6.1998 tarihinde Kanal E’yi 27 milyon dolara satın alarak girdiÄŸi,
Akabinde 14.7.1998 tarihinde 41 milyon 200 bin dolara Genç TV’yi,
Daha sonra 14.8.1998 tarihinde, 110 milyon dolara Kanal 6’yı,
Bunun ardından 27.8.1998 tarihinde, 75 milyon dolara Yeni Yüzyıl ve AteÅŸ Gazetelerini,
Kısa bir süre sonra da, 6.10.1998 tarihinde, 273 milyon dolara Milliyet Gazetesini,
aldığı tespit edilmiştir.
Böylece Korkmaz YiÄŸit’in, Türkbank ihalesi öncesinde baÅŸlayıp, sonrasında da artarak devam eden gazete ve televizyon kanallarının toplam deÄŸeri 526 milyon 200 bin dolara ulaÅŸmaktadır.
Korkmaz YiÄŸit 4.8.1998 tarihinde Türkbankı 600 milyon dolara satın almıştır. Aynı ihale sonucunda yine Korkmaz YiÄŸit’in 21.8.1998 tarihli taahhütname ile Türkbank içerisine koymayı taahhüt ettiÄŸi miktar 500 milyon dolardır, ki bunun 100 milyonu 1998, 200 milyonu da 1999 yılında banka içerisine koymak durumundadır…
Bütün bu açıklamalar birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, tam da seçim kararının tartışıldığı ve karar alındığı bir dönemde BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve onunla aynı doÄŸrultuda hareket eden eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in, kendi güdümlerine girecek ve yüzde yüz talimatları çerçevesinde hareket edecek bir basın gücüne ihtiyaçları bulunmaktadır. Türkiye’nin seçkin gazetecilerinin yukarıdaki yoruma muhtaç bulunmayan açık anlatımlarında da vurguladıkları gibi, henüz çok fazla tanınmayan, yıpranmamış, basınla ilgili tecrübesi bulunmayan, telkin ve teÅŸvike çok müsait olan Korkmaz YiÄŸit bu iÅŸ için özellikle seçilmiÅŸ bir kimsedir. Korkmaz YiÄŸit Kanal 6’daki ifadesinde bu durumu kabul ve teyit etmiÅŸtir”(sh.141-143).
Bu konu ile ilgili olarak tanıklar Ä°smet Berkan, Tuncay Özkan, UÄŸur Dündar, Sedat Ergin, Mehmet Turan Akköprülü, Kamuran Çörtük ve Korkmaz YiÄŸit dinlenmiÅŸlerdir. Ayrıca, konu ile ilgili olan bilgi ve belgeler getirtilerek dosyaya konulmuÅŸtur.
Korkmaz YiÄŸit, sanıkların güdümlerinde bir medya düzeni kurmak amacıyla giriÅŸimlerde bulunduklarını, bu amaca ulaÅŸmak üzere yıpranmamış ve piyasada adı duyulmamış birisini aradıklarını, en uygun kiÅŸi olarak kendisini seçtiklerini, önceki beyanlarında, kendisinin medya alımı gibi bir düÅŸüncesinin olmadığını, özellikle Milliyet Gazetesini alma gibi bir düÅŸünceye sahip bulunmadığını, sanıkların yönlendirmesi ve isteÄŸi ile bu iÅŸlere giriÅŸtiÄŸini ileri sürmüÅŸtür. Yine Korkmaz YiÄŸit, Kamuran Çörtük aracılığıyla kendisiyle yapılan görüÅŸmelerde satın alacağı medya kuruluÅŸları için yönetici ve görevli atanması gibi ayrıntıların dahi görüÅŸüldüÄŸünü ifade etmiÅŸtir. Korkmaz YiÄŸit’in bu iddiaları Kamuran Çörtük ve sanıklar tarafından kesinlikle reddedilmiÅŸtir.
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz ile tanık Mehmet Turan Akköprülü arasında geçen ve Komisyon Raporuna da yansıyan görüÅŸmelerden, Korkmaz YiÄŸit’in sorması üzerine sanık Ahmet Mesut Yılmaz tarafından Kanal 6’nın başına genel müdür olarak Mehmet Turan Akköprülü’nün önerildiÄŸi ve durumdan adı geçenin haberdar edildiÄŸi, bu önerinin kabul edilmesinden sonra Mehmet Turan Akköprülü’nün göreve baÅŸladığı anlaşılmaktadır. Sanık Ahmet Mesut Yılmaz ise, savunmasında Korkmaz YiÄŸit’in genel müdür adayı olarak birkaç isim sayması üzerine bunlardan sadece Mehmet Turan Akköprülü’yü çok eskiden tanığını belirttiÄŸini, bu ÅŸekildeki belirlemesinin bir tavsiye olarak deÄŸerlendirilmemesi gerektiÄŸini, ancak bir referans olarak anlamanın daha doÄŸru olacağını, Korkmaz YiÄŸit’le olan bu görüÅŸmeden sonra Mehmet Turan Akköprülü’yü arayarak kendisine böyle bir talep gelebileceÄŸini söylediÄŸini, ancak bunu yaparken iddia edildiÄŸi gibi medya gücü oluÅŸturmak gibi bir niyet ve düÅŸüncesinin olmadığını ifade etmiÅŸtir.
Sanıkların güdümlerinde bir medya düzeni kurmak amacıyla eylemler gerçekleÅŸtirdikleri yönündeki iddialar, Korkmaz YiÄŸit’in Komisyonlarda verdiÄŸi beyanlara dayandırılmıştır. Ancak, Korkmaz YiÄŸit’in bu konudaki beyanları arasında çeliÅŸkiler mevcut olup, diÄŸer tanık beyanları ile desteklenmemiÅŸtir. Sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ın Mehmet Turan Akköprülü ile Kanal 6’nın yönetimi ile ilgili olarak görüÅŸme yaptıkları kendi beyanlarından da anlaşılmış ise de, bu durumun sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ın cezai yönden sorumluluÄŸunu gerektirecek bir eylem niteliÄŸinde bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Korkmaz YiÄŸit’in medya ile ilgili olarak yaptığı alımlarda sanıkların söz konusu medya kuruluÅŸlarının satın alınması ve bedellerinin ödenmesi konusunda Korkmaz YiÄŸit yararına herhangi bir giriÅŸimlerinin bulunmadığı, Korkmaz YiÄŸit’in anlatımları dışında savın deÄŸerlendirilmesine yarayacak herhangi bir beyan ya da belgenin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.
Belirtilen nedenlerle, sanıkların güdümlerinde bir medya düzeni kurmak amacıyla giriÅŸimlerde bulunduklarına yönelik suçlamalar bakımından yeterli delil elde edilememiÅŸtir.
3. Türkbank ihalesinde üstlendiÄŸi aracılık misyonunun karşılığı olarak, üçüncü kiÅŸi konumundaki Kamuran Çörtük’e Korkmaz YiÄŸit tarafından Genç TV’nin bedelsiz ÅŸekilde devrine sanıklarca imkan saÄŸlandığı ve böylece Kamuran Çörtük’e medya gücü ve maddi olanak temin edildiÄŸi
Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporunda; “Korkmaz YiÄŸit’in BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’dan ihaleye girebilme izini aldığını her nasılsa haber alan Kâmuran Çörtük, bu sırada yine devreye girmiÅŸ, ertesi gün Korkmaz YiÄŸit ile buluÅŸtuklarında, Kanal E’ye ortak olma teklifini gündeme getirmiÅŸtir(sh.126)…Korkmaz YiÄŸit’in 14.7.1998 tarihinde 41.200.000 USD’ye satın aldığı Genç TV’nin, bu kez 17 gün sonra 31.7.1998 tarihinde yine aynı bedelle Kamuran Çörtük’e satışına iliÅŸkin sözleÅŸme düzenlenmiÅŸtir...
Korkmaz YiÄŸit’in Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü Organize Suçlar Åžube MüdürlüÄŸünde verdiÄŸi 11.11.1998 tarihli ifadesinde: ‘Genç TV’yi 41.200.000 dolara Raks firmasından satın aldım, peÅŸin olarak 2 milyon dolar ödedim. Geri kalanı 2000 yılına kadar vadelidir. Bugüne kadar vadesi gelen 9 milyon dolar borcumu ödediÄŸimi hatırlıyorum. Genç TV’yi satın aldıktan 15 gün sonra Kamuran Çörtük’e Türkbank Ä°halesini almamda bana yardımcı olması karşılığında para almadan verdim. Bu ÅŸahısla kredi iliÅŸkilerim vardır. Bu kredi iliÅŸkileri kapsamında o bankasından benim ÅŸirketlerime, bende bankamdan onun ÅŸirketlerine kredi verdim. Onun bana yapmış olduÄŸu ödemeler bu kredilerin karşılığıdır. Genç TV’nin satışı ile ilgili deÄŸildir. Genç TV’nin geri kalan borçlarını da ben ödeyeceÄŸim’ ÅŸeklinde sözleri ile aslında Genç TV.’nin Kamuran Çörtük’e satılmadığını, satılmış gibi sözleÅŸme düzenlendiÄŸini açıkça ifade etmiÅŸtir…”.(sh.128)
Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporuna(sh.70, 71) da alıntıları yapılan Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Serken Özyurt ve Muzaffer Kökver tarafından düzenlenen 3.2.2000 gün ve 999/172-34 sayılı “Müteferrik Ä°nceleme Raporu”nun ‘Genel DeÄŸerlendirme’ bölümünde;
“…Tarafların açıklamalarındaki tutarsızlıklar ve yalanlamalar ile bu açıklamaların belgelerle çeliÅŸiyor olmaları Genç TV’nin Korkmaz YiÄŸit’ten Kamuran Çörtük’e devrinin normal bir alım satımdan çok bedelsiz gerçekleÅŸtiÄŸi yönündeki iddianın(Korkmaz YiÄŸit’in TV kanallarında yapmış olduÄŸu ‘Genç TV’nin Türk Ticaret Bankası ihalesinin gerçekleÅŸmesi karşılığı bedelsiz olarak devri suretiyle fesat karıştırıldığı’ biçimindeki açıklamanın) doÄŸru olduÄŸu sonucuna götürmektedir.
Åžöyle ki;
‘-Kamuran Çörtük tarafından Korkmaz YiÄŸit’e verildiÄŸi ileri sürülen iki adet senetten Korkmaz YiÄŸit’in haberi dahi yoktur. Senetlerin fotokopilerini ilk defa uzmanlığımızda görmüÅŸtür.(23.11.1999 tarihinde) Ancak Korkmaz YiÄŸit’in hiç görmediÄŸi bu senetleri yaklaşık bir yıl önce Kamuran Çörtük’ün bankasında tahsile verilmiÅŸtir(2.10.1998). En ilginç çeliÅŸki de Korkmaz YiÄŸit’in tahsile verdiÄŸi tarihten iki ay sonra aynı senetleri BeÅŸiktaÅŸ 5. NoterliÄŸi vasıtasıyla aramaktadır.(senedi kim düzenledi, tutarı ne kadar, ne zaman düzenlendi ÅŸeklinde sorular sorarak)(28.12.1998). Yani yaklaşık iki ay önce tahsile verdiÄŸi senetlerin peÅŸine noter aracılığı ile düÅŸen Korkmaz YiÄŸit yaklaşık bir yıl sonra aradığı senetlerin fotokopilerini ancak uzmanlığımızda görebilmiÅŸtir.
Kamuran Çörtük’ün baÅŸka yollardan (Yurtdışı krediler, hak ediÅŸler vb.) finanse ettiÄŸini ileri sürdüÄŸü ancak uyarılarımızla görüÅŸ deÄŸiÅŸtirerek kabul ettiÄŸi, banka kanallı ödemenin ise Korkmaz YiÄŸit’e ait bir bankadan açılan kredi ile yapılmış gözüküyor olması ve kredinin geri dönme tarihinin yaÅŸanan olaylardan (Alaettin Çakıcı ve Korkmaz YiÄŸit’e iliÅŸkin konuÅŸma kasedinin ortaya çıkması) sonraya tekabül etmesi yapılan bu ödemenin de baÅŸlangıçta kanalın bedeli olarak yapılmamış olabileceÄŸi ÅŸüphelerini doÄŸrulamaktadır. Banka ve ÅŸirket kayıtlarına göre Korkmaz YiÄŸit’in bankasından alınan kredi ile yapılan bu ödeme Bayındır Holding A.Åž. tarafından yapılıyor gözükmektedir. Halbuki Bayındır Holding A.Åž. Genç TV.’deki payının tamamını Kamuran Çörtük vasıtasıyla (elden ve nakit olarak ödendiÄŸini ileri sürülen kısım) ödemiÅŸtir. Yine Bayındır Holding A.Åž. geriye kalan borcun tamamını üstlenerek iki adet borç senedi düzenlemiÅŸtir. Buna göre Bayındır Holding A.Åž. Genç TV.’nin tamamını ödemiÅŸ gözükürken gerçekte Genç TV’nin küçük bir bölümüne sahiptir. Geriye kalan payın büyük bir bölümü gerçek ÅŸahıslara ait olmasına karşın ödemelerin ve borcun tamamını Bayındır Holding A.Åž. üstlenmiÅŸtir.
Elden yapılmış olduÄŸu ileri sürülen kısma iliÅŸkin önceden sadece Kamuran Çörtük ve ÅŸirketlerinin iç iÅŸlemleriyle düzenlenmiÅŸ belgeler ibraz edilip baÅŸkaca bir belge sunulmazken tam bir yıl sonra Korkmaz YiÄŸit ve yakınlarınca imzalanmış belgeler ibraz edilmektedir’.
Korkmaz YiÄŸit, basına yapmış olduÄŸu açıklamada Genç TV.‘nin devri gibi bir takım önemli iddialarda bulunmuÅŸ olmasına karşın sonradan bu iddiaların bir çoÄŸundan vazgeçmiÅŸ gözükmekte hatta kendisini yalanlamaktadır. Aslında iddiaların doÄŸruluÄŸunun ortaya konması Korkmaz YiÄŸit’i iddia ettiÄŸi suç fiillerinin içine sokacaktır. Bu nedenle, kendi açısından iddialarından vazgeçmesi hatta kendi söylediklerini yalanlaması kadar pozitif bir ÅŸey olmayacaktır. Kamuran Çörtük ile Korkmaz YiÄŸit arasındaki nihai uzlaşıyı da aynı ÅŸekilde deÄŸerlendirmek yerinde olacaktır.
Tüm bu açıklamalar neticesinde Genç TV. olarak anılan kanalın satışı ve bedelinin ödenmesi konularında ortaya çıkan uyumsuzluklar ve ibraz edilen evrakların düzenleme tarihleri ile ilgili tereddütler, bu konudaki Korkmaz YiÄŸit’in avukatının ödemeye iliÅŸkin senetlerden haberdar olmadıklarına dair ihtarnamesi, komisyonumuz tarafından incelenmiÅŸ, bu konu ile ilgili evraklar Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Kriminal Polis Laboratuar’ına gönderilmiÅŸ, belgelerin tetkiki sonucunda hazırlanan Ekspertiz Raporunda; ‘Korkmaz YiÄŸit adına düzenlenmiÅŸ senetlerin, Bayındırbank Levent Åžubesinden tahsili konusundaki Korkmaz YiÄŸit dilekçelerindeki imzaların adı geçene ait olmadığına ve baÅŸkası tarafından imzalandığına dair kanaat oluÅŸtuÄŸu’ belirtilmiÅŸtir. Ekspertiz raporundaki bu tespitler dikkate alındığında; Genç TV.’nin, Türk Ticaret Bankası ihalesinin lehine sonuçlanması için siyasileri (dönemin BaÅŸbakanı Mesut Yılmaz, dönemin Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner) devreye sokma çabaları karşılığı olarak, Korkmaz YiÄŸit tarafından iÅŸ adamı Kamuran Çörtük’e komisyon olarak bedelsiz olarak verildiÄŸi, bu suretle ihaleye fesat karıştırıldığı yönündeki iddiaların doÄŸru olduÄŸu kanaati oluÅŸmuÅŸtur” denilmektedir.
Aynı konuyla ilgili olarak Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu hesap uzmanı Ünal Tayyan tarafından da 24.12.2001 tarih ve 1075/226-3 sayılı müteferrik inceleme raporu düzenlenmiÅŸtir. Raporun düzenleniÅŸ amacı Genç TV hisselerinin Korkmaz YiÄŸit’ten Kamuran Çörtük’e devriyle ilgili olarak yapıldığı ileri sürülen ödemelerin, Bayındır Holding yasal defterlerine ne surette kaydedildiÄŸinin de araÅŸtırılması suretiyle yukarıda ayrıntıları gösterilen 999/172-34 sayılı müteferrik inceleme raporunda yer alan hususlarla ilgili araÅŸtırma yapılmasıdır. Raporun sonuç kısmında; “Bu tespitler ve hesap uzmanları Muzaffer Kökver ve Serkan Özyurt tarafından hazırlanan 3.2.2000 tarih ve 999/172-34 sayılı müteferrik inceleme raporundaki tespitler birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde; her ne kadar yasal defter kayıtları, belgeler ve ifadeler arasında bazı tutarsızlıklar bulunmakta ise de, yalnızca bu tespitlerin kesin bir sonucu ispatlamaya yeterli olmaması, yapılan araÅŸtırmalarda kesin bir kanaatin oluÅŸmasına yeterli ilave deliller bulunamaması ve konunun yargı mercilerinde derdest olması da göz önünde bulundurularak, bu aÅŸamada, Türk Ticaret Bankası ihalesi ile ilgili olarak Genç TV’nin bedelsiz olarak verilip verilmediÄŸi konusu hakkında kesin bir kanaat belirtmenin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır” denilmektetir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (9/5-6) Esas sayılı Meclis SoruÅŸturma Komisyonu; 27.5.2004 tarihinde Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Kriminal Polis Laboratuvarları Daire BaÅŸkanlığına bir yazı yazarak, Korkmaz YiÄŸit ve ÇiÄŸdem YiÄŸit imzalı birtakım belgeler üzerinde bulunan imza ve yazıların karşılaÅŸtırılması suretiyle aynı kiÅŸilere ait olup olmadıklarının belirlenmesini istemiÅŸtir. Bunun üzerine Emniyet Genel MüdürlüÄŸü’nce 2.6.2004 tarihli “Ekspertiz Raporu” hazırlanmıştır. Bu raporda:
“a-2.10.1998 tarihli ve 30.4.1999 vadeli ve 6.313.283-dolar bedelli senet ile 30.9.1999 vadeli ve 38.283-dolar bedelli senedin tahsil edilmesi için Korkmaz YiÄŸit tarafından Bayındırbank Levent Åžubesine yazılan talimatta yer alan imzaların, Korkmaz YiÄŸit’in elinden çıkmayıp, adı geçenin hakiki imzalarının model alınması suretiyle adına sahte olarak atıldıkları kanaatine varılmıştır.
b-30.4.1999 vadeli ve 6.313.283-dolar bedelli senet ile 30.9.1999 vadeli ve 38.283 dolar bedelli senet fotokopilerinde (senetlerin aslı yok) yer alan Korkmaz YiÄŸit adına atılı bulunan imzalar, ilgilinin mukayese imzaları ile karşılaÅŸtırılmışlar; imzanın genel ÅŸekli itibariyle benzediÄŸi görülmüÅŸ, fakat, söz konusu belgelerin fotokopi olması ve fotokopi niteliÄŸinin teÅŸhise imkan verir düzeyde olmaması nedeniyle bahse konu imzaların Korkmaz YiÄŸit’in elinden çıkıp çıkmadığı veya senetlerin arka yüzlerine montaj yoluyla oluÅŸturulup oluÅŸturulmadıkları hususunda müspet veya menfi herhangi bir kanaat beyanında bulunulabilmesi mümkün olmamıştır” denilmektedir.
Korkmaz YiÄŸit Yüce Divan’da 8.7.2005 tarihli duruÅŸmadaki beyanında;
Kamuran Çörtük ile Tarabya otelinde yaptıkları görüÅŸmede Çörtük’ün kendisine Türkbank için ne kadar parayı gözden çıkardığını sorduÄŸunu, 415 milyon dolar civarı diye cevaplaması üzerine de, ihaleyi 380 milyon dolara almasını saÄŸlaması karşılığında da kendi için Genç TV ya da Flash TV’yi istediÄŸini, kendisinin de Genç TV’yi alarak Çörtük’e verdiÄŸini, Çörtük’ün daha sonra böyle bir alışveriÅŸten rahatsız olduÄŸunu söyleyerek, televizyon bedelinin önemli bir kısmını ödediÄŸini, kalan 8.300.000-doları ise hala ödemediÄŸini; Kamuran Çörtük’ün, Genç TV satış bedelinin 24.867.000- dolarlık kısmının karşılığı olan 6,8 trilyon lirayı kendi bankasından aldığı kredi ile ödediÄŸini, bunun da olaÄŸan bir uygulama olduÄŸunu; 30.4.1999 vadeli ve 6.313.283 dolar bedelli senet, 30.9.1999 vadeli ve 38.283.000 dolar bedelli senet ile bu senetlerin tahsil edilmesi için yazılan talimat yazılarından, cezaevindeyken, hesap uzmanlarının bahsetmesi üzerine haberdar olduÄŸunu, kendisinin hazırlamadığını fakat daha sonra bu tutarları tahsil ettiÄŸini ifade etmiÅŸtir.
‘Kamuran Çörtük’ün Cefi Kamhi vasıtasıyla haber göndererek ihaleye girmemeniz konusunda sizi uyardığı, sonradan ise ihaleyi kazanmanız için gayret gösterdiÄŸi biçimindeki beyanlarınız arasındaki çeliÅŸkiyi nasıl açıklıyorsunuz?’ sorusuna; ‘Genç TV nedeniyledir’ diye cevap vermiÅŸtir.
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz’ın, yaptığı medya alımları ve Genç TV’yi alarak Kamuran Çörtük’e vermesi konusunda herhangi bir etkisinin olup olmadığı ÅŸeklindeki soruya ise, ‘olmamıştır’ diye cevap vermiÅŸtir.
Kamuran Çörtük, Yüce Divanda 8.9.2005 tarihli duruÅŸmadaki beyanında;
Tarabya otelinde Korkmaz YiÄŸit ile yaptıkları görüÅŸmede; YiÄŸit’in kendisine, Kanal 6’yı alınca Genç TV’yi kendisinin almayı düÅŸünüp düÅŸünmeyeceÄŸini sorduÄŸunu, Genç TV anlaÅŸmasına, bu ÅŸirketin bir yabancı kuruluÅŸ tarafından iÅŸ denetiminin yapılması, geçmiÅŸe dayalı risklerinin araÅŸtırılması ve araÅŸtırma sonucunun olumlu çıkması durumunda anlaÅŸmanın geçerli olacağı hususunda madde koyduklarını, denetimin Eylül başında bittiÄŸini, herhangi bir risk bulunmamakla birlikte yapılan inceleme sonucunda tespit edilmesi mümkün olmayan riskler ortaya çıkabileceÄŸi konusunda uyarıldıklarını; her ne kadar Korkmaz YiÄŸit Yüce Divan’da, bir miktar alacağının kaldığını söylemiÅŸse de, ÅŸirket üzerindeki kendisinin kaldırması gerekirken kaldırtmadığı kefaletler nedeniyle ve Hakem kararı gereÄŸi bu ödemenin yapılmadığını bilmesine raÄŸmen açıklamadığını; MASAK üyelerinden birisinin, biz devreye girdikten sonra ödemeler yapıldığı ÅŸeklinde haksız bir iddiada bulunduÄŸunu, MASAK’ın kendilerinden 1999 yılının son aylarında bilgi istediÄŸini, kendilerinin ise bu tarihe kadar satış bedelinin yaklaşık 35.000.000 dolarlık kısmını ödediklerini; Korkmaz YiÄŸit’in Hakem’de kaybettikten sonra iÅŸyerine gelerek görüÅŸme talebinde bulunduÄŸunu, reddettiÄŸini, Kamuran Çörtük televizyon üzerindeki kefaleti çözerek kalan borcunu ödesin, yoksa kendisini bu olayın içinde tutacağım diyerek çalışanlarına tehditler savurduÄŸunu; Bayındır Grubunun 1998 yılında Genç TV’yi alacak gücünün bulunduÄŸunu, hesaplarına yatan paraların bunu karşılamaya yeteceÄŸini, Bank Ekspres’ten alınan kredinin de zamanında ödendiÄŸini; Ahmet Mesut Yılmaz’ın Genç TV’yi aldıklarını, 3 AÄŸustos gecesi yapılan görüÅŸmede kendisinin bahsetmesi üzerine öÄŸrendiÄŸini; Genç TV anlaÅŸmasının 30 Temmuzda, Türkbank ihalesinin ise dört gün sonra yapıldığını, eÄŸer Genç TV bedelsiz verilmiÅŸ olsaydı sonuçlanan ihalede beklentilerin hiçbirinin gerçekleÅŸmemiÅŸ olması karşısında, mukavelenin de bozulmasının gerekeceÄŸini oysa bozulmadığını; Bayındırbank tarafından TBMM SoruÅŸturma Komisyonuna gönderilen Korkmaz YiÄŸit’e ait talimat yazılarındaki imzaların, Polis Laboratuvarları Ekspertiz Raporuna göre sahte olduÄŸunun anlaşıldığı ve kendisinin bunu nasıl açıklayacağı sorusuna; Raporun tam olarak açık olmadığını ve bu soruya cevap vermeye hazır olmadığını ifade etmiÅŸtir.
Korkmaz YiÄŸit ve Kamuran Çörtük’ün Genç TV alım satımı ve ödemelerle ilgili tüm beyanları karşılaÅŸtırıldığında, birçok çeliÅŸkilerin bulunduÄŸu, kayıtların zamanında ve düzenli tutulmamış olması nedeniyle bu konudaki geliÅŸmelerin kesin olarak ortaya çıkarılamadığı, o dönemde yapılan araÅŸtırma raporlarında da bu hususların belirtildiÄŸi görülmektedir.
Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı esas hakkındaki mütalaasında:
“Korkmaz YiÄŸit’in bu devir iÅŸlemini baÅŸlangıçta Türk Ticaret Bankası ihalesinin lehine sonuçlanması için, sanıklarla diyalogunu saÄŸlamasına karşılık bedelsiz gerçekleÅŸtirdiÄŸi; daha sonra Maliye Bakanlığı hesap uzmanlarının araÅŸtırma yapmaya baÅŸlamaları, bedelsiz devir konusundaki iddiaların basın ve yayın organlarında gündeme taşınması, Türkbank ihalesi konusundaki geliÅŸmelerin Korkmaz YiÄŸit aleyhine geliÅŸmesi ve nihayet iptal edilmesi nedenleriyle Kamuran Çörtük tarafından Korkmaz YiÄŸit’e bazı ödemeleri yapıldığı, bir kısım ödemelerin yapıldığını kanıtlamak için bazı çeliÅŸkili belgelerin düzenlendiÄŸi ve hukuki uyuÅŸmazlık nedeniyle bazı ödemelerin ise hiç yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, tarafların beyanlarından da anlaşılacağı üzere Kamuran Çörtük ile Arslan Tekin Önel arasında geçmiÅŸe dayalı bir dostluk olduÄŸu ve Kamuran Çörtük’ün uzun süreden beri bir televizyon kanalı alma arayışı içinde olduÄŸu anlaşılmaktadır. Bu durumda Kamuran Çörtük’ün bu televizyon kanalını doÄŸrudan Arslan Tekin Önel’den satın alması olaÄŸan davranışken, Korkmaz YiÄŸit’ten, üstelik de kısa bir süre sonra ve aynı bedelle devralması, kanalın, yüklenilen aracılığın karşılığı olarak bedelsiz devredildiÄŸini göstermektedir” demiÅŸtir.
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz müdafii Aydın Metin esas hakkındaki savunmasında, Genç TV’nin satışı ile ilgili iÅŸ ve iliÅŸkilerin tamamen Korkmaz YiÄŸit ile Kamuran Çörtük arasında gerçekleÅŸen bir televizyon kanalı alışveriÅŸi olduÄŸunu, müvekkilinin bu alışveriÅŸle bir ilgisinin bulunmadığını, bu ÅŸekildeki bir alışveriÅŸle müvekkilinin üçüncü bir kiÅŸiye menfaat temin ettiÄŸi iddiasının tamamen asılsız olduÄŸunu ifade etmiÅŸtir.
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz ve müdafii UÄŸur Alacakaptan ile sanık GüneÅŸ Taner ve müdafii Ömer Lütfü AvÅŸar esas hakkındaki savunmalarında bu konuya deÄŸinmemiÅŸlerdir.
Sanıkların güdümlerinde bir medya düzeni kurmak amacıyla giriÅŸimlerde bulundukları iddiasında olduÄŸu gibi, Genç TV’nin Türkbank ihalesi sürecinde sanıklarla Korkmaz YiÄŸit arasındaki iliÅŸkilerde üstlendiÄŸi aracılık misyonunun karşılığı olarak Kamuran Çörtük’e bedelsiz verildiÄŸi iddiası da Korkmaz YiÄŸit’in bu yöndeki beyanlarına dayandırılmıştır.
Genç TV’nin Kamuran Çörtük’e satışı konusunda denetim uzmanlarınca düzenlenen raporlarda, tarafların beyanları ile alım satıma iliÅŸkin belgeler ve defter kayıtları arasında noksanlık ve çeliÅŸkiler saptanmış ise de, sanıkların bu iÅŸlemlerle ilgili olarak iddiada belirtildiÄŸi ÅŸekilde cezai sorumluluÄŸu gerektirecek yeterli delil bulunamamış; önceki suçlamada olduÄŸu gibi, Korkmaz YiÄŸit’in bu yöndeki beyanları arasında çeliÅŸkilere rastlanmış, iddia diÄŸer tanık beyanları ve delillerle doÄŸrulanmamıştır.
4. Sanıkların ihaleye girecek kiÅŸilerle ihale öncesinde görüÅŸmeler yapmak suretiyle ihaleyi yönlendirdikleri, ihale öncesi fiyat oluÅŸturdukları, böylece ihalenin objektif ve serbest rekabet ortamında yapılmasını engelledikleri
Meclis SoruÅŸturma Komisyonu Raporunda: “BaÅŸbakan Mesut Yılmaz 11.11.1998 tarihinde Arena Programı’nda ‘...DoÄŸrusunu isterseniz o görüÅŸme sonrasında kafam karıştı. Yani kendisi bana o kadar inandırıcı, o kadar kefil göstererek, yemin ederek o kadar ikna edici bir ÅŸekilde söyledi ki, ben adama karşı haksızlık yapabileceÄŸimiz düÅŸüncesine kapıldım. Bizim oylamaya inmemiz gerekti, acilen Kamhi de benimle beraber oylamaya geldi. Oylamadan beraber çıktık. Korkmaz YiÄŸit bizi Meclisin lobisinin kapısında bekliyordu. Ben dedim ki, ‘Tamam gidin teklif verebilirsiniz’ dedim. Yukarı çıktım. GüneÅŸ Taner’e telefon açtım, dedim ki; ‘Bak daha önce sana böyle böyle demiÅŸtim. Çakıcı’yla irtibatı konusunda bilgi var demiÅŸtim, ama adam bana geldi, bunları bunları söyledi, ben bunları tahkik edeceÄŸim; ama adama bir haksızlık yapmayalım, siz ihaleye sokun bunu’ dedim. Sayın Taner de bana dedi ki, ‘Zaten ihaleye girmesinin bir önemi yok, netice itibariyle kim alırsa ihaleyi, bize gelecek, ÅŸeyi biz yapacağız, ben buna göre o zaman söylüyorum Merkez Bankasına...’ demiÅŸtir.
BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’ın bu konuÅŸması, Türkbank ihalesine katılacak firmaların Merkez Bankası ve TMSF yetkililerinden oluÅŸan Ä°hale Komisyonunca deÄŸil, BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ve Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner tarafından belirlendiÄŸini ortaya koymaktadır. Bu durum aynı zamanda, BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in ihaleye katılacak firmaların Merkez Bankası tarafından belirlendiÄŸi ve teklif veren firmaların daha önce banka sahibi olmaları nedeniyle Merkez Bankası ve Hazine MüsteÅŸarlığı’nın izin vermek zorunda oldukları yolundaki savunmalarını da doÄŸrulamamaktadır… (sh.125,126).
Aynı gece BaÅŸbakan Mesut Yılmaz BaÅŸbakanlık Konutunda, önce ihaleye katılacak firmalardan birinin sahibi olan Ahmet Nazif Zorlu ile akabinde de gece saat 01.00-02.00 sıralarında Kamuran Çörtük’ü Konuta çağırarak görüÅŸmüÅŸtür. Bu görüÅŸmeye iliÅŸkin olarak Kamuran Çörtük, Pakistan BaÅŸbakanı’nın müteakip günlerde Türkiye’yi ziyaret edeceÄŸinden, bu ülkedeki otoyol ihalesi için BaÅŸbakan’la görüÅŸtüÄŸünü ifade etmiÅŸtir. Halbuki DışiÅŸleri Bakanlığı’nın konuya iliÅŸkin yazısına göre ne bu dönemde, ne de 1998 yılı içerisinde Pakistan BaÅŸbakan’ının Türkiye’yi resmi veya özel bir amaçla ziyareti söz konusu deÄŸildir.
Yine aynı görüÅŸmeye iliÅŸkin olarak BaÅŸbakan Mesut Yılmaz, Kamuran Çörtük’e ‘Türkbank’ı 500 milyon doların altında vermeyeceÄŸinizi söyledim’ dediÄŸini ifadelerinde belirtmiÅŸ; ayrıca, bundan önce görüÅŸtüÄŸü Ahmet Nazif Zorlu’nun ‘Korkmaz YiÄŸit’in Alaettin Çakıcı ile beraber olduÄŸunu bütün Ä°stanbul biliyor’ sözü ile baÄŸlantılı olarak da Kamuran Çörtük’e ‘Böyle bir iliÅŸki varsa vazgeçsin ihaleye girmesin’ demiÅŸtir.
Bu görüÅŸmeden sonra Kamuran Çörtük, gecenin 02.30’unda ihaleye katılacak olan Korkmaz YiÄŸit ile görüÅŸerek, BaÅŸbakan’la görüÅŸmesi konusunda bilgi aktarmıştır. Bu ifadeler ve Kamuran Çörtük’ün BaÅŸbakanlık Konutuna gidiÅŸi ile ilgili gerçek dışı açıklaması, gündemin Türkbank ihalesi olduÄŸunu göstermektedir.
Yürütmenin başındaki bir BaÅŸbakan, Türkbank’ın kaça satılabileceÄŸine dair fiyatı, ihaleye katılacak olan Ahmet Nazif Zorlu ve Korkmaz YiÄŸit’e iletmek üzere Kamuran Çörtük’e bildirmiÅŸ; ayrıca eÄŸer Korkmaz YiÄŸit’in A.Çakıcı ile iliÅŸkisi var ise ihaleye girmemesini, Kamuran Çörtük’ten istemiÅŸtir. Bir ülkenin BaÅŸbakanının, ihaleye saatler kala ihaleye katılacak olan kiÅŸiye doÄŸrudan ve ihaleyle hiçbir iliÅŸkisi bulunmayan Çörtük vasıtasıyla da Korkmaz YiÄŸit’e ihaleye iliÅŸkin rakamlar telaffuz etmesini; Emniyet Genel MüdürlüÄŸü’nden Korkmaz YiÄŸit’in Alaettin Çakıcı ile iliÅŸkisi olduÄŸuna dair kendisine daha önce iletilen bilginin teyidini hiçbir resmi görevi olmayan bir ÅŸahıstan istemesini, demokratik bir hukuk devletinde makul bir yönetim tarzı olarak kabul etmek mümkün deÄŸildir.
Korkmaz YiÄŸit ise, aynı gece yaÅŸanan olaylara iliÅŸkin olarak, akÅŸam saatlerinden itibaren Kamuran Çörtük ile birlikte saat 20.00’den gece 01.00’e kadar Kamuran Çörtük’e ait restoranda beklediklerini, bu esnada BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ile Ahmet Nazif Zorlu’nun görüÅŸtüÄŸünü, gece 01.00 sıralarında BaÅŸbakan’ın Kamuran Çörtük’ü telefonla arayarak Konuta çağırdığını, gece 02.30-03.00 sıralarında Kamuran Çörtük’ün kaldığı otele gelerek kendisine, BaÅŸbakanla görüÅŸtüÄŸünü, ‘Zorlu 505 milyon dolara kadar çıkma izni istedi. Korkmaz 510 milyon dolara çıksın. Aradaki farkın telafi edilebilmesi için kendisine yardımcı olacağız.’ dediÄŸini aktarmıştır. Ä°fadelerin bu kadar birbiri ile çakışması, Korkmaz YİĞİT’in konuya iliÅŸkin beyanlarının gerçeÄŸi yansıttığını göstermektedir.
Ä°haleye katılanlardan Erol Aksoy, Komisyonumuza vermiÅŸ olduÄŸu 07.04.2004 tarihli ifadesinde, ihale öncesi gecesi Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner tarafından arandığını ve GüneÅŸ Taner’in Türkbank ihalesine girip girmeyeceÄŸini sorduÄŸunu, kendisi hakkında bir dosya olduÄŸundan bahsettiÄŸini belirtmektedir. GüneÅŸ Taner ise, böyle bir görüÅŸmeyi inkar etmemekte, dosyadan söz ettiÄŸini kabul etmekte, ancak, bu görüÅŸmenin daha önce olduÄŸunu söylemektedir. Aynı konuya iliÅŸkin olarak Korkmaz YiÄŸit ise ifadelerinde, Kamuran Çörtük’e atfen, ‘Zorlu Grubu BaÅŸbakanın, Erol Aksoy da GüneÅŸ Taner’in sözünden çıkmaz’ demektedir. Yine ifadesinde devamla, GüneÅŸ Taner’in Erol Aksoy’u arayarak, elinde bir dosya bulunduÄŸunu, bu itibarla Türkbank ihalesine fazla asılmamasını söylediÄŸini belirtmektedir. Bu ifadeler, GüneÅŸ Taner’in tevil yollu ikrarı olarak kabul edilmiÅŸtir. Hem BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’ın, hem de Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in, ihaleye katılacak firma sahipleri ile birebir görüÅŸmeleri, biriyle görüÅŸmesini diÄŸerine aktarmaları, ihale sonucunu etkileyecek oluÅŸumlar içine girdiklerini bir kez daha karşımıza çıkarmaktadır.
BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’ın 9/43 sayılı SoruÅŸturma Komisyonunda söylediÄŸi; ‘O gün bana bu iddialar ortaya atılınca Ahmet Zorlu tarafından, tekrar aradım Kamuran Beyi, tesadüfen o sırada beraberlermiÅŸ ve bu televizyon pazarlığı için.’ sözleri de gerçekleri yansıtmamaktadır. Zira Genç TV’nin devri, 31.7.1998 tarihinde sözleÅŸmeye baÄŸlanmış olup, bu tarih Korkmaz YiÄŸit ile Kamuran Çörtük’ün görüÅŸmelerinin yapılmasından daha öncedir. Dolayısıyla 3.8.1998 tarihinde Genç TV’nin pazarlığı söz konusu deÄŸildir.
BaÅŸbakan Mesut Yılmaz, Türkbank ihalesine teklif veren beÅŸ kiÅŸiden biri hariç dördü ile görüÅŸtüÄŸünü beyan etmektedir. Nitekim, ihale gecesi ve öncesinde Korkmaz YiÄŸit, Ahmet Nazif Zorlu, Erol Aksoy ve Hayyam GaripoÄŸlu ile görüÅŸmüÅŸtür. BaÅŸbakan Mesut Yılmaz’ın görüÅŸmediÄŸi, Ali Avni Balkaner ise, Komisyona verdiÄŸi beyanında bu duruma deÄŸinerek, BaÅŸbakanla konuÅŸmayan tek kiÅŸinin kendisi olması nedeniyle, ihalenin kendisinde kalmayacağının baÅŸtan belli olduÄŸunu söylemiÅŸtir. Ä°halenin sonucunu baÅŸtan gören Ali Avni Balkaner, bu durum üzerine ihaleye bizzat katılmamış, yetkilileri ihaleye iÅŸtirak etmiÅŸtir... (sh.129,131)
Korkmaz YiÄŸit’in, 10.11.1998 tarihinde Kanal 6 Televizyonunda yayınlanan kaseti üzerine, Eski BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner; yayın yoluyla kiÅŸilik haklarına saldırıda bulunulduÄŸu gerekçesiyle Korkmaz YiÄŸit ve Kanal 6 aleyhine manevi tazminat istemiyle dava açmışlardır. Yargılama neticesinde verilen hükümleri temyizen inceleyen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, davacı Mesut Yılmaz ile ilgili olarak 24.12.1999 gün, 1999/8858-11538 ve 19.09.2000 gün, 2000/5180-7642 sayılı ilâmlarında; manevi tazminatın miktarını tayin ederken dikkate alınması gereken hususları belirttikten sonra, davaya konu olan bu iÅŸte, davacının bu tür bir yayının yapılmasına kendi eylemi ile neden olması ve olay tarihindeki konumu da yukarıdaki ilkeler ile birlikte gözetildiÄŸinde hükmedilen manevi tazminatın fazla olduÄŸu gerekçesiyle; davacı GüneÅŸ Taner’e iliÅŸkin olarak ise 14.06.2001 gün, 2001/2545-6314 sayılı ilamında, ‘...olayın gösterdiÄŸi tüm özellikler, davacının siyasi kiÅŸiliÄŸi ile görevi ile yapılan konuÅŸmanın içeriÄŸi, hep birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, o tarihte ülkenin en önemli gündem maddelerini oluÅŸturan bir konunun tarafı durumundaki kiÅŸinin konuÅŸma ve açıklamalarının aynen verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, ihale konusunda söz sahibi konumundaki davacının ihaleye girecek olan kiÅŸilerle fiyat oluÅŸumunu etkileyecek nitelikte görüÅŸme ve konuÅŸmalar yapmış olduÄŸunun anlaşılması karşısında böyle bir durumun doÄŸmasına kendi kusuru ile neden olduÄŸundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken manevi tazminat takdir edilmiÅŸ olması, gerekçeleriyle Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiÅŸtir. Eski BaÅŸbakan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner’in yürüttükleri görevleri itibariyle Türkbank ihalesine katılan firmaların sahipleri ile fiyat oluÅŸumuna tesir edecek mahiyette görüÅŸme ve konuÅŸmalar yaptıkları yüksek Mahkemenin kararıyla da subuta ermiÅŸtir... (sh.144,145)
Eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut YILMAZ ve Devlet Eski Bakanı GüneÅŸ TANER, ihalenin her aÅŸamasında, zaman ve mekân mevhumu gözetmeksizin müteaddit kez, baÅŸta Korkmaz YiÄŸit olmak üzere, ihaleyi yapan Merkez Bankası BaÅŸkanı Gazi Erçel, ihaleye teklif veren ve katılan firma sahipleri ve ihalede üçüncü ÅŸahıs konumundaki Kamuran Çörtük ile gerek telefonla, gerek yüz yüze, ihalede fiyat oluÅŸumunu görüÅŸmüÅŸler, pazarlık yapmışlar, bazılarının ihaleye girmemesi için gayret etmiÅŸler, böylece ihaleye fesat karıştırma eylemini gerçekleÅŸtirmiÅŸlerdir.” (sh.146) denilmektedir.
Bu konu ile ilgili olarak tanıklar Ahmet Nazif Zorlu, Kamuran Çörtük, Korkmaz YiÄŸit, Ali Avni Balkaner ve Erol Aksoy dinlenmiÅŸtir. Hayyam GaripoÄŸlu ise adresi belirlenemediÄŸinden duruÅŸmada dinlenememiÅŸ, önceki beyanlarının okunması ile yetinilmiÅŸtir.
Sanıkların ihale öncesinde ihaleye girecek kiÅŸilerle görüÅŸüp, ihalede kaç liraya kadar çıkacaklarını belirledikleri ve onlarla görüÅŸerek ihale fiyatını etkiledikleri iddia edilmektedir. Sanıklar daha önceki beyanlarında olduÄŸu gibi Yüce Divan’daki savunmalarında da Banka’nın içerisine 485 milyon dolar kamu kaynağı aktarılması nedeniyle, satışın 500 milyon doların altında gerçekleÅŸmesi halinde ihaleye onay verilmeyeceÄŸini çeÅŸitli platformlarda ifade ettiklerini kabul etmiÅŸlerdir.
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz 9/43 Esas sayılı Meclis SoruÅŸturma Komisyonu ile Yüce Divanda vermiÅŸ olduÄŸu ifadelerde, Ali Avni Balkaner dışındaki tüm katılımcılarla görüÅŸtüÄŸünü, görüÅŸme gerekçesini de ihaleye suç örgütlerinin müdahalede bulunmalarını ve bankanın TMSF tarafından aktarılan kaynağın altında satılmasını önlemek olarak açıklamıştır.
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz, Ahmet Nazif Zorlu ve Korkmaz YiÄŸit ile yapmış olduÄŸu görüÅŸmeler hakkında bilgi vermiÅŸ, Hayyam GaripoÄŸlu ile görüÅŸüp görüÅŸmediÄŸi konusunda bilgi vermemiÅŸtir. Hayyam GaripoÄŸlu 9/5-6 Esas sayılı Meclis SoruÅŸturma Komisyonunda vermiÅŸ olduÄŸu ifadede, ihale sürecinde hiçbir siyasiyle görüÅŸmediÄŸini söylemiÅŸtir. Erol Aksoy ile görüÅŸtüÄŸünü ise diÄŸer sanık GüneÅŸ Taner Yüce Divan’daki savunmasında kabul etmiÅŸtir.
Sanık Ahmet Mesut Yılmaz Arena programında; “Ben dedim ki 500’ü geçmeniz lazım. Ahmet Nazif Zorlu da bana dedi ki ‘o zaman biz de mecburen 505’e çıkarız’. Bunun üzerine ben, gece saat 12.00-01.00 Kamuran Çörtük’ü aradım. Kamuran Çörtük, zannediyorum, o sırada Korkmaz YiÄŸit’le berabermiÅŸ, bu televizyonun pazarlığını yapıyorlarmış. Benim arama sebebim ÅŸu: Ahmet Zorlu bu konuÅŸma sırasına bana dedi ki ‘o ÅŸahsın, Alaaddin Çakıcı’yla beraber olduÄŸunu bütün Ä°stanbul biliyor.’ Korkmaz YiÄŸit için. Bunun üzerine ben de Kamuran Çörtük’ü aradım, dedim ki ‘bak bu ÅŸahısla ilgili böyle bir iddia var’, bana dedi ki, ‘beraberim ÅŸimdi ben geleyim.’ Bana geldi, bir saat kadar evde oturduk, aynı ÅŸeyi ona da söyledim; yani, dedim ki, ‘500’ ün altında bizim vermemiz söz konusu deÄŸil, eÄŸer ciddiyse bir kere 500’ ün üstüne çıkması lazım. Ä°kinci olarak, böyle bir ÅŸey söylendi; yani, bu iliÅŸkiyi herkes biliyormuÅŸ; bize henüz resmen gelmedi ama, bütün Ä°stanbul bunu biliyormuÅŸ, böyle bir ÅŸey varsa, yine vazgeçsin dedim, girmesin bu iÅŸe’ ÅŸeklinde açıklamalarda bulunmuÅŸtur. Sanık Ahmet Mesut Yılmaz 16.2.2005 günlü Yüce Divan’da vermiÅŸ olduÄŸu savunmasında benzer açıklamalar yapmıştır.
Ahmet Nazif Zorlu, Yüce Divan ile SoruÅŸturma Komisyonlarındaki beyanlarında; “Uçakla Ukrayna’ya giderken, GüneÅŸ Taner’in sohbet esnasında; biz buraya 500 milyon dolar para koyduk, bu rakamın aÅŸağısına satmayız, dediÄŸini duydum. Ä°haleden önceki gece Ahmet Mesut Yılmaz ile evinde görüÅŸtüm. Ä°haleye katılacağımı ve ortaklarımın kim olduÄŸunu söyledim. BaÅŸbakanla fiyatla ilgili bir ÅŸey konuÅŸmadık” demiÅŸtir.
Kamuran Çörtük ise Yüce Divan’da ve diÄŸer anlatımlarında; “Genç TV’yi aldığımı, BaÅŸbakan, benim bir vesileyle söylemem üzerine ihaleden önceki gece yaptığımız görüÅŸmede öÄŸrenmiÅŸtir” ÅŸeklinde beyanda bulunmuÅŸtur.
Sanık GüneÅŸ Taner 9/5-6 Esas sayılı Meclis SoruÅŸturma Komisyonunda vermiÅŸ olduÄŸu ifadede; “Erol Aksoy ihaleden üç hafta veya bir ay evvel bana bir gelmiÅŸti. Onunla konuÅŸtuÄŸumuz sırada ben dedi Türkbanka giriyorum. Ä°yi dedim, Türkbanka gir ama, o sırada onun bankasını da, Hazinede biz takipteyiz, bazı sorunları var, yani daha fazla sermaye artırması falan lazım. Dedim, peki kaynak bulabilecek misin? Yurtdışından dedi finansman bulacağım. Peki, o zaman sana bir ÅŸey daha sorayım dedim, bu, yarın ortaya çıktığı zaman sana rahatsızlık vermesin, senin dedim, hakkında iki tane dosya varmış. Nedir bu dosyalar? Bunu sorduÄŸum sırada iki dosya olduÄŸunu biliyorum, ama, dosyanın içeriÄŸini bilmiyorum. Ama biliyorum ki, onun bankası kazanır da bizden izin almak için masaya geldiÄŸi takdirde hakkında soruÅŸturma yapılan iki dosyayı açacağız, bakacağız, ne olduÄŸunu göreceÄŸiz. O da bana anlattı. Dedi ki, ben bu bankayı aldığım sırada dedi, bu bankayı ben bir ÅŸirketten satın aldım dedi, Denizli bilmem ne ÅŸirketiymiÅŸ, onun da bin tane bakır madeni varmış veya bakır iÅŸliyormuÅŸ, o iÅŸledikleri bakırı iÅŸlerken bakırın içerisinden belli miktarda altın çıkıyormuÅŸ, o altını da ihraç ediyorlarmış, kablo olarak mı ihraç ediyorlar, bir ÅŸey, bununla ilgili; iyi dedim” demiÅŸtir. Sanık Yüce Divan’daki sorgusunda da konu ile ilgili benzer açıklamalarda bulunmuÅŸtur.
Erol Aksoy Meclis SoruÅŸturma Komisyonu ile Yüce Divan’da vermiÅŸ olduÄŸu ifadelerde; “GüneÅŸ Taner; ihaleden bir gün önce saat 6-7 civarında beni aradı ve katılıp katılmayacağım ile ne kadar fiyat düÅŸündüÄŸümü sordu. Ä°haleye katılacağımızı, fiyat için arkadaÅŸların hazırladıkları rapora bakmam gerektiÄŸini, tahminen 400-500 milyon dolar arası bir rakam olabileceÄŸini söyledim. Bana bir dosyam olduÄŸunu ve bunun hayali ihracatla ilgili olduÄŸunu söyledi. Bence aramasının nedeni, Türkbank ihalesiyle ilgili deÄŸildi. Bana ihaleye fazla asılma ÅŸeklinde bir ÅŸey söylemedi. Bu konuyla ilgili Korkmaz YiÄŸit ile bir konuÅŸmam olmadı. Bana göre aramasının nedeni, ihaleye giriÅŸimin iyi olacağı hususunda teÅŸvik içindir. Bu rapor sonradan Savcılık kanalıyla bize intikal etmiÅŸtir” demiÅŸtir.
Sanıklar ise savunmalarında, Türkbank ihalesinde yetkinin özerk bir kuruluÅŸ olan TMSF tarafından kullanıldığını, kendilerinin ancak onay aÅŸamasında bir yetkilerinin olduÄŸunu, bu yetkilerinin kullanılması bakımından ise bu ihalede özellikle ihaleye organize suç örgütlerinin karışmaması ve aktarılmış bulunan kamu kaynağının garanti altına alınması hususlarını gözettiklerini, içerisine konulan miktarda kamu kaynağının garanti altına alınmasını kamu menfaatleri açısından gözetmek durumunda olduklarını, hatta o dönemde rakam da telaffuz ederek 500 milyon doların altında olursa bu ihaleyi onaylamayacaklarını söylediklerini, bu yöndeki eylem ve davranışlarının sahip bulundukları görevlerinin gerektirdiÄŸi sorumluluktan kaynaklandığını ifade etmiÅŸlerdir.
Bu bölümde ve “DeÄŸerlendirme ve Kabul”ün 1 numaralı alt baÅŸlığı altında ayrıntıları belirtilen olaylar ve anlatımlar sanıkların ihaleye girecek kiÅŸilerle ihale öncesinde görüÅŸmeler yaparak ihalede fiyat oluÅŸumunu etkilemeye çalıştıklarını, böylece ihalenin objektif ve serbest rekabet ortamında yapılmasını engellediklerini açıkça ortaya koymaktadır. Sanıklar; yukarıda özetlenen eylemleriyle suç örgütlerinin ihaleye müdahalesinin engellenmesi için gerekli giriÅŸimlerde bulunmamış, ihalenin yapılması ve tamamlanmasında yetkili kurum ve organların görev alanlarına olumsuz yönde müdahalede bulunmuÅŸ, böylece kendi memuriyet görevlerinin sınırlarını aÅŸarak ihaleyi yönlendirme yolunda gayret göstermiÅŸlerdir. Sanıkların ihaleye mafyanın karışmasını engellemeye çalıştıkları yolundaki beyanları ise bu kabul karşısında inandırıcı bulunmamış ve bunlara itibar edilmemiÅŸtir.
Vll- KABUL VE VARILAN SONUÇ
A- SANIKLARIN EYLEMLERÄ° VE HUKUKÄ° DEÄžERLENDÄ°RME
Sanıklarla ilgili olarak ileri sürülen ve önceki bölümlerde ayrıntılı olarak incelenen eylemlerinden bir kısmı sabit görülmüÅŸ, diÄŸer bir kısmı ile ilgili olarak sanıkların cezai sorumluluÄŸunu gerektirecek yeterlilikte delil elde edilememiÅŸtir. Sanıkların sabit görülen eylemlerine göre hukuki durumlarının belirlenmesi gerekecektir.
Sanıklar Ahmet Mesut Yılmaz ile GüneÅŸ Taner’in görev yaptıkları süreler ile GüneÅŸ Taner’in suç tarihinde görev ve yetki alanının ne olduÄŸu konusu BaÅŸbakanlık Personel ve Prensipler Genel MüdürlüÄŸünden sorulmuÅŸ, Ahmet Mesut Yılmaz’ın 30.6.1997 tarihi ile 11.1.1999 tarihleri arasında BaÅŸbakanlık, GüneÅŸ Taner’in de 30.6.1997 tarihi ile 25.11.1998 tarihleri arasında Devlet Bakanı olarak görev yaptığı ve ayrıca GüneÅŸ Taner’in suç tarihinde görev ve yetki alanının içerisinde Hazine MüsteÅŸarlığı ve T.C. Merkez Bankası BaÅŸkanlığı olduÄŸu bildirilmiÅŸtir.
-BaÅŸbakanın görev ve sorumlulukları 3056 sayılı BaÅŸbakanlık TeÅŸkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin DeÄŸiÅŸtirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un 4. maddesinde;
“BaÅŸbakan, Bakanlar Kurulunun BaÅŸkanı, bakanlıkların ve BaÅŸbakanlık TeÅŸkilatının en üst amiridir.
BaÅŸbakan;
a) Türkiye Cumhuriyetinin yüksek hak ve menfaatlerini korumak ve gözetmek, milletin huzur ve güvenini saÄŸlayıcı önlemleri almak, genel ahlakı ve kamu düzenini muhafaza etmek, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı saÄŸlamak, refahı yaygınlaÅŸtırmak, Hükümetin genel siyasetini yürütmek ve diÄŸer maksatlarla bakanlıklar arasında ahengi ve iÅŸbirliÄŸini temin eder.
b) Bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetir ve düzeltici önlemleri alır.
c) Anayasa ve kanunlarla kendisine verilen diÄŸer görevleri yapar.”denilmektedir.
-BaÅŸbakan Yardımcıları ve Devlet Bakanlarının görev ve sorumlulukları ise 3046 sayılı Bakanlıkların KuruluÅŸ ve Görev Esasları Hakkında 174 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname Ä°le 13.12.1983 Gün ve 174 Sayılı Bakanlıkların KuruluÅŸ ve Görev Esasları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kaldırılması ve Bazı Maddelerinin DeÄŸiÅŸtirilmesi Hakkında 202 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin DeÄŸiÅŸtirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un 4. maddesinde ;
“(DeÄŸiÅŸik ilk cümle: 23/6/1999- 4391/1 md.) BaÅŸbakana yardım etmek ve Bakanlar Kurulunda eÅŸgüdüm saÄŸlamak üzere Hükümetin oluÅŸumu ve genel siyasetinin yürütülmesinin gerektirdiÄŸi sayıda bakan, BaÅŸbakan Yardımcısı olarak görevlendirilebilir. Ayrıca BaÅŸbakana yardım etmek ve BaÅŸbakan tarafından verilecek görevleri yerine getirmek, Bakanlar Kurulunda koordinasyonu saÄŸlamak, özel önem ve öncelik taşıyan konularda tecrübe ve bilgilerinden istifade edilmek amacıyla BaÅŸbakanın teklifi ve CumhurbaÅŸkanının onayı ile sayıları yirmiyi geçmemek kaydıyla Devlet Bakanları görevlendirilebilir. Devlet Bakanlarının danışma ve büro hizmetlerini yürütecek personele ait kadrolar BaÅŸbakanlık kadro cetvelinde gösterilir.
Bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen bakanlık ilgili kuruluÅŸları, BaÅŸbakanın teklifi ve CumhurbaÅŸkanının onayı ile, BaÅŸbakanlıkla veya diÄŸer bakanlıklarla ilgilendirilebilir.”
-Bakanların görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen aynı Kanun’un 21. maddesinde de;
“Bakan, bakanlık kuruluÅŸunun en üst amiridir.
Bakanlar, bakanlık hizmetlerini mevzuata, Hükümetin genel siyasetine, milli güvenlik siyasetine, kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diÄŸer bakanlıklarla iÅŸbirliÄŸi ve koordinasyonu saÄŸlamakla görevli ve BaÅŸbakana karşı sorumludur.
Her bakan, ayrıca emri altındakilerin faaliyet ve iÅŸlemlerinden de sorumlu olup, bakanlık merkez, taÅŸra ve yurt dışı teÅŸkilatı ile baÄŸlı ve ilgili kuruluÅŸların faaliyetlerini, iÅŸlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkilidir.” denilmektedir.
Türkbank’ın satış iÅŸlemi, Hazineden sorumlu Devlet Bakanı oluru ile baÅŸlamıştır. Hazine MüsteÅŸarlığı, TMSF’ye yazdığı yazıda satış iÅŸleminin her aÅŸamasında kendisinin bilgilendirilmesini istemiÅŸtir. Satış iÅŸleminin amacı mali sistemde önemli bir yeri bulunan Türkbank’ın tekrar ekonomiye kazandırılması ve devletin Bankaya saÄŸlamış olduÄŸu kaynağın devlete iadesi olarak öngörülmüÅŸtür. Bankalar Kanun’unun 65. maddesinde, “MüsteÅŸarlık Fonun hesap ve iÅŸlemlerini denetlemeye ve bu hususta Fondan her türlü bilgiyi istemeye yetkilidir” hükmü yer almaktadır. Yine olay tarihinde yürürlükte bulunan 3182 sayılı Bankalar Kanunu ile Hazine MüsteÅŸarlığına bankaların açılması, düzenlenmesi ve denetlenmesi konularında birçok yetkiler verilmiÅŸtir. 4059 sayılı Hazine ve Dış Ticaret MüsteÅŸarlıkları hakkında Kanun’un 1. maddesinde; “MüsteÅŸarlıklar; BaÅŸbakana baÄŸlı olup, BaÅŸbakan, MüsteÅŸarlıkların yönetimi ile ilgili yetkilerini bir Devlet Bakanı vasıtasıyla kullanabilir”, 4. maddesinde ise, “MüsteÅŸarlar, BaÅŸbakan veya görevlendirilecek Devlet Bakanına karşı sorumludurlar” hükümleri yer almaktadır.
BaÅŸbakan; Bakanlar Kurulunun BaÅŸkanı, bakanlıkların ve BaÅŸbakanlık TeÅŸkilatının en üst amiridir. Bu nedenle BaÅŸbakan’a, BaÅŸbakanlık TeÅŸkilatı ve doÄŸrudan kendisine baÄŸlı birimlerce hazırlanan iÅŸlemleri tetkik etmek, emir ve direktif vermek, iÅŸlemlerin tamamlanmasından sonra da bu iÅŸlemler üzerinde deÄŸiÅŸiklik ve düzeltmeler yapmak ya da söz konusu iÅŸlemleri iptal etmek; bakanlık iÅŸlemleri yönünden ise bakandan iÅŸlemi geri almasını, deÄŸiÅŸtirmesini veya kaldırmasını istemek gibi yetkilerin mevzuatla tanındığı anlaşılmaktadır.
Bakanlar da, bakanlık örgütünün en yüksek amiri olduÄŸundan, Bakanlık teÅŸkilatı üzerinde hiyerarÅŸik bir yetkiye sahiptirler. Bu durumda Bakanların hazırlanan iÅŸlemleri tetkik etme, emir ve direktif verme, iÅŸlemlerin tamamlanmasından sonra da bu iÅŸlemler üzerinde deÄŸiÅŸiklik ve düzeltme yapma ya da söz konusu iÅŸlemleri iptal etme yetkisi bulunmaktadır.
Bu belirlemelere göre BaÅŸbakan ve Bakanların yukarıda gösterilen görev ve yetkileri incelendiÄŸinde; Hazine MüsteÅŸarlığının, TMSF’nun iÅŸlemlerini denetleme yetkisine sahip olduÄŸu açık olduÄŸuna göre, TMSF tarafından yapılan Türkbank ihalesinden sanıkların sorumlu oldukları anlaşılmaktadır.
Sanıklar BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve Hazineden sorumlu Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner savunmalarında, yukarıda belirtilen satış amacının gerçekleÅŸmesini temin için ihaleyle yakından ilgilendiklerini belirtmektedirler.
Devlet idareciliÄŸi, siyasi kiÅŸiliÄŸin önünde tutulması gereken bir niteliktir. Bir BaÅŸbakan veya bakan’ın herhangi bir ihalenin aÅŸamalarındaki iliÅŸkilerinde ölçü, özel sektörün pazar ekonomisine bakışı yaklaşımı dışında, kaynağını hukuktan alan organlar aracılığı ile yapılmasını ve kabul edilebilir sınırların aşınmasına sebep olacak özel sohbet ya da yakınlaÅŸmalar ya da devleti birey iliÅŸkisi bazına indiren deÄŸerlendirmelerden uzak tutacak ciddiyet ve mesafenin korunmasına özen gösterilmesini gerekli kılar.
Bir BaÅŸbakan’ın hukuksal yolları kullanması gerekir iken, ihaleye katılacak kiÅŸiler ile ihaleye saatler kala gece yarısı BaÅŸbakanlık konutunda ihale konusunda görüÅŸmesi ya da ihaleye katılacak kiÅŸiyi muhtemel olumsuzluklar konusunda uyarma amaçlı olsa dahi aracı kiÅŸiler marifeti ile mesaj gönderip bilgilendirilmesinin istenmesi ÅŸeklindeki sanık eylemi, devlet görevinde kastı aÅŸan bir yaklaşımdır, görev gerekleri ile baÄŸdaÅŸtığı söylenemez.
Buna göre; sanıklardan eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz’ın Türkbank ihalesi ile ilgili olarak ihale sürecinden önceki tarihlerden ihale süreci sonuna kadar kendisine gönderilen istihbarat ve bilgi notları ile, Türkbank ihalesine yasadışı suç örgütlerinin müdahale ettikleri yönünde bilgiler ulaÅŸtırılmasına raÄŸmen bu yazıların gereÄŸini yerine getirmemesi, görev sınırlarını aÅŸarak ihaleye katılacak kiÅŸiler ve ihalede oluÅŸacak fiyatı belirlemeye yönelik eylem ve davranışlarda bulunması, ihaleye katılacak kimselerle ihale öncesinde ihaleyle ilgili görüÅŸmeler yapması ÅŸeklinde gerçekleÅŸen eylemlerinin cezai sorumluluÄŸu gerektiren nitelikte bulunduÄŸu sonucuna varılmıştır.
Sanık GüneÅŸ Taner’in ise, Türkbank ihalesi ile ilgili olarak ihale sürecinden önceki tarihlerden ihale süreci sonuna kadar kendisine diÄŸer sanık eski BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz aracılığıyla Türkbank ihalesine yasadışı suç örgütlerinin müdahale ettikleri yönünde bilgiler ulaÅŸtırılmasına raÄŸmen bu yazıların gereÄŸini yerine getirmemesi, görev sınırlarını aÅŸarak ihaleye katılacak kiÅŸiler ve ihalede oluÅŸacak fiyatı belirlemeye yönelik eylem ve davranışlarda bulunması, ihaleye katılacak kimselerle ihale öncesinde ihaleyle ilgili görüÅŸmeler yapması ve hazine bürokratlarının gerçek durum ve mevzuata uygun çekincelerine raÄŸmen, ihalede en yüksek fiyatı veren Korkmaz YiÄŸit firmasına Banka’nın devrine onay vermesi ÅŸeklinde gerçekleÅŸen eylemlerinin cezai sorumluluÄŸu gerektiren nitelikte bulunduÄŸu sonucuna varılmıştır.
Sanıkların güdümlerinde bir medya düzeni kurmaya teÅŸebbüs ettiklerine, Genç TV’nin ihalede üstlendiÄŸi aracılık misyonunun karşılığı olarak Kamuran Çörtük’e bedelsiz ÅŸekilde devredildiÄŸine iliÅŸkin yeterli delil elde edilememiÅŸtir.
Sanıklar hakkındaki sevk kararı ile her iki sanığın ihaleye fesat karıştırmak suçundan dolayı 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 64. maddesinin birinci fıkrası delaletiyle, aynı Kanun’un 205. maddesi, 219. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ve 33. maddesi gereÄŸince cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır.
Sanıkların sabit kabul edilen eylemlerinin suçun iÅŸlendiÄŸi tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hangi suç tipine uyduÄŸunun saptanması, bu saptama yapıldıktan sonra, eylemin, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüÄŸe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda karşılığının bulunup bulunmadığı ve karşılığının bulunması halinde ise sanık lehine olan kanunun tespit edilmesi gerekmektedir.
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 205. maddesindeki “Devlet Alım Satım ve Yapımına Fesat Karıştırmak” suçunun maddi unsuru, Devlet hesabına olarak yapılan herhangi bir eÅŸyanın alım veya satımında, pahasında, miktarında veyahut yapımında, “fesat karıştırarak, kendine veya baÅŸkasına her ne ÅŸekilde olursa olsun haksız menfaat saÄŸlanması”dır.
Sanıkların sabit görülen eylemleri, Devlet alım ve satımına fesat karıştırmak suretiyle kendilerine veya bir baÅŸkasına haksız menfaat saÄŸlamaya yönelik olarak gerçekleÅŸtirdiklerine iliÅŸkin yeterli delil elde edilememiÅŸ olması karşısında, sanıkların davranışlarının 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 205. maddesinde düzenlenmiÅŸ bulunan ihaleye fesat karıştırmak suçunun unsurlarını oluÅŸturmadığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin ikinci fıkrasında, “Suçun iÅŸlendiÄŸi zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüÄŸe giren kanun hükümleri farklı ise fail lehine olan kanun uygulanır” denilmekte ise de, sanığa atılı eylemlerin iÅŸlendiÄŸi tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı Yasa’nın 205. maddesinde aranan suçun unsurlarının oluÅŸmaması karşısında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 235. maddesi ile karşılaÅŸtırma yapılmasına gerek kalmamıştır.
Sanıkların belirtilen eylemlerinin, bir kısmı görev gereÄŸi yapılması gereken iÅŸlemlerin yapılmaması, bir kısmı ise görevde yetki sınırlarının aşılması ve takdir yetkisinin amacı dışında kullanılması suretiyle gerçekleÅŸtirildiÄŸinden görevi kötüye kullanma suçuna uyduÄŸu sonucuna varılmıştır.
Bu durum karşısında, görevin genel nitelikte kötüye kullanılmasına iliÅŸkin kuralların olayda uygulanma olanağı bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmiÅŸtir.
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndaki görevi kötüye kullanma suçu:
765 sayılı TCK’nun 240. madde metni aynen ÅŸöyledir:
“Yasada yazılı hallerden baÅŸka hangi nedenle olursa olsun görevini kötüye kullanan memur derecesine göre bir yıldan üç yıla kadar hapsolunur. Cezayı hafifletici nedenlerin bulunması halinde altı aydan bir yıla kadar hapis ve her iki halde oniki bin liradan altmış bin liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca memuriyetten süreli veya temelli olarak yoksun kılınır.”
Maddenin birinci cümlesinde suçun öÄŸeleri açıklanmakta, ikinci cümlesinde cezayı hafifleten nedenlerin bulunması halinde faile daha az bir ceza verileceÄŸi bildirilmekte, üçüncü ve son cümlesinde de süreli ya da temelli olarak memurluktan yoksunluk cezası öngörülmektedir.
TCK’nun 240. maddesindeki suçun unsurları ÅŸöylece sıralanabilir:
- Suçun Faili: DiÄŸer memur suçlarında olduÄŸu gibi, bu suçu da ceza yargılamasında memur olanlarla, tabi oldukları özel yasalarında memur sayılacağı ya da yasada gösterilen eylemleri nedeniyle memurlar gibi cezalandırılacağı bildirilen kiÅŸiler iÅŸleyebilir. Bu suçta da “memur sıfatı” suçun önkoÅŸulu olduÄŸundan idare hukuku anlamında memur oldukları halde ceza hukukunda memur sayılmayanlarla, özel yasalarındaki hükümlere göre memur gibi cezalandırılmalarına olanak bulunmayan kuruluÅŸlarda çalışanlar bu suçun faili olamazlar.
- Suçun maddi unsuru
240. madde 765 sayılı Ceza Yasamızdaki tamamlayıcı(genel) hükümlerdendir. Bu nedenle, memurun görevde sahip olduÄŸu yetkiyi kötüye kullanma eylemi yasada yazılı baÅŸka bir suçu oluÅŸturuyorsa o hükmün uygulanması, tersi durumda 240. maddenin düÅŸünülmesi gerekir.
Görevin kötüye kullanılması demek, görev sırasında sahip olunan yetkinin kötüye kullanılması demektir.
240. maddedeki suçun maddi unsuru, “memurun, yetkisine giren hizmette görevini, her ne suretle olursa olsun kötüye kullanılmasıdır.”
240. maddedeki “görevi kötüye kullanma” ifadesi, memurluk görevinin kanun ve nizamın gösterdiÄŸi usul ve esaslardan, baÅŸka suretle yapılmış olmasıdır. Buna göre memurun;
a) Herhangi bir biçimde yasal yetkisini aÅŸması,
b) Yasanın koyduğu usul ve şekle uymaması,
c) Takdir yetkisini gayesi dışında kullanması,
d) Hareketinin yasa ve nizama uyduÄŸu hallerde, bu hareketin gerektirdiÄŸi ön koÅŸullara aykırı hareket eylemesi,
e) Yargı kararlarına uyulmaması
birer görevi kötüye kullanma tarzı olarak belirtilebilir.
Memurluk görevi ile memurluk sıfatının karıştırılmaması gerekir. Görevde sahip olunan yetkinin kötüye kullanılması demek, memurun yasa ve diÄŸer hukuksal düzenlemelerle kendisine verilen görevleri yasanın gösterdiÄŸi usul ve esaslara aykırı biçimde yapması demektir. Memurluk sıfatının kötüye kullanılması ise, memurun yasal görevine giren iÅŸler dışında memurluk nüfuzunun, memurluk unvan ve sıfatının kötüye kullanılması demektir. Memurluk sıfat ve nüfuzunun kötüye kullanılması durumunda TCK.240. maddesinde yazılı suç oluÅŸmaz.
- Suçun Manevi Unsuru
240. maddede amaç gözetilmediÄŸinden bu suçun oluÅŸumu için sanığın genel suç kastı ile davranması yeterlidir. Ayrıca özel kasta gerek bulunmamaktadır.
5237 Sayılı Kanundaki Görevi Kötüye Kullanma Suçu:
26.9.2004 gün ve 5237 sayılı TCK’nun 257. maddesindeki “görevi kötüye kullanma” kenar baÅŸlığını taşıyan düzenleme aynen ÅŸöyledir.
“Madde 257: (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kiÅŸilerin maÄŸduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kiÅŸilere haksız bir kazanç saÄŸlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kiÅŸilerin maÄŸduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kiÅŸilere haksız bir kazanç saÄŸlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Ä°rtikap suçunu oluÅŸturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kiÅŸilerden kendisine veya bir baÅŸkasına çıkar saÄŸlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.”
5237 sayılı TCK’nun 257. maddesinin kenar baÅŸlığı “görevi kötüye kullanma” ÅŸeklinde ise de, maddenin yalnızca (1) numaralı fıkrasında dar anlamda görevi kötüye kullanma suçu düzenlenmiÅŸtir, (2) numaralı fıkrada “görevi ihmal”, (3) numaralı fıkrada ise; kamu görevlisinin, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kiÅŸilerden kendisine veya bir baÅŸkasına çıkar saÄŸlamasının, bazı hallerde görevi kötüye kullanma suçunu oluÅŸturması hükme baÄŸlanmıştır.
Bu yaklaşımı itibariyle, 5237 sayılı TCK’nun 257. maddesinde, “görevi ihmal- görevi kötüye kullanma” ayrımı kaldırılmış, (2) numaralı fıkradaki suç, görevi kötüye kullanmanın bir türü olarak görülmüÅŸtür. Nitekim, 257. maddenin gerekçesinde bu konuda ÅŸu açıklamalara yer verilmiÅŸtir; “Görevin gereklerine aykırı davranış sonucunda, bir insan ölmüÅŸ veya yaralanmış olabilir. Bu durumda; kamu görevlisinin görevinin gereÄŸi olan belli bir icrai davranışta bulunmak yönündeki yükümlülüÄŸünü yerine getirmemesi dolayısıyla, görevi kötüye kullanma suçunun oluÅŸtuÄŸunda ÅŸüphe yoktur. Ancak, bu durumda aynı zamanda ihmali davranışla öldürme veya yaralama suçu oluÅŸmaktadır.”
Maddedeki fiillerin suç olarak nitelendirilmesiyle korunan hukuki menfaat; kamu görevinin ifasında disiplini tesis etmek, bu görevin hiç veya zamanında yerine getirilmemesi sebebiyle bundan umulan ve beklenen genel yararın sekteye uÄŸramadan elde olunmasını ayrıca, kamu görevinde disiplinin geçerli olmasını saÄŸlamak ve bu suretle kamu idaresinin zarar görmesini önlemektir.
- Suçun Faili
Madde de belirtilen suçların faili bir kamu görevlisi(m.6) olabilir.
- Suçun Maddi Unsuru
257. maddenin kenar baÅŸlığı da “görevi kötüye kullanma” ÅŸeklindedir. Ancak, 257. maddede suçun unsuru olarak, “görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kiÅŸilerin maÄŸduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kiÅŸilere haksız bir kazanç saÄŸlayan” ÅŸeklinde bir ifadeye de yer verilmiÅŸtir.
Görülüyor ki, 257. maddesinin birinci fıkrasındaki görevi kötüye kullanma suçunun maddi unsurunda;
1- Görevin gereklerine aykırı hareket etmek ve
2- Bu fiil nedeniyle;
a) KiÅŸilerin maÄŸduriyetine neden olmak veya
b) Kamunun zararına neden olmak ya da
c) KiÅŸilere haksız bir kazanç saÄŸlamak
gerekmektedir.
257. maddenin 1. fıkrasındaki suçun oluÅŸabilmesi için, yukarıda sayılan (1) ve (2) numaralı unsurların birlikte gerçekleÅŸmesi gerekmektedir. Ancak, (2) numaralı unsurda, üç ayrı durumdan birinin gerçekleÅŸmesi gerekli ve yeterlidir.
- Görevin gereklerine aykırı hareket etmek
Madde gerekçesinde belirtildiÄŸi üzere, bir kamu göreviyle görevlendirilen kiÅŸi, bu kamu faaliyetinin yürütülmesi sırasında, görevin gerekli kıldığı yükümlülüklere uygun hareket etmek zorundadır. Öyle ki, kamu faaliyetlerinin gerek eÅŸitlik, gerek liyakatlilik açısından adalet ilkelerine uygun yürütüldüÄŸü hususunda toplumda hakim olan güvenin, inancın sarsılmaması gerekir. Bu yükümlülükle baÄŸdaÅŸmayan davranışlar, belli koÅŸullar altında suç olarak tanımlanmıştır.
Görevi kötüye kullanma suçu, genel, tali ve tamamlayıcı bir suç tipidir. Bu nedenle, görevin gereklerine aykırı davranışın baÅŸka bir suç oluÅŸturmadığı hallerde, kamu görevlisini bu suçu düzenleyen kurala göre cezalandırmak gerekir.
Görevi kötüye kullanma suçunun oluÅŸabilmesi için, gerçekleÅŸtirilen fiilin, kamu görevlisinin görevi alanına giren bir hususla ilgili olması gerekir. Kamu görevinin gereklerine aykırı olan her fiili cezai yaptırım altına almak, suç ve ceza siyasetinin esaslarıyla baÄŸdaÅŸmamaktadır. Bu nedenle, görevin gereklerine aykırı davranışın belli koÅŸulları taşıması halinde, görevi kötüye kullanma suçunu oluÅŸturabileceÄŸi kabul edilmiÅŸtir. Buna göre, kamu görevinin gereklerine aykırı davranışın, kiÅŸilerin maÄŸduriyetine veya kamunun ekonomik bakımdan zarara uÄŸramasına neden olması ya da kiÅŸilere haksız bir kazanç saÄŸlanmasına neden olması halinde, görevi kötüye kullanma suçu oluÅŸabilecektir.
Haklı olan iÅŸin görülmesinden sonra kiÅŸilerden yarar saÄŸlanması da, görevi kötüye kullanma suçunu oluÅŸturur. Çünkü, bu yarar, kamu görevlisi sıfatını taşıması ve iÅŸi görmüÅŸ olması dolayısıyla kiÅŸiye saÄŸlanmaktadır. Bu gibi durumlarda, kiÅŸiler hakkının teslim edilmesi konusunda en azından bir kaygıyla hareket etmektedirler. Kamu görevlisine yarar saÄŸlanması görünüÅŸte rızaya dayalı olsa bile, kamusal görevlerin eÅŸitlik ve liyakat esasına göre yürütüldüÄŸü hususunda taşınan kaygı dolayısıyla, burada da bir maÄŸduriyetin varlığını kabul etmek gerekir.
- KiÅŸilerin maÄŸduriyetine neden olmak
Madde gerekçesinde de belirtildiÄŸi üzere, görevin gereklerine aykırı davranışın, kiÅŸinin maÄŸduriyetine neden olması gerekir. Bu maÄŸduriyet, sadece ekonomik bakımdan uÄŸranılan zararı ifade etmez. MaÄŸduriyet kavramı, zarar kavramından daha geniÅŸ bir anlama sahiptir. ÖrneÄŸin, kiÅŸi tabi tutulduÄŸu sınavda baÅŸarılı olmasına raÄŸmen, baÅŸarısız gösterilmiÅŸ olabilir. Bir imar planı uygulamasında, belli bir parsel, sahibine duyulan husumet dolayısıyla, plan tekniÄŸine aykırı olarak, yeÅŸil alan gösterilmiÅŸ olabilir. KiÅŸinin, kamusal bir finans kaynağından yararlanması için gerekli ÅŸartları taşıdığı halde, yararlanması engellenmiÅŸ olabilir. KiÅŸinin, belli bir sınai veya ticari faaliyetle ilgili olarak gerekli koÅŸulları taşıdığı halde, bu faaliyeti engellenmiÅŸ olabilir.
- Kamunun zararına neden olmak
Madde gerekçesinde, ”görevin gereklerine aykırı davranış dolayısıyla, kamu açısından bir zarar meydana gelmiÅŸ olabilir. ÖrneÄŸin orman alanında veya kamu arazisinin iÅŸgaliyle yapılan iÅŸyeri veya konutlara elektrik, su, gaz, telefon ve yol gibi alt yapı hizmetleri götürülmekte, görevin gereklerine aykırı davranılmış olabilir” denilmiÅŸtir.
Burada belirtilen konular yalnızca birkaç örnektir. Kamunun zararına neden olmak konusu, uygulamada mahkemece her somut olayda takdir edilip deÄŸerlendirilecektir.
- KiÅŸilere haksız bir kazanç saÄŸlamak
Madde gerekçesinde belirtildiÄŸi üzere, görevin gereklerine aykırı davranmak suretiyle kiÅŸilere haksız bir kazanç saÄŸlanmış olabilir. ÖrneÄŸin kiÅŸi, kamusal bir finans kaynağından yararlanması için gerekli ÅŸartları taşımadığı halde, yararlandırılmış olabilir. KiÅŸiye, belli bir sınai veya ticari faaliyetle ilgili olarak gerekli izin koÅŸullarını taşımadığı halde, bu faaliyetin icrasına yönelik olarak izin verilmiÅŸ olabilir. Bir imar planı uygulamasında, belli bir parsel üzerinde, plan tekniÄŸine veya imar planına aykırı olarak yapılaÅŸmaya imkan saÄŸlanmış olabilir.
- Manevi Unsur
Bu suçların manevi unsuru ”kast” olup, saik önemsizdir. Taksirle iÅŸlenemez.
765 ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunlarındaki Görevi Kötüye Kullanma Suçunu Düzenleyen Kuralların KarşılaÅŸtırılması
5252 sayılı TCK’nun Yürürlük ve Uygulama Åžekli Hakkında Kanun’un 9. maddesinin (3) numaralı fıkrasındaki; “ Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaÅŸtırılması sonucu belirlenir” ÅŸeklindeki kurala göre, lehe kanun kurallarının belirlenmesinde, 765 sayılı TCK’nun 240. maddesinin, 5237 sayılı TCK’nun 257. maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla karşılaÅŸtırılması gerekmektedir.
240. maddedeki “Yasada yazılı hallerden baÅŸka hangi nedenle olursa olsun”, 257. maddedeki “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında” ibareleri karşısında, her iki maddede de, genel nitelikte görevin kötüye kullanılması fiilinin yaptırım altına alındığı görülmektedir. Sanığın fiili, baÅŸka bir kuralla özel nitelikte bir fiil olarak cezalandırılmadığı takdirde, görevi kötüye kullanma suçundan uygulama yapılabilecektir. Bu nedenle, her iki madde de; “genel”, “tali” ve bu itibarla da “tamamlayıcı” hüküm niteliÄŸine sahiptir.
240. maddede, “görevini kötüye kullanan memur” ibaresinin karşılığı olarak 257. maddede, “görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle,…kamu görevlisi” ifadesi yer almaktadır.
765 sayılı TCK’nun uygulamasında kimlerin memur olduÄŸu veya sayıldığı, bu Kanun’un 279. maddesinde belirtilmiÅŸtir.
5237 sayılı TCK’nun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde ise; “Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kiÅŸi, anlaşılır” tanımı bulunmaktadır.
Tanımları bakımından, 257. maddedeki “kamu görevlisi” kavramı, 240. maddedeki “memur” kavramıyla paralellik taşımaktadır.
765 sayılı TCK’nun 240. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nun 257. maddesi arasında suçun maddi unsuru ile ilgili yukarıda belirtilen türden farklılık bulunmaktadır.
Genel olarak lehe kanunun belirlenmesinde, karşılaÅŸtırılan yasa maddelerinde fiil için, öngörülen yaptırımlara (cezalara) bakılmaktadır. 765 sayılı TCK’nun 240. maddesinde “bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ve ağır para cezası” öngörülmektedir. 5237 sayılı TCK’nun 257. maddesinde ise; özgürlüÄŸü baÄŸlayıcı ceza “bir yıldan üç yıla kadar hapis” cezası ile aynı olup, ağır para cezası bulunmamaktadır. Ayrıca; 765 sayılı TCK.’nda feri ceza niteliÄŸinde olan memuriyetten yoksunluk yaptırımı da öngörülmektedir. 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinde güvenlik tedbirine yer verilmiÅŸ ise de, burada belirtilen hak yoksunluÄŸu süresiz deÄŸildir ve söz konusu hak yoksunlukları cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam edecektir. Oysa; 765 sayılı TCK’nun 240. maddesinde belirtilen memuriyetten yoksun kılınma cezası temelli verilebilir.
Ağır para cezasını içermemesi ve güvenlik tedbiri süresinin kısa olması hususları deÄŸerlendirildiÄŸinde, 5237 sayılı TCK’nun 257. maddesinin 765 sayılı TCK’nun 240. maddesine göre daha lehe olduÄŸu anlaşılmaktadır.
Ancak 765 sayılı TCK’nun 240. maddesinin 2. cümlesindeki cezayı hafifletici hüküm, yeni Kanun’da düzenlenmediÄŸinden dolayı 240. maddesinin ikinci fıkrasındaki hüküm daha lehe bir kural içermektedir.
Nitekim Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 3.6.2005 günlü, E:2003/15292 ve K:2005/3164 sayılı kararında da;“…765 sayılı TCK.’nun 240/2. maddesi ile 5237 sayılı TCK.’nun 257/1 maddesinde öngörülen cezalar karşılaÅŸtırıldığında, 765 sayılı Yasanın 240/2. maddesi uyarınca yapılan uygulamanın sanıkların lehine olduÄŸu..” belirtilmiÅŸtir.
Belirtilen gerekçeler dikkate alındığında 765 sayılı TCK.’nun 240. maddesinin, 5237 sayılı TCK.’nun 257. maddesine göre daha lehe olduÄŸu sonucuna varılmaktadır.
B- ZAMANAÅžIMI SORUNU
Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı esas hakkındaki görüÅŸünde, yargılamada sanıklara yüklenen fiillerin “görevi kötüye kullanma suçu” olarak ortaya çıktığı ve deÄŸiÅŸen bu niteliÄŸi itibariyle suçun Yüce Divana sevk tarihinden önceye isabet eden 4.9.2003 tarihinde beÅŸ yıllık asli zamanaşımının dolduÄŸu gerekçesiyle sanıklar hakkında açılan davanın “765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesinin 4 üncü fıkrası ve CMK’nun 223.maddesinin 8 inci fıkrası gereÄŸince düÅŸürülmesine” karar verilmesini talep etmesi karşısında zamanaşımı sorununun öncelikle ele alınıp deÄŸerlendirilmesi gerekmektedir.
Zamanaşımı, hem 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ve hem de 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu’nda genel hükümler arasında yer almaktadır. (765 sayılı TCK. m. 102 ilâ 118; 5237 sayılı TCK. m. 66 ilâ 72).
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 117. maddesinde “Gerek dava ve gerek ceza müruru zamanı re’sen tatbik olunur ve bundan ne maznun ve ne de mahkum vazgeçemezler” denilmiÅŸ, 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu’nun 72. maddesinin ikinci fıkrasında da benzer bir ifade ÅŸekliyle “Dava ve ceza zamanaşımı re’sen uygulanır ve bundan ÅŸüpheli sanık ve hükümlü vazgeçemezler” ÅŸeklinde bir kurala yer verilmiÅŸtir.
Zamanaşımı, devletin yargılama hakkının sona ermesi gibi bir sonuç doÄŸurması nedeniyle soruÅŸturma, kovuÅŸturma, istinaf ve temyiz aÅŸamalarının tümünde re’sen nazara alınır. Verilen bir karar kesinleÅŸip hüküm halini alıncaya kadar, dava zamanaşımı iÅŸlemeye devam eder.
Sanıklar hakkında 765 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 205. maddesinin uygulanması istemiyle kamu davası açılmış ise de, yapılan yargılama sonucu eylemlerinin aynı Yasa’nın 240. maddesine uyduÄŸu, bu eylemler için geçerli zamanaşımı süresinin aynı Yasa’nın 102. maddesinde belirtildiÄŸi gibi beÅŸ yıl olduÄŸu görülmektedir. Ancak, bu sürenin iÅŸleyiÅŸ tarihlerini belirlemek için, öncelikle BaÅŸbakan ve bakan olan sanıkların bu sıfatlarının milletvekilleri gibi deÄŸerlendirilip deÄŸerlendirilmeyeceÄŸi, Anayasa koyucunun BaÅŸbakan veya bakanların sorumluluÄŸunda zamanaşımı yönünden farklı bir uygulama öngörmeyi isteyip istemediÄŸi, bu konuda nasıl bir çözüm getirilebileceÄŸi konusunun açıklığa kavuÅŸturulması gerekmektedir.
1- Milletvekillerinin Ä°ÅŸledikleri Suçlarda Dava Zamanaşımı
Milletvekilleri hakkında zamanaşımı konusu, Anayasa’nın “Yasama dokunulmazlığı” baÅŸlıklı 83. maddesinin üçüncü fıkrasında;
“Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiÅŸ bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı iÅŸlemez.” biçiminde düzenlenmiÅŸtir.
Doktrinde, 83. maddenin 3. fıkrasında düzenlenen zamanaşımının “ceza zamanaşımı” olduÄŸu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak, hakim olan görüÅŸ, 83. maddenin üçüncü fıkrasının, aynı zamanda, “dava zamanaşımı”nı da kapsayacak ÅŸekilde yorumlanması gerektiÄŸi yönündedir.
Anayasa’nın 83. maddesinin üçüncü fıkrası ve TCK’nun 107. maddeleri birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, milletvekilliÄŸi süresince zamanaşımının iÅŸlemeyeceÄŸine iliÅŸkin kuralda kanun koyucunun iradesinin hem ceza hem de dava zamanaşımını kapsadığı ve milletvekilliÄŸi süresince dava zamanaşımının iÅŸlemeyeceÄŸi sonucuna varılmaktadır. Bir baÅŸka ifade ile, suç iÅŸleyen milletvekilleri hakkında, herhangi bir karara gerek olmaksızın, milletvekilliÄŸi süresince dava ve ceza zamanaşımı süreleri iÅŸlemeyecektir.
Yasama dokunulmazlığı kurumunun ortaya çıkmasındaki neden, iktidara karşı görünen temsilcilerin iktidar tarafından keyfi, temelsiz ve zamansız kovuÅŸturmalara uÄŸratılarak yasama çalışmalarından alıkonulmamaları düÅŸüncesidir. Dokunulmazlığın amacı milletvekillerini görevleri ile ilgili olmayan eylemlerden dolayı suçsuz saymak olmadığından suç olduÄŸu konusunda duraksama olmayacak bir eylemin failini bu ayrıcalıktan yararlandırmak kurumun amacına ters düÅŸer. Dokunulmazlık Meclisin kararı ile kaldırılabileceÄŸi için mutlak bir nitelik taşımaz. Dokunulmazlık, sorumsuzluk gibi sürekli deÄŸildir. MilletvekilliÄŸi sıfatının devamı süresince sonuç doÄŸurur, bu sıfatın ortadan kalkmasıyla son bulur. Üyelik sıfatı sona erdikten sonra meclis üyesi hakkında ceza kovuÅŸturması yapılabilir. Bu nedenle de, 83. maddenin üçüncü fıkrasında üyelik süresince zamanaşımının iÅŸlemeyeceÄŸi kabul edilmiÅŸtir.
Milletvekilinin dokunulmazlığının sona ermesinden sonra takibat yapılabilir. Yasama dokunulmazlığı da, üyelik süresinin bitmesi ve Meclis üyesinin yeniden seçilmemesi veya Anayasa’nın 84. maddesi gereÄŸince üyelik sıfatının düÅŸme sebeplerinden biri ile sona ermesi ya da yasama dokunulmazlığının Meclis tarafından kaldırılması ile sona erer.
2- Bakanların Ä°ÅŸledikleri Suçlarda Dava Zamanaşımı
Bakanların iÅŸlediÄŸi suçları, görevleriyle ilgili iÅŸledikleri suçlar ve görevleriyle ilgisi olmayan suçlar olarak ikiye ayırmak mümkündür.
Bakanların görevleriyle ilgili olmayan suçları bakımından, milletvekillerinin tabi olduÄŸu kayıt ve ÅŸartların aynen geçerli olduÄŸu konusunda, doktrinde ve uygulamada her hangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Anayasanın 112. maddesine göre, milletvekili olmayan bakanlar da bu sıfatları sona erene kadar, milletvekillerinin tabi olduÄŸu hak ve yükümlülüklere sahiptirler. Dolayısıyla, zamanaşımı konusunda, milletvekilleri için geçerli olan durum, burada aynen geçerlidir.
Bakanların görevleriyle ilgili suçlarla ilgili deÄŸerlendirmeye gelince;
Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığının konuya iliÅŸkin mütalaasında; “Meclis soruÅŸturmasını düzenleyen Anayasamızın 100. maddesinde BaÅŸbakan ve bakanlar hakkında görev suçları sebebiyle soruÅŸturma açılması, sürdürülmesi ve sonuçlandırılması konusunda özel usul benimsenmiÅŸ, zamanaşımına iliÅŸkin bir düzenlemeye yer verilmemiÅŸtir. Gerek Anayasa’nın 83., gerekse 765 sayılı Türk Ceza Yasası’nın107. maddeleri anlamında bir baÅŸvuru imkanı tanımamıştır. Kaldı ki, suç ihbar ve ÅŸikayetlerini kabul edecek bir makam, yani muhatap da gösterilmemiÅŸtir. Bu nedenle, milletvekilleriyle ilgili durma hükmünün burada uygulama yeri olmayacaktır. Suçun hemen sonrasında delillerin toplanmaması zafiyetini de eklediÄŸimizde bu özel usulün, ceza muhakemesi ilkeleriyle, eÅŸitlik, kamu vicdanı ve ceza adaletine uygunluÄŸunun deÄŸerlendirilmesi gerekliliÄŸi ortaya çıkmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında hukuki durumu deÄŸerlendirdiÄŸimizde: 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 240. maddesindeki ‘görevi kötüye kullanma suçu’na öngörülen hapis cezasının üst sınırı itibariyle, 102. maddesinin dördüncü bendi uyarınca asli zamanaşımı süresinin beÅŸ yıl olduÄŸunu, daha önce ifade etmiÅŸtik. Suç tarihi teselsülün sona erdiren hisse devri iznine ‘OLUR’ verildiÄŸi 04.09.1998’dir. Suç tarihinden sanıkların Yüce Divana sevk edildikleri 13.07.2004 tarihine kadar geçen zaman zarfında kesici herhangi bir iÅŸlem yapılmaksızın, beÅŸ yıllık asli zamanaşımının gerçekleÅŸtiÄŸi görülmektedir” denilmektedir.
BaÅŸbakan ve bakanlar aynı zamanda milletvekili olmaları nedeniyle Anayasa’nın 83. maddesindeki yasama sorumsuzluÄŸu ve dokunulmazlığından yararlanmaktadırlar. Bakanlık sıfatı milletvekilliÄŸi sıfatını ortadan kaldırmamaktadır. BaÅŸbakan ve bakanlar hakkındaki Meclis SoruÅŸturma yöntemini düzenleyen Anayasa’nın 100. maddesinde, bu kiÅŸilerin görevleriyle ilgili suçları yönünden zamanaşımının düzenlenmemiÅŸ olması, bu kiÅŸilerle ilgili eylemler bakımından genel zamanaşımı kurallarının uygulanması gerektiÄŸi anlamına gelmemelidir.
Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığının esas hakkında görüÅŸünde de ileri sürülen, Anayasanın 100. maddesinde bakanlar için zamanaşımına iliÅŸkin düzenlemelere yer verilmemesi nedeniyle, bakanların görevleriyle ilgili iÅŸledikleri suçlarda 83. maddenin uygulanamayacağına iliÅŸkin görüÅŸe itibar edilmemiÅŸtir. Çünkü, Anayasada milletvekili olmayan bakanların dahi, bakan sıfatını taşıdıkları sürece, milletvekillerinin tabi olduÄŸu kayıt ve ÅŸartlara uyacakları ve yasama dokunulmazlıklarına sahip oldukları (md. 112/4) belirtilmiÅŸken; milletvekili olan bakanların bu hükümden (yasama dokunulmazlığı) muaf olduklarını ileri sürmek mümkün deÄŸildir.
Bu baÄŸlamda, zamanaşımı konusunda, Anayasanın 83. maddesinin kıyas yoluyla bakanlar hakkında uygulanamayacağı düÅŸüncesi de yerinde deÄŸildir. Çünkü, ortada, bir kıyas durumu yoktur. “Kıyas” sözcüÄŸü, kelime olarak, “bir tutma”, “denk sayma” ve “benzetme yolu” anlamlarına gelmektedir. Hukuksal anlamda kıyas ise “Muayyen bir hadise için isdar edilen kanuni bir hükmün iÅŸbu hadiseden yalnız cüzi bir tarzda inhiraf ederek içtimai bünyesi itibariyle aynı olan veya hukuki mahiyeti itibariyle benzeyen bir hadiseye teÅŸmili”dir. GörüldüÄŸü üzere, kıyas, benzer durumlarda olan kiÅŸi, kurum veya olaylar arasında söz konusu olabilir. Oysa, milletvekili ile milletvekili olan bakan dokunulmazlık yönünden benzer durumda deÄŸil; aynı durumdadır. Dolayısıyla, bakan olan milletvekili, aynı zamanda milletvekili olduÄŸundan, milletvekillerinin sahip olduÄŸu hak ve yükümlülüklere bizatihi sahiptir. Bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’nın bu yöndeki görüÅŸüne katılmak mümkün görülmemektedir.
Bir baÅŸka ifade ile Anayasa’da bakanlar ve milletvekilleri için geçerli olan tek bir dokunulmazlık vardır. O da Anayasa’nın 83. maddesinde düzenlenen yasama dokunulmazlığıdır. Milletvekilleriyle bakanların dokunulmazlıkları konusundaki farklılık, dokunulmazlıkların kaldırılması usul ve ÅŸartları bakımındandır. Bu konunun, milletvekilleri ile bakanların görev suçları açısından, Anayasa’da farklı düzenlenmesi, dokunulmazlığın esası bakımından bir farklılık bulunduÄŸu anlamında yorumlanamaz. Bu nedenle milletvekilleri, BaÅŸbakan ve bakanlar aynı dokunulmazlığa sahiptirler ve bu dokunulmazlık nedeniyle TBMM üyelikleri süresince haklarında zamanaşımı da iÅŸlemez.
Anayasa’nın 100. maddesindeki farklı düzenleme yalnızca dokunulmazlığın kaldırılması bakımından getirilen bir farklılıktır. DiÄŸer hükümler yönünden milletvekili olmaları nedeniyle BaÅŸbakan ve bakanlar da milletvekillerinin tabi olduÄŸu kurallara tabi tutulmalıdır. Zamanaşımının bu ÅŸekilde uygulanmaması, haklı ve mantıklı bir izahı olmaksızın suç ve suçlular arasında ayrımlar yapılması gibi sonuçlara neden olacaktır.
TBMM üyeleri arasından seçilen BaÅŸbakan ve bakanların dışında, Anayasanın 100. maddesinin saÄŸladığı olanakla TBMM dışındaki milletvekili seçilme yeterliÄŸi olanlar arasından seçilen bakanların da, yasama dokunulmazlığına sahip olduklarının Anayasanın 112. maddesinin dördüncü fıkrasında ayrıca belirtilmesi bu görüÅŸün açık kanıtıdır.
BaÅŸbakan ve bakanlar hakkında suç tarihinden itibaren zamanaşımının iÅŸlemesi durumunda, baÅŸbakanlığı veya bakanlığı sırasında ve sonrasında iktidar partisi mensubu olanlar hakkında zamanaşımı süresinin dolması kaçınılmaz olacaktır.
Tüm bu nedenlerle, Anayasa’nın 83. maddesinin üçüncü fıkrası ile TCK’nun 107. maddesi birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, kanun koyucunun iradesinin hem ceza hem de dava zamanaşımını kapsadığı, milletvekilleri hakkında milletvekillikleri süresince dava zamanaşımının iÅŸlemeyeceÄŸi sonucuna varılmaktadır.
Bu saptamalar ışığında somut olaya bakıldığında; sanıklar Ahmet Mesut Yılmaz ve GüneÅŸ Taner’in suç tarihlerinde BaÅŸbakan ve bakan olarak görev yapmakta oldukları ve aynı zamanda milletvekili sıfatını taşıdıkları tartışmasızdır. Sanık BaÅŸbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve sanık eski Devlet Bakanı GüneÅŸ Taner 24.12.1995-18.4.1999 tarihleri arasında 20. Dönemde ve 18.4.1999-3.11.2002 tarihleri arasında 21. Dönemde milletvekili olarak görev yapmışlardır. Bu tarihlerin sona ermesine kadar yukarıda açıklanan gerekçelerle zamanaşımı iÅŸlemeyecek ve duracaktır. Bu tarihten sonra zamanaşımı tekrar iÅŸlemeye baÅŸlayacak ve sanıklar hakkında verilen soruÅŸturma önergelerinin TBMM Genel Kurulunca kabul edilmesi ile Yüce Divan’a sevkine iliÅŸkin karar alınıncaya kadarki dönemde zamanaşımı yine duracaktır. Sanıklar hakkındaki zamanaşımı süresi, zamanaşımını kesen sebepler nedeniyle, 765 sayılı TCK’nun 104. maddesinin ikinci fıkrası gereÄŸince; aynı Yasa’nın 240. maddesinde öngörülen suçun iÅŸlenmesi durumunda geçmesi gereken beÅŸ yıllık asli zamanaşımının yarısının eklenmesi suretiyle bulunacak yedi buçuk yıllık süreye çıkacaktır.
Sanıkların 20. ve 21. dönemde milletvekili sıfatını taşıdıkları süreler toplamı ve suç tarihleri dikkate alındığında beÅŸ yıllık süre geçmemiÅŸ olduÄŸundan sanıklar hakkındaki kamu davası zamanaşımına uÄŸramamıştır.
Belirtilen gerekçelerle davada zamanaşımı olmadığına, 23.6.2006 gününde, BaÅŸkanvekili HaÅŸim Kılıç, Üyeler Sacit ADALI, Ahmet AKYALÇIN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELÄ°, Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün oyları, BaÅŸkan Tülay TUÄžCU, üyeler Fulya KANTARCIOÄžLU, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER ve Åževket APALAK’ın karşı oyları ve OYÇOKLUÄžUYLA karar verilmiÅŸtir.
Karşı oy kullanan üyelerin gerekçeleri ÅŸöyledir:
Yapılan delil deÄŸerlendirmesine göre, eylemin ihaleye fesat karıştırma suçunu oluÅŸturmadığı, unsurlarının oluÅŸması halinde görevi kötüye kullanmak suçunu düzenleyen TCK’nin 240. ve YTCK’nin 257. maddelerine uyabileceÄŸi sonucuna varıldıktan sonra suçun iÅŸleniÅŸ tarihi dikkate alındığında dava zamanaşımı süresinin dolmuÅŸ olduÄŸu anlaşılmaktadır. Bu husustaki gerekçe, dava zamanaşımı konusu genel nitelikte iki baÅŸlık altında irdelendikten sonra üçüncü baÅŸlıkta somut davaya iliÅŸkin olarak açıklanacaktır.
A) Bakanların Görev Suçu Dışındaki Suçları Ä°le Milletvekillerinin Suçları Açısından
Anayasa’nın “Yasama Dokunulmazlığı” baÅŸlıklı 83. maddesinde,
“Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düÅŸüncelerden, o oturumdaki BaÅŸkanlık Divanı’nın teklifi üzerine Meclisce baÅŸka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.
Seçimden önce veya sonra bir suç iÅŸlediÄŸi ileri sürülen milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruÅŸturmasına baÅŸlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak,, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doÄŸrudan doÄŸruya TBMM’ ne bildirmek zorundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında seçimden önce veya sonra verilmiÅŸ bir ceza hükmünün yerine getirilmesi üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı iÅŸlemez.
Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruÅŸturma ve kovuÅŸturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına baÄŸlıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi parti gruplarınca,yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüÅŸme yapılamaz ve karar alınamaz.”
DenilmiÅŸ, 112. maddesinin son fıkrasında da “Bakanlar Kurulu üyelerinden milletvekili olmayanlar; 81 inci maddede yazılı ÅŸekilde Millet Meclisi önünde andiçerler ve bakan sıfatını taşıdıkları sürece milletvekillerinin tabi oldukları kayıt ve ÅŸartlara uyarlar ve yasama dokunulmazlığına sahip bulunurlar…” hükümlerine yer verilmiÅŸtir.
Anılan maddelere göre yasama dokunulmazlığı çerçevesinde milletvekilleri ile milletvekili olmayan bakanlara tanınan güvencelerin;
1- Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düÅŸüncelerden, o oturumdaki BaÅŸkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe baÅŸka bir karar alınmadıkça, bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamaları,
2- Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruÅŸturmasına baÅŸlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlar hariç olmak üzere; seçimden önce veya sonra bir suç iÅŸledikleri ileri sürüldüÄŸünde Meclisin kararı olmadıkça tutulamayacakları, sorguya çekilemeyecekleri, tutuklanamayacakları ve yargılanamayacakları,
3- Seçimlerinden önce veya sonra verilmiÅŸ bir ceza hükmünün yerine getirilmesinin üyelik sıfatının sona ermesine bırakılacağı,
Olduğu anlaşılmaktadır.
Bu güvencelerden birincisinin zamanaşımı ile ilgisi yoktur. Ä°kinci güvence, ceza soruÅŸturması ve kovuÅŸturması aÅŸamalarında tanınan güvencelerdir. Ancak,, ilgili hakkında dava açılmasına yetecek deliller elde edilmiÅŸse iddianame tanzim edilmesine de engel bulunmamaktadır. Bu fıkrada zamanaşımı ile ilgili bir kurala yer verilmemiÅŸtir. Üçüncü güvence ise kesinleÅŸmiÅŸ ceza hükümlerinin yerine getirilmesine iliÅŸkindir. Ä°nfazın, üyelik sıfatının sora ermesine bırakılması halinde, üyelik süresince zamanaşımının iÅŸlemeyeceÄŸi hükme baÄŸlanmıştır.
Bu duruma göre, Anayasa’nın 83. maddesinin üçüncü fıkrasındaki zamanaşımının ceza zamanaşımı olduÄŸu hususunda duraksama olmamakla beraber, bunun aynı zamanda dava zamanaşımını da kapsayıp kapsamadığının tartışılması gerekmektedir.
Anayasa’nın 83. maddesinin gerekçesinde, dava zaman aşımı ile ilgili bir açıklamaya yer verilmemiÅŸ, yasama dokunulmazlığı konusunda 1961 Anayasası’nın 79. maddesinin aynen benimsendiÄŸi ifade edilmiÅŸtir.
1961 Anayasası’nın 79. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bir Meclis üyesi hakkında seçiminden önce veya sonra verilmiÅŸ bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır. Üyelik süresince zamanaşımı iÅŸlemez.” hükmü yer almıştır. Bunun 1982 Anayasası’nın 83. maddesinin üçüncü fıkrasından farkı, “Üyelik süresince zamanaşımı iÅŸlemez.” kuralının fıkranın sonunda ayrı bir cümle olarak yer almasıdır. Bu maddenin gerekçesinde de dava zaman aşımı ile ilgili bir açıklık bulunmamaktadır.
1961 Anayasası’nın 79. maddesinin üçüncü fıkrasındaki zamanaşımı kuralı, ayrı bir cümle olsa da, ceza hükmünün infazının ertelenmesini düzenleyen fıkrada bulunduÄŸundan, bu kuralın da dava zamanaşımını kapsamadığının kabulü gerekir. 1982 Anayasası’nın 83. maddesinin üçüncü fıkrasında ise ceza hükmünün ertelenmesinin düzenlenmesi yanında “üyelik süresince zamanaşımı iÅŸlemez.” Kuralı, tek cümle içinde yer aldığından bu husustaki bütün duraksamalar giderilmiÅŸtir. Bu nedenle, madde metni çok açık olduÄŸundan kuralın dava zamanaşımını da kapsayacak ÅŸekilde geniÅŸ yorumlanması olanaksızdır. Kuralın kıyas yoluyla dava zamanaşımına da uygulanmasına ise zamanaşımının maddi ceza hukukuna ait bir kavram olması ve kanunilik ilkesine tabi bulunması engel oluÅŸturmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Anayasa’nın 83. maddesinde dava zamanaşımının düzenlenmediÄŸi ve bu konuda ceza hukuku genel kurallarının uygulanmasının benimsendiÄŸi sonucuna varılmıştır. Bu durumda, ceza kanunlarının dava zamanaşımının baÅŸlamasına, durmasına ve kesilmesine iliÅŸkin hükümleri uygulanacaktır. Nitekim, Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun 08.06.2000 tarih ve 2000/114-114 Esas-Karar sayılı kararı da bu doÄŸrultudadır.
B) Bakanların Görev Suçları Açısından
Anayasa’nın 148. maddesinde, Anayasa Mahkemesi’nin Bakanlar Kurulu üyelerini Yüce Divan sıfatıyla yargılayacağı öngörülmüÅŸ ve 100. maddesinde de baÅŸbakan ve bakanlar hakkında görev suçları nedeniyle soruÅŸturma açılması, sürdürülmesi ve sonuçlandırılması hususunda özel usul benimsenmiÅŸtir. Maddede zamanaşımı ile ilgili bir kural bulunmamaktadır. TBMM Ä°çtüzüÄŸü’n’nde de Meclis SoruÅŸturmasının ayrıntıları düzenlenmiÅŸtir.
Bu hükümlerden de anlaşılacağı gibi, Bakanlar Kurulu üyelerinin görev suçları söz konusu olduÄŸunda, suç ihbarı adli makama yapılamamakta, Anayasa’nın 100. maddesinde belirtilen ÅŸartları taşıyan bir önerge ile soruÅŸturma açılması Meclisten istenilmektedir. Meclisin soruÅŸturma açılmasını kabul etmesi halinde soruÅŸturmayı Melis SoruÅŸturma Komisyonu yapmaktadır. Ä°lgilinin Yüce Divana sevk edilip edilmemesine de Meclis Genel Kurulu karar vermektedir. Bu suretle, Bakanlar kurulu üyelerinin görev suçlarında, suç ihbarından Yüce Divana sevke kadar bütün iÅŸlemler(soruÅŸturma aÅŸaması) Meclis tarafından yürütülmekte olup, bu konuda yetkili ve görevli baÅŸka bir adli makam da bulunmadığından, Meclis soruÅŸturması ve Yüce Divana sevk kararı ile TBMM adli bir fonksiyon ifa etmektedir.
Meclis SoruÅŸturması, Anayasa’da TBMM’nin denetim yollarından biri olarak düzenlenmiÅŸ ise de, bu müessesenin birincil amacı, göreve iliÅŸkin suç ihbar ve ÅŸikayetleri ile bunların soruÅŸturulması ve karara baÄŸlanması konusunda Bakanlar Kurulu üyelerine güvence saÄŸlamaktır. Bu nedenle, BaÅŸbakan ve bakanlara görev suçlarında yasama dokunulmazlığından farklı böyle bir güvence saÄŸlandığı için Anayasa’nın 83. maddesinde yer alan yasama dokunulmazlığına iliÅŸkin hükümlerin uygulanması olanaksızdır.
Bir görev suçu isnadı ile karşı karşıya olan Bakanlar Kurulu üyelerinin, bu husus bir sonuca ulaÅŸtırılmadan görevlerini sürdürmeleri hukuken ve siyaseten uygun ve doÄŸru olmayacağından, Anayasa’da, isnadın bir an önce sonuçlandırılmasının amaçlandığı ve bunu saÄŸlamaya yönelik düzenlemelere yer verildiÄŸi, genel hükümler dışında zamanaşımı ile ilgili ayrı bir kural konulmasına da gerek görülmediÄŸi anlaşılmaktadır.
Bu duruma göre; Bakanlar Kurulu üyelerinin görev suçlarına iliÅŸkin davalarda TCK’nin 104. ve YTCK’nin 67. maddelerinde belirtilen hallerin vukuunda, örneÄŸin Yüce Divana sevk kararı verilerek haklarında dava açıldığında ve Yüce Divanda sorgusu yapıldığında zamanaşımı kesilmiÅŸ olacak, buna mukabil TCK’nin 107. ve YTCK’nin 67. maddelerinde düzenlenen zamanaşımının durmasına iliÅŸkin nedenler gerçekleÅŸemeyeceÄŸinden zamanaşımının durması söz konusu olmayacaktır. Yüce Divanın 12.04.1995 tarih ve E.1993/1- K.1995/1 sayılı kararında da, sanıklardan S.G. hakkındaki dava zaman aşımının dolması nedeniyle davanın ortadan kaldırılması istemi, sanığın bakan olması nedeniyle zamanaşımının iÅŸlemeyeceÄŸi gerekçesiyle deÄŸil, yargılama konusu suçun müteselsil suç olması ve teselsülün bittiÄŸi gün itibariyle dava zaman aşımının dolmadığı gerekçesiyle reddedilerek, bu düÅŸüncenin kabul edildiÄŸi görülmektedir.
C) Somut Davada Zamanaşımı
Sanığa isnad olunan suçun tamamlandığı tarihin 19.09.1997 olduÄŸu, dava konusu eylemleri nedeniyle 17.04.1998 tarihinde hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan SoruÅŸturma Önergesi verildiÄŸi, önergenin TBMM tarafından 12.05.1998 tarihinde kabul edildiÄŸi, Meclis SoruÅŸturma Komisyonu raporunun (9/19) TBMM’ce 26.06.2000 tarihinde görüÅŸülüp oylandığı ve adı geçenin Yüce Divana sevk edilmemesine karar verildiÄŸi, 03.11.2002 tarihinde milletvekilliÄŸinin sona erdiÄŸi, 03.12.2003 tarihinde aynı eylemler nedeniyle ihaleye fesat karıştırma suçundan SoruÅŸturma Önergesi verildiÄŸi, önergenin TBMM tarafından 06.01.2004 tarihinde kabul edildiÄŸi, Meclis SoruÅŸturma Komisyonu raporunun (9/9) TBMM’ce 10.11.2004 tarihinde görüÅŸülüp oylandığı ve sanığın Yüce Divana sevkine karar verildiÄŸi, davanın açıldığı tarihe kadar zaman aşımını kesen bir sebebin gerçekleÅŸmediÄŸi, dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklandığı gibi dava zamanaşımının durması söz konusu olmadığından ve suç tarihi olan 19.09.1997 tarihinden sanığın Yüce Divana sevk tarihine kadar TCK.nun 240. maddesindeki görevi kötüye kullanma suçuna iliÅŸkin beÅŸ yıllık dava zamanaşımı süresi içerisinde zamanaşımını kesen bir sebebin de gerçekleÅŸmemesi nedeniyle bu davadaki zamanaşımı süresi 19.09.2002 tarihinde, yani sanığın Yüce Divana sevk tarihinden önce dolmuÅŸ olmaktadır. Bu nedenle, sanık hakkındaki davanın düÅŸmesine karar verilmesi gerektiÄŸi görüÅŸ ve düÅŸüncesinde olduÄŸumuz için aksi yöndeki çoÄŸunluk kararına katılmadık.
C- 4616 SAYILI KANUN BAKIMINDAN DEÄžERLENDÄ°RME
Yapılan tüm deÄŸerlendirmelerden sonra sanıkların sabit görülen eylemleri, 765 sayılı TCK.’nın 240. maddesinde olduÄŸu gibi 5237 sayılı TCK’nun 257. maddesi yönünden de suç oluÅŸturduÄŸundan, eylem tarihlerine göre 765 sayılı TCK.’nın 240. maddesinde öngörülen suçun 4616 sayılı “23 Nisan 1999 Tarihine Kadar Ä°ÅŸlenen Suçlardan Dolayı Åžartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun” kapsamında kaldığı sonucuna varılmıştır.
4616 sayılı, “23 Nisan 1999 Tarihine Kadar Ä°ÅŸlenen Suçlardan Dolayı Åžartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun” bu tarihe kadar iÅŸlenen suçlar yönünden erteleme olanağı tanımış bulunmaktadır. Her ne kadar 4616 sayılı, “23 Nisan 1999 Tarihine Kadar Ä°ÅŸlenen Suçlardan Dolayı Åžartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun”un 21.5.2002 günlü, 4758 sayılı Kanun’la deÄŸiÅŸik 4. bendi, Anayasa Mahkemesi’nin, 15.10.2003 günlü, E:2003/84 ve K:2003/89 sayılı kararı ile "...haklarında...son soruÅŸturma aÅŸamasına geçilmiÅŸ olmakla beraber henüz hüküm verilmemiÅŸ..."ler yönünden iptal edilmiÅŸ ise de, suç tarihlerine göre lehe olan Kanun uygulaması da dikkate alındığında, bu Kanun’a göre sanıklar hakkındaki kamu davasının hükme baÄŸlanmasının ertelenmesine karar verilmesine bir engel bulunmamaktadır.
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 240. maddesinin, 21 Aralık 2000 günlü, 4616 sayılı “23 Nisan 1999 Tarihine Kadar Ä°ÅŸlenen Suçlardan Dolayı Åžartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun”un 1. maddesinin 5. bendinde sayılan kapsam dışı suçlar arasında yer almaması nedeniyle, 4616 sayılı Yasa’nın 1. maddesine 4758 sayılı Yasa ile eklenen 4. bent uyarınca, sanıklar hakkında açılan kamu davasının kesin hükme baÄŸlanmasının ertelenmesine karar verilmesi gerekir.
Bu kabule üyeler Mehmet ERTEN, A.Necmi ÖZLER ve Serdar ÖZGÜLDÜR sanıkların beraati gerektiÄŸi düÅŸüncesiyle katılmamışlardır.
VIIl- HÜKÜM
Sanıklar Ahmet Mesut YILMAZ ve GüneÅŸ TANER hakkında ihaleye fesat karıştırmak suçundan dolayı 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 64 üncü maddesinin 1 inci fıkrası delaletiyle, aynı Kanun’un 205 inci maddesi, 219 uncu maddesinin 1 inci ve 4 üncü fıkraları ve 33 üncü maddesi gereÄŸince cezalandırılmaları istemiyle Yüce Divan’a sevk kararı ile açılan kamu davasında;
1-Davada zamanaşımı olmadığına, BaÅŸkan Tülay TUÄžCU, Üyeler Fulya KANTARCIOÄžLU, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Åževket APALAK’ın karşı oyları ve OYÇOKLUÄžUYLA,
2- Dosyadaki delillerin deÄŸerlendirilmesi sonucu, sanıkların eylemlerinin, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 240 ıncı maddesine uymasına, 23 Nisan 1999 tarihinden önce gerçekleÅŸtirilmiÅŸ olmasına ve görevi kötüye kullanma suçunun 21.12.2000 günlü, 4616 sayılı Yasa’nın 1 inci maddesinin 5 inci bendinde sayılan kapsam dışı suçlar arasında yer almamasına göre, 4616 sayılı Yasa’nın 1 inci maddesine 4758 sayılı Yasa ile eklenen 4 üncü bend uyarınca, DAVANIN KESÄ°N HÜKME BAÄžLANMASININ ERTELENMESÄ°NE, Üyeler Mehmet ERTEN, A.Necmi ÖZLER ve Serdar ÖZGÜLDÜR’ün sanıkların beraatleri gerektiÄŸi yolundaki karşıoyları ve OYÇOKLUÄžUYLA,
Suçla ilgili dosya ve delillerin, dava zamanaşımı süresi sonuna kadar muhafaza edilmesine ve yargılama giderinin kamu üzerinde bırakılmasına, OYBÄ°RLİĞİYLE,
23 Haziran 2006 gününde isteme aykırı ve kesin olarak verilen karar, sanıklar Ahmet Mesut YILMAZ ve müdafiileri ile GüneÅŸ TANER ve müdafiine, katılan Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı BaÅŸkanı Celal BALABANLI ve vekilinin yüzlerine karşı, Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcısı, Vekili ve Savcısı hazır bulunduÄŸu halde açıkça okundu, anlatıldı. 23.6.2006
BaÅŸkan Tülay TUÄžCU | BaÅŸkanvekili HaÅŸim KILIÇ | Üye Sacit ADALI |
Üye Fulya KANTARCIOÄžLU | Üye Ahmet AKYALÇIN | Üye Mehmet ERTEN |
Üye A. Necmi ÖZLER | Üye Serdar ÖZGÜLDÜR | Üye Åževket APALAK |
Üye Serruh KALELÄ° | Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
KARÅžIOY GEREKÇESÄ°
1. TÜRKBANK ihalesini verdiÄŸi en yüksek teklifle (600 milyon USD) kazanan Korkmaz YİĞİT'in, bu ihale öncesinde, ihalenin kendi üzerinde kalması konusunda bir organize suç örgütü mensubu ile iliÅŸkili olduÄŸu yolundaki emniyet yazıları ve bilgi notlarının kendilerine ulaÅŸtırılmasına ve bu durumdan haberdar olmalarına raÄŸmen, sanıklarca gereÄŸinin yerine getirilmediÄŸi savı Yüce Divan çoÄŸunluÄŸunca benimsenmesine karşın, bu kabule aÅŸağıdaki nedenlerle katılamıyoruz:
A. Türkbank hisselerinin satışının ilan edildiÄŸi tarih olan 30.4.1998'den önce, Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü, Vali Kutlu AKTAÅž imzasıyla Ä°çiÅŸleri Bakanlığına yazdığı 3.2.1998 tarihli, "Duyum" konulu yazıda, ilgi tuttuÄŸu dört adet Ä°stanbul DGM Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı yazısıyla, Mahkeme (DGM) kararlarıyla dinlemeye aldırılan telefonların takibi neticesinde, hedef ÅŸahısların yakın tarihte bazı siyasetçilere yönelik eylemlerde bulunacakları yolunda bilgiler alındığını, konunun hassasiyetle takip edilmekte olup, geliÅŸmelerden ayrıca bilgi verileceÄŸini belirtmiÅŸ ve aynı yazının eki olarak, "4 sayfa bilgi notu ile 43 sayfa telefon çözümü"nü sunmuÅŸtur.
Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü, Emniyet Müdürü imzasıyla Emniyet Genel MüdürlüÄŸüne (Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığına) yazdığı 13.5.1998 tarihli "Duyum" konulu yazıda ise, ilk kez TÜRKBANK ihalesi ile ilgili olarak Korkmaz YİĞİT-Alaattin ÇAKICI iliÅŸkisinden söz edilmiÅŸ ve bu amaçla Alaattin ÇAKICI'nın TÜRKBANK'ın Korkmaz YİĞİT tarafından alınmasını saÄŸlamak amacı ile banka ihalesine katılacak diÄŸer kuruluÅŸların sahiplerine karşı her türlü tehdit ve ÅŸantaj unsurunu kullanacağı, hatta korkutma amacı ile silahlı eylemlere tevessül edebileceÄŸi istihbaratından söz edilmiÅŸtir. Yazıda bu istihbaratın somut bir delile dayalı olup olmadığı belirtilmediÄŸi gibi, yazının sonuna herhangi bir ek de konulmamıştır. Yargılama sonunda, bu istihbaratın, yasal dinlemeye dayalı olmayan telefon görüÅŸmelerinin emniyetçe tespiti kaynaklı olduÄŸu anlaşılmıştır.
Bu yazıyı takiben, Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü'nün 18.5.1998 tarihli talebi, Ä°stanbul DGM Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı'nın aynı tarihli istemi üzerine, Ä°stanbul 5 No'lu DGM'nin 18.5.1998 tarihli kararı ile bir cep telefonu numarasının (ki bu telefon Korkmaz YİĞİT'in sekreteri üzerine kayıtlı olup, kendisince kullanılmaktadır) bir ay süreyle teknik takip altına alınmasına (yani dinlenmesine) karar verilmiÅŸ ve bu Mahkeme kararı uyarınca Korkmaz YİĞİT-Alaattin ÇAKICI telefon görüÅŸmeleri dinlenerek, tutanak altına alınmıştır. (TBMM SoruÅŸturma Komisyonu Raporu, s. 170-176'da yer alan tapeler)
Söz konusu yasal dinleme ve görüÅŸmelerin tutanaÄŸa geçirilmesinden sonra, yine Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü, Emniyet Müdürü imzasıyla Emniyet Genel MüdürlüÄŸüne (Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığına) yazdığı 8.6.1998 tarihli, "Duyum" konulu yazıda, 4.6.1998 tarihi itibariyle TÜRKBANK'ın ihaleye baÅŸvuru süresinin sona erdiÄŸi, Alaattin ÇAKICI tarafından bazı iÅŸadamlarına baskı yapılarak ihaleye girmelerinin engellendiÄŸi, ihaleye katılacak olanların da adı geçen tarafından yönlendirildikleri, ihalenin Korkmaz YİĞİT üzerinde kalması için adı geçenin büyük çaba sarfettiÄŸi istihbaratından söz edilmiÅŸtir. Yazıda bu istihbaratın somut bir delile dayalı olup olmadığı belirtilmediÄŸi gibi, keza yazının sonuna herhangi bir ek de konulmamıştır. Oysa, söz konusu istihbarat mahkeme kararına dayalı yasal dinleme kayıtlarının içerik özeti olup, bu hukuki gerçek her nedense metinde açıkça ifade edilmemiÅŸ ve "istihbarat-duyum" seviyesinde kaldığı gibi, metni okuyanın aksini düÅŸünemeyeceÄŸi bir içerikte kaleme alınmıştır. Oysa, yukarıda iÅŸaret edildiÄŸi üzere, Ä°stanbul Valisinin imzasıyla Ä°çiÅŸleri Bakanlığına yazılan Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸünün 3.2.1998 tarihli yazısında, iletilen istihbaratın DGM dinleme kararlarına dayalı olduÄŸu açıkça belirtildiÄŸi gibi, ekine de 43 sayfa telefon dinleme çözümü eklenmiÅŸtir. Yasal ve doÄŸru olan bu yöntem 8.6.1998 tarihli yazıda izlenmemiÅŸ; üstelik dinleme kararı veren Mahkeme (DGM) ve bu konuda talepte bulunan DGM Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı da, 21.5.1998 tarihli karara dayalı telefon dinleme tutanaklarını (bant tapelerini) yaklaşık 5 ay sonra 16.10.1998 tarihinde, Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸünün ilgili biriminin bant kaydını kendilerine teslimi üzerine görebilmiÅŸlerdir. DiÄŸer bir deyiÅŸle deÄŸil sanıklar, dinleme kararı talep eden ve bu konuda karar veren adli merciler dahi, ortada yasal bir delilin mevcut olduÄŸundan 16.10.1998 tarihine kadar haberdar deÄŸildir. Milletvekili Fikri SAÄžLAR'ın 13.10.1998 tarihinde basın toplantısı yaparak kendisine posta yoluyla gönderilen Alaattin ÇAKICI-Korkmaz YİĞİT telefon konuÅŸmalarını havi kaseti kamuoyuna açıklamasından sonra, Emniyet Genel MüdürlüÄŸü Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanı Sabri UZUN'un ÅŸifahi talimatı üzerine, istihbarattan sorumlu Ä°stanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Niyazi PALABIYIK tarafından dinleme kaydını içeren kaset Ä°stanbul DGM'ye teslim edilebilmiÅŸtir.
Sanık Mesut YILMAZ, tüm hazırlık aÅŸamalarında ve Yüce Divan huzurundaki ifadelerinde, söz konusu mahkeme kararına dayalı kasetin varlığının hiç kendisine bildirilmediÄŸini, tüm emniyet yetkilileri ile MÄ°T MüsteÅŸarından defaatle sormasına raÄŸmen, "Ä°stihbari" olduÄŸu söylenen bilgiler dışında, kendisine bunların dayanağı olabilecek somut herhangi bir belgenin sunulmadığını, dolayısıyla bu konuda kendisinin yanıltılmış olduÄŸunu ileri sürmüÅŸtür. Özellikle tanıklar Necati BÄ°LÄ°CAN (Dönemin Emniyet Genel Müdürü) ve Åženkal ATASAGUN (Dönemin MÄ°T MüsteÅŸarı) sanığın bu beyanını doÄŸrulamışlardır (Adları geçenlerin 15.4.2005 ve 8.9.2005 tarihli Yüce Divan huzurundaki ifadeleri). Tanık Sabri UZUN da, 15.4.2005 tarihi Yüce Divan huzurundaki ifadesinde, Emniyet Genel Müdürü Necati BÄ°LÄ°CAN'ın kendisini aradığını, BaÅŸbakan'ın makamından aradığını belirterek, söz konusu istihbari bilgilerin dışında bir bilgi ve belge olup olmadığını sorduÄŸunu, kendisinin de olmadığını söylediÄŸini belirtmiÅŸtir. Oysa, bu görüÅŸmenin yapıldığı sırada adı geçen tanık, mahkeme kararına dayalı bir dinleme bandının varlığından haberdardır. Ne var ki, tanıklar Niyazi PALABIYIK ve Sabri UZUN'un malumları olan bu bant kaydı, en üst amirleri olan Emniyet Genel Müdürü Necati BÄ°LÄ°CAN'a söylenmemiÅŸ; adı geçen de, sanık BaÅŸbakan Mesut YILMAZ tarafından kendisinden defaatle sorulmasına karşın, istihbari notun bir belgeye dayalı olduÄŸunu bilmediÄŸinden, bu maddi gerçeÄŸi BaÅŸbakan'a iletememiÅŸtir. Nitekim tanık Necati BÄ°LÄ°CAN, Yüce Divan huzurundaki beyanında bu konuyla ilgili olarak "… Bana dediler ki (BaÅŸbakan'ı kastederek) 'bize verdiÄŸiniz bilgi duyum niteliÄŸinde, istihbari bilgi. Bu bilgiyi biz, Bankalar Kanununa göre eÄŸer yeterlik almış, ihaleye girmiÅŸ de bankayı almaya hak kazanmışsa bunu iptal etmekte zorluk çekeriz. Ä°ptal ettiÄŸimiz taktirde bir takım yükümlülüklerle de karşı karşıya kalabiliriz, bana belge verin' diye bir talimatları oldu. Ben de teÅŸkilatıma Sayın BaÅŸbakan'ın belge talep ettiÄŸini, istediÄŸini, hatta bir seferinde kendilerinin de bulunduÄŸu bir ortamda doÄŸrudan Ä°stihbarat Dairesini arayarak söyledim… Bana verilen bilgi de, orada kendileri tarafından da o zaman dinlendi, belge yok dendi… Ä°hale gününe kadar maalesef, teÅŸkilat olarak, bir belge bulup kendilerine sunamadık o tarih geldi… Daha sonra ihale yapıldıktan sonra da, gene basına intikal eden, o zaman bir milletvekili tarafından açıklanan bir kasetin olduÄŸu, bu kasetin Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü Ä°stihbarat Åžubesinde dinlendiÄŸi, o kasetin milletvekiline verildiÄŸi konusunda haberler çıkmaya baÅŸladı ve ben bunun üzerine Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanını nasıl olur bu, bir belge varsa onu aylardır bekliyoruz, istiyoruz, belge bulunsun ve ilgili yere gereÄŸini yapılmak üzere sunalım diye, bunu bulamıyoruz, ama, bu kaset varmış, bunu inceleyeceksin, ilgililer hakkında da gerekli iÅŸlem yapılacak diye gönderdim Ä°stanbul’a…" ÅŸeklinde gerçeÄŸi yansıtan açıklamalarda bulunmuÅŸtur (DuruÅŸma Tutanağı s. 156-157). Tanık Åženkal ATASAGUN da, Yüce Divan huzurundaki beyanında bu konuyla ilgili olarak "… Sayın BaÅŸbakan, bu olayla ilgili olan Korkmaz YİĞİT ki, MÄ°T'ten gelen raporda da mevcuttur, teÅŸkilatımızdan bu ÅŸahısla ilgili bilgi olup olmadığını istemiÅŸlerdir. Yaptığımız arÅŸiv incelemesinde Korkmaz YİĞİT'le ilgili arÅŸivlerimize intikal etmiÅŸ herhangi bir husus bulamadık ve bu durumu da ÅŸifahi olarak ben kendilerine –yanılmıyorsam- 5 AÄŸustosta intikal ettirdim…" ÅŸeklinde, yine sanığın beyanını doÄŸrulayıcı mahiyette açıklamada bulunmuÅŸtur (DuruÅŸma Tutanağı, s. 434).
Belirtilen tüm bu saptamalar, Korkmaz YİĞİT-Alaattin ÇAKICI iliÅŸkisi konusunda elde mevcut olan somut bir delilin (Ä°stanbul 5 No'lu DGM'nin dinleme kararına dayalı telefon görüÅŸme kaydına iliÅŸkin teyp bandının) varlığına raÄŸmen; bundan Emniyet Genel Müdürünün dahi bilgisinin olmadığını, sanık BaÅŸbakan Mesut YILMAZ'ın da defaatle somut bir kanıt talep etmesine karşın, ihale tarihi öncesinden baÅŸlayıp, ihalenin sonuçlanması sonrasına dek kendisine bu konuda bir bilgi verilmediÄŸini açıkça ortaya koymaktadır. DoÄŸal olarak, emniyet birimleriyle doÄŸrudan bir baÄŸlantısı olmayan Sanık Devlet Bakanı GüneÅŸ TANER'in de, duyuma dayalı bu iliÅŸkinin varlığından haberdar olması kabul edilemez.
B. BaÅŸbakanlık özel kalemine teslim edildiÄŸi zimmet kaydı ile anlaşılmakla beraber sanık BaÅŸbakan Mesut YILMAZ'ın bilgisine intikal etmediÄŸi yargılama sonucu elde edilen bulgularla anlaşılan, Emniyet Genel MüdürlüÄŸünce Ä°çiÅŸleri Bakanı ve BaÅŸbakan'a hitaplı 3.8.1998 tarihli "Bilgi Notu"nun incelenmesinden de; TÜRKBANK ihalesi ile ilgili olarak Alaattin ÇAKICI'nın Hayyam GARÄ°BOÄžLU'nu ölümle tehdit ederek telkinlerde bulunduÄŸu ÅŸeklindeki istihbari bilginin, aynı ÅŸekilde somut bir delile dayandırılmadığı; keza Emniyet Genel MüdürlüÄŸünce Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve BaÅŸbakanlık Makamlarına dağıtımlı, TÜRKBANK ihalesinin yapıldığı tarihi (4.8.1998) taşıyan ve TMSF'nin 24.6.1998 tarihli bilgi isteyen yazısına cevap mahiyetindeki yazı içeriÄŸinde de, TÜRKBANK ihalesiyle ilgili olarak, ihaleye katılacak firmaların halen yurt dışında bulunan ve aranır durumdaki organize suç liderleri ve elemanları tarafından tehdit edildikleri, ihalenin Korkmaz YİĞİT lehine sonuçlanması için diÄŸer firmaların ihaleye katılmak ÅŸartıyla herhangi bir arttırmada bulunmamaları yönünde baskıya maruz kaldıkları, ayrıca ismi geçen firma sahiplerinin bazı organize suç liderleri ile de iliÅŸki içerisinde oldukları ÅŸeklindeki istihbari bilgilerin, benzer biçimde somut bir delile dayandırılmadığı görülmektedir.
DiÄŸer bir deyiÅŸle, elde mevcut yasal delilden (Mahkeme kararına dayalı telefon dinleme kaydı) bu iki belgede de söz edilmemektedir.
C. Yukarıda iÅŸaret edilen somut saptamalar, sanık BaÅŸbakan Mesut YILMAZ'ın doÄŸrudan, diÄŸer sanık Devlet Bakanı GüneÅŸ TANER'in dolaylı olarak bilgi sahibi oldukları varsayılan Korkmaz YİĞİT-Alaattin ÇAKICI iliÅŸkisine dair istihbari bilgilerin gereklerini ne ÅŸekilde yerine getirebilecekleri sorusunun cevabının açık ve net ÅŸekilde verilmesi gerekliliÄŸi sorununu gündeme getirmektedir. Kaynağını Anayasa'nın 2. maddesinden alan "hukuk devleti" ilkesi, idarenin tüm iÅŸlemlerinin bu ilke ışığında hukuka ve kamu yararına uygun biçimde tesisi gerekliliÄŸini zorunlu kılmaktadır. Hukuk devletinde idare, ÅŸayialara, zanlara, ihtimallere, kanıtlanmamış ve belgeye dayandırılmamış duyumlara, delillendirilmemiÅŸ istihbari bilgilere göre iÅŸlem tesis edemez. Hukuk devleti ile kanun devletini ayıran hassas ölçüt, idari keyfiliÄŸe yol açabilecek layüsel bir takdir yetkisine imkân tanımaz. Ä°darenin en küçük makamındaki kamu personelinden, en üst makamındaki görevlisine (Bakanına, BaÅŸbakanına) kadar tüm idare ajanlarını baÄŸlayan bu kurallar, kiÅŸi hak ve özgürlüklerinin de bir bakıma teminatı mahiyetindedir.
TÜRKBANK ihalesi öncesi ve sonrasındaki mevcut durum ve sanıklara resmi görevlilerce iletilmeyen delil saklama hukuki gerçeÄŸi karşısında; sanıklar nezdinde Korkmaz YİĞİT esasen bir banka (Bankekspress) sahibi, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca yeni bir banka sahibi olmasına engel hali bulunmayan, hakkında salt istihbari mahiyette menfi bilgiler isnat edilen, ancak bunları teyid edecek belge ve delil mevcut olmayan bir iÅŸadamı konumundadır. Sanıkların talimat ya da yönlendirmeleriyle, TMSF tarafından adı geçenin söz konusu ihaleye girmesinin engellenmesi ya da hemen ihale sonrasında ihalenin bir baÅŸkasına verilmesi halinde, adı geçenin yargı yoluna (idari yargıya) baÅŸvurması durumunda, söz konusu delilin (dinleme kaydının) idare mahkemesine de ibraz edilmemesi halinde bu tasarrufun iptal edileceÄŸi tartışmasızdır ve esasen idare mahkemeleri ile Danıştay'ın kökleÅŸmiÅŸ içtihatları da bu doÄŸrultudadır. Bu durumda da, bu kez sanıklar, hakkında somut bir delil olmadan ihaleye girmekten men ettikleri Korkmaz YİĞİT'in kendilerine dava açma tehdidi ile karşı karşıya kalabileceklerdir ve böyle bir davanın kabul edilme olasılığı da oldukça yüksektir. Åžu halde, dava konusu olayda sanıkların davranış biçimi Anayasa'nın öngördüÄŸü temel esaslar ile kamu görevlerinin gerektirdiÄŸi lazımeye uygun düÅŸtüÄŸü gibi, idare hukukunun bu konudaki ilkeleri esasen aksine bir davranışa engel teÅŸkil etmektedir.
D. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 3182 sayılı Bankalar Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre, Türkiye'de kurulacak bankaların "Kurucularının", müflis veya konkordato ilan etmiÅŸ veya takipli suçlar olmak üzere affa uÄŸramış olsalar dahi ağır hapis veya 5 yıldan fazla hapis yahut zimmet, ihtilâs, irtikâp, rüÅŸvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teÅŸebbüs suçlarından dolayı hüküm giymiÅŸ bulunmamaları ÅŸarttır.
Aynı Kanun'un 5. maddesinin üçüncü fıkrasına göre ise bankaların sermayesinin % 10 ve daha fazlasını temsil eden veya bir kiÅŸiye ait sermaye payının bu oranı aÅŸması sonucunu veren hisse senedi devirleri Hazine MüsteÅŸarlığının iznine tâbidir. Ayrıca, banka sermayesinin % 10 ve daha fazlasına sahip olan ortakların "kurucularda aranan niteliklere" sahip bulunması gerekir. Bu nitelikleri kaybeden ortaklar temettü dışındaki ortaklık haklarından yararlanamaz.
Korkmaz YİĞİT, 3182 sayılı Kanun'un yukarıda belirtilen hükümlerine aykırı bir durumu olmadığı için 20.3.1997 tarihinde Bankekspress'i satın almış; bu tarih ile TÜRKBANK ihalesine teklif veren esasen tamamı birer banka sahibi olan sermaye gruplarının, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 5. maddesi çerçevesinde banka ortağı olmalarında hukuken bir sakınca bulunmadığına iliÅŸkin Hazine MüsteÅŸarlığınca "ön iznin" verildiÄŸi 20.7.1998 tarihi arasında, 3182 sayılı Kanunun aradığı nitelikleri kaybetmemiÅŸ bir kiÅŸi durumundadır.
Banka kurucularının ya da kurulmuÅŸ bir bankanın belli hisselerini devralacak kiÅŸilerin yeterli/belli bir mali güce sahip olmaları gibi bir koÅŸul 3182 sayılı Kanunda bulunmamaktadır. Dava konusu TÜRKBANK ihalesinden çok sonra kabul edilen 18.6.1999 tarih ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 7. maddesi ile ilk kez banka kurucularının "Banka kurucusu veya ortağı olmanın gerektirdiÄŸi mali güç ve itibara sahip bulunması" nın ÅŸart olduÄŸu ifade edilmiÅŸtir. Olay tarihinde böyle bir koÅŸul bulunmadığından ve Hazine MüsteÅŸarlığının 20.7.1998 tarihli "Ön izni"ni havi yazısında da belirtildiÄŸi üzere, ihaleye teklif veren 5 ÅŸirketin dahil oldukları sermaye gruplarının tümünün esasen halihazırda birer bankaya sahip oldukları hukuki gerçeÄŸi karşısında, Bankekspress'in sahibi konumundaki Korkmaz YİĞİT'in TÜRKBANK ihalesine katılma yeterliÄŸine sahip olduÄŸu çok açıktır.
Öte yandan, yine 3182 sayılı Bankalar Kanununda ihaleye katılma koÅŸulu olarak, teklif verecek kiÅŸi/firmaların mali durumlarının araÅŸtırılacağı ya da belli bir standardın üzerinde bulunması gibi bir koÅŸul da olmadığından; TÜRKBANK ihalesi öncesi Bankekspress'in ya da Korkmaz YİĞİT'in ÅŸirketlerinin mali bünye inceleme ve analizleri yapılmamış/kontrol edilmemiÅŸ olması yasalara aykırı deÄŸildir. Nitekim, Hazine MüsteÅŸarlığının 20.7.1998 tarihli ön izin yazısında bu konu ile ilgili olarak "… ihale ile ilgili olarak teklif veren … sermaye gruplarının 3182 sayılı Bankalar Kanununun 5. maddesi çerçevesinde banka ortağı olmalarında hukuken bir sakınca bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Söz konusu ÅŸirketlerin dahil oldukları sermaye gruplarının tümü, esasen halihazırda birer hankaya sahip bulunmaktadır. DiÄŸer taraftan, adı geçen ÅŸirketlerin tek başına veya dahil oldukları sermaye grupları ile birlikte, mali bünyesi takviyeye muhtaç bulunan ihale konusu bankayı rehabilite etme gücüne sahip olup olmadıkları, ihale sonucu teÅŸekkül edecek fiyatın getireceÄŸi mali yük de göz önünde bulundurularak, 3182 sayılı Bankalar Kanununun 5. maddesine göre hisse devrine izin verilmesi sırasında deÄŸerlendirilecek olmakla beraber, bu hususların ve Fonunuz tarafından ÅŸimdiye kadar bu bankaya tahsis edilen kaynakların da satış sırasında göz önünde bulundurulması gerekmektedir…" denilmektedir.
Bu bakımdan, Korkmaz YİĞİT'e (ve diÄŸer teklif sahiplerine) sanık GüneÅŸ TANER'e baÄŸlı olan Hazine MüsteÅŸarlığınca, TÜRKBANK ihalesine katılım için "Ön izin" verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Dolayısıyla, sanık GüneÅŸ TANER'in açıklanan bu evre ilgili olarak da suça konu herhangi bir fiil ya da eylemi söz konusu deÄŸildir.
2. Sanıkların ihaleye girecek kiÅŸilerle ihale öncesinde görüÅŸmeler yapmak suretiyle ihaleyi yönlendirdikleri, ihale öncesi fiyat oluÅŸturdukları, böylelikle ihalenin objektif ve serbest rekabet ortamında yapılmasını engelledikleri savı Yüce Divan çoÄŸunluÄŸunca benimsenmesine karşın, bu kabule aÅŸağıdaki nedenlerle katılamıyoruz :
A. TÜRKBANK ihalesini yapan sanıklar deÄŸil, TMSF'dir. TMSF, TÜRKBANK ihalesine teklif veren 5 grup ile ilgili olarak Rekabet Kurulundan görüÅŸ istemiÅŸ ve Kurul 6.7.1998 tarihli yazısıyla uygun olur vermiÅŸtir. Hazine MüsteÅŸarlığından istenen ve detaylarına yukarıda yer verilen ön izin de, 20.7.1998 tarihinde bu makamca verilmiÅŸtir. Yine TMSF, bu ihale ile ilgili basında çıkan haberleri ihbar kabul ederek, 24.6.1998 tarihli yazısıyla Emniyet Genel MüdürlüÄŸünden bilgi istemiÅŸtir. Türkbank ihalesinin yapıldığı 4.8.1998 tarihi itibariyle Emniyet Genel MüdürlüÄŸünce yazılan cevabi yazı ve istihbari bilgiler, ihale sonuçlandıktan sonra TMSF'nin baÅŸkanı konumundaki Merkez Bankası BaÅŸkanı Gazi ERÇEL'e iletilmesine karşın, adı geçen, bu evrakın üzerine derkenar not düÅŸerek, bu aÅŸamada yapılacak bir husus olmadığını belirtmiÅŸtir. Söz konusu yazı, sanık BaÅŸbakan Mesut YILMAZ'ın ve Gazi ERÇEL'le hiyerarÅŸik bir baÄŸlılığı olmayan diÄŸer sanık GüneÅŸ TANER'in bilgisine ulaÅŸmamış; Gazi ERÇEL, bu tarihten sonra özellikle sanıklarla TÜRKBANK konusunda yapılan toplantılarda da söz konusu emniyet yazısından söz etmemiÅŸ; ihale iptal yetkisi Fon Ä°dare Meclisine ait olmasına raÄŸmen bu yazıdan sonra ihalenin iptali yoluna gitmemiÅŸtir. Bu süreçte, önce Rekabet Kurulu 20.8.1998 tarihinde hisse devrinde mahzur olmadığını belirtmiÅŸ, akabinde de Hazine MüsteÅŸarlığı 8.9.1998 tarihinde ilgili firmadan (Korkmaz YİĞİT'ten) alınan yazılı ek taahhütler karşılığında hisse devri izni vermiÅŸtir. Daha sonra bilinen geliÅŸmeleri (kasetin basına ve kamuoyuna duyurulması) takiben, önce 19.2.1999 tarihli Devlet Bakanlığı ve BaÅŸbakan Yardımcılığının onayıyla, 8.9.1998 tarihli hisse devri izni iptal edilmiÅŸ; TMSF Ä°dare Meclisince de 2.3.1999 tarihinde TÜRKBANK ihalesi iptal edilmiÅŸtir.
GörüldüÄŸü üzere, tüm ihale süreci TMSF'nin sorumluluÄŸunda ve Hazine MüsteÅŸarlığı ile Rekabet Kurulunun koordinesi ile yürütülmüÅŸ ve prosedüre uygun ÅŸekilde gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir. DiÄŸer bir deyiÅŸle, ihalenin hiçbir aÅŸamasında sanıkların doÄŸrudan bir yetkileri bulunmamakta; tüm yetki TMSF'nin uhdesinde kalmaktadır.
B. Sanıkların ihale aÅŸamalarındaki, Yüce Divan çoÄŸunluÄŸunca "kusurlu" olarak nitelenen tutum ve davranışlarının deÄŸerlendirilmesine gelince :
3056 sayılı BaÅŸbakanlık TeÅŸkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin DeÄŸiÅŸtirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 4. maddesine göre BaÅŸbakan; "Türkiye Cumhuriyeti'nin yüksek hak ve menfaatlerini korumak ve gözetmek … ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı saÄŸlamak, refahı yaygınlaÅŸtırmak … ve diÄŸer maksatlarla bakanlıklar arasında ahengi ve iÅŸbirliÄŸini saÄŸlar…" Yine aynı maddeye göre BaÅŸbakan "Bakanlar Kurulunun BaÅŸkanı, bakanlıkların ve BaÅŸbakanlık teÅŸkilatının en üst amiridir." Sanık BaÅŸbakan Mesut YILMAZ'ın TÜRKBANK ihalesinde, doÄŸrudan bir yetkisi olmadığı halde, ihaleye girecek iÅŸadamlarıyla görüÅŸmeler yapması, bankaya Devletçe konulan paralar dikkate alındığında, 500 milyon dolardan aÅŸağı fiyatın kabul edilemeyeceÄŸini söylemesi ilk nazarda yadırganabilir ve bu davranışlarının etikliÄŸi konusunda kuÅŸku uyandırabilirse de; yukarıda iÅŸaret edilen yasa hükmü, siyasi iktidarın en üst mercii ve ülkenin yönetiminin en yetkili kiÅŸisi olması itibariyle BaÅŸbakana ülkenin yüksek hak ve menfaatlerinin korunup gözetilmesi, ekonomik kalkınma ve refahın yaygınlaÅŸtırılması yolunda bir görev de yüklediÄŸinden; ihale öncesi kasasında devlet tahvili olarak 485 milyon dolar para bulunan TÜRKBANK'ın hisselerinin devrinde, sanık Mesut YILMAZ'ın kamu yararını ve ülkenin yüksek hak ve menfaatlerini korumak amacıyla ihaleyle ilgilenmesi, ihaleye girecek iÅŸadamlarına belli bir fiyattan düÅŸük teklif vermemeleri yolunda kimi telkinlerde bulunması görevinin sınırları dışına çıkmak olarak deÄŸil, bilakis görevinin gereÄŸi kabul edilmelidir. Sanığın bu konudaki tüm çabası, Devletin çıkarlarının azami derecede gözetilmesine, TÜRKBANK'ın en yüksek fiyattan satılmasına yönelik olup; ne ihaleye fesat karıştırmak ne de memuriyet görevini kötüye kullanmak kastıyla hareket etmediÄŸi çok açıktır.
DiÄŸer sanık GüneÅŸ TANER'in durumuna gelince :
3046 sayılı Bakanlıkların KuruluÅŸu ve Görev Esaslarını Belirleyen Kanun Hükmünde Kararnamenin DeÄŸiÅŸtirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 21. maddesine göre Bakanlar; "bakanlık hizmetlerini mevzuata, Hükümetin genel siyasetine … uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diÄŸer bakanlıklarla iÅŸbirliÄŸi ve koordinasyonu saÄŸlamakla görevli ve BaÅŸbakana karşı sorumludur …"
Sanık GüneÅŸ TANER, TÜRKBANK ihalesi ile ilgili olarak, yukarıda hukuki deÄŸerlendirmesi yapılan sanık BaÅŸbakan Mesut YILMAZ'ın konuya yaklaşımı çerçevesinde ve âmiri olarak verdiÄŸi talimatlar doÄŸrultusunda hareket etmiÅŸ ve ihale konusunda, aynı ÅŸekilde bir takım görüÅŸmeler yapmıştır. Ancak, az önce açıklandığı üzere, sanığın bu görüÅŸmeleri ve eylemleri de, aynı ÅŸekilde, kamu yararının saÄŸlanması ve ülkenin yüksek hak ve menfaatlerinin korunup gözetilmesi amacına yönelik ÅŸekilde cereyan etmiÅŸtir. BaÅŸbakan hükümetin genel siyasetinin yürütülmesiyle görevli; Bakanlar da bakanlık hizmetlerini Hükümetin genel siyasetine uygun olarak yürütmekle görevli ve bu konuda BaÅŸbakana karşı sorumlu olduÄŸuna göre; Sanık GüneÅŸ TANER'in TÜRKBANK ihalesine yaklaşımı ve hareket tarzının, sanık Mesut YILMAZ'a paralel biçimde olması doÄŸal ve olaÄŸandır.
Açıklanan nedenlerle, her iki sanığın bu baÅŸlık altındaki fiil ve eylemlerinin herhangi bir suça sebebiyet vermeyeceÄŸi kanaatindeyiz.
3. Hazine bürokratlarının çekincelerine raÄŸmen ihalenin onaylandığı (Türkbank hisse devir izninin Hazinece verildiÄŸi) savı Yüce Divan'ca kabul edilmiÅŸ ve bu savla ilgili olarak sanık GüneÅŸ TANER'in görevinin gereklerini yerine getirmediÄŸi kanaatiyle sorumlu olduÄŸu sonucuna varılmışsa da; aÅŸağıda açıklanan nedenlerle bu kanaati paylaÅŸamıyoruz :
A. Yukarıda ilgili bölümde açıklandığı üzere, Korkmaz YİĞİT, TÜRKBANK ihalesine girdiÄŸi 4.8.1998 tarihinde olduÄŸu gibi, Hazine MüsteÅŸarlığınca hisse devir izninin verildiÄŸi 8.9.1998 tarihinde de 3182 sayılı Kanunun 5. maddesinde belirtilen banka sahipliÄŸi koÅŸullarını yitirmemiÅŸtir. Kaldı ki bu tarihte (8.9.1998) halen bir baÅŸka bankanın da (Bankekspress) sahibi konumundadır. Keza, bu tarihte hakkında kesinleÅŸmiÅŸ bir yargı kararı ve baÅŸlatılmış adli bir iÅŸlem de bulunmamaktadır. Ayrıca, sahibi olduÄŸu Bankekspress 3182 sayılı Kanunun 64. maddesi kapsamına da bu tarih itibariyle alınmış deÄŸildir. Sanık GüneÅŸ TANER'in bilgisine ulaÅŸmayan 4.8.1998 tarihli emniyet yazısının bir an için bilindiÄŸi varsayılsa dahi, herhangi bir somut delile dayandığı belirtilmeyen söz konusu istihbari bilgilere itibar edilerek iÅŸlem yapılması ve hisse devir izni verilmemesi 3182 sayılı Kanuna ve idare hukukunun genel ilkelerine uygun düÅŸmeyecek ve ihaleyi kazanan Korkmaz YİĞİT'in bu iÅŸleme karşı yargısal yollara baÅŸvurarak, hukuki mesnede dayanmayan bu iÅŸlemi iptal ettirmesi olasılığı kuvvetli olacaktır.
B. Ekonominin çok hassas olduÄŸu bir dönemde, banka sahibi bir kiÅŸinin kazandığı ihalenin kendisine verilmemesiyle, Bankekspress mudilerinin paralarını çekme eÄŸilimine girmesiyle bu bankanın batması ve ekonominin zincirleme dalgalanma ve krize girmesi söz konusu olabilecektir.
C. Korkmaz YİĞİT, TÜRKBANK ihalesine girerken Ä°ktisat Bankasından aldığı 5 milyon dolarlık geçici teminat mektubunu ihale komisyonuna ibraz etmiÅŸtir. 4.8.1998 tarihli ihalede Korkmaz YİĞİT 600 milyon dolar teklif vererek ihaleyi kazanmış, durumun Hazine MüsteÅŸarlığına TMSF tarafından intikal ettirilerek hisse devir izni istenmesinden sonra, hazine bürokratlarınca hazırlanan onay taslaklarında bir takım çekinceler belirtilmiÅŸ (Korkmaz YİĞİT'in 15 milyar dolar olarak lanse ettiÄŸi gayrimenkul projelerinin yapılabilirliÄŸi ve finansmanının ne ÅŸekilde karşılanacağının belli olmaması, adı geçen TÜRKBANK ihalesinden sonra görsel ve yazılı medyada 200 milyon dolar tutarında alım yapması nedeniyle, Türkbank'ın ihale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin aynı süre içinde ÅŸirketin saÄŸlayacağı kredilerden veya kendi kaynaklarından karşılanmasının mümkün görülmemesi, ayrıca bankanın satışında ihaleye fesat karıştırıldığı ve ihaleye giren kiÅŸilerin emniyet güçlerince aranan bazı kiÅŸilerin tehditlerine maruz kaldığı yönünde basında çeÅŸitli haberlerin yer alması) ve bu aÅŸamada banka devir izni verilmesine ihtiyatla yaklaşılması gerektiÄŸi, "söz konusu hisse devrine izin verilmesine hukuken bir sakınca olmamakla birlikte", izah edilen hususların da göz önünde bulundurularak yapılacak iÅŸlemin makamları takdirine sunulduÄŸu anlaşılmış, ancak onay makamınca (Sanık bakan GüneÅŸ TANER) bu görüÅŸlere itibar edilmeyerek, Hazine MüsteÅŸarı ve kendisinin (Bakanın) imzasını taşıyan bir yazı ile hisse devir izni verilmiÅŸtir.
Hazine bürokratlarınca hazırlanan onay taslaklarında dahi, mevcut çekincelere raÄŸmen "söz konusu hisse devrine izin verilmesine hukuken bir sakınca olmadığı" açıkça ifade edilmektedir. Çünkü, 3182 sayılı Bankalar Kanununda, banka kurucusu olacak ya da banka hissesini devralacak (ortak olacak) kiÅŸiler bakımından bir "mali yeterlilik/güçlülük" kıstası öngörülmemektedir. (Daha önceki bölümlerde açıklandığı üzere, bu koÅŸul TÜRKBANK ihalesinden çok sonra 18.6.1999 tarihinde kabul edilen 4389 sayılı Bankalar Kanununun 7. maddesi ile getirilmiÅŸtir.) Esasen hisse devir izni, kiÅŸiye banka hisselerinin hemen devri sonucunu da doÄŸurmamaktadır. Çünkü, bu izinden sonra Korkmaz YİĞİT'in TMSF'nin kendisine tebliÄŸ ettiÄŸi 17.9.1998 tarihli yazılı bildirimde ifade edildiÄŸi üzere, sırasıyla ÅŸu iÅŸlemleri yapması gerekmektedir:
(1) Korkmaz YİĞİT'le iki ÅŸirketinin imzalayarak Hazine MüsteÅŸarlığına verdikleri 21.8.1998 tarihli Taahhütname koÅŸullarının yerine getirilmesi :
- Banka hisse senetlerinin devredilmesinden sonra TÜRKBANK sermayesinin 1998'de 100 milyon dolar, 1999'da 200 milyon dolar, 2000'de 100 milyon dolar, 2001'de 100 milyon dolar arttırılması,
- TÜRKBANK sermayesinin % 84.52'sine karşılık gelen hisse senetlerinin alım bedeline ait peÅŸinat ve taksitlerinin ödenmesinde Bankekspress ile TÜRKBANK kaynaklarının kullanılmaması ve bu amaçlara yönelik olarak adı geçen bankalardan hiçbir ÅŸekil ve surette kefalet ve garanti alınmaması,
- TÜRKBANK Emeklilik Sandığı Vakfı'na karşı olan yükümlülüklerin sürdürülmesi,
- Korkmaz YİĞİT'in sahip olduÄŸu ÅŸirketlerin hisse senetlerinin satışı söz konusu olur ise, söz konusu hisse devri gerçekleÅŸtirilmeden önce Hazine MüsteÅŸarlığından izin alınması,
- Bu taahhütnamede belirtilen hususlara uyulmaması halinde, 3182 sayılı Bankalar Kanununun ilgili maddelerinin uygulanmasından doÄŸan sonuçların kabul edileceÄŸi (cayılamaz ve süresiz olarak taahhüt ediliyor),
(2) Hazine MüsteÅŸarlığınca tek taraflı olarak öngörülen, TÜRKBANK'ın rehabilitasyonu süresince Bakanlık Makamı'nca atanacak en az iki üyenin Banka Yönetim Kurulu'nda yer alması,
(3) 600 milyon dolar olan ihale bedelinin % 40'ı olan 240 milyon dolar peÅŸinatın ve kalan tutar ile faizlere karşılık olarak toplam 414 milyon dolar tutarındaki teminat mektubunun, "Hisse Satış SözleÅŸmesi" imzalanması için belirlenen 17.12.1998 tarihine kadar teslimi ve teslimle ilgili birlikte sözleÅŸmenin imzalanması.
GörüldüÄŸü üzere, Korkmaz YİĞİT'in kazandığı ihaleye raÄŸmen, TÜRKBANK hisselerinin kendisine devri son derece ağır birtakım ÅŸartları yerine getirmesine baÄŸlıdır. Üstelik, kendisine imzalattırılan "Taahhütname" ile getirilen koÅŸullar ve Hazine MüsteÅŸarlığınca re'sen öngörülen "Türkbank Yönetim Kurulunda Hazineden Sorumlu Devlet Bakanlığınca en az iki üyenin görevlendirileceÄŸi" koÅŸulu, TÜRKBANK ihale ÅŸartnamesinde öngörülmeyen hususlardır. Bu koÅŸullar kabul edilmediÄŸi takdirde TMSF ile hisse satış sözleÅŸmesi yapılamayacak ve TÜRKBANK hisseleri de Korkmaz YİĞİT'e devredilemeyecektir. Nitekim, yukarılarda özetlenen olayların geliÅŸimi sonucu sözleÅŸme imzalanmamış ve idarece re'sen iÅŸlem baÅŸlatılarak, hisse devir izninin iptali yoluna gidilmiÅŸtir. Korkmaz YİĞİT'in taahhütlerini yerine getirmemesi deÄŸil, idarenin ihaleyi iptal eÄŸilimi ve bu yönde iÅŸlem baÅŸlatması nedeniyle de, yatırdığı 5 milyon dolarlık teminat TMSF tarafından Korkmaz YİĞİT'e iade edilmiÅŸtir.
Korkmaz YİĞİT tarafından 21.8.1998 tarihinde imzalanarak Hazine yetkililerine verilen "Taahhütname" içeriÄŸi ile 8.9.1998 tarihli Hazine hisse devir izni ve TMSF'nin 17.9.1998 tarihli bildirim yazısı birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, hazine bürokratlarının çekincelerini fazlasıyla karşılayacak önlemlerin alınmış olduÄŸu, ihale ÅŸartnamesinde dahi öngörülmeyen bir çok ağır hükümlerin Korkmaz YİĞİT'e kabul ettirildiÄŸi, ayrıca bunların kabul edilmemesi ve gerekli ödemelerin yapılmaması halinde hisse devir sözleÅŸmesinin imzalanmayacağının açık biçimde ifade edildiÄŸi kuÅŸkusuzdur. 3182 sayılı Bankalar Kanununda öngörülmemesine raÄŸmen, sanık GüneÅŸ TANER devletin önemli katkısı bulunan TÜRKBANK'ın hisselerinin devrinde gereken hassasiyet ve özeni göstermiÅŸ, öngörülen asgari koÅŸulların yerine getirilmemesi halinde hisse devrinin gerçekleÅŸmeyeceÄŸini yazılı olarak ifade etmiÅŸtir. Gerçekte ise bu koÅŸulların bir çoÄŸunun aranmasında yasal bir dayanak bulunmamakta, ihaleyi kazanan Korkmaz YİĞİT'in öngörülecek peÅŸinat ile kalan miktar için istenen teminat mektubunu belirtilecek süre içinde yatırmayıp, sözleÅŸme imzalamaktan kaçınmasının olabilecek yegâne müeyyidesi ise yatırdığı 5 milyon dolarlık teminatın hazineye irat kaydedilmesinden ibaret bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, sanık GüneÅŸ TANER'in bu baÅŸlık altındaki fiil ve eylemlerinin herhangi bir suça sebebiyet vermeyeceÄŸi, hazine bürokratlarının bazı çekincelerine karşın, 3046 sayılı Kanunun 21. maddesi uyarınca Bakan'ın, bakanlık kuruluÅŸunun en üst amiri olması ve emri altındakilerin faaliyet ve iÅŸlemlerinden de sorumlu olması nedeniyle, hisse devir izni yazısını (onayını) kendi öngördüÄŸü biçimde ancak açıklandığı üzere hukuka uyarlı bir ÅŸekilde, baÅŸka bir formülasyonla hazırlattırıp, Hazine MüsteÅŸarıyla birlikte imzalanmasında görevinin gereklerine aykırı bir hususun bulunmadığı, dolayısıyla söz konusu sav nedeniyle sorumlu tutulmaması gerektiÄŸi kanaatine varılmıştır.
4. Yukarıda iÅŸaret edilen neden ve gerekçelerle her iki sanığın tüm suçlamalardan dolayı beraatine karar verilmesi gerektiÄŸi sonucuna vardığımızdan, çoÄŸunluÄŸun aksi deÄŸerlendirmeyle, ancak 4616 sayılı Kanunun uygulanması suretiyle vardığı hükme katılamıyoruz.
Üye
Mehmet ERTEN
Üye
A. Necmi ÖZLER
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
[1] Erman, Sahir/Özek, Çetin, Ceza Hukuku Özel Bölüm Kamu Ä°daresine Karşı Ä°ÅŸlenen Suçlar, Ä°stanbul 1992, s.55; KarÅŸ.Özgenç, Ä°zzet, Ekonomik Çıkar Amacıyla Ä°ÅŸlenen Suçlar, Seçkin Yayınevi, Ankara 2002, s.236; YazıcıoÄŸlu, Yılmaz, Devlet Alım-Satım ve Yapımına Fesat Karıştırma Suçu, Ä°stanbul Barosu Dergisi, 1994/1-2-3, s.135.
[2] Dönmezer, Özel Ceza Hukuku Dersleri, s.91; Benzer mahiyette: Gözübüyük, A.Pulat, Türk Ceza Kanunu Åžerhi, Cilt 2, 5.Baskı, Kazancı Yayınları, Ä°stanbul (Tarihsiz), s.697.
[3] Arslan, Çetin/AzizaÄŸaoÄŸlu, Bahattin, Yeni Türk Ceza Kanunu ªerhi, Asil Yayın Dağıtım, Ankara 2004, s.978.
[4] Aynı yönde: www.mersin. adalet. gov.tr/.../ Kamu%20 Güvenine, %20Ekonomi%20 Sanayi%20 ve %20 Ticarete%20 Karşı %20 Suçlar.doc; ErdaÄŸ, Ali Ä°hsan, “Ekonomi, Sanayi ve Ticarete Ä°liÅŸkin Suçlar, Ä°haleye fesat karıştırmak suçu ( m. 235 )”, http:// www. ceza-bb. adalet. gov. tr/makale/ 100.doc, 03.01.06.
[5] Madde 205 - (DeÄŸiÅŸik: 9/7/1953 - 6123/1 md.) Bir kimse Türkiye Devleti hesabına olarak almaya veya satmaya yahut yapmaya memur olduÄŸu her nevi eÅŸyanın alım veya satımında veya pahasında veya miktarında veya yapmasında fesat karıştırarak her ne suretle olursa olsun irtikap eylerse on seneden aÅŸağı olmamak üzere ağır hapis cezasıyla cezalandırılır ve zarar kendisine ödettirilir.
[6] 765 sayılı TCK’nin kaynak kanununda olmayan bu hüküm, 1274 tarihli Eski Ceza Kanunumuzun 83.maddesinden aktarılmıştır (Bkz.Önder, Ayhan, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, YenilenmiÅŸ ve GeniÅŸletilmiÅŸ 4.Bası, Filiz Kitabevi, Ä°stanbul 1994, s.132.).
[7] Bu suçun niteliÄŸi hakkındaki görüÅŸler için bkz. Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.132; YazıcıoÄŸlu, s.136; Artuk, Mehmet Emin/Gökcen, Ahmet/Yenidünya, Cener, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 5.Baskı, Turhan Kitabevi, Ankara 2004,s.327; Dönmezer, Sulhi, Özel Ceza Hukuku Dersleri, Fakülteler Matbaası, Ä°stanbul 1984, Ä°ÜHF Yayın No: 688, s.90; Erem, Faruk/Toroslu, Nevzat, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 9.Baskı, SavaÅŸ Yayınevi, Ankara 2003, s.163.
[8] Erman/Özek, Kamu Ä°daresine Karşı Ä°ÅŸlenen Suçlar, s.57;Özgenç, Ekonomik Çıkar Amacıyla Ä°ÅŸlenen Suçlar, s.237.
[9]Dönmezer, Özel Ceza Hukuku Dersleri, s.91; Erman/Özek, Kamu Ä°daresine Karşı Ä°ÅŸlenen Suçlar, s.59; Erem/Toroslu, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.164; Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.133; Özgenç, Ekonomik Çıkar Amacıyla Ä°ÅŸlenen Suçlar, s.240; ; Artuk/ Gökcen/ Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 5.Baskı, s. 333; Aynı yönde: 5.CD, 31.12.1953, 4381/4574 (zkr. Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.133).
[10]Bkz. Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.134; Gözübüyük, Türk Ceza Kanunu ªerhi, Cilt 2, s.698; YazıcıoÄŸlu, s.138 Artuk/ Gökcen/ Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 5.Baskı, s. 332. Bu çıkarın sadece maddi menfaat olabileceÄŸine iliÅŸkin aksi düÅŸünce için bkz. Erman/Özek, Kamu Ä°daresine Karşı Ä°ÅŸlenen Suçlar, s.59; Çetin, Açıklamalı…Memur Suçları, Ankara 2000, s.588; Özgenç, Ekonomik Çıkar Amacıyla Ä°ÅŸlenen Suçlar, s.240; Malkoç/Güler, Memurlar ve Suçlar, s.108. Taºdemir, Kubilay/ Özkepir, Ramazan, Açıklamalı- Ä°çtihatlı Ağır Ceza Davaları ve Ä°lgili Mevzuat, Adil Yayınevi, Ankara 2002, s.82.
[11] DoÄŸan, Büyük Türkçe Sözlük, s. 354.
[12] TDK Türkçe Sözlük, s. 775.
[13] Bkz. ve karº. Erman/Özek, Kamu Ä°daresine Karşı Ä°ÅŸlenen Suçlar, s.58; Erem/Toroslu, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.164; Özgenç, Ekonomik Çıkar Amacıyla Ä°ÅŸlenen Suçlar, s.238; Maddedeki “her ne suretle olursa olsun irtikap…” tabirinden menfaat temin için hilenin kastedildiÄŸi de ileri sürülmektedir. Bkz. Kara, Åžinasi, Devlet Ä°daresi Aleyhine Ä°ÅŸlenen Cürümler ve Memurlar Hakkında Yargılama Usulleri, Ä°stanbul 1974, s.41; Gözübüyük, Türk Ceza Kanunu Åžerhi, Cilt 2, s.698; Çetin, Açıklamalı…Memur Suçları, s.588; Dündar, A.Nihat, 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, RüÅŸvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu Kapsamına Giren Suçlar ve SoruÅŸturulması, Türk Ä°dare Dergisi, Yıl: 64, Sa.395, Haziran 1992, s.182.
[14] Kıyak/ÇaÄŸlayan/Åženel, s.31 (zkr. Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.133); Özütürk, Nejat, Türk Ceza Kanunu Åžerhi ve Tatbikatı, Cilt 1, 2.Baskı, Filiz Kitabevi, Ä°stanbul 1970, s. 775.
[15] Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.133; Erem/Toroslu, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.163; Özgenç, Ekonomik Çıkar Amacıyla Ä°ÅŸlenen Suçlar, s.242.
[16] Dönmezer, Özel Ceza Hukuku Dersleri, s.91; Erman/Özek, Kamu Ä°daresine Karşı Ä°ÅŸlenen Suçlar, s.56-58; Erem/Toroslu, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.163-164; Özgenç, Ekonomik Çıkar Amacıyla Ä°ÅŸlenen Suçlar, s.242.
[17] Burada aslında hile yoktur. Ancak, gizli kalması gereken bilgilerin baÅŸkalarının bilgisine sunulması, ihalenin objektif ve serbest rekabet ÅŸartlarında yapılmasını engelleyeceÄŸinden (bkz.madde gerekçesi) bu husus ihalenin fesada uÄŸraması/bozulması nedeni olarak öngörülmüÅŸtür.
[18] http://www.tdk.gov.tr/TDKSOZLUK/SOZBUL.ASP?kelime=hile, 03.01.06; Aynı ÅŸekilde: Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Milliyet Yayınları, Cilt 10, Ä°stanbul (tarihsiz), s.5273.
[19] Yılmaz, Ejder, Hukuk SözlüÄŸü, GeniÅŸletilmiÅŸ 5. Baskı, Ankara 1996, s. 351; Türk Hukuk Lügati, Türk Hukuk Kurumu, 4. Baskı, Ankara 1998, s.128.
[20] Özellikle Borçlar Kanunu açısından hile kavramı için geniÅŸ bilgi için bkz: Yıldırım, Mustafa Fadıl, Borçlar Kanununa Göre SözleÅŸmenin KuruluÅŸunda Hile, Nobel Yayan Dağıtım, Ankara 2002.
[21] Bkz. Toroslu, Nevzat, Ceza Hukuku Özel Kısım, SavaÅŸ Yayınevi, Ankara 2005, s.175-176 ve orada atıf yapılan yazarlara; Bu konudaki tartışmalar için ayrıntılı bilgi için ayrıca bkz: Dönmezer, Sulhi, KiÅŸilere ve Mala Karşı Cürümler, Gözden GeçirilmiÅŸ 16.Bası, Ä°stanbul 2001, s.450-465; Ekinci, Mustafa/Esen, Sinan, Anlatımlı Gerekçeli Yeni Türk Ceza Kanununda Yer Alan ….Suçlar, Adalet Yayınevi, Eylül 2005, s.154 vd.
[22] ANTOLISEI, Par.spec., I, s.350’den aktaran Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, s.176.
[23] Bu konudaki görüÅŸ ve tartışmalar için bkz. Dönmezer, Sulhi/Erman, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Genel Kısım, C. 3, 11.Bası, Ä°stanbul 1994, no: 2006; Artuk/Gökcen/Yenidünya, CHGH II, s. 361 vd.; Erem, Faruk/Danışman, Ahmet/Artuk, Mehmet Emin, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 1997, s. 993; Ä°çel,Kayıhan/Sokulu-Akıncı, Füsun/ Özgenç, Ä°zzet/ Sözüer, Adem/MahmutoÄŸlu, Selami F/Ünver, Yener, Ä°çel Yaptırım Teorisi, 3.Kitap, 2. Baskı, Beta Yayınevi, Ä°stanbul 2002, s.337 vd; Uzun, Mehmet Ali, Ceza Hukukunda Zamanaşımı (Doktora Tezi), Ä°stanbul 1994, s. 19 vd. (zkr. Artuk/Gökcen/Yenidünya, CHGH II, s. 362; DemirbaÅŸ, Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Åžekçin Yayınevi, Ankara 2002, s. 625;
[24] MADDE 38 - Kimse, iÅŸlendiÄŸi zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu iÅŸlediÄŸi zaman kanunda o suç için konulmuÅŸ olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.
[25] Erem, Faruk, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 1984, s.493-506.
[26] Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Kunter, Nurullah, Ceza Hukukunda Zamanaşımının Kesilmesi, Adalet Dergisi, Yıl 37, Sayı 6, Haziran 1946, s.547-567.
[27] Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Kunter, Nurullah, Ceza Davası Zamanaşımının Durması, Ä°stanbul Barosu Dergisi, Yıl XXII, Sayı 4, Nisan 1948, s.166-179.
[28] Centel, Nur/Zafer, Hamide/ Çakmut, Özlem, Türk Ceza Hukukuna GiriÅŸ, 3. Bası, Beta Yayınevi, Ä°stanbul 2005, s.643; Artuk /Gökcen/Yenidünya, CHGH II, s.380.
[29] Dönmezer/Erman, Cilt 3, no: 2049; Öztürk, s. 88; Centel/Zafer/Çakmut, Türk Ceza Hukukuna GiriÅŸ, s.643; Aksi görüÅŸ: Erem/Artuk/Danışman, s.1015.
[30] Milletvekili olmayan bakanlar bakan sıfatını taşıdıkları sürece milletvekillerinin tabi oldukları kayıt ve ÅŸartlara uyarlar ve ayrıca yasama dokunulmazlığına sahip bulunurlar.